3. köprü otoyol projesinden ayrıldı
Ali Babacan, Başbakan'ın talimatıyla 3. köprünün Marmara Otoyol projesinden ayrı olarak ihaleye 2.5 milyar dolar bedelle çıkacağını söyledi.
Abone ol ANKARA - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ağustos ayından yıl sonuna kadar olan dönemde, Merkez Bankasının çok döviz sattığı dönemde dahi Türkiye'ye net anlamda toplam 5 milyar dolarlık döviz girişi olduğunu bildirdi. 3. köprü konusuna da değinen Babacan, "Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla İstanbul'a yapılacak 3. köprüyle otoyol projesini ayırdık. Sadece 3. köprü için çıkılacak ihalenin büyüklüğü 2.5 milyar dolar olacak" dedi.
Dünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere Davos'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Babacan, bir televizyon programında soruları yanıtladı.
Merkez Bankası'nın "Koridor Uygulaması"na ilişkin bir soru üzerine Babacan, 2012 yılının her açıdan dikkatle görülmesi gereken bir yıl olduğunu ifade etti.
Bu yılın, risk primlerinin daha yüksek seyredeceği bir yıl olacağını vurgulayan Babacan, geçen yılın başında çok sağlam görülen ülkelerin risk primlerinde bile bir artış olduğuna dikkati çekti.
Risk primlerindeki söz konusu artış ile Türkiye'de son dönemde enflasyonun yüksek çıkmasının, Türk lirası bazında faizlerde artışı da beraberinde getirdiğini anlatan Babacan, "Biz bundan memnun muyuz? Kuşkusuz değiliz, ancak piyasa koşulları gerektirdiği zaman böyle tablolar ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla şartların farkında olmak, bu şartları kabul etmek ama bu şartlar içerisinde daha iyiyi yapabilmenin çabası içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Türkiye'ye döviz girişi devam ediyor
Başbakan Yardımcısı Babacan, "Son dönemde Türkiye'ye yönelik bir spekülatif saldırı hissettiniz mi?" şeklindeki soru üzerine de böyle bir gözlemleri olmadığını söyledi.
Merkez Bankasının ağustos ayından beri döviz satışı olduğunu anımsatan Babacan, şunları kaydetti:
"Ağustos ayından yıl sonuna kadar olan dönemde, Merkez Bankasının çok döviz sattığı dönemde dahi Türkiye'ye net anlamda toplam 5 milyar dolarlık döviz girişi olmuş. Tüm işlemlere baktığımızda 5 milyar dolar bir artı var. 1 Ocak'tan dün akşama kadar ki döneme baktığımızda da yine artı 3 milyar dolarlık giriş var. Dolayısıyla büyüme anlamında Merkez bankamızın döviz rezervleri biraz aşağı düştü, bu bir gerçek; ama öte yandan Türkiye'nin toplam döviz varlıklarına baktığımızda bir kaybımız yok. Tam tersine Türkiye'ye giriş devam ediyor."
Sadece 3. köprü ihaleye çıkacak
İstanbul'a yapılacak 3. köprüyle ilgili konuşan Babacan, İstanbul'a yapılacak 3. köprüyle otoyol projesini ayırdıklarını söyledi. Babacan şöyle devam etti:
" 3. köprüyle bağlantı yollarını ayrı bir proje olarak ayırıyoruz. Projeyi acil ihtiyacımız olan üçüncü köprü ve sadece bağlantı yolu haliyle yap-işlet-devret ihalesine çıkma kararı aldık. Ağır taşıt trafiğinin 3. köprüye yönlendirilmesi planlanıyor. Ağır taşıt trafiğinin yönlendirileceğiyle ilgili düzenleme yapıp yeni bir ihaleye çıkılacak. Projeyi daraltıp sadece 3. köprü ve bağlantı yoluyla sınırlayıp ihaleye çıkılacak.
Proje böylece 6 milyar dolardan, 2.5 milyar dolarlık bir rakama inmiş oluyor. Yatırıma finansman bulunamadı gibi bir tablo yok. Bu eski bir proje önemli olan yola devam etmek."
Her türlü senaryoya hazırlıklı olunmalı
Başbakan Yardımcısı Babacan, hem Dünya Bankasının hem de IMF'in Euro Bölgesinde bu yıl hafif bir resesyon olacağını tahmin ettiklerini belirterek, senaryolara göre çok daha kötü yada çok daha iyi sonuçlar da olabileceğini ifade etti.
"2012 yılı her senaryoya karşı çok iyi çalışıp hazırlıklı olmamız gereken bir yıl" diyen Babacan, bu yıl Davos'a katılanlar arasında ortak bir kanaat olmadığını, ancak çok sayıda kötümser olduğunu söyledi. Bunun zaten tahmin ettikleri bir tablo olduğunu dile getiren Babacan, her türlü senaryoya hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı.
Türkiye ayrıştırılmış durumda
Faizlerin seviyesini de değerlendiren Babacan, Merkez Bankasının, günün gereği olan politika faizini belirlediğini, "Koridor Uygulaması" ile de esnek bir şekilde günlük ayarlamalar yapabildiğini kaydetti.
İşin içinde pek çok faktörün olduğunu dile getiren Babacan, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla biz kendimize dikkat edeceğiz, reformlarımızı kararlılıkla yapmaya gayret edeceğiz. Sizin de burada bir kaç gündür gözlemlediğiniz gibi Türkiye gerçekten olumlu bir gelişme olarak ayrıştırılmış durumda. Artık Türkiye gerçek anlamda bölgesel bir güç ve küresel anlamda bir aktör olarak artık iyici tescil edilmiş durumda. Davos'taki oturumlara bakın, hangi konu olursa olsun oradaki 4-5 konuşmacıdan bir tanesinin Türkiye'den geldiğini görürsünüz. Artık çok göz önünde ve görüşlerine çok dikkat edilen bir ülke konumuna geldi Türkiye."
Geçici sebeplerle enflasyonun yükselmesinden kaygı duymuyoruz
Enflasyona ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Babacan, son 3-4 aydır enflasyondaki artışın en önemli nedenlerinin kurdaki yükseliş, enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi, ithalatla ilgili yapılan düzenlemeler ve yaşanan sel felaketi olduğunu bildirdi.
Babacan, bu sebeplerin Merkez Bankasının para politikasıyla çok da yakından alakalı şeyler olmadığını belirterek, "Bunlar Merkez bankasının düzeltebileceği şeyler değil ve bir defalık ayarlamalar bunlar. Dolayısıyla bir defalık, geçici sebeplerle olan enflasyonun yükselmesinden kaygı duymuyoruz. Kaldı ki maliye politikası tarafında daha sıkı bir duruşumuz var. Geçen yılı beklediğimizden de daha düşük bir açıkla kapattık. Bu yıl hedeflediğimiz bütçe de şöyle Davos'a katılan ülkelere bakın, herkesin gıpta ile baktığı rakamlar. Türkiye'nin bütçe açığı sorunu yoktur. Türkiye'nin bir kamu borcu sorunu yoktur artık bu tescil edilmiş durumda" şeklinde konuştu.
Bu yıl içerisinde de gelişmeleri yakından takip edeceklerini vurgulayan Babacan, "Belki yeni sıkılaştırmalar gerekecek, belki bazı alanlarda gevşetmeler gerekecek ama o günün, o haftanın, o ayın gereği neyse o yapılacak. Esneklik alanı bankacılık ve para politikasında olacak ama maliye politikasındaki sıkı duruşumuz değişmeyecek" dedi.
Hükümetimizin kurdaki politikası dalgalı kur rejimidir
Başbakan Yardımcısı Babacan, kurdaki değişmelere ilişkin ise hükümetlerinin kurdaki politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu ifade etti.
Buna karşın, kurumların veya şahısların kendi arzu ettikleri kur seviyeleri olabileceğini belirten Babacan, Merkez Bankasının kurla ilgili söylediklerinin de hükümetin kur politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu değiştirmeyeceğini bildirdi.
Merkez Bankasının enflasyon endişesiyle hem fiili hem de sözlü müdahalelerle kuru belirli bir noktada tutmaya çalıştığını, ancak önümüzdeki yıl bambaşka bir tablonun da ortaya çıkabileceğini dile getiren Babacan, "Bu, Merkez Bankamızın kendi görüşü, kendi uygulamasıdır. Başka kurumlar da başka şeyler söyleyebilir ama ben bugüne kadar ne Türk lirası değerlidir ne değersizdir ne inmelidir ne çıkmalıdır ne de bugünkü seviye doğrudur veya yanlıştır dedim. Resmi politikamız bu. Onun haricindeki söylemler, konjonktüreldir yada kurumların, şahısların kendi görüşlerini belirler" diye konuştu.