'Ulusal Deprem Stratejisi' felaketin 12. yılında hazır

20. yüzyılın başından itibaren oluşan 227 büyük depremde 90 bin insan hayatını kaybetti, 550 bin konut yıkıldı ya da hasar gördü.

Abone ol

İSTANBUL - Marmara Bölgesi'ni sarsan 17 Ağustos depreminin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen sarsıntının izleri hala yüreklerde duruyor. 18 bine yakın can alan, yüz binlerce kişiyi evsiz bırakan depremin ardından, o anı yaşayanlar, gözyaşlarına hakim olamazken, ülkemiz, 20. yüzyılın başından itibaren 227 hasar ve can kaybına yol açan büyük magnitüdlü deprem yaşadı, bu depremlerde yaklaşık 90 bin insan hayatını kaybetti, 550 bin konut yıkıldı ya da hasar gördü. Geçen yüzyılda ülkenin yaşadığı en şiddetli depremler 43 bin vatandaşın kaybedildiği 1939 Erzincan depreminin ardından 18 bin 253 vatandaşın yaşamını yitirdiği 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara depremleri oldu. Büyük deprem afetinde yaklaşık 123 bin ailenin yıkık ve hasarlı konutları saptandı, depremin ardından yaklaşık 62 bin konut yaptırıldı. 17 Ağustos 1999 büyük marmara depremleri Türkiye'de deprem konusunda bir milad oldu. Bu tarihten sonra kayıpları azaltacak önlemler ciddi olarak ele alınırken, 2009'da faaliyete geçen Afet ve Acil Durum (AFAD) Deprem Danışma Kurulu kapsamında hazırlanan Türkiye'nin ilk "Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-2023" belgesinin bugün kamuoyuna açıklanması bekleniyor.

Bilirkişiler eylem bekliyor

Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. M. Hasan Boduroğlu, deprem kuşağı üzerinde bulunan Türkiye'de son 12 yılda 6,4'ten büyük bir deprem yaşanmamasının şans olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, "Büyük deprem olmadan geçen bu sessiz dönemin rahatlığına kapılıp hazırlık ve risk azaltma çalışmalarını gevşetmemeliyiz" dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ertaç Ergüven de, Türkiye'nin 1999 Marmara depreminin ardından mevcut yapıların incelenmesi ve yeni yapılacak yapılarla ilgili dünyadaki gelişmelere paralel yeni bir deprem yönetmeliğine kavuştuğunu söyledi. Ergüven, aradan geçen 12 yıllık sürede depremle ilgili birçok çalışmanın yapıldığını belirterek, bunların yeterli olmadığını savundu. İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç, Marmara Depreminin ardından yapı güvenliği konusunda somut adımlar atılamadığını ve kaynakların verimli bir şekilde kullanılamadığını belirtti. Bilmaç, derneğin yazılı açıklamasında yer alan değerlendirmesinde, dünyanın en aktif deprem bölgelerinden birinde bulunan Türkiye'de, Marmara depreminin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen binaların çoğunun depreme karşı savunmasız olduğuna dikkati çekti.

İMSAD Yapı Güvenliği ve Deprem Komitesi Başkanı Galip Sayıl da, mevcut yapıların büyük çoğunluğunun afet ve imar kanunlarına uygun olmadığını ve yeni yapıların belli kısmında kayıt dışı üretimin devam ettiğini belirterek, "Deprem konusunda artık kamuoyunun daha somut adımlar beklediğini görebiliyoruz" görüşlerini ifade etti.

İldeki binaların yarısı yıkılmaya hazır

Bu arada Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kösemusul, il genelindeki yapıların yarısının 17 Ağustos depremiyle yorulan ve yıkılmaya hazır binalardan oluştuğunu bildirdi. Kösemusul, yaptığı yazılı açıklamada, 12 yıl önce yaşanan depremin Sakarya başta olmak üzere Kocaeli ve İstanbul'da derin izler bıraktığını belirtti.

Depremin ilk günlerinde sergilenen sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın bütün dünyaya örnek olacak nitelikte olduğunu ifade eden Kösemusul, şunları kaydetti:

"Ancak sergilenen dayanışma, hayatını kaybeden vatandaşlarımızı geri getirmiyor. Sakarya birinci derecede deprem bölgesinde bulunuyor, mevcut yapıların yarısı 17 Ağustos depremiyle yorulmuş ve yıkılmaya hazır binalardan oluşuyor. Kamu binaları başta olmak üzere, deprem görmüş binaların olası bir depreme hazırlanması adına yapılan çalışmaların tamamlanması şehrin en önemli ve çözüme kavuşturulması gereken sorunudur. Bu nedenle tabii felaketlere karşı devlet ve millet olarak almamız gereken tedbirleri sürekli gündemimizde tutmamız gerekiyor. Bizler mümkün olan bütün tedbirleri aldıktan sonra büyük felaketlerden en az zarar ve hasarla çıkabiliriz. Böyle bir felaketin bir daha yaşanmaması temennisiyle 17 Ağustos deprem felaketinde hayatını kaybeden insanlarımız için bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum."

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güleryüz ise 1999 yılında meydana gelen Marmara Depreminden sonra yapılan tüm yönetmelik değişikliklerinin yanı sıra depremde riskleri azaltmanın, kaliteli ve standart betonun kullanımının yanı sıra eski binaların yenilenmesi ile de gerçekleşeceğini belirtti.

Güleryüz, yazılı açıklamasında, birliğin, kaliteli ve yüksek dayanım sınıfında beton kullanılması için çalışmaya devam ettiğini vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı:

"2010 yılında yaptığımız araştırmaya göre, 1996 yılında 'C 14' (santimetrekarede en az 140 kilogram basınca dayanıklı beton) dayanım sınıfında kullanılan betonun oranı yüzde 37,5 iken, 2010 yılında bu dayanım sınıfındaki betonun kullanım oranının yüzde 2'ye gerilediğini görüyoruz. 'C 30' (santimetrekarede en az 300 kilogram basınca dayanıklı beton) ve üstü dayanım sınıfı beton kullanım oranı 1996 yılında yüzde 0,6 iken 2010 yılında bu oranın yüzde 40'a yükseldiğini görüyoruz. Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik'te 1. derece ve 2. derece deprem bölgelerinde kullanılacak en düşük beton sınıfının 'C 20' olduğunu biliyoruz. Ancak, korozyon gerçeğini düşünürsek, mukavemetin yanında betonda dayanıklılığın, servis ömrünü de sağlaması için bu sınıf yeterli değildir. Bu nedenle 'C 30' ve üstünde kullanılan kaliteli betonlarla inşa edilen binaların depremde az hasar alacağını öngörebiliyoruz." 1999 yılındaki depreminden sonra yapılan tüm yönetmelik değişikliklerinin yanı sıra depremde riskleri azaltmanın, kaliteli ve standart betonun kullanımının yanı sıra eski binaların yenilenmesi ile de gerçekleşeceğine dikkati çeken Güleryüz, 1988 öncesinde inşa edilen yapılarda elle karılan kalitesiz ve dayanım sınıfı düşük olan betonların kullanıldığını, 1999 yılına kadar inşa edilen projelerin yeni yönetmelik kapsamında inşa edilmediğini kaydetti.

Deprem müzesini 7 yılda 327 bin kişi ziyaret etti

Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde 2004 yılında kurulan Deprem Kültür Müzesi, Marmara depreminin anılarını ilk günkü tazeliğiyle içinde barındırıyor. 17 Ağustos Marmara Depremi'nin ardından Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yaptırılan ve Adapazarı Belediyesine devrinin ardından 17 Ağustos 2004'te hizmete açılan Deprem Kültür Müzesi ziyaretçilerin akınına uğruyor. Fay kırığı teması işlenerek göçük şeklini andıran ve yıkık duvarları, eğik kolonları ve kırık kirişleriyle farklı bir görünüme sahip olan müzeyi, 7 yılda 327 bin kişi ziyaret etti.

Sahte dolar nasıl farkediliyor? TÜYEMDER Başkanı Şeren açıkladı Hazırlıklar tamamlandı! 'Dijital Telif Yasası' Meclis'e geliyor Papa Francis, mayıs ayında Türkiye'ye geliyor Elon Musk hedef göstermişti... ABD'de 'Musk' endişesi büyüyor Teğmenlerin Yüksek Disiplin Kurulu süreci başladı