'Risk ağırlıkları düşerse bankacılık sektörü mevcut kadar daha kredi verebilir'
TBB Başkanı Hüseyin Aydın ile Türkiye bankacılık sektörünün 2015 gündemini konuştuk. Aydın, bankacılık sektörünün Türkiye’nin uzun süre büyümesini finanse edecek gücü olduğunu belirtti
Abone olTürkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, sektörün bazı kredilerde yüksek risk kat sayısı ve Avrupalı rakiplerinin çok üzerinde bir sermaye yeterlilik rasyosu ile çalıştığını vurgulayarak, “Sektörümüzün bugün verdiği krediler 1.2 trilyon TL’ye ulaşmış durumda. Hiçbir şey değiştirilmese, her şey aynı kalsa bile bu kredi hacminin yarısı kadar daha kredi verebilecek güce sahibiz. Hatta bazı risk ağırlıklarımız düşürülse ve reel sektöre verdiğimiz desteklerde bazı değişiklikler yapılsa, bir bu kadar daha kredi verebilecek güce sahibiz” diyor ve ekliyor: "Ekonomi yönetimi bireysele sınırlama getirirken KOBİ’yi teşvik etti ama kimseye 'koşalım' dedirtmiyor. Biz belli yerlerde risk ağırlıklarının düşürülmesini istiyoruz. Hem ayırdığımız karşılıklar azalacak hem de iştahımız artacak."
TBB Başkanı Hüseyin Aydın, Türk bankacılık sektörünün geçen yılını değerlendirip beklentilerini anlatırken, 2015 için 2014’ten daha güzel bir resim çiziyor. Hazine borçlanmasının azaldığı bir ortamda Türk bankalarının krediler tarafında büyümeye devam edeceğini vurgulayan Hüseyin Aydın, “Son birkaç senedir her yıla başlarken ‘aman’ demişiz. Hem riskler yüksekti hem de 2008 krizinin artçıları devam ediyordu. Söylemlerimiz hep temkinliydi. Fakat süreci iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Enerji fiyatları düşüyor. Cari açık daraldı. Yurtiçinde enfl asyon ve faiz oranlarında aşağı yönde bir beklenti var. 2015’te daha iyi bir performans bekliyoruz. Avrupa’nın toparlanması ve bölgedeki tansiyonun düşmesi bize bonus olur” dedi.
2014’ü basiretli yönettik
Aydın, hem bankacıların hem de reel sektörün yüzde 3 büyümenin olduğu bir dönemde ‘basiretli’ hareket edebilme kabiliyeti gösterdiğini anlatırken sık sık Türk bankacılık sektörünün ekonomik faaliyeti ve büyümeyi desteklemeye devam edeceğini ve bunu yapacak kuvveti olduğunun da altını çizdi.
Aydın, “Türkiye’nin büyümesini finanse edecek öz kaynağa sahibiz. Aktif kalitesini muhafaza edebiliyoruz. Dışarıdan kaynak bulabiliyoruz. Bankacılık ve ekonomi için en önemli risk büyümenin durması ya da potansiyel hızının çok altında bir düzeyde olmasıdır. Bundan dolayı büyümeye ve büyümenin finansmanına sürekli atıfta bulunuyoruz. AB ülkeleri başta olmak üzere, çok sayıda gelişmiş ve gelişmekte olan ülke büyümenin derdine düştü. Şükürler olsun ki bizim büyüme ve büyümenin finansmanı konusunda bir sıkıntımız yok. Tam tersine büyümenin dengelenmesine yönelik önlemler alıyoruz” şeklinde konuştu.
Proje finansmanı artıyor
Bankacılıktaki ihtiyati önlemlerin kredi büyümesini sınırlandırdığını ve sabit kurlar ile kredilerde yıllık büyüme hızının 10 puan azalarak yüzde 16’ya yavaşladığını hatırlatan Hüseyin Aydın, “Bireysel kredilerin büyümesi hızlı bir ivme kaybetti. KOBİ kredileri de dahil olmak üzere kurumsal krediler büyümeye devam etti. Nakit akışını görebildiğimiz uzun vadeli proje finansmanı türü kredilerde artış var. Proje kredilerinin sektör kredi hacminin yüzde 8-10’una geldiğini tahmin ediyoruz” bilgisini verdi.
2015’te krediler %16-20 büyür
Bankaların yurtdışından kaynak sağlayabilme konusunda ellerinin rahat olduğunu da ifade eden Aydın, “Kredilerin finansmanında en önemli kaynak olan mevduat ise beklenenden yavaş arttı. Bono ihracı ve yabancı para mevduatında artış oldu. Kredi mevduat oranı yüzde yüzün üzerinde seyretmeye devam etti. Faiz oranlarındaki yükselme, vade farkı uyumsuzluğunun etkisi yanında kredi büyümesinin yavaşlamasına da bağlı olarak faiz marjı daraldı.Kar hacmi nominal geriledi ve ortalama sermaye karlılığı düştü” dedi.
Aydın, 2015 yılında büyümenin yüzde 4, enflasyonun yüzde 7 hatta petrolden gelen desteğin sürmesi halinde yüzde 7’nin de altına geleceğini öngördüklerini söyledi. Kamunun mali disiplinini seçime rağmen sürdüreceğini ve faizlerin de düşmesini bekleyen Aydın, “Ekonominin yüzde 3 büyüdüğü bir ortamda biz sektör olarak kredilerde yüzde 15 büyümüşsek, 2015’te yüzde 4 büyüme ile yüzde 16-20 civarında bir kredi büyümesi olur diyoruz. Aktifte büyümemiz bu durumda yüzde 15-16 civarında olur. Mevduat büyümesi, aktifin altında, yüzde 12-14 aralığında gerçekleşir. Faiz oranlarının düşeceği beklentisine bağlı olarak kar hacmindeki artış beklentisi yüzde 8-12 düzeyinde” değerlendirmesini yaptı.
"Bu durumda, kredilerin milli gelire oranı yüzde 77, toplam aktifler içindeki payı yüzde 66-70, mevduata oranı ise yüzde 130 olacak" diyen Aydın, “Kamuya kullandırılan kredilerin bilançoya oranı yüzde 70’den 20’ye geriledi. Kredilerin payı ise yüzde 62’ye yükseldi. Kurumlara kullandırılan kredilerin payı yüzde 70, bireylere kullandırılan kredilerin payı ise yüzde 30. Kredilerin bilançoya oranının yüzde 70’e gelmesini bekliyoruz. Düzenlemelerin de etkisiyle kısa dönemde kurumsal kredilerin daha hızlı büyümesini bekliyoruz. Anladığımız kadarıyla, bireysel kredilerin toplam içindeki payının yüzde 30’un altında olması isteniyor. Kurumsal kredilerin özellikle yüksek katma değere sahip, rekabet gücü olan sektörlere yöneleceğini düşünüyoruz. KOBİ finansmanını cazip hale getiren düzenlemelerin de etkisi olacaktır. Proje finansmanı krediler içinde giderek daha fazla pay alacaktır” bilgisini de verdi.
Aydın, öz kaynak karlılığında yavaş da olsa bir yükselme beklediklerini anlatırken “Tabii bunu söylerken bankalara ek yük getirilmemesi gerektiğini de söylüyoruz” dedi ve ekledi: “Düzenlemelerde daraltıcı yönde bir değişiklik olmayacağı beklentisi içinde, öz kaynakların toplam aktiflere oranı yüzde 11-12, sermaye yeterliliğinin ise yüzde 14-15 düzeyinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Sorunlu kredilerdeki artışın makul bir düzeyde kalacağını ve yönetilebilir olacağını düşünüyoruz. Faiz marjı geçmişe göre oldukça düşük düzeye geldi, bu nedenle bankalarımız büyümek ve hacim yapmak istiyorlar. Ücret, komisyon ve masraf düzenlemesinin etkisiyle bireysel müşterilerden faiz dışında tahsil edilen gelirler daha düşük olabilir ama genel karlılığı aşağı çekmez.”
Tüm yük bankaların omuzlarına yüklenmesin
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, bankacılık sektörünün artık yeni yükler istemediğini de belirtirken “Ekonomiyi yavaşlatırken tüm yük bankaların omuzlarına yüklenmemeli. Düzenlemeler bankacılık sektörü üzerinden yapılıyor. Kalpten geçen bir yük varsa ‘olmasın’ diyoruz. Ücret ve komisyon uygulaması can acıtsa da düzen getirecek” dedi.
Zimmet suçu kaldırılsın demiyoruz
Zimmet suçunda kanunun ilk çıktığı andan beri bankaların maddenin kaldırılmasını değil gri alanların kaldırılmasını istediğini de aktaran Hüseyin Aydın, “Bankaların bilançosunun yüzde 15’i yapılandırılmış kredi. Bir şirket, ihracat yaptığı pazarda zor duruma giriyor. Ya da ailevi nedenlerle zora düşüyor. Sizde biliyorsunuz ki ödeyecek. Ve nefes aldırmak istiyorsunuz. Banka yapılandırmış, mahkeme zimmet diyor. Kanunda yapılandırma ile ilgili tek laf yok. Ama mevcut madde, her hangi bir kurumdaki geleneksel zimmet kusuru ile en önemli işlevi kredi vermek olan bankacılık sektöründeki batık kredi durumunu aynı madde içinde ve hiçbir ayrım yapılmaksızın birlikte düzenlemiş. Biz zimmet kalksın demiyoruz, aradaki bağı kopartalım diyoruz. Yoksa zimmet maddesinin cezasız kalması düşünülemez bile. Talebimiz, Bankacılık Kanunu’ndaki maddenin, geleneksel zimmet kusuru ile geri dönmeyen batık kredi konusunun ayrı ayrı düzenlenmek suretiyle hayatın doğal akışı ve ticari hayatın realitesi ile uyumun sağlanması” dedi. Her bankanın kendine ait rating sistemleri olduğunu ve böyle zor bir seneyi bile yüzde 3’ün altında bir tahsili gecikmiş alacak rasyosu ile kapatmanın önemine de değinen Aydın, “Yapılandırma zimmet suçu olmamalı” dedi.
Gri alanların artık netleştirilmesini istiyoruz
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, sektör olarak ‘gri alanlar’ istemediklerini de vurguladı. “Düzenlemelerde gri alanlar istemiyoruz. Gri alanı herkes kendi lehine kullanıyor. Düzenlemelerdeki gri alanlar gerek düzenleyen otoriteler gerekse yargı tarafından sektörlerin aleyhine yorumlanıyor. Bankalar dahil birçok sektör geriye doğru ciddi cezalar ile karşılaşabiliyor. Bu anlamda bu alanlarda yapılacak net düzenlemeler tüm tarafl arı rahatlatacak” dedi.
Kur tedirginliği var ama dolarizasyon halka inmedi
Döviz piyasalarındaki oynaklık devam ederken herkesin bize sorduğu bir soruyu biz de bankaların patronu Hüseyin Aydın’a sorduk. ‘Kurun oynadığı dönemde şirketler ne yapsın?’ dediğimizde Hüseyin Aydın, döviz mevduatındaki büyümenin bireylerden gelmediğini kaydederek, “Yurtdışına entegrasyondan geliyor. Dışarıda iş yapanların kendisini korumak için döviz tutmasından kaynaklanıyor. Yoksa her ne kadar herkes sorsa da dolarizasyon halka inmedi. Bir kur tedirginliği var ama bir şirket gelirleri hangi kur üzerindense o kur cinsinden ödeme yapmalı. Yoksa gelirleriniz döviz olmasa da, faiz avantajını görüp dövizle borçlandığınızda, ardından da kur patladığında yanıyorsunuz.Kur riskinizi gidermeniz lazım” dedi.
2015’in kaderini Avrupa belirler
Aydın, bu tabloyu daha pozitif etkileyecek şartın ise Avrupa ekonomilerinde daha hızlı bir toparlanma olması ve Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde tansiyonun düşerek jeopolitik riskin azalması olduğunu söyledi. Böyle bir gelişmenin Türkiye için ‘bonus’ olacağını vurgulayan Aydın, “O zaman Türkiye ekonomisi yüzde 5 büyür. Biz de hedefl erimize 1’er artı puan daha koyarız” tahminini yaptı. Aydın, 2015 için riskleri sayarken de “Yakın dönemde başlıca riskler küresel belirsizliklerden dolayı para ve sermaye piyasalarında dalgalanmanın olması, AB ve diğer gelişmiş ülkelerde sorunun daha da derinleşmesi, bölgemizdeki tansiyonun daha da yükselmesi ve uzamasıdır. Amerikan Merkez Bankası’nın faiz oranlarını beklenenden önce artırması da finansal varlıkların fiyatlarını düşürecek ve faizleri artırabilecek potansiyel bir risk oluşturuyor” açıklamasını yaptı. Ayrıca, tasarruf düzeyinin düşük düzeyde kalmasının ve TL mevduata olan talebin yavaş artmasının iç kaynakların büyütülmesini sınırlandırdığına işaret eden Aydın, “Bankacılık sektörünün öz kaynaklarının büyümesinin yavaşlaması da gelecek dönem büyümesi için risk oluşturuyor” uyarısını yaptı.
Şirket tahvillerini alabilelim
Bankaların özellikle daha fazla sermaye ayırmasına neden olan risk karşılıklarının indirilmesi konusunda talepleri yoğunlaşırken Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın’ın sektör adına ilettiği talepler şöyle sıralanıyor:
►Özellikle üretim ve yatırım amaçlı KOBİ kredileri ile ihracat kredilerinin özendirilmesi amacıyla hazırladığımız önerileri ilgili kurumlara sunduk. Bunlardan, KOBİ kredileri ve ihracat kredileri lehine risk ağırlıklarının düşürülmesine yönelik önerilerimiz kısmen de olsa kabul gördü ve düzenlemelerde yer verildi. Proje ve yatırım kredilerinde, gayrimenkul ipoteği ile teminatlı alacaklarda da benzer düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz.
►Bankaların şirketlere doğrudan kredi vermesinin yanında şirketler tarafından çıkarılan menkul kıymetleri de satın alması gündeme gelecektir. Sermaye piyasasının gelişmesine katkı sağlayacak bu yöntemin özendirilmesini, bu tür araçların daha düşük riskli olarak değerlendirilmesini bekliyoruz.
►Bankaların tarım sektörüne daha fazla kredi vermesini istiyoruz ama hayvan rehini gibi, teminat alınan toprakların satışı gibi düzenlemeleri hayata geçiremiyoruz.
►Özel sektörün demiryolu taşımacılığına yatırım yapmasını istiyoruz ama vagon rehinine izin veren düzenlemeyi henüz yapamıyoruz.
►Kaynakların daha iyi kullanılmasını istiyoruz ama iflas ertelemesi düzenlemesinin kötü niyetli kullanılmasını önleyemiyoruz. Kaynak faizi ile kredi faizi arasındaki farkın açılmasına neden olan kamusal aracılık maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla ilgili kurumlar nezdinde girişimleri sürdürüyoruz.
►Operasyon maliyetinin daha da düşürülmesi için çaba sarf ediliyor. Krediye erişimi sağlamak amacıyla şube ve şube dışı alternatif kanalların genişletilerek yurt sathına yayılması çalışmalarında teknoloji yoğun yatırımlar yapılmaktadır.