'Kelle koltukta' gitmek istiyorlarsa kendileri bilir

Babacan, bankaların kredide yüzde 25 hız sınırına uyması gerektiği üzerinde durarak kimsenin otorite ile kavgalı banka konumuna düşmek istemeyeceğini söyledi.

Abone ol

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bir bankanın diğer bankalardan daha fazla kredi büyümesi yoluna gitmesi bir başkasının ise konulan hız sınırına uymasa ve bunun karşılığında pazar payı kaybetmesinin adil olmayacağını belirterek "Bunun da gereği yapılır" dedi.

Babacan, bankacılığın itibar mesleği olduğunu ve kimsenin 'kavgalı banka' konumuna düşmek istemeyeceğine de dikkat çekerek "O noktaya getirmezler. Ama 'kelle koltukta işler' yapmak istiyorlarsa kendileri bilir. Sonucu olur ama şu anda bunun adını koymuyoruz" diye konuştu.

Babacan, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ile üyeleri arasında fark olmaması gerektiğinin de altını çizerek "Bizim sivil toplum kuruluşlarımız tercih yapacak ya siyaset yapacak ya kendi işini yapacak. Kendi üyelerinin görüşlerini aktaracak. Siyasete çok meraklıysa siyasete girecek" ifadelerini kullandı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin ödül töreninin ardından gazetelerin ekonomi müdürleri ile bir araya gelerek gündemdeki gelişmeleri, bankacıların ve sivil toplum kuruluşlarının başkanlarının açıklamalarını değerlendirdi.

Türkiye Bankalar Birliği'nin önceki gün yapılan Genel Kurul toplantısına katıldığını ve ardından Bankalar Birliği'nin Yönetim Kurulu üyeleri ile yemekte bir araya geldiklerini aktaran Bakan Babacan, TBB Başkanı ve Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın'ın diplomatik bir dille sadece bankalara yüklenilmemesini talep ettiğini ifade ederek "Bankalar Birliği'nde belli bir eğilim, Bankalar Birliği'nde ağırlıklı bir görüş varsa Bankalar Birliği Başkanı'nın bunu dillendirmesinden doğal hiçbir şey yok. Ama bunu söyleme tarzı önemli. Mesajı alıyoruz.

Ama ideoloji kokan bir mesaj verilirse tablo çok farklı olur. Bizim sivil toplum kuruluşlarımız tercih yapacak ya siyaset yapacak ya kendi işini yapacak. Kendi üyelerinin görüşlerini aktaracak. Siyasete çok meraklıysa siyasete girecek. Dolayısıyla bankacıların vereceği ne mesaj varsa verdi" diye konuştu.

Yüzde 25 sınırı geldikten sonra bazı bankaların biraz kredi kullanımını teşvik ettiğini ve 'faiz artmadan gelin, kredi kullanın' dediğini kaydeden Babacan, kendileri için 31.12.2010-31.12.2011 dönemindeki kredi artışının önemli olduğunu aktararak şöyle devam etti:

"Biz yıl sonundaki rakama bakacağız. Mesela bankacılar sordu, bir banka çok dikkat ediyor öbürü hiç dinlemedi daha yüksek rakamla bitirdi ne olacak? Dedim ki bu adil olmaz. Bizim söylediklerimize dikkat eden bir banka yıl sonunda dezavantajlı duruma düştüyse pazar payı kaybettiyse istikrarı korumak adına kendi karlılığından pazar payından başka bankalara kayış olduysa bu adil olmaz bunun da gereği neyse bunun da tedbiri alınır dedik. Ama bu noktaya geleceğini sanmıyorum. Bankacılarımız devletle, otorite ile karşı karşıya kalmak istemez. Bankacılık itibar mesleğidir. Kimse itibarından ödün vermek istemez, kavgalı banka konumuna düşmek istemez. Sonra patron ya da hissedar hesap sorar. O noktaya getirmezler. Kelle koltukta işler yapmak istiyorlarsa kendileri bilir. Sonucu olur herhalde ama şu anda bunun adını koymuyoruz."

Hız limitini geçene 'devlet sert' diyemezsiniz

Babacan, alınan önlemleri hız limitine benzeterek "Hız limitini geçen yakaladığında ceza ödüyorsa bunu da böyle düşünmek lazım. Devlet çok sert diyemezsiniz. Bunun bir hız sınırı var. Hız limitini geçene niye ceza yazıyorsunuz diyemezsiniz" değerlendirmesinde bulundu. Babacan, sivil toplum kuruluşlarının başkanlarının üyelerinin ortak görüşünü vermesi gerektiği üzerinde durarak, "Bir STK başkanının söyledikleri eğer kendi üyelerinin tümünün görüşünü yansıtan şeyler ise tamam. Ama ben onun üyelerine sorduğumda o üyeler farklı şeyler söylüyorsa, o pozisyonunu kendi ideolojisi için kullanıyorsa, problem var demektir. Kurum görüşü farklı olabilir. Başkan konuşuyor, üyeler katılmıyor ve kurumsal görüş oluşmamışsa; o pozisyonu kendi ideolojisi için kullanıyorsa… o zaman bu olmuyor" dedi.

Kredileri ayrıştırırız ama %25 sınırı geçilemez

Bakan Babacan, bankaların döviz getirici sektörler ile enerji kredilerini yüzde 25 sınırının dışında tutulması talebinin hatırlatılması üzerine "Onlara 'Tabi ayrıştırırız ama ortalaması yüzde 25'i geçemez' dedik. Siz kendi bilançonuz içinde enerjiye daha fazla kredi vermek istiyorsanız yüzde 35 artsın ama öteki tarafı yüzde 15 artırın ya da neyse ortalamayı tutturun dedik. Asıl zorunlu karşılık tedbirleri nisanda devreye girdiği için artış hızının da kademe kademe düşeceğini bekliyoruz" cevabını verdi.

Babacan bir soru üzerine "Reponun güvencesi yok. Sadece gecelik ya da haftalık Merkez Bankası'ndan para alıp 2-3 yıllık kredi veriyorlarsa o kendi riskleri. O işlemi yaparken de bankaların ben çok rahat olduklarını da düşünmüyorum. Belki kısa bir süre yapıp mecburiyetten sonra döneceklerdir diye düşünüyorum" dedi.

Dünya'ya Jüri Özel Ödülü

Ekonomi Gazetecileri Derneğince (EGD) düzenlenen "Ekonomi Basını Başarı Ödülleri" düzenlenen törenle sahiplerini buldu. DÜNYA Gazetesi'nin 'Jüri Özel Ödülü'ne layık görüldüğü törende Başarı öyküsü dalında, İstanbul Ticaret Gazetesi'nden Soyhan Alpaslan, televizyon söyleşisi dalında HT Ekonomi'den Meltem Ersoy ve Bloomberg HT'den Kübra Yelkenci ödüle layık görüldü. Bugün Gazetesinden Güngör Ergün, Haber7.com'dan Hakan Göksel yazılı basın- internette en iyi ekonomi haberi dalında ödül kazandı.

Milliyet Gazetesinden Meral Tamer, "en iyi ekonomi yazarı" seçilirken, televizyon ve radyoda en iyi ekonomi programı dalında NTV'den Servet Yıldırım "Ekonomi Notları", TRT'den Demet Akat "Ekonomi Ajandası", Akra FM'den Mehmet Canıtatlı "Gündem Ekonomi" programlarıyla ödülün sahibi oldu.

Para dergisinden Sönmez Karakut "en iyi grafik tasarım" ödülüne, Hürriyet gazetesinden Ceyhun Kuburlu en iyi sektör haberi ödülüne layık görüldü.

Habertürk Gazetesinden Necdet Çalışkan 'Turkcell özel ödülü'nü, Bugün Gazetesinden Perihan Çakıroğlu 'Nezih Demirkent Özel Ödülü'nü, İsmet Özkul 'Namık Ahıska Özel Ödülü'nü, Zaman Gazetesinden Bayram Kaya ve İbrahim Çelik 'Bülent Yardımcı Özel Ödülü'nü kazandı. Anadolu Ajansı da Jüri Özel Ödülü'nü aldı.

Yeraltı sularındaki azalma, kârı yüzde 10 düşürecek “Ülkenin birinci sorunu ekonomi değil Güneydoğu” Mersin'de yan yatan geminin mürettebatı kurtarıldı Borsa günü düşüşle tamamladı 'Ateşkes' derken İsrail yine Beyrut'u vurdu