'Argo' zinciri bozar 'aşk' kazanır
Politik filmlerin ödül yarışına tutuştuğu 2012'nin ilk kazananı 'Argo' oldu. Ben Affleck'in başrolünü ve yönetmenliğini üstlendiği film, Oscar'da oyları bölüp ödülü ‘aşk’a kazandırabilir.
Abone olUğur YILMAZ
ugur.yilmaz@dunya.com
dunya.com - Son dört yılda en iyi film ödülü hem BAFTA'da hem de Oscar'da aynı isimlere gitti. Bu yıl BAFTA'yı kazanan Argo ise bu zinciri kıracak gibi görünüyor.
Operasyon: Argo adı ile 30 Kasım'da Türkiye'de gösterime giren film, Şah'ın devrilmesinin ardından bir grup ABD konsolosluğu görevlisinin İran'dan kaçırılış öyküsünü anlatıyordu. Yıllarca Kanada'nın çabaları ile kurtarıldığı düşünülen rehinelerin, operasyon üzerindeki gizlilik kararının kaldırılması sonrasında CIA tarafından İran'dan çıkartıldıkları ortaya çıkmıştı.
"Eşine ancak filmlerde rastlanır" bir absürtlükle gerçekleştirilen operasyonun hikayesi Argo'yu vizyonda kurtarmaya yetmiyor. Film, İngilizlerce yılın en iyisi seçilmiş olmasına rağmen dramatik gerilim türünün hakkını veremiyor.
Oyunculuktan yönetmenliğe terfi yolunda Gone Baby Gone ve The Town'dan sonra üçüncü filmini çeken Ben Affleck, ödül otoritelerine kendini kabul ettirmiş olsa da daha önünde gideceği çok yol var. Affleck, teknik olarak iyi kotarılmış ama anlatımı zayıf filmler çekmekten vazgeçerse, iyi kötü bir Clint Eastwood olabilir. Hatta Eastwood'a göre erken başladığı için daha başarılı bir yönetmen olması da olası ama kırk fırın ekmeğin bitmesine çok var.
Yönetmenin dilemması
Gerçek hikayelerden uyarlama filmlerde görülen ortak bir problem vardır: Olaylar basit ilerler. Argo'nun da en büyük sıkıntısı, filmin üzerine kurulduğu olayların tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşmesi.
Kurtarma operasyonu basit, o yüzden heyecan yaratacak bir durum yok. Böyle durumlarda yönetmenin yapması gereken bir seçim vardır; ya gerçek çarpıtılarak hikaye heyecanlı hale getirilir ya da asıl öykü yerine, kahramanın duyguları üzerinden dramatik yapı kurulur. Argo'da ikisi de gerçekleşmiyor.
Burada bir es verip şu anda Türkiye’de vizyonda olan diğer bir filmin seçimine bakarsak: Dev yönetmen Steven Spielberg, 'Lincoln'de gerilim yaratma adına ABD'nin asıl tarihinde küçük çarpıtmalar yapmaktan geri durmuyor. Abraham Lincoln'un köleliği kaldırılma mücadelesini anlatan hikaye kilit noktasında müdahale görüyor. Meşhur oylama sahnesinde sırf gerilimi yükseltmek adına tarihi gerçekler değiştiriliyor.
Kurtarma operasyonu basit, o yüzden heyecan yaratacak bir durum yok. Böyle durumlarda yönetmenin yapması gereken bir seçim vardır; ya gerçek çarpıtılarak hikaye heyecanlı hale getirilir ya da asıl öykü yerine, kahramanın duyguları üzerinden dramatik yapı kurulur. Argo'da ikisi de gerçekleşmiyor.
Burada bir es verip şu anda Türkiye’de vizyonda olan diğer bir filmin seçimine bakarsak: Dev yönetmen Steven Spielberg, 'Lincoln'de gerilim yaratma adına ABD'nin asıl tarihinde küçük çarpıtmalar yapmaktan geri durmuyor. Abraham Lincoln'un köleliği kaldırılma mücadelesini anlatan hikaye kilit noktasında müdahale görüyor. Meşhur oylama sahnesinde sırf gerilimi yükseltmek adına tarihi gerçekler değiştiriliyor.
Dramayı sanayide ekletmek
Affleck ise ABD tarihi için önemli sayılabilecek operasyonun hikayesini, usta bir yönetmene yakışacak biçimde çarpıtmadan anlatıyor. Ancak elindeki tek koz olan karakter dramını yansıtmada başarısız. Kurtarma operasyonunu yürüten Tony Mendez, (Ben Affleck) heyecansız, düz bir karakter. Filmde Mendez'in kıvrak zekalı olduğu iddia ediliyor ama bu iddiayı kanıtlayacak pek bir veri yok. İçinde polis ya da ajan geçen her Hollywood filminde olduğu gibi burada da adamımız ailesi ile problemler yaşıyor. Neden ve nasılı bilinmeyen, sonrası da anlatılmayan bu durum filmin başrolüne dramatik bir yön vermek için yerleştirilmiş. Ama öyle bir yerleştirilmiş ki, sanki yönetmen değil de sanayi ustası kaynakla monte etmiş.
Mendez'in dramı anlamsız, 'müşkül'deki kaçak ABD'liler de yüzeysel olunca seyircinin kendini özdeşleştiremediği karakterler üzerinden gerilim hissedilemiyor. Evde pijamalarla aslan belgeseli izliyormuş gibi kendine bağlayan film, bittiğinde ise üzerinde konuşulacak fazla bir şey bırakmıyor. Nihayetinde izlemeye değer ama yıllar içinde unutulacak bir hikaye olarak kalıyor Argo. Aslında bu yönüyle Oscar için biçilmiş kaftan ama 2012’de vizyonu kaplayan politik dramalarda Lincoln ve Zero Dark Thirty gibi güçlü rakipleri var.
Tam da bu nedenle ABD dış politikasının gayri resmi destekçisi Oscar jürisinde bu yıl oylar bölünecek gibi duruyor. 3 politik film arasından seçim yapmakta zorlanacak olan jüri, kolaya kaçıp ödülü başarılı bir romantik drama olan Silver Linings Playbook'a (Umut Işığım) vererek işin içinden sıyrılabilir.
Tam da bu nedenle ABD dış politikasının gayri resmi destekçisi Oscar jürisinde bu yıl oylar bölünecek gibi duruyor. 3 politik film arasından seçim yapmakta zorlanacak olan jüri, kolaya kaçıp ödülü başarılı bir romantik drama olan Silver Linings Playbook'a (Umut Işığım) vererek işin içinden sıyrılabilir.
4 yıldır en iyi film ödülü hem BAFTA'da hem de Oscar'da aynı isimlere gidiyor:
2009 Slumdog Millionaire
2010 The Hurt Locker
2011 The King's Speech
2012 The Artist
BAFTA'nın kaybedenleri:
Les Misérables
Life of Pi
Lincoln
Zero Dark Thirty
Oscar adayları:
Argo
Argo
Amour
Silver Linings Playbook
Beasts of the Southern Wild
Django Unchained
Les Misérables
Life of Pi
Lincoln
Zero Dark Thirty
Haftanın vizyona giren filmleri:
Bu hafta 4 film vizyona girdi
Bu hafta 2'si yerli, 4 film vizyona girecek. Yönetmenliğini John Moore'un yaptığı "Zor Ölüm: Ölmek İçin Güzel Bir Gün" filminin senaryosunu Skip Woods ve Roderick Thorp yazdı. Yapımcılığını Stephen J. Eads ve Tom Karnowski'nın üstlendiği aksiyon, gerilim ve macera türündeki filmde, Bruce Willis, Mary Elizabeth Winstead, Amaury Nolasco, Patrick Stewart ve Sebastian Koch rol alıyor.
"Oyunbozan Ralph"
Yönetmenliğini Rich Moore'nin üstlendiği "Oyunbozan Ralph" adlı 3 boyutlu animasyon filminin senaryosunu Phil Johnston ve Rich Moore kaleme aldı.
Seslendirmesini Jane Lynch, John C. Reilly ve Sarah Silverman'ın yaptığı filmde, atari oyunu kahramanı olan Ralph'ın hikayesi anlatılıyor.
"Taş Mektep"
Haftanın yerli yapımlarından "Taş Mektep" filminin yönetmen koltuğunda Altan Dönmez oturuyor. Senaryosunu Yılmaz Karakoyunlu'nun yazdığı filmde, Altan Erkekli, Mete Horozoğlu, İlker Aksum, Ahu Türkpençe ve Bülent İnal izleyici karşısına çıkacak.
Filmde, Sakarya Meydan Savaşı'na katılıp orduya destek olmak amacıyla 1920-1921 yıllarındaki öğretim döneminde okullarını terk eden Kayseri Lisesi'nin son sınıfındaki 62 öğrencinin Kurtuluş Savaşı'nın en çetin çatışmalarının yaşandığı günlerde vatanları uğruna şehit olma öyküsü beyaz perdeye taşındı.
"Romantik Komedi 2: Bekarlığa Veda"
Yönetmenliğini Erol Özlevi'nin yaptığı "Romantik Komedi 2: Bekarlığa Veda" filmi, komedi ve romantizm severleri salonlara çekmeyi hedefliyor.
Senaryosunu Aslı Zengin ve Ceren Aslan'ın yazdığı filmin yapımcılığını Murat Tokat üstlendi. Filmde, Engin Altan Düzyatan, Sinem Kobal, Sedef Avcı, Gürgen Öz ve Cemal Hünal'ın rol alıyor.