Geçtiğimiz hafta neler oldu? İşte 10 başlıkta öne çıkanlar

İçeriden IMF sesleri yükselirken; Goldman, iyimserlik aşıladı

TCMB’nin önden yüklemeli faiz artışı ve faiz koridoru seviyesini yüzde 1,5’tan yüzde 3’e çıkarması elbette çeşitli tartışmaları gündeme getirdi. 

Bu tartışmalardan biri de sadece faizle kurun dizginlenemeyeceği bunun dışında maliye politikasının da bu duruma eşlik etmesi gerektiği yönündeydi ve IMF’e gitmek gerektiği de bu bağlamda savunuldu. 

İçerideki bu karışık sinyallere karşılık, Goldman’dan gelen bir raporsa rüzgarın tersine döndüğünü, gösterircesine TCMB’yi ve ekonomi yönetimini destekliyordu. 

Goldman Sachs, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) gerçekleştirdiği 500 baz puan büyüklüğündeki faiz artırımının enflasyon ve para biriminde değer kaybı beklentilerine yönelik tek seferlik bir adım olduğunu, bir faiz artırımı döngüsünün başlangıcı olmadığını belirtti. 

Banka  ayrıca kararın fiyatlarda istikrarı sağlama ve ortodoks para politikasına geçiş konularında Merkez Bankası'nın güvenilirliğini artıracağını da belirtti. 

Değerlendirmede "Yıllık enflasyonun yılın ikinci yarısında keskin bir düşüşe geçerek yıl sonunda yüzde 33'e gerilemesini ve TCMB'nin üçüncü çeyrekten itibaren para politikasını gevşetmeye başlayarak 2024 sonunda yüzde 32,5'e ulaşmasını beklemeyi sürdürüyoruz" denildi. 

Bizim görüşümüzse bu iki zıt görüşün tam ortasında yer alıyor: Ne IMF’e gidecek kadar çaresiz, ne de sadece faiz artışıyla her şeyi düzeltecek kadar steril bir ekonomik görünüme sahibiz ve elbette Nisan ayından sonra buna yönelik sinyalleri ekonomi yönetiminden almaya başlayacağız.