Mersin 'lojistik köy'ünü mutlaka yapmalı
İş Bankası ile DÜNYA Gazetesi'nin ortaklaşa düzenlediği 29'uncu İş'le Buluşmalar Toplantısı'nın Mersin durağında gündeme lojistik ve turizm sektöründeki gelişmeler damgasını vurdu.
Abone ol
Ece CEYHUN - Derya EĞRİCAN GÜLEÇ
MERSİN - Türkiye İş Bankası ile DÜNYA Gazetesi işbirliğinde düzenlenen 'İş'le Buluşmalar' toplantısının 29'uncusu Mersin'de yapıldı. Toplantıda ağırlıklı olarak kent ekonomisi adına büyük önem taşıyan lojistik ve turizm sektörleri ele alındı.
Dış ticaret ve lojistikle gelişen Mersin'in vakit kaybetmeden lojistik köy projesini hayata geçirmesi gerektiği sonucuna ulaşılan toplantıda turizm konusunda ise Tarsus Kazanlı Turizm Projesi'ne dikkat çekildi. Bu projenin Mersin'de MAS turizminin gelişmesi adına büyük önem taşıdığının vurgulandığı toplantıda Ekin Fuarcılık AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Halim Bulutoğlu, "MAS turizminin de popülerliği giderek azalıyor. Mersin, bu fırsatı da kaçırmamak için bir gününü bile iyi değerlendirmeli" diye konuştu.
Toplantıya damgasını vuran konulardan ilki lojistik oldu. Temel olarak lojistiğin bir meslek olmadığını, anlatan TIRSAN Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, "Lojistik tamamen sektörlerin arkasında, sektörlerin itici güç. Şirketlerin performansını belirleyen altyapı. Bilgi işlem gibi. Onunla sektörlerin rekabeti, gelecek planlaması yapılır ve dünyadaki rekabetten pay alabilecek hale gelinir" değerlendirmesini yaptı.
Yeni yapılan araştırmalara göre Mersin'in nitelikli sıçrama faaliyetleri alanında ilk 6 içinde yer aldığının ve bu konudaki performansının 200'den fazla ihraç edilebilir mal çeşidine sahip olduğunun saptandığına dikkat çeken Nuhoğlu, mevcut çizgisini daha iyiye taşıyabilmesi için lojistik köye büyük ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Dünyanın hızla değiştiğini ve bu değişim sırasında artık tarif edemedikleri yeni değerlerin oluşmaya başladığını vurgulayan Nuhoğlu, şöyle konuştu: "Demokrasinin beşiği kabul edilen İtalya'nın, Yunanistan'ın bugün seçilmişlerce yönetilmediğini gördük. Avrupa'nın federalizme gittiğini görüyoruz. Avrupa'da bir ülkenin tüm ülkelerin üzerinde gerçek anlamda otoritesini ve yönlendirilmesinin ortaya çıktığı alanlara gittik.
Tüm bunlar da rekabetin özellikle de dünya ticaretinden pay almaya yönelik ticarette Türkiye'nin payı gittikçe artan oranda ve 2030'da Türkiye milyon ton km başında tüm Avrupa'nın 3. ülkesi olacak. Bu kadar geniş ve fırsat doğan bölgede 30 trilyon dolarlık dış ticaret hacmini yakalayacağınız bu bölgenin yüzde 50'sinin Türkiye üzerinden geçecek ve burada en önemli pastadan pay alacak olan bu bölgedir. Lojistik bakış açımızı bugün 4 taşıma moduna ihtiyaç olan bu bölgedeki lojistik köylerimizin merkezlerimizin hala planlanmamış olması altı çizilmesi ve üzerinde durulması gereken bir konu."
"Küresel performans endeksinin artmasında lojistik önemli"
2007'den beri Dünya Bankası'nın küresel performans endeksini açıkladığına dikkat çeken Nuhoğlu, 2007'deki ilk açıklamada Türkiye'nin 135 ülke içinde 34. sırada yer aldığını hatırlattı. 2010'da bu rakamın genel performans endeksi 3.15'ten 3.22'ye çıkmasına karşın 39. sıraya düştüğünü kaydeden Nuhoğlu, şunları söyledi:
"Demek diğer ülkeler farklı şeyler yaptı. Bugün 39'dan tekrar 27'ye sıçradık. Buradaki en önemli şey birincisi lojistik yetkinliğimiz, 2'ncisi zamanında teslim edebilme kabiliyetimiz, 3'üncüsü şeffaflık, 4'üncüsü altyapımız, 5'incisi ve en kötü puan aldığımız ise Gümrüklerdir. Tüm bunların sonucu ortalamada daha da ileri gitmek için alt kriterlerde yeniden tasarlamak, bu planları yapmak zorundayız."
Bakanlar Kurulu kararı olarak 6 Haziran'da Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye'nin 2023 ihracat hedefi ve stratejik planına da değinen Nuhoğlu, bu planda Mersinle ilgili çok önemli maddeler bulunduğunu vurguladı. Hazırlanan taslakta 9 alanda 19 stratejik hedefte 72 aksiyon belirlendiğini anlatan Nuhoğlu, "Bu aksiyonların en önemlisi pazar paylarını artırmak, ikincisi altyapı ve bu maddenin ilk maddesi de lojistik yetkinliğin artırılması" dedi.
Burada da çok özel, sadece Mersin'le ilgili 3 başlık bulunduğunu kaydeden Çetin Nuhoğlu şu bilgileri verdi: "Türkiye'nin 500 milyar dolar ihracata ulaşması için Mersine ciddi rol biçildi. Bu da Yüksek Planlama Kurulu'ndan geçerek yerini aldı.
26. Eylem Planı der ki: Ortadoğu ve Akdeniz'in açılımında Mersin Limanı'nın mutlaka konteyner terminaline kavuşturulması, yetkinliğinin artırılması ve lojistik köyünün yapılması gerekir. Bu net tarif edildi. Kısa zaman aralığında en önemli hedefler bunlar. 2.'si lojistiğin ayrı olarak tanımlanması için bağımsız bir birim oluşturulması kanunla veya bu konuda tarafların yan yana gelerek organize edeceği bir birimle organize ederek hayata geçirilmesi. Özetlemek gerekirse Mersin'le ilgili verilen 3 hedef konteyner limanı yapımı, lojistik köy yapımı ve tüm bu konulardaki koordinasyonu sağlayacak yapının oluşmasıdır. Bu da Mersin'e verilen önemi bir kez daha gösteriyor."
Güzeloğlu: 20 milyar doları aşkın dış ticaret gerçekleştirdik
Türk ekonomisinin güçlü, sürekli ve sağlıklı büyümesinden herkesin pay sahibi olacağına değinen Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, "Biliyoruz ki bu büyüme ve bu ekonomik gelişme Türkiye'ye yetmez. Türkiye daha ötesini istemek durumunda" dedi.
Bunun için de karar alıcıların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerektiğine değinen Güzeloğlu, bu şekilde 2023 hedeflerine ulaşmanın söz konusu olabileceğini anlattı. Mersin'in Türkiye'nin kuruluşundan bu yana ticaretle öne çıktığını anlatan Vali Hasan Basri Güzeloğlu, "18. yy'nin ikinci yarısından bu yana Mersin ekonomisini dış ticareti belirliyor.
Bugün Türkiye'nin İstanbul'dan sonra en büyük 2. dış ticareti gerçekleştiren kentidir. Geçen yıl 20 milyar doları aşkın dış ticaret Mersin'den gerçekleşti" dedi. Mersin'in ithalat ve ihracat kavramlarının ete kemiğe büründüğü kent olduğunu kaydeden Güzeloğlu, İstanbul'dan sonra en büyük 2. Limanı olduğunu, 1,4 milyon TEU konteyner ve 5 milyon ton dökme yük işlemiyle de en büyük ticari limanı olduğunu söyledi.
Aşut: Mersin, şimdi de turizmini geliştirecek
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin'i Doğu Akdeniz'in lojistik merkezi yapmaya kararlı olduklarını ifade ederek "Lojistik, Mersin için hayati bir sektördür. Çünkü Mersin doğal bir lojistik merkezdir. Mersin'in jeo-politik konumu bize Akdeniz'de bu rolü verdi. Mersin dünyaya ulaştıkça bir tarım kenti oldu. Mersin dünyaya ulaştıkça bir sanayi ve lojistik kenti olmuştur. Aynı şekilde havaalanıyla ve turizmde yeni açılımımız olan kurvaziyer iskelemizle Mersin bir turizm kenti olacak" dedi.
Aşut, Uluslararası Çukurova Bölgesel Havaalanı'nın 2014'te tamamlanmasından sonra, Mersin'in dört taşıma moduna sahip nadir illerden biri olacağını kaydederek Mersin'in doğal bir lojistik merkezi olduğuna dikkat çekti.
Bulutoğlu: Mersin turizm fırsatını bugün değerlendirmeli
[PAGE]Bulutoğlu: Mersin turizm fırsatını bugün değerlendirmeli
Son yıllarda tüm dünyada turizmin kazananının Türkiye olduğuna değinen Ekin Fuarcılık AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Halim Bulutoğlu, grafiğin sürekli arttığının ve turizmden kazanan ülkeler içinde ilk 10 içine girildiğini ifade etti. Türkiye'nin kazanan olduğu yıllarda öncülüğü Antalya'nın yaptığını bildiren Bulutoğlu, "Ben turizme 1984'te girdim. O tarihten bu yana gelişen turizmin öncülüğünü yapan Antalya'nın en önemli fırsatı neydi ona bakmalı.
Antalya diğer turizm bölgelerinden farklı olarak o zamanlar bakir bir bölgeydi. Uzun kıyı şeridi vardı. Kısmen ormanlarla kaplı ama geri planında olağan üstü doğa güzelliği ve aralarına serpiştirilen inci tanesi gibi şehirler ve antik kentler. Böyle bir coğrafya üzerine önce Güney Antalya turizm geliştirme planıyla önce Kemer planlandı. Bugün Mersin için konuşulanlar 30 yıl önce Antalya'da konuşulmaya başlandı."
Antalya o dönemde turizmde kazanırken kaybedenler arasında Mersin'in yer aldığına dikkat çeken Halim Bulutoğlu, denize sıfır noktalarının yazlıklarla dolduğunu anlattı. Mersin'in turizmde Antalya'dan hiçbir eksiği bulunmadığına değinen Bulutoğlu şunları söyledi: "Antalya için söylenen her şey Mersin için de geçerli. Belki yol sorunu söylenebilirdi. Belki havaalanı diyebilirsiniz ama Mersin Antalya'dan her zaman daha şanslıydı. Yanı başında Adana vardı. Sahili temizdi, ören yerleri mevcuttu. Neden geri kaldık? Galiba öncelikler arasına koymadığımız için."
Tüm bunlara rağmen Mersin'de halen turizm fırsatının kaçmadığını vurgulayan Bulutoğlu, "Tarsus Kazanlı turizm bölgesi üzerine yoğunlaşmalı. Bölgenin altyapısı oluşturulmaya çalışılıyor. Arazi tahsisine çıkıldı, teşvikler verildi. Yatırımcılar belli oldu ama patinaj yapıp duruyoruz" dedi.
Tarsus Kazanlı projesinin vakit kaybedilmeden devreye girmesi gerektiğini anlatan Bulutoğlu, bunu kamu ve özel sektörün birlikte çözmesi, bir gün dahi kentin kaybetmeye tahammülü olmadığını söyledi. "Yatırımcılar tamamlamayı beceremiyorsa tahsisleri iptal edilsin ve yeni tahsislere çıkılsın" diyen Bulutoğlu, aksi halde kentin ciddi kayıpları olacağına dikkat çekti. Mersin'in kruvaziyer turizmde de önemli bir şansı bulunduğuna değinen Bulutoğlu, şöyle konuştu.
Projenin yanında şehrin de cilalanması gerektiğini anlatan Bulutoğlu, "Şehirlerimiz adam edilmezse ne kruvaziyer turizm yapabiliriz ne de otellere gelen turisti şehirlere çıkarabiliriz. Sonra şehirde harcama yapmıyor diye ağlamaya başlarız" diye konuştu.
Berksoy: Türkiye kemeri biraz açabilir
Toplantıda Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Berksoy, Türkiye ekonomisinin iyi ve kötü yanlarını anlattı. Global ekonomik krize rağmen Türkiye'de ekonomiye dönük beklentilerin bozulmadığına dikkat çeken Berksoy, genel anlamda ekonominin iyi olduğunu, en büyük sıkıntının ise cari açıkta yaşandığını söyledi.
Cari açığın büyük ölçüde enerji ithalatından kaynaklandığını vurgulayan Berksoy, "Özetlemek gerekirse Türkiye'de yavaşlayan bir büyüme var. Bu pozitif anlamda yüzde 4 büyüme eğilimi var. Enflasyon yavaş ve zıplamıyor. Cari açık da neredeyse kontrol altında enerji olmasa sıfıra yaklaşıyor" dedi. Bu durumun Türkiye'nin ciddi canlandırma paketleri uygulayabileceğinin göstergesi olduğunu kaydeden Berksoy, "Bizim kemer sıkmaya ihtiyacımız yok artı gerekirse kemeri biraz daha açıp canlandırıcı bir şeyler yapabilme olanağımız var. Bu çok iyi avantaj" değerlendirmesini yaptı.
Bozkurt: Çürük ipliğe hayal tespih taneleri dizilmesin
Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt ise konuşmasında gerçekçi adımlar atılması gerektiğine dikkat çekti. Mersin'in tek başına değil, tüm bölgeyle birlikte ele alınması, Şanlıurfa'dan Mersin'e kadar olan coğrafyanın bir bütün olarak görülüp 1/100.000'lik planların ortak yapılması gerektiğini söyledi. Ancak bu şekilde ekonomisinin gelişebileceğini anlatan Bozkurt, "Mersin'e liman yapıyorsunuz ama yanında İskenderun'da bir liman daha yapıyorsunuz. Onun yanında bir de Tosyalı'ya ait iskele yaptırıyorsunuz. O iskeleler sorun çözse Marmara'da çözerdi. Marmara'da o ölçekte 42 iskele var. Hangisi sorun çözmüş. Bu ayrıntıyı Mersin olarak görmezseniz alternatif limanları bir bütün içinde çözmezseniz, liman yaptırıyoruz lafı çürük ipliğe hayal tespihinin tanelerini dizmeye benzer."
Bali: 10 bini aşkın müşterinin 1.3 milyarlık borcu yapılandırıldı
[PAGE]Bali: 10 bini aşkın müşterinin 1.3 milyarlık borcu yapılandırıldı
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kriz döneminde 10 bini aşkın ticari müşterinin 1.3 milyar TL'lik kredisini yapılandırdıklarını açıkladı.
Toplantıda İş Bankası'nın sorunlu kredi rasyolarının yüzde 3.6'dan yüzde 2.1'e indiğini ve bunun sadece kredi hacminin artmasından dolayı değil aynı zamanda intikallerin de azalmasından kaynaklandığını aktaran Bali, "Biz herhangi bir nedenle beklenilmeyen, öngörülmeyen nedenlerle ödemelerinde problem olan ama ödeme niyeti olan, işleri aksayan müşterilere de bu süreçte yapıcı ve çözümcü yaklaştık. 10 bini aşkın ticari müşteri üzerinde 1.3 milyar TL'lik kredi her vakanın kendi gereklerine göre yeniden yapılandırılmıştır. Gereğinde ödemesiz dönem gereğinde ertelenen ve uzatılan vadeler söz konusu oldu" şeklinde konuştu.
İş Bankası'nın aktif büyüklüğünün 162.5 milyar lira, öz kaynağının 19 milyar lira ve kredilerinin 92.5 milyar TL'ye vardığını hatırlatan Bali, şu bilgileri paylaştı: "Geçen yıla çok kısa göstergelerle değinirsek tek haneli enflasyonu olan bir ülkede ticari kredilerde yüzde 50, toplam kredilerde yüzde 43 büyüyen bir banka olduk. 1 yılda fark 27 milyar TL kredi verdik. 64.1 milyar TL'den 91.6 milyar TL'ye ulaştık. Son 1 yılda 27 milyar TL'lik fark verilen kredinin yüzde 80'i ticari kredilerdir.
Nakdi ticari krediler alanında son yıllarda yaptığımız çok güçlü ataklarla aslında Türkiye'nin üretimine, sanayisine, aynı zamanda istihdamına ciddi katkıda bulunabilecek bir çaba içindeyiz. Nitekim bu yönde yaptığımız gayretlerin sonunda bugün en yakın bu alandaki kredi sağlayan kuruluşa göre bakınca 12 milyar TL üzerinde bir mutlak farka sahibiz. Diğer iki bankadan ise 20 ve 23 milyar TL daha yüksek kredi hacmine sahibiz."
Bali, bu kredileri verirken en önemli unsurlardan birinin de gerek coğrafi gerek müşteri segmenti, gerek kredi büyüklükleri olarak yaygın mahiyette olduğunun görüldüğünü kaydederek "Dokunmadığımız herhangi bir yer bırakmamaya özen gösteriyoruz" ifadelerini kullandı.
Bali, özellikle KOBİ'lerin finansmanında da aktif bir dönem geçirdiklerini kaydederek şöyle devam etti: "2011'de sektörün bu segmentte sunduğu kredilerin oranı yüzde 29 seviyesindeyken İş Bankası'nda yüzde 37'nin üzerinde oldu. Bu yılın ilk çeyreğinde sektörün artış oranının 5 katı üzerinde küçük ve orta boy işletmeleri kredilendiriyoruz."
Mersin'e yeni şube geliyor
Mersin'e bundan 84 yıl önce ilk şubesini açan İş Bankası'nın 23 şubesiyle en yaygın ağa sahip finans kuruluşu olduğunu da söyleyen Adnan Bali, "Mersin'de Gazi Mustafa Kemal şubemizi açma hazırlıklarımızın son aşamasındayız" dedi. Mersin'e gelmeden önce İş Bankası'nın tarihi raporlarındaki değerlendirmelere de baktığını kaydeden Bali, "İş Bankası yalnızca trenin gittiği yerlere değil, vapurun gittiği yerlere de gidiyor deniyor. Mersin şubesinin açılışının üstünden 7 ay geçmeden o zamanki Selanik, Osmanlı, Ziraat ve Fransız şark bankalarının üzerine çıkarıyor kredilerini ve piyasadaki ticari işlemlerin yüzde 30'unu gerçekleştirir hale geliyor" açıklamasını yaptı.
Sürecin iyi yönetildiği konusunda herkes hemfikir
Merkez Bankası ve BDDK'nın kriz döneminde aldığı proaktif kararların alındığı dönemde anlaşılamadığını hatta bazı analistlerin 'kafamız karıştı' diye yorumlar yaptığını da hatırlatan Adnan Bali, "Bu dönemde sürecin iyi yönetildiğinde de herkes hemfikir" dedi.
"Bugün bu kriz döneminde aktif fiyatları düşmediyse, gayrimenkul fiyatları düşmediyse, yani varlıkların değerini koruyabildiysek bu ekonomik ve siyasi istikrar içerisindeki güçlü bir finans sektörü sayesinde olmuştur" diyen Bali şöyle devam etti: "Çünkü acı hatıralarımız var bu konuda. Teminatların, ipoteklerin, piyasa değerlerinin hatta muhammen değerlerin yüzde 40'ına zorla satışa sunulduğu yılları biliyoruz. Avrupa'da izliyoruz.
Ne tür bedeller ödendiğini ve topluma vergi mükellefine ödetildiğini. Bugün sermaye yeterlilik rasyosunu yüzde 8'den yüzde 9'a çıkarmak için Avrupa bankacılık sistemi 115 milyar euroluk ilave sermayelendirme ihtiyacı içerisinde. Bugüne kadar AB'de 5.2 trilyon dolarlık paket bankacılık sistemine tahsis edilmiş durumda. Bu, AB'nin toplam milli gelirinin yüzde 40'ının üzerinde.
Bunun yarısı 2.6 trilyon euro fiilen kullanılmış durumda. Topluma fatura edilen yükler düşünülünce Türk finans sisteminin bugün hiçbir olağandışı önleme başvurmadan bu krizi yönetebiliyor olmasının ve buna yönelik özellikle otoritenin aldığı proaktif önlemlerin değerini hepimiz kavramak durumundayız. Türkiye'de gerek Merkez Bankası gerek BDDK'nın kriz döneminde aldığı proaktif önlemler sayesinde yüzde 8 olan yasal sınırın 2 katından daha fazla sermaye yeterlilik rasyosuna sahip sistem."