IMF'den merkez bankalarına tavsiye

IMF'nin Küresel Finansal İstikrar Raporu'nda, "ABD'de enflasyon muhtemelen yakın zamandaki mali genişlemenin etkisiyle beklenenden daha hızlı artabilir. Merkez bankaları, buna yanıt olarak para politikasını şu anda beklenenden daha güçlü şekilde sıkılaştırabilir" değerlendirmesi yer aldı.

Abone ol

Uluslararası Para Fonu (IMF), "Merkez bankaları, finansal riskleri minimuma indirmek için kademeli parasal normalleşmeyi sürdürmeli ve ekonomik toparlanmayı desteklemek için kararlarını açıkça anlatmalı" tavsiyesinde bulundu.

IMF, her yıl iki kez hazırlanan Küresel Finansal İstikrar Raporu'nun ana bölümünü “Önümüzdeki engebeli yol” başlığıyla yayınladı.

Küresel finansal şartların, varlık piyasalarında şubat başı ve mart sonunda yaşanan volatilite nedeniyle ekimde yayınlanan bir önceki rapora kıyasla kısmen sıkılaştığına işaret edilen raporda, buna karşın, tarihi standartlara kıyasla yavaş kalan sıkılaşmanın finansal kırılganlıkların birikmesine neden olduğu vurgulandı.

Artan finansal kırılganlıkların, orta vadede küresel finansal istikrar ve ekonomik büyümeye yönelik riskleri yükselttiği kaydedilen raporda, "kırılganlıkların olası bir ekonomik gerilemeyi sistematik bir finansal kriz yaşanmasa da derinleştirebileceği" uyarısında bulunuldu.

"Kademeli parasal normalleşme sürdürmeli"

Gelişmiş ülkelerde yükselen enflasyonun, bazı riskleri beraberinde getirebileceğinin altı çizilen raporda, şu değerlendirmeye yer verildi:

"Örneğin, ABD'de enflasyon muhtemelen yakın zamandaki mali genişlemenin etkisiyle beklenenden daha hızlı artabilir. Merkez bankaları, buna yanıt olarak para politikasını şu anda beklenenden daha güçlü bir şekilde sıkılaştırabilir. Böyle bir senaryoda, finansal şartlar keskin şekilde sıkılaşabilir, diğer gelişmiş ve yükselen ekonomiler için olumsuz yansımalar yaratabilir ve dolar finansmanına bağlı olan uluslararası bankaları olumsuz etkileyebilir."

Finansal şartlarda sert bir sıkılaşma yaşanmasının riskli varlık fiyatlarını da etkileyeceğine işaret edilen raporda, "Merkez bankaları, finansal riskleri minimuma indirmek için kademeli parasal normalleşmeyi sürdürmeli ve ekonomik toparlanmayı desteklemek için kararlarını açıkça anlatmalı" tavsiyesinde bulunuldu.

Yatırımcı ve politika yapıcıların yükselen faiz oranlarının getirdiği risklere ve volatiliteye uyum sağlaması gerektiği vurgulanan raporda, finansal kırılganlıkların mikro ve makro ihtiyati araçlarla ele alınması gerektiği belirtildi.

Raporda, Çin’deki finansal kırılganlıkların, regülatörlerin son dönemde attığı adımlara rağmen bankacılık ve gölge bankacılık arasındaki bağlantı nedeniyle yüksek kalmayı sürdürdüğüne işaret edildi.

IMF ekonomistleri, Çin’e ilave düzenleyici eylemlerle finansal risklerin düşürülmeye devam edilmesi çağrısını da yaptı.

Kripto varlıklara da değinilen raporda, söz konusu varlıkların şu an finansal istikrar için risk teşkil etmediği ancak kullanımlarının artması durumunda bunun değişebileceği bildirildi. Ayrıca, kripto varlıkların arkasındaki blockchain teknolojisinin finansal altyapıyı daha verimli hale getirmek için kullanılabileceğine işaret edildi.

"Riskli kurumsal kredilerin tahsisi finansal kırılganlık kaynağı"

IMF, Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun analitik bölümlerini ise geçen hafta yayınladı.
“Kredi tahsisindeki risk finansal kırılganlık kaynağı mı? başlıklı ikinci bölümde, riskli şirketlere verilen krediler ve bunun finansal istikrara etkisi değerlendirilirken, “Kredi dağılımındaki risk artışı, gayri safi yurt içi hasılanın büyümesine ilişkin doğru, aşağı yönlü riskleri ve bankacılık krizlerinin olasılığını yükseltir. Bu nedenle, daha riskli kurumsal kredilerin tahsisi finansal kırılganlık için bağımsız bir kaynaktır" uyarısına yer verildi.

Raporun “Senkronize konut fiyatları: Finansal faktörlerin rolü ne?” başlıklı üçüncü bölümünde konut fiyatlarındaki artışın küresel ekonomik toparlanmanın bir parçası olmasına karşın finansal şartlardan kaynaklanması nedeniyle bazı riskler taşıdığına vurgu yapıldı.

Konut fiyatlarının, genişlemeci parasal politikalar ve gevşek finansal şartlarla birlikte birçok gelişmiş ve gelişen ülkede arttığına işaret edilen rapora göre, 1990-2016 döneminde 40 ülke ve 44 büyük şehirde senkronize fiyat artışları izlendi.

Konut fiyatlarındaki senkronize artışın yerel koşullar yerine küresel finansal şartlardan kaynaklandığına işaret edilen raporda, finansal şartlardaki ani bir değişimin ev fiyatlarını beklenmeyen şekilde düşürebileceği uyarısında bulunuldu.

IMF'nin bu yıl Türkiye için büyüme tahmini 4.4

IMF
Tüketici tüketmiyor, tükeniyor 2 bin 667 projeye 2,2 trilyon lira yatırım A Milli Erkek Basketbol Takımı finale kaldı Erdoğan'dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Hiçbir anlamı yok Adalet Bakanı Tunç'tan kadına şiddete karşı 'sıfır tolerans' mesajı