"Güven tesisi sağlanırsa TL'de değer kaybı durur"
BETAM Direktörü Prof. Dr. Gürsel, Cumhurbaşkanının para politikasının mevcut koşulların gereklerine uygun bir şekilde yürütüleceğini ilan etmesi ve TCMB'nin bunu aldığı kararlarla ispatlaması halinde TL'de değer kaybının duracağını hatta bir miktar geri alacağını söyledi.
Abone olBahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, raydan çıkan döviz kuru ile finansal kesimde "yangının başladığını", hiçbir şey yapılmazsa enflasyon-kur-enflasyon sarmalından kurtulmak için büyümede daha da büyük bir bedel ödeneceğini belirtti.
Gürsel, "yangını" ABD ile ilişkilerin bozulması değil dışa açık piyasa ekonomisinin temel kurallarının hiçe sayılması sonucunda ekonomi yönetimine güvenin çökmesinin çıkardığına işaret ederek, sorunun çözümü için tüm politikaların nihai belirleyicisi cumhurbaşkanının güven tesis etmesi gerektiğini söyledi.
Gürsel, yaptığı açıklamada, "Kurun raydan çıkmasının temel nedeni ekonomi yönetimine olan güvenin hem ülke içinde hem dışında tamamen kaybolmuş olması. Öncelikle güvenin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Nasıl yapılacağı da belli: Yeni rejimde tüm politikaların nihai belirleyicisi cumhurbaşkanı olduğuna göre, güvenin yeniden kazanılmasının sorumluluğu da onun omuzlarında" dedi.
Bozulan makro göstergeler ile TCMB'nin para politikasına yönelik soru işaretleri ve ABD ile ilişkiler kaynaklı siyasi risklerin baskısıyla dolar/TL bugün 5.45 ile tarihi zirveyi görürken, TL'nin yılbaşından bu yana dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 30'u aştı.
ABD ile ilişkilerin iyileşmesinin temel hiçbir soruna çare olmayacağına dikkat çeken Gürsel, "Yangını ABD ile ilişkilerin bozulması değil dışa açık piyasa ekonomisinin temel kurallarının hiçe sayılması sonucunda ekonomi yönetimine güvenin çökmesi çıkardı. Dış sorunlar yangını azdırıyor o kadar" dedi.
Türkiye ve ABD arasında 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Rahip Andrew Brunson'ın FETÖ ve PKK bağlantıları olduğu suçlamasıyla tutuklanması ve karşılıklı yaptırımlar nedeniyle bir kriz söz konusu.
"Büyümede büyük bir bedel ödenebilir"
"Finansal kesimde yangının başladığı açıkça görülüyor" diyen Gürsel sözlerini, "Hiç bir şey yapılmazsa enflasyon-kur-enflasyon sarmalının içinden çıkmak için büyüme bakımından daha da büyük bir bedel ödenecek demektir" diye sürdürdü.
Temmuz ayından itibaren de reel kesimin durgunluğa girdiği ve durgunluğun ağırlaşarak devam edeceği konusunda tarafsız tüm ekonomistlerin görüşbirliği içinde olduğunu vurgulayan Gürsel, "Sadece bu durgunluğun şiddetini henüz kestiremiyoruz. Önümüzdeki aydan itibaren ilk tahminleri yapabilecek kadar veri açıklanmış olacak" dedi ve ekledi:
"Acil sorun raydan çıkan döviz kurunun nasıl kontrol altına alınacağı. TL'de son günlerde yaşanan ilave değer kaybı enflasyonu bir tur daha yukarı çekecek."
TÜFE ve Yİ-ÜFE Temmuz'da yıllık bazda 2003 bazlı serinin zirvesine çıktı.
"Güven tesisi sağlanırsa TL'de değer kaybı durur"
Gürsel, cumhurbaşkanının para politikasının mevcut koşulların gereklerine uygun bir şekilde yürütüleceğini ilan etmesi ve TCMB'nin bunu aldığı kararlarla ispatlaması halinde TL'de değer kaybının duracağını hatta bir miktar geri alacağını belirtti.
Gürsel buna ayrıca makro dengeleri düzeltmeyi hedefleyen bir OVP'nin bir an önce yayınlanmasının da destek vereceğini, böylece yangının büyük bir ekonomik krize dönüşmeden söndürülebileceğine dikkat çekti.
Enflasyonun da kasımdan itibaren inişe geçmesiyle nominal faizleri yavaş yavaş indirmenin mümkün olacağını söyleyen Gürsel, "Güven kazanıldıkça sermaye girişleri canlanır. Durgunluğun şiddeti böylece sınırlanır hem de süresi kısalır" dedi.
"Bankacılıkta da sarsıntı başladı"
Diğer taraftan banka kesiminde de sarsıntının başladığına dikkat çeken Gürsel, "Bir şey yapılmazsa giderek şiddetlenecek. Durgunluk şiddetlenirse ve uzun sürecek olursa kriz banka sistemine de sıçrayabilir. Bu nedenle alınması gereken kararların çok hızlı alınması gerekiyor. Kamu kaynaklarının tahsisinde öncelik büyümeye (talebe) değil yangını söndürmeye verilmek zorunda" diye konuştu.
Bir adım atılma noktasında geç kalındığını söyleyen Gürsel, "Daha da oyalanılırsa gecikmenin bedeli ekonomik büyüme, işsizlik ve yoksulluk bakımından daha yüksek olacak" diye konuştu.