Faktoringden ‘yavaşlamaya dikkat’ uyarısı
Ocak’tan itibaren işlerin yavaşladığını belirten faktoring sektörü ‘yılın ikinci yarısı daha iyi planlanmalı’ uyarısı yapıyor.
Abone olUĞUR YILMAZ /
BORSA/FİNANS SERVİSİ
Türkiye ekonomisi belirsizliklerle boğuşurken reel piyasanın nabzını tutan faktoring şirketlerinin yöneticileri ticaretteki yavaşlamaya dikkat çekiyorlar. Kur oynaklığının üreticileri sıkıştırdığını bildiren sektör temsilcileri, ‘Krizlere antremanlıyız ama fazla antreman da yoruyor’ görüşündeler. Lokomotif sektörlerde durgunluk olduğunu belirten ilgililer iş yapma iştahının azaldığını kaydediyor.
Faktoring sektörünün temsilcileri, yılbaşından bugüne lokomotif sektörlerde durgunluk olduğunu, iş yapma iştahının azaldığı tespitini yapıyor. Yılın ikinci yarısını daha dikkatli planlamak gerektiği uyarısını yapan faktoring sektörü temsilcileri, “Dünya ekonomisinin yeni bir dengeye yönelmesi, döviz kurlarındaki oynaklık ve yaklaşan seçimlerin neden olduğu belirsizlik iç piyasaya durgunluk getirdi. Piyasada 2015’in ilk gününden itibaren hem iş açısından hem de ödeme döngüleri açısından yavaşlama görülüyor” diyor. Finansal Kurumlar Birliği’nin (FKB) yönetim kurulunda yer alan 5 faktoring şirketi genel müdürü piyasada işlerin bıçak gibi kesilmediğini ancak 1 Ocak’tan itibaren ‘ticaretin yavaşladığını’ kaydediyorlar.
'Krizlere antremanlıyız ama fazla antreman da yoruyor’
Kısa vadeli ticari finansman sağlayan faktoring şirketleri, yapıları itibariyle ticaretin nabzını en iyi tutan kurumlar arasında yer alıyor. Piyasadaki durumu sektör sektör gözlemleyebilen faktoring şirketleri hem iç hem de dış kaynaklı sıkıntılar nedeniyle kaygılı ancak yine de ‘krizlere antremanlıyız’ diyorlar ama ardından da ‘fazla antreman da yoruyor’ diye ekliyorlar.
Faktoring sektöründe hacmin yüzde 50’den fazlasını yöneten 5 kurumunun tepe yöneticisiyle DÜNYA Gazetesi’nde Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde Borsa - Finans ve Sigortacılık Müdürü Ece Ceyhun katılımıyla sektördeki yeni gelişmeleri, sorunları ve ticarette yaşananları nasıl okuduklarını konuştuk. Finansal Kurumlar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Strateji Faktoring Genel Müdürü Zafer Ataman, Yapı Kredi Faktoring Genel Müdürü Coşkun Bulak, Garanti Faktoring Genel Müdürü Hulki Kara, İş Faktoring Genel Müdürü Onur V. İzci ve Deniz Faktoring Genel Müdürü Mustafa Şahan’ın iştirakiyle bir yandan iç piyasayı tartışırken, diğer taraftan küresel ticaretin iç ve dış ticarete etkilerini de masaya yatırdık.
Çifte vergilendirmeden algı sorununa sektörün derdi çok
Sektör 9 yıldır BDDK kanunlarına tabi olsa da 90’lı yıllardan kalma ‘önyargı’larla da boğuşmaya devam ediyor. Ayrıca çifte vergilendirme, KKDF dezavantajı ve şubeleşme önündeki engeller nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. Ancak bütün bunlara rağmen 2015’te sektörün yüzde 10 ila 15 büyümesi beklenirken sorunların çözümü için ortak hareket planları yapılıyor.
Genel ekonomiye yönelik beklentiler karamsar olsa da aktoring sektöründe güzel şeyler de oluyor. İhracat faktoringi ile yurtdışına mal satan şirketlere tahsilat ve garanti hizmeti veren faktoring şirketleri daha önce sınırlı sayıda ülkede bu işlemi yapabiliyordu. Artık Birleşmiş Milletler’in ambargo uygulamadığı her ülkede Eximbank desteğiyle alacak garantisi verilebiliyor. Böylece Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türki Cumhuriyetlerde yasal düzenlemelerin zayıf olduğu ülkelerde iş yapan şirketler, korkmadan vadeli satış yapabilecek. Ayrıca Merkez Bankası, faktoring şirketleri aracılığıyla reeskont kredisi yolunu da açtı. Böylece şirketler, satışını yaptıkları ürünler oranında düşük faizli kredi kullanabilecek. Bütün bunlara ek olarak iç piyasada ise yeni kurulan Fatura Kayıt Merkezi sayesinde, tek fatura ile birden fazla işlem yapılmasının önüne geçecek.
FKB Başkan Vekili ve Strateji Faktoring Genel Müdürü Zafer Ataman:
Üretici planlama yapamıyor, önümüzdeki 3 ay çok rahat olmayacak
2008 krizinde biz faktoring sektörü olarak nakit sıkıntısının gelişini gördük. Bir anda fatura kesilişleri duruyor, çek senet piyasadan kalkıyor. Önce bunu gördük sonra kriz patladı. Aynı şeyi bu son yaşanan durumda göremiyoruz. Faktoring sektörü geçen yılın son 3 ayında büyüdü. Sene sonu işlemleri de etkili ama sektör büyümüş. Geçen senenin toplamında da sektör büyümüş. Dolayısıyla 2014 senesindeki büyüme ivmesi önceki senelere paralel, yani kriz gösteren bir işaret yok. Yalnız 1 Ocak’tan itibaren hem iş açısından hem de ödeme döngüleri açısından yavaşlama var. Nakit döngüsü genelde hemen kendini hissettirir. İlk olarak faturalar azalmaya başlar, sonra çek ödemeleri aksamaya başlar. Sonra da karşılıksızların adedi artar. Bunun bıçak gibi değil yavaş bir trendle görüyoruz. Bu trendin tesirleri var. Bunda ABD tarafından gelen kararlar da var, ekonomi yönetimine karşı hükümetin aldığı tavır da var, adını nasıl koyarsanız koyun. Bunların hepsinin az ya da çok etkisi var ama şunu çok net görüyoruz: ticaret yavaşladı. Bunu bankacılık sistemi de çok net görüyor. Önemli olan bu sistemle ne kadar paralel yürünebileceği, bunu görmemiz lazım. Önümüzdeki 3 ay çok rahat olmayacak. Aynı standartta devam ederiz gibi görünüyor. Daha aşağısını çok beklememiz gerekiyor. Daha aşağısı ekonomik daralma çok sertleşir o da çok iyi sonuçlar vermez. Dolaşımdaki paranın azalma miktarının çok sert olmaması lazım, kur dengelerin artık bu seviyelerin çok az altında ya da üzerinde kurulması gerekiyor. Bundan sonra da herkesin senenin geri kalanında 6 ayını hesaplaması lazım. Şunu biliyoruz ki ABD ekonomiye müdahale edecek. Bunun etkisini sindirip sindirmediğimizi asıl olarak başladığında göreceğiz. Şimdi buraya kadarki denge bütün şirketleri belirli bir şekilde konservatifliğe götürür. Dolayısıyla ticaret hacmini önümüzdeki 2-3 ayda bu darlıkta beklemeliyiz. Seçim ekonomisi uygulamıyoruz da deniliyor, dolayısıyla bu seviyenin devam etmesini beklememiz gerekiyor.
Üretici planlama yapamıyor
Trendi görüyorsanız döviz kuru değişimleri şirketinizi batırmaz ama bir yukarı bir aşağı belirsizlik olursa herkesin aktivitesini durdurmasına neden olur. Bu nedenle bütün sistem bekleyerek yığılmaya başlıyor. Şu anda piyasada olan budur. Şöyle düşünün mal ithal edeceksiniz, kurun ne olduğunu bilmediği müddetçe o malı ithal etmekte gecikiyorsunuz, bekliyorsunuz. Bu sefer siz ticareti durdurmuş oluyorsunuz. Sıkıntı bundan kaynaklanıyor. Yoksa örneğin tekstil sektöründe dolarda borçlanma grafiği yok, euro kullanıyor. Dolar sıkıntısı daha çok ithalatçılarda yaşanıyor. Ancak ihracat tarafına baktığınızda onun da artmadığını görüyoruz. Bunun nedeni de volatilite, herkes bekliyor. Dövizini bozdurmuyor, belki daha yukarıdan bozduracağım diyor. 2 haftanın öncenin euro kuru ile bu haftanın euro kuru arasında çok ciddi fark var. Dolarda esas sıkıntı fabrikalarda, yani katma değeri yüksek olan ürünlerde yaşanıyor. Çünkü buralarda ithalat ürünü dolar. Hem ithalatı planlayacaksınız, hem fabrikanın ihtiyaçlarını planlayacaksınız hem de bütün bu volatilitenin içerisinde ürün satmaya çalışacaksınız. Katma değerli malı satmak o kadar kolay değil. Borç stoku yönettiğimiz için bu sıkıntıya neden oluyor. Bunu yönetirken de istikrara çok dikkat etmek lazım. Bunu belli bir istikrarın dışına çıkarırsanız dolar bir anda 2.50- 2.75 arasında konuşulmaya başlanıyor. 2.50-2.55 arasından çıkıyor.
Korkunç bir borç yönetiyoruz
Bir üretici olarak planlama yaptığınızı düşünün, çok zor. Bunun üzerine sistemden bir de nakdin çekildiğini düşünün ki şu anda oluşan durum bu; Siz bir anda 5-6 ile büyürken 3’e geliyorsunuz, nakit de yok oluyor. Bu çok kolay değil. 2009’u faktoring sektörü büyümeyle bitirdi. 2001’i çok baz almamak lazım. 2001 Türkiye’de bir dönüşüm süreciydi. Çok da doğru yönetilemedi. Bu bir yavaşlama süreci, bu süreci kontrol edemezsek o sonradan krize gidebilir. Ekonomilerde herkes sonuçları konuşuyor, faiz oranı, enflasyon filan. Türkiye’nin 2001 krizinden önceki ekonomi stokları ile şu anki ekonomi stokları çok farklı. Türkiye şu an korkunç bir borç yönetimi içerisinde. O zamanlar devletin borcu yönetiliyordu. Şimdi özel sektör borç yönetiyor, bu nedenle bankacılık yönetimi çok aktif sistem içerisinde. ABD’nin faizi artırıp artırmayacağı Türkiye’deki tüm bankacılık sistemini etkileyeceği için, bu bankacılık sistemi bu borcun yönetilmesinde çok ön plana çıkıyor. Allah’tan bankacılık sistemi sağlam durduğu için bugüne kadar çok hissetmedi sistem. Görmek lazım, volatilite arttı mı ekonomi yavaşlar. Türkiye bu yavaşlamanın sınırına giriyor. Bu yavaşlamayı devam ettirmemek lazım.
Dünya ekonomisinde yeni bir dengeye gidiyoruz
Dünya ekonomisin 1972’de yaptığı kurgulama, 2008’de büyük yara aldı. Ekonomide bir dengeden başka bir dengeye gidiliyor; çok sert gidersiniz, çok yavaş gidersiniz. Başka bir dengeye gideceğiz, görünen bu. Dolayısıyla siz kaynakları tek bir kanala doğru çekerseniz yavaşlama olacağı doğru. Çin ve Rusya’nın pozisyonunu da bilmiyoruz. Çin bizim ithalat bacağımız açısından önemli, Rusya ihracat pazarımız açısından önemli. Rusya 100 doların üzerinde işlem yaparken nerelere düştü. Ekonomik fırtınanın nerelere varacağını bilmiyoruz. Dengeler bizi mutlaka etkileyecek. Parasal bolluğun olmadığı, üretimin daha ön planda olacağı bir sürece giriyor dünya. Üretimi de Asya üstlenecek. İnsan gücümüm ucuzluğundan dolayı, bu da bir süreç alacak. Bunun da kısa sürmesini beklememek lazım. 2016’nın ortalarına kadar devam edebilir.
Yapı Kredi Faktoring Genel Müdür Coşkun Bulak:
Belirsizlik yüzünden insanlar iş yapmıyor
Gündemde genellikle Güneydoğu şehirleri olsa da son zamanlarda ziyaret ettiğim Ankara, Bursa, Eskişehir gibi yerlerde iş dünyasında durgunluktan şikayet ettiğini daha fazla duyar olduk. İnsanlar iş yapmaktan imtina eder hale gelmişler, sürekli bir belirsizlik ortam var. İnsanlar böyle ortamda iş yapmak istemiyorlar. Kur ne olacak bilmiyorlar, faizler çıkacak mı inecek mi bilmiyorlar. Son zamanlarda yaşanan tartışmalar, dolar euro dengesindeki hareketler insanın beklemeyi tercih etmesine neden oluyor. Ciddi bir durgunluk var her tarafta. Tekstilde vadeler uzundur ama orada da neredeyse iki yılı aşan vadeler görmeye başladık. Bu çok enteresan ve çok önemli bir sinyal. Geri dönüşün uzaması ilave finansman ihtiyacına yönlendiriyor. Bu yüzden ticaret zincirinin bozulmasında vadelerin uzaması da etkili oluyor. Durgunluk sadece tekstilde değil, inşaatta da bir süredir var. İnşaat ve tekstil lokomotif sektörler, bakıyorsunuz turizmde rezervasyonların beklentilerin çok ciddi altında. Bu yavaşlama bizde daha etkili olacaktır çünkü vadeler kısa, 60 gün - 90 gün. Büyümeyi sağlamak için bu kadar sürede tüm işi çevirmek lazım.
Faizde aralığın açılması gerekirken daralıyor
Maliyetler tarafında ciddi bir artış var, kullandırdığımızda kredilerde artış yok. Yani maliyetlerdeki artışı kullandırdıklarımıza yansıtamıyoruz. Dolayısıyla spreadlerde (faiz aralığı) bir daralma var. Aslında böyle zamanlarda bunun tam tersine açılması lazım. Dolayısıyla bankalar iş yapmak istiyorlar diyebiliriz. Anadolu’ya çıktığınız zaman, faktoring deyince akla ‘al çeki, ver parayı’ geliyor. Ben işimize, alacak yönetimi diyorum. Alacağın olduğu yerde faktoring olur. Aslında tahsilat yapıyor, garanti veriyor ve finansman sağlıyoruz. Algı sorunu yaratan faktörlere baktığınız zaman yalnızca KOBİ’ler nedeniyle yaşanan bir durum değil. Bu algının oluşmasında büyük aktörler de var içinde.
Garanti Faktoring Genel Müdürü Hulki Kara:
Dövizde avantajlı durum tersine döndü
Türkiye’nin son yıllarda ihracatı euro bölgesine ve euro para biriminde. Ancak ihracatçılar maliyetleri genel olarak dolar üzerinden borçlanmayı tercih ederler. Hem de bankalardan kullandıkları döviz kredileri genel olarak dolardır. Eskiden avantajlı olan bu durum artık tersine döndü. 3 ay önce euro ile ihracat yaptınız dolarla borçlandınız avantajlı oluyordu ama şimdi tam tersine döndü. Bu ciddi sıkıntı. Ancak müşteriler kendilerini hedge etme konusunda ciddi girişim sağlamış durumdalar. Son altı aydaki doların kur artışına baktığınız zaman heralde yüzde 15’ler oluyor. Bu bile geçmiş dönemlerde kriz sebebi olabilirdi.
Sektörün temel sorunu fonlama
İthalat faktoringi yakın zamana kadar müşteriler tarafından bilinmeyen, bilinse de Maliye Bakanlığı tarafında tereddüdü bulunan bir işlemdi. Maliye Bakanlığı ile sorunumuzu çözdük. Şu an bütün şirketler ithalat faktoringine girmiş durumda. İhracat faktoringini de herkes daha fazla yapmaya çalışıyor. Sektörün 100 milyar dolar büyüklüğe ulaşmasının önündeki tek engel fonlama. Çünkü aşağı yukarı 4.5 milyar TL toplam sermayemiz var. Ortalama 90 gün borçlandığınızı düşünürsek o zaman 25 milyar dolar bir ciro çevirmeniz lazım. 25 milyar dolar için sermaye bu, geri kalan için sizin bir şekilde fonlanmanız lazım. Türkiye’de bunun şu anda tek alternatifi banka kredileri. Bankalarında faktoring firmalarına bu kadar limiti olmadığını herkes biliyor. Olma şansı da şu an itibariyle yok. Bunun alternatifi bono ihracı ama onun da sınır belli. Önümdeki dönemde fonlama araçlarımızı genişletebilirsek sektör çok daha hızlı büyür. Öte yandan sektörün ulaşım problemi var denilse de banka faktoringlerinin işlem yapmadığı hiçbir il yok. Ancak regülasyonun getirdiği kısıtlamalar var. BDDK’nın şubeleşme için maliyetleri var. Bankalar bizim adımıza hiçbir işlem yapamıyor, sadece operasyonel olarak destek veriyor. Örneği ben bir faktoring sözleşmesini müşteriye imzalatacaksam bankam benim adıma alamıyor. Burada biraz rahatlama sağlanırsa Anadolu’da iş yaparız.
İş Faktoring Genel Müdürü Onur V. İzci:
KOBİ'ler nakdini gayrimenkule bağlıyor
KOBİ’lerin hemen hemen hepsi iyi günlerde kazandığı nakidin önemli bir kısmını donuk aktif gayrimenkule bağlıyor. Tabi herkes gayrimenkul yatırımı yapacak ama bütün artı değer bu donuk ve likiditesi zor olan aktife bağlanıyor. Dolayısıyla zor zamanlarda likidite sağlamakta zorlanıyor. Sıkıntıya giren firmalarda bunu çok net şekilde görüyoruz. Şirket fakir ama ortakların zengin olduğunu görüyoruz. Belki gayrimenkul zamanla değer de kazanıyor ama ihtiyaç anında yaraya merhem olmuyor.
Marjlar düştü, çekilenler olabilir
Bu yılın başında bizim sektör için devrim niteliğinde bir değişiklik gerçekleşti. Biz bugüne kadar işleme konu olan ticari alacağın faturasının fotokopisini alıyorduk. Orijinaline ise etiket basıyor, bunun da bir nüshasını alıyorduk. Artık sadece dijital kopyasını saklayacağız. Bu operasyonel giderlerin azaltılması noktasında çok önemli. Rakip ülkelerde de henüz uygulamaya konmamış devrim niteliğinde son derece çağdaş bir yöntem. Öte yandan bu yıl sektöre getiren 20 milyon liralık sermaye şartı nedeniyle, yıl sonunda şirket sayısının 70’in altına ineceği yönünde, bu da muhtemelen lisans iadesi şeklinde olacaktır. Sektörde şu an 73 şirket bulunuyor. Kar marjları düştüğü için bazı şirketlerin patronları yatırım yapmanın rasyonel olmadığını düşünüp sektörden çekilebilir. Eximbank aracılığıyla reeskont kredilerine erişim uygulaması başladı Eximbank ilk etapta 11 şirket ile bir anlaşma yaptı. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın ucuz reeskont kaynaklarına erişme imkanı sağlandı. İhracat tarafında henüz başlangıç aşamasında ama ciddi büyüme getirecek bizim sektöre. Ayrıca sektörün penetrasyon oranına da ciddi katkı sağlayacak. Yeni müşterileri sektörler buluşturacak, dolayısıyla çok çok önemli. Bu kullanmak isteyen şirket reeskont senedi düzenleyip ciro edip bize veriyor. Biz de ciro edip Eximbank’a veriyoruz. Sistem bu şekilde işliyor.
Deniz Faktoring Genel Müdürü Mustafa Şahan:
Biz artık ülke olarak şerbetlendik
Geçmiş krizlerle karşılaştırdığımız zaman bugünkü tablo ile arada dağlar kadar fark var. Ülke seçime gidiyor. Ülke ne zaman seçime gitse, insanların sonucu görmek için beklemek istemeleri doğal. Türkiye dolarize bir ekonomi. Son iki ayda dolar %15 değerlendi. Bu insanların şu an itibariyle her kararını etkiliyor. Fiyat oranlarına bakıyorum geçmiş dönemlere oranla bir artış yok. Takas odasının çek ödenmeme oranlarına bakıyorum orada da değişen bir şey yok. Meslek yaşamımda 25. yılım, bundan nasıl bir sonuç çıkardın derseniz: Türkiye’de kriz hep var, değişen şey sadece ismi. Birer yıllık, üçer yıllık aralıklarla çeşitli isimlerle sürekli bunu yaşıyoruz. Biz de hakikaten artık ülke olarak şerbetlendik. İyimserlik anlamında kullanılacak bir tespit değil ama bu ülkede ne kadar parametrelere bakıp değerlendirmelerde bulunsanız da her şeyi şaşırtacak bir etki de var.
Zor zamanlarda faktoring önem kazanıyor
Durgunluk ortamlarında faktoring sektörünün önemi iki nedenle ortaya çıkıyor. Birincisi; bizim hizmet verdiğimiz firmalar KOBİ’ler. Bunlar finans kaynaklarına güçlük çekiyorlar. Bankadan kredi kullanmakta handikapı olan firmalar. İkincisi böyle dönemlerde bankaların kredileri durdurma noktasında KOBİ’lere karşı refl eksi biraz daha fazla olur. Bu ikisini bir araya getirdiğinizde faktoring sektörünün reel ekonomiye verdiği destek daha önemli bir hale geliyor bence. Biz giderlerimizle oynayamıyoruz. Hiçbir zaman kendi inisiyatifimizle giderlerimizi aşağı çekemiyoruz. En temel giderimiz insan kaynağı, ha deyince de insanları kapı önüne koyacak değiliz. Dolayısıyla da hakikaten sürekli pedala basmak zorundayız, hangi koşullarda olursa olsun. Sürekli antreman halindeyiz ama fazla antreman da yoruyor. Banka bilançolarını yönetmekte artık bankacılar çok daha deneyimli, çok daha dikkatli. Ancak ekonomilerin daraldığı dönemlerde, bankacılık sektörünün kredi iştahının düşeceğini tahmin ediyorum. Kurdan arındırılmış bir şekilde baktığınızda küçülme yaşayacağız.
FKB Başkan Vekili ve Strateji Faktoring Genel Müdür Zafer Ataman
Eximbank ile ihracat faktoringinin olmadığı ülkelere ulaşılabilecek
FKB Başkan Vekili ve Strateji Faktoring Genel Müdür Zafer Ataman faktoring sektörünün sorunlarını tespit ederek çöüm önerileri de getirdi: Sektör geçen sene 116 milyar TL’lik işlem yaptı. Bu sene yüzde 15 civarında büyürüz. 135 milyar TL’ye ulaşırız. Ama burada tabi önemli olan nokta bunun 20-25 milyar TL’sinin ihracattan geliyor olması. Bizim bu sene beklentimiz ihracattan gelen payın daha agresif büyüyeceği noktasında.
İhracat reeskontunda görevimizi iyi yapmamız lazım
Biz şu anda ihracatta gelişmiş ülkelere faktoring yapabiliyoruz, gelişmiş ülkelerde garanti sistemi var, böylece karşılıklı olarak çalışabiliyoruz. Eximbank’ın garantisi ile beraber bir sürü ülkeye, ihracat faktoringinin olmadığı ülkelere de ulaşabileceğiz. Eximbank reeskontu ile rezervler artacak. Bu nedenle faktoring sektörüne çok katkısı olacağını düşünüyoruz. Üç senedir bunun için uğraşıyoruz. Merkez Bankası da ikna oldu. Bizim görevimizi iyi yapmamız lazım. Bu verilen limitler çok büyük değil ama ilerleyen vadede çok iyi noktalara gelebilir.
Kredi sigorta şirketlerinin yurtdışındaki gibi faktoring şirketlerini de sigortalaması lazım yurtdışındaki gibi. Bu konuda bir noktaya gelemiyoruz. Faktoring şirketlerinin portföylerini sigortalaması demek bu şirketlerin bir kez gözden geçirilmiş riskleri sigortalaması demek ve havuzun büyümesi demek. Kendi aramızda karar aldık; kredi sigorta sektörü ile faktoring sektörünün iç pazarda beraber çalışma sistemini biraz daha entegre etmemiz lazım. Biz zaten bankacılık sistemine entegreyiz, bu da olursa bütün sistem tamamlanmış olur. Bugün bankacılık sistemi kredi sigortası varsa alacağın o kredinin riskine daha iyi bakar.