Böyle fırtınalarda en doğrusu limanda sakince beklemektir
Kurlardaki yukarı doğru hareketlenme piyasada ‘ne olacak’ sorusunu beraberinde getirirken, reel sektörün temsilcilerinden ‘sakin olun’ uyarısı geldi. Sektör temsilcileri, havanın sakinleşmesini beklemek gerektiğini belirterek, “Kalıcı çözümlere odaklanılmalı" görüşünde birleşiyor.
Abone olİmam GÜNEŞ
Bu hafta yeni rekorlar kıran döviz kurları karşısında reel sektör temsilcilerinden ‘sakin limanda bekleyin’ uyarısı geldi. Sektör temsilcileri, sakin kalmanın en iyi seçenek olduğu vurgusunu yaparken, yeni programların ve yatırım teşviklerin açıklanmasının yararlı olacağını vurguladılar. İ
ş dünyasının duayenlerinden Alarko Holding CEO’su Ayhan Yavrucu, içinde bulunulan belirsizliğin dikkatle davranılmasını gerektirdiğini belirtti. Yavrucu, “Böyle fırtınalı anlarda, limanda kalıp havanın sakinleşmesini beklemekten başka yapılabilecek bir şey yoktur” dedi.
"Gelir ve giderlerimizi aynı para cinsinde buluşturacağız"
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, piyasa hareketlerinin itidalli olarak değerlendirilmesini tavsiye etti. Anlık hareketle işlem yapanın zarara uğrayacağının altını çizen Avdagiç, şunları söyledi: “İş dünyası olarak serinkanlı duruşumuzu koruyacağız. Sağduyuyla, suhuletle, milli kaynaklarımızı ve yeni yatırımlarımızı devreye alarak bu döneme uyum sağlayacağız. Bu dönemde tavsiyemiz; gelir ve giderlerimizi aynı para cinsinde buluşturmak, kredilerimizi mümkün olduğunca TL bazında kullanmak ve borçlarımızı gelirlerimizden daha uzun vadeye yaymak, kur riskinden korunma enstrümanlarını da aktif kullanmak.”
"Kurlardan para kazanma sevdalısı değiliz"
Dövizdeki yukarı yönlü hareketliliği belirsiz ortama bağlayan İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da bu ortamda bazı yabancı yatırımların çıkış yaptığını aktardı. Zeytinoğlu, “Seçimlerin bir an önce yapılmasını isteyenlerden biriydim. İş dünyasında herkes önünü görmek ister. Seçimlerin ardından normale dönüş başlar. Ancak bulunduğumuz ortamda bazı yabancı yatırımcıların da Türkiye’den çıktığını görüyoruz” dedi.
Sanayici ve özellikle ihracatçının yüksek kur, düşük TL ile iş yapmak istediğini kaydeden Zeytinoğlu, fakat hızlı hareketlenmelere karşı olduklarını dile getirdi. Zeytinoğlu, şöyle devam etti: “Biz hızlı hareketlerden para kazanma sevdalısı değiliz. Kurlardan para kazanmak istemiyoruz. Zor bir dönemden geçiyoruz. Dünya genelinde bir istikrarsızlık var. Doların kendi enflasyonuna bakınca yükselme potansiyeli bulunuyor. Ancak seçim sonrası düşüş bekliyoruz. Seçimin ardından iyi ve yeni programlar açıklanmalı. Yeni yatırımlar teşvik edilmeli.”
"Bu seviye, ne ihracatçıya ne de ithalatçıya yarıyor"
Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, dövizin şu anki durumunu ‘olmaması gereken seviyeler’ şeklinde değerlendirdi. Doların seçim kararının ardından 6-7 puan değer kaybettiğini belirten Kibar, ancak şimdi ulaşılan seviyelerin ne ihracatçıya ne ithalatçıya yaradığına dikkat çekti. Seçimlerin ardından doğru hamleler yapılarak olumlu sonuçlar elde edilebileceğini ifade eden Kibar, “Yeni kararlar alındı. Aflar, ceza taahütleri yönünde gelişmeler var. Daha da iyileşmesi lazım. Uluslararası piyasada finansman sağlamada kolaylık yapılabilir” diye konuştu.
"Sakin kalıp, kalıcı çözümlere odaklanmalı"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkan Yardımcısı Adnan Dalgakıran, katma değerli ve yerli üretime odaklanılmadığı sürece kurdaki artış problemi ile sürekli karşılaşacağımızı ifade etti. Kur artışının Türkiye’nin güncel problemi haline geldiğini belirten Dalgakıran, bu durumu öngören ithalatçı ve ihracatçının önceden refleks geliştirdiğini kaydetti. Hükümetin verdiği teşvikler Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı teşvikleri olmasına rağmen, yüksek kapasite ile çalışan yerli firmaların yeni yatırım yapamadıklarını söyleyen Dalgakıran, şu açıklamalarda bulundu: “Yerlisi yapamadan yabancısı nasıl yatırım yapsın? İş dünyası olarak kur artışları bizi rahatsız ediyor. Bizim artık kısa vadeli çözümler yerine kalıcı çözümlere ihtiyacımız var. Bunun için de yerli üretime odaklanmalıyız. Katma değer sağlamalıyız. Teşhisi koyup tedaviyi yapamıyoruz. Sakin kalıp, kalıcı çözümler üzerinde düşünmeli, bunları hayata geçirebilmeliyiz.”