DÜNYA yazarları faiz kararı için ne dedi?

Abone ol

İSTANBUL – Merkez Bankası’nın agresif faiz artışlarının yankıları sürüyor. DÜNYA yazarları Merkez Bankası'nın dün gece açıkladığı faiz kararını analiz etti.

İşte o yorumlar:

Alaattin AKTAŞ: Kim kimi test etti?

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'ya, dün enflasyon raporunun tanıtım toplantısında PPK'nın akşamki olağanüstü toplantısı hatırlatılarak şu soru yöneltildi:

"Olağan toplantıdan bir hafta sonra olağanüstü toplantı yapıyorsunuz; bu bir haftada siz mi piyasayı test ettiniz, yoksa piyasa mı sizi test etti?"

Yanıtsız kalan bir soru oldu bu. Ama yanıt ortada sayılır, değil mi... Karşılıklı bir "test"leşme yaşandı sanki. Hem Merkez Bankası kurun nerelere gidebileceğini, soluksuz yükselebileceğini gördü; hem piyasa Merkez Bankası'nın ne kadar hareketsiz kalabileceğini.

Sonra ne oldu, işte dün akşamki kararlar geldi; kimi yorumlara göre "şahin adımı" atıldı, kimi yorumlara göre dolara balyoz indirildi.

İyi de, hastayı bir dozla ayağa kaldırmak varken, yanlış tedavi uygulayıp uzun süre ilaç vermeyen-verdirmeyenler, şimdi yüklü bir doz uygulamakla hata etmiş olmuyorlar mı?

2.39'a çıkan dolar, 2.10'lara doğru inerken bundan kişiler de, kurumlar da, ülke de zarar görmedi mi? 2.39'dan dolar aldığı için zarara uğrayanlar olduğuna göre, bu düzeyden satış yapanlar da doğal olarak kar etmedi mi? Böylesine sert bu dalgalanma kimin işine yaradı? Aslolan, kurda bu ölçüde sert dalgalanmaların yaşanmasını önlemek değil mi?

Şimdi umalım atılan bu adım işe yarasın, kur daha durağan bir seyir izlesin. Yarın öbür gün kurun yeniden hızlı artışı gibi bir durum yaşarsak, ne olur, insan düşünmek bile istemiyor.

[PAGE]

Uğur CİVELEK: Merkez Bankası kararları

Olağanüstü Para Kurulu toplantısında alınan kararlar şok faiz uygulaması şeklinde tanımlanabilir. Kısa ve orta vadede ortaya çıkabilecek yan tesirler dikkate alınmaksızın Türk Lirası'ndaki kontrolsüz değer kaybının geri alınması ve aşırı oynaklığın aşağı çekilmesinin hedeflendiği söylenebilir. Eğer umulan sonuç alınmaz, döviz kuru iki iş günü sonunda Dolar/TL 2.20 seviyesinin üzerine sıçrar ise bu uygulamada ısrar etmenin mantığı kalmayabilir. Soz konusu uygulama kısa vadede başarılı olsa da olmasa da ekonomi cephesinde ciddi olumsuzlukların yaşanması kaçınılmazdır. Ekonomik daralma, işsizlikte artış, bütçe gelirlerindeki tempolu gerilemeye bağlı olarak açığın büyümesi, sorunlu kredi hacminde tehlikeli tırmanış gibi eğilimler beklentilerin iyice olumsuzlaşmasına sebep olabilir. Tek iyi yanı cari açığın süratle gerilemesi olabilir. Şok faiz uygulaması fiyat istikrarından uzaklaşılmasını engellemez.

[PAGE]

Gündüz FINDIKÇIOĞLU: Bu hareket olumlu algılandı

Piyasa, TCMB faizlerinin yanlış yerde, olması gerekenden çok düşük saptandığını düşünüyordu. Dünkü karar hem Türkiye'nin enflasyonu, hem GOP'lar açısından Türkiye faizlerinin durduğu yer açısından normale dönüş olarak algılandı. Üç önemli nokta var:

1 - ZK ve ROM, döviz satış miktarları gibi ince ayar alet-edevatıyla uğraşmayıp doğrudan faize yönelmesi

2 - Para politikasında "sadeleştirme" yaptığını bildirmesi

3 - Faizleri tekrar artıracağı beklentisine yol açmayacak şekilde bir kerede artırmış olması.

Bunların hepsi olumlu karşılandı. Büyümeye etkisinin negatif olacağını söylemek hiçbir şey söylememektir çünkü aşırı yükselen kur zaten, bilanço tahribatı ve şirket iflaslarıyla, büyümeyi yükselen faizden daha kötü etkileyecekti. İç talebin özellikle tüketici kredileri kanalıyla daralacağı zaten belliydi ve istenen de buydu. Yabancı yatırımcı Brezilya'dan sonra ikinci en yüksek faizden etkilenirse, gelecek dövizin yaratacağı TL likidite fiilen para piyasasında oluşacak faizi zamanla politika faizinden daha düşük hale getirebilir. Kurda "denge" sağlandı algısı oluşursa, bu yabancıların borsaya ucuzluk bazında girmelerini de sağlayabilir.

Bu noktada iki risk var:

a - Kurda "giriş noktası" 2.10-2.15 ise aynı zamanda "çıkış noktası" olarak da algılanabilir. Yani faiz artışı gerek şart, yeter şart değil. Her şey bu yüzden güllük gülistanlık olmaz.

b - Yabancı hareketi minimal iken yaşananlar "olumlu senaryo" satın alınmaz -yeni bir risk oluşur- ve ekonominin temel zayıflıkları öne çıkarsa, daha sert tekrar edebilir.

Bu riskler hala mevcut ama TCMB sonunda doğru hareketi yaptı. En önemlisi yapılanın nasıl algılandığı: Olumlu algılandı.

[PAGE]

İsmet ÖZKUL: Şok faiz artışının büyümeye etkisi nötr olur

Merkez Bankası'nın kararları, dün yapılan tüm tahminlerin hepsinden daha kapsamlı ve radikal oldu. Merkez Bankası, faiz politikasını sadeleştirdi ve politika faizi olan bir haftalık repo ihalesi faizine eski itibarını iade etti. Merkez Bankası'nın bankaları fonlamada kullandığı ana kanal, bundan böyle bir haftalık repo ihaleleri olacak. Para politikasındaki bu sadeleşme adımıyla Merkez Bankası'nın piyasayı fonlama oranı da 1 haftalık repo ihalesi faizi olan yüzde 10 ile gecelik borç verme oranı olan yüzde 12 arasında dalgalanacak. Ortalama fonlama faizin, piyasa yapıcı bankalara repo piyasasından verilen paraya uygulanan yüzde 11.5'lik faize yakın olacağını tahmin edebiliriz.

Faiz artışı kuşkusuz kredi faizlerini artıracak. Bu artış, öncelikle tüketici kredisi ve kredi kartı faizlerinde hissedilir. Kurumsal kredi faizlerindeki artış ise daha ılımlı ve kontrollü seyreder. Burada kritik nokta, yüksek faiz uygulamasının süresi olacaktır. Yüksek faizin yerel seçimlerden sonra da süreceği kanaati hakim olursa, kredi faizlerine yansıma daha yüksek boyutta olur. Ama yüksek faizin geçici olacağı kanaati hakim olursa, kredi faizlerine yansıma daha düşük boyutta kalır. Merkez Bankası'nın şok faiz artışı mevduat faizlerini de yukarı çekebilir. Ancak mevduat faizlerindeki artış da Merkez Bankası'nın yaptığı artış kadar olmaz.

Merkez Bankası kararlarının, mevduat faizine yansıma boyutu, kredi faizlerine yansımasından daha düşük boyutta olur. Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizlerdeki şok faiz artışı, uzun vadeli faizlere yansımaz. Hatta tam tersi bir etki yaratarak tahvil piyasasında faizlerin son günlerde tırmandığı düzeylerden daha aşağı geldiğini görebiliriz. Uzun vadeli faizler, kısa vadeli faizlerin daha altında kalır. Bu sayede Hazine'nin borçlanma faizlerinde Merkez Bankası'nın son kararları yüzünden bir artış olmayacaktır. Ancak Türkiye'nin riskleri arttığı için yine de Hazine'nin boçlanma maliyeti geçen yıllardan daha yüksek olacaktır.

Şok faiz artışının büyümeye etkisi negatif olmaz; etkinin nötr olması, hatta pozitif yönde olması daha güçlü olasılık. Kredi faizlerindeki artış, tüketim ve yatırımları azaltıcı bir etki yaratır. Ancak kurlardaki istikrarsızlığın sürmesi, ekonomide daha büyük bir tahribat yaratırdı. Ayrıca Türkiye ekonomisi sıcak paraya aşırı bağımlı olduğu için ekonomi sıcak paraya kısa vadeli faizlerden daha fazla duyarlı. Sıcak para kaçışının durdurulmasının etkisi, kısa vadeli faizlerdeki artışın olumsuz etkisinden daha yüksek olur. Bu nedenle şok faiz artışının büyümede yaratacağı net etkinin, tersi duruma göre daha olumlu yönde gerçekleşmesi bile mümkün.

Faiz artışının sıcak paraya etkisi, sakinleştirici yönde olur. Şok faiz artışı, ani çıkış ve panik hareketleri önleyecektir. Bu da piyasaların durulmasına yarar. Yüksek faiz, sıcak para açısından Türkiye'nin riskleri karşısındaki cazibesini biraz artırır. Ama bu, sıcak paranın Türkiye'ye daha soğuk durma tavrını kökten değiştirmeyecektir. Çünkü Türkiye'nin ekonomik ve politik alandaki kırılganlıkları sürüyor. Bu yüzden faiz sıcak paranın hızlı çıkışını önlese de yönünü değiştirmeyecektir. Kurların düşmesi ve piyasalardaki gerilimin azalması, Türkiye'yi terketme kararında olan sıcak paranın daha zamana yayılmış bir şekilde çekilmesine imkan yaratabilir.

Ancak yukarıdaki bütün tesbitlerin tamamen politik ortamın seyrine bağlı olarak değişebileceğini de unutmamak gerek. Faiz artışı, ekonomik alandaki kırılganlıklara karşı bir yastık rolü oynayabilir ama politik alandaki kırılganlıklara bir çare olamaz.

Bu nedenle her şey hala politik alandaki gelişmelere bağlı.

Filenin Sultanları'nın rakibi belli oldu Yatırımlık konut talebi yeniden canlanır Bavul ticaretinin kalbi Laleli’de işler %50 düştü Orta gelirli arsadan ‘ev’leniyor Çeber: Türkiye’nin yeni Marmara Bölgesi 'Gaziantep' odaklı olacak