Zeybekci'den büyüme için ilk değerlendirme
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada "Türkiye ekonomisi 2017’de yüzde 7,4 büyümüş ve böylece dünya ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturan G-20’de lider olmuştur." dedi.
Abone olEkonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye İstatistik Kurumu’nca (TÜİK) açıklanan geçen yılın son çeyreğine ve 2017 yılının tamamına ilişkin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla büyüme verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TÜİK tarafından 2017 yılının son çeyreğine dair yüzde 7,3’lük büyüme oranının son derece memnuniyet verici olduğunu vurgulayan Zeybekci, “Böylece Türkiye ekonomisi 2017 yılının tamamında yüzde 7,4 büyümüş ve dünya ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturan G-20 ekonomileri içinde birinci sırada yer almıştır.” diye konuştu.
Türkiye’nin 1999 yılında kurulan, içinde Çin ve Hindistan gibi küresel ekonominin dinamik ekonomilerini bulunduran G-20 içinde 2011 yılından sonra tekrar birinci olduğunu belirten Zeybekci, “Bu muhteşem bir başarıdır.” ifadesini kullandı.
Bu büyüme oranının 2,3 puanının yatırım ve net ihracat kaleminden gelmiş olmasının önemine işaret eden Zeybekci, bu rakamların Türk ekonomisinin, gelecek yıllardaki büyümeyi de destekleyecek şekilde “derinlemesine” büyüdüğünün göstergesi olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin geçen yıl bütün sektörleriyle büyüdüğünü, 2017 yılında aynı zamanda ihracatın yüzde 10,2 gibi önemli bir artışı gerçekleştirdiğini vurgulayan Zeybekci, “ Bakanlığımızca düzenlenen teşvik belgeleri kapsamı yatırım hacmi de 2017 yılında yüzde 81 oranında tarihi bir artışla 178 milyar TL’ye ulaşmıştır. Üstelik bu yatırım rakamlarına yakın bir tarihte Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanacak proje bazlı yatırımlar dahil değildir. Kısacası, Türkiye yatırım ve ihracata dayalı topyekün bir hızlı büyüme sürecine girmiştir. Hükümet olarak ortaya koyduğumuz politikalarla gelecekte de bu doğru kompozisyona dayalı hızlı büyümemizi sürdüreceğiz.” diye konuştu.
10 yıl boyunca da bu durum değişmeyecek
Zeybekci, Türkiye’nin Avrupa ekonomisinin en dinamik parçası olduğunu, geçen sene Avrupa Birliği ve Avro Bölgesi ekonomilerinin yüzde 2,5 büyüme oranı yakaladığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buradan şu sonuç çıkmaktadır: Türkiye büyük ekonomiler içinde Avrupa ekonomisinin en hızlı büyüyen en dinamik ülkesidir ve önümüzdeki 10 yıl boyunca da bu durum değişmeyecektir. Bu durumu yerli yabancı yatırımcıların mutlaka dikkate alması gerektiğini düşünüyorum. Mühim olan istihdam yaratan, aşırı borçlanmaya gerek duymayan, makroekonomik dengeleri gözeten ve ekonomiyi ısıtmayan dengeli bir yapıda büyümektir ve bu büyümeyi yatırımlarla derinlemesine desteklemektir. Avrupa’nın büyük ekonomileri içinde hükümet borçlarının milli gelire oranının yüzde 65-yüzde 134 bandında olduğunu görüyoruz (Almanya yüzde 65, İngiltere yüzde 86, Fransa yüzde 98, İspanya yüzde 99 ve İtalya yüzde 134). Türkiye’nin kamu borç stokun milli gelire oranı yüzde 30’un aşağısındadır. Diğer taraftan Türk ekonomisi 2017 yılında 1 milyon yeni istihdam yaratmıştır. Kısacası belli ekonomistlerin ve belli çevrelerin iddia ettiğinin tersine Türk ekonomisi yatırım, ihracat, istihdam yaratan ve borçlanmayan bir kompozisyonla dengeli şekilde büyümektedir.”
“Öncü göstergeler 2018’de de ciddi bir büyümeye işaret ediyor”
Ekonomi Bakanı Zeybekci, 2017 yılının uluslararası kuruluşların, uluslararası finans kesiminin, kredi derecelendirme kuruluşlarının ve Türkiye’deki ekonomistlerin geniş ölçüde yanıldığını dile getirdi.
Ellerindeki tüm teknik bilgiye ve uzmanlığa rağmen IMF’nin 2017 yılının başındaki Türkiye büyüme tahmininin yüzde 2,9, Dünya Bankasının yüzde 3, OECD’nin yüzde 3,4 ve Moody’s’in ise yüzde 2,6 olduğunu anımsatan Zeybekci, “2017 yılının Nisan ayının başından bu yana 3. çeyrek büyümemize dikkat çekiyor ve yıl genelinde yüzde 7 civarı büyüyeceğimizi iddia ediyordum. Türkiye’deki ekonomistlerin önemli bir kısmı bu düşünceme katılmıyor, yüzde 4 altında bir büyüme bekliyordu. Tabi ekonomilerde algı çok önemli. Yatırım, bütçe ve finansal akım kararlarını doğrudan etkiliyor. Malum çevreler özellikle Türk ekonomisine dair algıyı bozmak istediler. Ancak Hükümet olarak aldığımız önlemleri ihracatı-yatırımları artıracak teşviklerimizi ve Türk ekonomisinin genetik kodlarını, dinamik nüfusunu dikkate alan bizler ekonomimize güveniyorduk. Sonunda G20 içinde Çin’i dahi geride bırakarak birinci olduk ve şaşırmadık. 2017 yılında uluslararası kuruluşlar yıl içinde ortalama 4 kere revizyona gittiler. Yine de başarısız düşük tahminlerde bulundular.” değerlendirmelerinde bulundu.
1 milyon kişiye istihdam
Türkiye ekonomisinin ihracatla büyürken istihdam da sağladığını belirten Zeybekci, 157 milyar dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihinin en yüksek ikinci ihracat değerinin elde edildiğini, 2017’de gösterilen yüzde 7,4’lük büyümenin en önemli yansımalarından birinin de istihdam düzeyinde görüldüğünü aktardı. Geçen yıl Türkiye ekonomisinin yaklaşık 1 milyon kişiye ek istihdam sağladığını, işgücüne katılım oranının yüzde 52,8 olarak gerçekleştiğini, işsizlik oranı 2016 yılına göre sabit kalmış olsa da istihdam edilen kişi sayısının 28 milyon 189 bin kişiye ulaşmasının bu konuda önemli bir başarı olduğunu kaydeden Zeybekci, ekonominin en temel ayaklarını oluşturan bu göstergelerde kaydedilen gelişmenin, bütüncül ekonomi politikalarıyla bundan sonraki dönemlerde de süreceğini anlattı.
Bakan Zeybekci, şöyle devam etti:
“2017 yılında yaşanan küresel canlanma ve yapısal reform adımlarıyla birlikte rekor düzeyde bir büyüme oranı yakalayan ekonomimiz, 2018 yılına da hızlı bir giriş yapmıştır. Elde edilen öncü göstergeler 2018 yılında da ciddi bir büyüme yakalayacağımıza işaret etmektedir. Yılın tamamında bu performansımızı daha da ileriye taşıyabilmek için özveri ile çalışmaya devam edeceğiz. Kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyüme patikasında ilerleyen Türkiye, Orta Vadeli Program’da 2018 yılı için öngörülen yüzde 5,5’lik büyüme oranını yakalayabilecek hatta daha da üstüne çıkabilecek potansiyele ve kararlılığa fazlasıyla sahiptir. 2017 yılında Türkiye tahminlerinde büyük bir yanılgıya düşen uluslararası kuruluşların 2018 tahminlerine göre Türkiye’yi daha iyi anlamaya başladıkları görülüyor ancak hala yeterli düzeye gelemediler. 2018 yılı tamamlandığında bizim tahminlerimizin çok daha isabetli olduğunu tekrar göreceğiz.”