Türkiye Avrasya ve Afrika’yı sanayi gelişiminde hedef seçti
DÜNYA, yeni sanayi stratejisini açıklıyor. Üretim ve tasarım üssünde hedef bölge Avrasya’ya, Afrika da eklendi
Abone olMEHMET KAYA
ANKARA - Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2015-2018’de, Türkiye’nin hedef bölgesi Avrasya ve Afrika olarak belirlendi. 2011- 2014 arasında uygulanan stratejinin yerine geçen yeni Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda, stratejik hedefler; “sanayide bilgi ve teknolojiye dayalı yüksek katma değerli yerli üretimin geliştirilmesi”, “kaynakların etkin kullanıldığı, daha yeşil ve rekabetçi sanayi yapısına dönüşümün sağlanması” ve “sosyal ve bölgesel gelişmeye katkı sağlayan ve nitelikli işgücüne sahip sanayinin oluşturulması” olarak belirlendi. Yeni strateji belgesinde önceki dönemde “orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim ve tasarım üssü olmak” ifadesi Afro-Avrasya olarak değiştirildi. Plan bugün açıklanıyor. Yeni strateji belgesinin eylem planında da önemli teşvikler öngörüldü.
Bunlar arasında en önemlilerden biri, ülkenin uygun ve öncelikli sayılan yerlerinde büyük sanayi yatırımları için “Büyük Sanayi Yatırım Bölgeleri” kurulması dikkat çekti. Kamu alımları uzun vadeli perspektifl e planlanarak, yerli üretim yatırımları yapılmasının önü açılacak. Orta ve ileri teknoloji yatırımları ile yüksek miktarlı ithalatı yapılan ürünlerin yerli olarak üretimi amacıyla yapılacak yatırımlara ek teşvikler verilecek. Bu planlardan bazıları hayata geçirildi.
Eylem planındaki teşviklerde, firmaların orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün üretimine odaklanması amacıyla yatırım destek programları başlatılması öngörüldü. Bu çerçevede, yurtdışından alınan test ve muayene hizmetlerinin ülke içinde yapılabilmesi için akredite laboratuvar- test merkezi yatırımlarına destek verilecek. İthal bağımlılığı yüksek olan ara malların yatırımlarına ek teşvikler verilmesi planlandı. Kamu alımlarına yönelik daha fazla yerli katkı sağlamak amacıyla, uzun vadeli alım planlarının yapılması da planlandı. Böylece, bu ürünlere yönelik yatırım yapmak isteyen işletmelerin plan yapması kolaylaştırılacak. Eylem planında, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerine verilen kredilerin iyileştirilmesi ile bu tür bölgelerin kuruluş aşamasında kolaylık sağlamak amacıyla kamulaştırma yapılmasının gerekli olduğu hallerde kamulaştırma desteği verilmesi plana girdi.
KOBİ’lerin birleşmelerinin desteklenmesi, teknoloji yoğun ürünlere geçebilmelerini teminen üniversiteler ile işbirliğinin mali olarak desteklenmesi de planda yer aldı. Bu eylemler, hükümet tarafından açıklanan “Öncelikli Dönüşük Programında” da yer bulmuştu. Deneyim paylaşımı ve eğitim kalitesini yükseltmek için, patent sayısı, ürün geliştirme ve sanayi uygulama projeleri akademik yükselme kriterleri arasında yer alması öngörüldü.
Amaç: Rekabet edebilirlik yüksek katma değer
Yeni Sanayi Stratejisi’nde amaç bir önceki ile aynı olarak korundu. Buna göre, sanayi stratejisinin amacı; “Türk sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümünü hızlandırmak” olarak belirlendi.
Hedefler: Bilgi ve teknoloji yerli üretim, yeşil ekonomi
Sanayi stratejisindeki hedefler de yeniden belirlendi. Yüksek teknolojili ürünlere geçiş önceliği korundu ama vurgularda farklılıklar yapıldı. Belge için üç stratejik hedef belirlendi.
“Sanayide bilgi ve teknolojiye dayalı yüksek katma değerli yerli üretimin geliştirilmesi” hedefine yönelik belgenin çeşitli yerlerinde yapılan yorumlarda, Türkiye’de sanayinin GSYH içindeki payının çok anlamlı bir şekilde değişmediği hatırlatılarak, “Hizmetler sektörünün payı diğer sektörlere göre yıllar itibariyle daha fazla artış göstermiştir.
Sanayi sektörünün payının kademeli olarak artırılması ise uzun dönemli ve yüksek oranlı sürdürülebilir bir büyümenin sağlanması açısından son derece önemlidir” denildi. Sanayinin teknolojik durumuna ilişkin olarak ise belgede, 2003- 2012 yılları arasında düşük teknoloji grubuna giren malların imalat sanayiindeki payının yüzde 47’den yüzde 39.1’e düştüğü, ortanın altı ve ortanın üstü teknoloji grubuna giren mallarda payın yüzde 47.4’ten yüzde 57.3 oranına yükseldiği belirtildi. Yüksek teknolojili ürünlerin payının ise yüzde 5.7’den yüzde 3.5’e gerilediği, bunun nedeni olarak ise orta ve düşük teknolojili ürünlerdeki üretim artışının, yüksek teknolojili ürünlerden daha hızlı artması olarak gösterildi. Belgede, düşük teknolojili ürünlerden orta teknolojiye geçişte başarı sağlandığı, yüksek teknolojiye geçiş için de benzeri bir yaklaşım gerektiği belirtildi.
Yüksek teknolojili yerli üretimin geliştirilmesi hedefine yönelik olarak ise büyümedeki teknolojinin payının hesaplandığı ‘Toplam faktör verimliliği’nin kriz yılları dönemini kapsayan 2007-2012 yılları arası ortalama artış hızının yüzde -0.5 (eksi 0.5) olduğu belirtilen belgede, “Söz konusu dönemde, imalat sanayinde büyük ölçekli firmalardan kaynaklanan bir verimlilik artışı yaşanmıştır. Büyük ve küçük ölçekli firmalar arasındaki yüksek verimlilik farkı ise devam etmiştir” denildi.
Diğer stratejik hedefler, kaynakların daha etkin kullanıldığı, rekabetçi ve yeşil bir sanayi yapısına dönüşüm ile sosyal ve bölgesel gelişmeye katkı sağlayan, nitelikli işgücüne sahip bir sanayinin oluşturulması olarak belirlendi.
Yatay politika alanlarına “yeşil sanayi” girdi
Ana hedeflere bağlı olarak düzenleme çerçevelerinin belirlendiği 8 politika alanında (yatay politika alanları) ise bir önceki belgede bulunanlar büyük ölçüde korundu. Yeni belgede, “çevre” alanı yerine “yeşil sanayi” alanı yer alırken, “firmaların teknolojik gelişimi” alanı yerine ise “sanayide teknolojik dönüşüm” başlığı geldi. Diğer alanlar olan “yatırım ve iş ortamının iyileştirilmesi”, “uluslar arası ticaret ve yatırımlar”, “beceriler ve insan kaynağı”, “KOBİ’lerin finansmana erişimi”, “altyapı sektörleri” ve “bölgesel gelişme” başlıkları korundu.
Yeni sanayi strateji belgesi kapsamında politika ve eylemler
Strateji belgesinde yeni politika ve eylemlere de yer verildi. Bunlardan bazıları şöyle:
>> Yatırım ve iş ortamının iyileştirilmesi: Para, maliye ve teşvik politikalarının uygulanmasında kaynakların üretken alanlara yönlendirilmesi konusu öncelikli olarak ele alınacak. Gelir politikaları ekonomik ve sosyal politikalarla uyumlu, reel ekonomiyi destekleyecek, istihdam ve yatırımları teşvik edecek, sermaye birikimi ve tasarrufları güçlendirecek ve iş yapma ortamını iyileştirecek şekilde geliştirilmesi konusunda çalışılacak. Yatırımın her safh asında ulusal ve uluslar arası yatırımcıların karşılaştığı yapısal, yasal, idari ve bürokratik sorunları belirleyerek bunlara çözüm üretilecek, özel sektör faaliyetlerini güçlendirerek iş ve istihdam imkanlarının yaratılması ve ihracat odaklı üretimin artırılması desteklecek, kamu kurum ve kuruluşları ile çeşitli platformların gündeminde bulunan yatırım ortamıyla ilgili konuların kamu-özel sektör işbirliği çerçevesinde ele alınmasına ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmalara devam edilecek.
>> Uluslarası ticaret ve yatırımlar: AB ülkelerinin Türkiye’ye karşı anti-damping, anti-sübvansiyon ve korunma önlemlerine karşı mücadele sürecek. Gümrük Birliği daha etkin hale getirilerek AB ülkelerindeki pazar payımızın artırılmasına, AB ile ticaret ve yatırım ilişkilerimizin güçlendirilmesine önem verilecek. Hizmet sektörü ihracatına daha fazla önem verilecek. Türkiye’den yurtdışına yapılacak yatırımlar yerel dağıtım zincirlerine etki etme, coğrafi fırsatları değerlendirme niteliklerini taşıyacak. Yurtdışı yatırımlar için “Yurtdışı Yatırım Strateji Belgesi” hazırlanacak. “Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması” ile “Çifte Vergilendirilmenin Önlenmesine İlişkin Anlaşma”ların yapıldığı ülkelerin sayısı hızlı bir şekilde artırılacak.
>> KOBİ destek programları: KOBİ’lerin uluslar arası pazarlama destekleri devam edecek.
>> Beceriler ve insan kaynakları: Mesleki eğitime yönelik mevcut uygulamalar devam edecek. Sektörel öncelikler belirlenecek.
>> KOBİ’lerin finansmana erişimi: Faizsiz finansman araçları yaygınlaştırılacak, çeşitlendirilecek ve tanıtılacak. Girişim sermayesi, bireysel katılım sermayesi, Kredi Garanti Fonu, mikro kredi uygulamaları ve sermaye piyasası imkânları geliştirilerek, KOBİ ve girişimcilerin finansmana erişimi kolaylaştırılacak. Az gelişmiş bölgelerde KOBİ’lerin kurulmasını ve geliştirilmesini sağlayıcı kefalet politikaları geliştirilecek. Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) sisteminin güçlenmesine yönelik çalışma yapılacak.
>> Sanayide teknolojik dönüşüm: Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde özel sektör odaklı, çıktıların ticarileşmesine odaklanılacak. Ar-Ge teşviklerinde önceliklerle uyumlu ve sonuçları izlenilebilir projelere ağırlık verilecek.
>> Altyapı sektörleri: Kamu sahipliğinde kalacak elektrik iletimi ve yine kamu elinde kalmasına karar verilen HES’lere yatırımlar sürdürülecek. 2023 hedefleri kapsamında da yer alan yeni lojistik merkezlerinin kurulmasına yönelik çalışma hızlandırılacak.
>> Sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri: Kümelenme ve demiryollarına bağlantıları desteklenecek.
>> Yeşil sanayi: Sanayi işletmelerinin üretim süreçlerinde minimum kaynak tüketimi ve minimum atık üretimi prensibine dayalı eko-verimlilik/temiz üretim özendirilecek. Kaynakları verimli kullanan uygulamalar/ işletmeler desteklenecek.
‘Sanayi politikası makine, kimya, sağlık ve elektroniği desteklemeli’
Deloitte Türkiye, 2023’e doğru Türkiye imalat sanayisine yönelik bir rapor yayımladı. Raporda, Türkiye’de makine, kimya ve sağlıkla ilgili ürünler ile elektronik sektörlerinin gelişimini destekleyecek bir imalat sanayi politikasının, kişi başı milli gelirde yıllık yüzde 5 ve üzerindeki reel büyüme ile 2023 hedefl erine yaklaşılmasına yardımcı olacağı belirtildi. Raporda, kısa vade için önerilen 44 alt sektörün, Türkiye için ulaşılması daha kolay alt sektörler olduğundan, sağlayacağı büyümenin de geçmiş performansa yakın olacağı tahminine yer verildi. Ancak orta-uzun vade odak sektörlerinin daha yüksek büyümeye yol açacağı belirtilen raporda, Türkiye’nin yüksek nitelikli 46 alt sektörde de rekabetçi olması durumunda 2017-2023 dönemindeki kişi başı milli gelir yıllık bileşik büyüme hızının yüzde 5.6 olacağı öngörüsü aktarıldı