Pamukta ek vergi poyda ise yerli üretimin artırılması şart
İplik üretiminde korumacılık tartışmalarına açıklık getiren İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birlik Başkanı İsmail Gülle, yerli üretimin korunması ve artırılması gerektiğini savundu.
Abone olMerve YİĞİTCAN
İSTANBUL - Yerli üretimi korumak ve teşvik etmek adına alınan korumacılık önlemleri tekstil hammadde sektöründe de son günlerde sıkça tartışılıyor. Zaman zaman tekstil hammaddecileri ile konfeksiyoncuları karşı karşıya getiren ek vergi önlemleriyle ilgili en önemli ayrıntı üretim kapasitesi ile iç pazar ihtiyaçları arasındaki dengede gizli. Konuyla ilgili tartışmalara açıklık getiren İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, en öncelikli konunun yerli üretimi korumak ve artırmak olduğunu söyledi.
Tekstil sektöründe yaşanan koruma tartışmalarında önceliğin ‘fabrikaları korumak’ olduğunu savunan Gülle, piyasayı kilitleyecek adımlardan kaçınmak gerektiğini dile getirdi. İplik konusundaki korumacılık konusunun iki ayrı bacağı olduğunu ifade eden Gülle, pamuk ve suni sentetik elyaftan üretilmiş iplikler ile poy iplik olmak üzere iki ayrı başlıkta incelemek gerektiğini dile getirdi. Pamuk ve suni sentetik iplikte Türkiye’nin toplam üretiminin hem ihracatı hem de iç piyasayı fazlasıyla karşıladığını belirten Gülle, toplam üretimin üçte birinin rakip ülkelerden ithal edildiğini, ithal edilen miktarın Türkiye’deki üretimin üçte birine denk geldiğini, bundan dolayı Türkiye’deki fabrikaların üçte birinin atıl bırakılması anlamına geldiğini söyledi. TÜİK ve TOBB verilerine göre, 2016 yılında toplam pamuk ipliği ithalatı 177 bin 515 ton, suni sentetik iplik ithalatı ise 187 bin 859 ton olarak gerçekleşti. Bu iki kalemdeki yerli üretim miktarına bakıldığında ise benzer dönemlerde pamuk ipliğinde 690 bin ton, suni sentetik iplikte ise 1.5 milyon tondan fazla üretim kapasitesi mevcut.
Sektör 2 yılda 63 bin kişilik iş kaybı yaşadı
Pamuk ve sentetik iplikte yaşanan ve fabrikaların atıl duruma düşmesinin ilk faturasının istihdamda kesildiğini belirten Gülle, yaşanan gelişmelerin 2015 ve 2016 yıllarında tekstil hammadde ve hazır giyimde 63 bin kişilik istihdam kaybına neden olduğuna dikkat çekti. Pamuk ve suni sentetik iplikte koruma vergilerinin uygulamasının 2012 yılında bittiğini hatırlatan Gülle, şu ifadeleri kullandı: “Sektörde koruma vergileriyle 4 milyar dolara yakın ek vergi geliri elde edildi. Uygulamanın sonlanmasının ardından bu ürünlerin ithalatında ciddi artışlar yaşandı. Pamuk ipliğinde yüzde 25’e, suni sentetik iplikte yüzde 5’e yakın miktar bazında artış yaşandı. Türkiye’deki üretimin üçte biri miktarını şu anda dışarıdan alıyoruz. Bu üretim gücünün üçte birinin pasif olması anlamına geliyor. Hem Türkiye üretebileceği gücü dışarıdan alıyor, hem de o oranda atıl kapasite ve istihdam boşluğu yaratıyor. İstihdamın bu kadar kıymetli olduğu dönemlerde bu fabrikaları korumak gerekiyor. Korumacılık önlemleri ilk geldiğinde tekstil ve konfeksiyon sektörüne ilave 183 bin istihdam sağlandı. Korunmayan üretimin ilk kaybedeni işgücü piyasası oluyor.”
“Yerli üretim korunmazsa ithalat fiyatı da artar”
İthalat fiyatının bu iki üründe iç piyasadan daha düşük olmasının nedeninin Türkiye’deki yerli üretim gücü olduğunu savunan Gülle, “Rakip ülkeler bizim içerdeki üretim gücümüze karşılık ancak düşük fiyatla piyasada ürünlerini satabiliyor. Yoksa başka türlü bu fiyatların izahını yapamıyorlar. Eğer ithalata yüklenilir ve yerli üretim korunmazsa o zaman ithalat fiyatları artacaktır. Bunu gözden kaçırmamak lazım” diye konuştu. Türkiye’de kapanan fabrikalardaki makineleri Pakistan, Hindistan gibi rakip ülkelerin değerinin çok altında alıp kendi ülkelerinde yatırım yapıp, üretimi Türkiye’ye sattıklarına dikkat çeken Gülle, “Eğer onları koruyabilsek biz satacağız” dedi.
Türkiye ihracatının yerinde saydığı hatta gerilediği dönemlerde bile tekstil ve hazır giyim sektörlerinin ihracatını artırdığını, en kötü dönemde bile korumayı başardığına dikkat çeken Gülle, “Tüm olumsuzluklara rağmen ihracatımızı hep koruduk, kaybımız yapabileceğimiz ama yapamadığımız ihracat oldu” dedi. Son iki dönemde kabinedeki ekonomi bakanlarına konuyu ilettiklerini belirten Gülle, “Müracatlarımızı yaptık, Sayın Bakanımız Nihat Zeybekci’nin bu konudaki iradesini bekliyoruz. Kendisi bu konuda çok duyarlı. İnanıyoruz ki referandumdan sonra bununla ilgili adımlar atılacaktır. Fabrikalar yeniden devreye girdiği zaman, 63 bin kişiyi işe geri alıp ardından yeni ilave istihdam sağlayacağımızı düşünüyorum. Hazır giyim sektörünün de belli bir oranda vergiyi kabul edebilecekleri seviyeye gelmiştik. Bu gerçekleşirse kimsenin kaybı olmayacağını düşünüyorum” dedi.
Poyda kapasite artışı isteniyor
Poy iplikte ise durumun biraz daha farklı olduğunu söyleyen İsmail Gülle, polyesterin hammaddesi olan poyda Türkiye’de üreticilerin olduğunu, ancak üretimin şu anda iç piyasanın ihtiyaçlarını karşılamakta yeterli olmadığını söyledi. Sasa fabrikası satılmak istendiği yıllarda yabancıya satılmaması için tüm sektör olarak taraf olduklarını, sonunda da fabrikanın Türkiye’de kaldığını hatırlatan Gülle, “Sasa bizim değerimiz dedik ve koruduk. Biliyoruz ki Sasa olmasa Türkiye’ye satılan elyafın fiyatı yüzde 50 artar. Şu an Türkiye’ye ithalat fiyatının biraz üzerinde mal satılıyor ama hem tüm kapasitesi Türkiye’de satılıyor, hem de ithalat yapılıyor. Biz Sasa’yı korurken yöneticilerine dedik ki kapasitenizi artırın. Onlar da bunu yaptılar yapmaya da devam ediyorlar” dedi. Türkiye’de 2005’ten sonra polyester tesislerinin birçoğunun kapandığını hatırlatan Gülle, “Türkiye’de üretimi olan her fabrikanın korunmasına tarafız. İthalatta poya ek vergi getirilmek isteniyor. Biz yerli fabrikaların desteklenmesini istiyoruz. Ama diğer yandan da bu üreticilerin piyasa ihtiyaçlarına karşılık verecek yatırımları yapmalarını istiyoruz. Yani bu anlamda yerli üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmaları destekliyoruz. Özetle, pamuk ve suni sentetik elyaftan üretilen ipliklerde kapasite fazlası var, vergi konulmasını istiyoruz. Diğer taraftan poyda da az üretim çok tüketim var, bu anlamda da yerli üretimin artırılmasını istiyoruz. Piyasayı kilitlemek yerine dengeleyecek üretim olmalı” ifadelerini kullandı.