“Her yıl 3 milyar liralık tasarrufu üretime yönlendireceğiz”

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin gelirinin 7 milyar lirayı aştığını belirten Mevlüt Karakaya, bu kaynak doğru kullanıldığında Ankara'nın, dünya başkentleri ile rekabet edeceğini söyledi

Abone ol

DİDEM ATALAY

ANKARA - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mevlüt Karakaya, rant ekonomisinin üretim ekonomisini bitirdiğini söyleyerek, “Kentlerde yaşanabilirlik, ekonomiye bağlı. İmar planlamalarındaki oynamalardan kaynaklanan rant ekonomisi gelirleri ile üretim ekonomisini şekillendirmeliyiz. Üretim ekonomisini rant ekonomisine kurban etmemeliyiz, bu sürdürülebilir de olmaz” dedi.

Ankara’nın kaynak sorunu yaşamadığına dikkat çeken Karakaya, “Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bütcesi7 milyar lirayı aşıyor. Dünyada bu kadar bütçesi olmayan ülkeler var. Bu kaynak doğru kullanıldığında Ankara, dünya başkentleri ile rekabet eder duruma gelir” diye konuştu.

Mevlüt Karakaya, yerel seçimler ile ilgili görüşlerini ve Ankara projelerini Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Didem Atalay’a anlattı.
 
Sanayi bölgelerinde altyapı sorunları var. Bu yatırımcıyı da, üreticiyi de, çalışanı da olumsuz etkiliyor. Belediyeler sanayi bölgelerinin altyapı sorunları ile ilgili sorumluluk alabilir mi?

Üretim, belediyelerin bütün projelerinin temelini oluşturmalı. Ben mesela Ankara’nın potansiyelleri diye bir başlık kullanıyorum. Öncelikle zengin Ankara diyorum, engellemeyen Ankara, yeşil Ankara, yenilikçi Ankara, başkent Ankara, yaşayan Ankara. Dışarıdan gelenler için Ankara’ya Türkiye’nin başkenti hissiyatını verecek ve cumhuriyet kimliğini öne çıkaracak bir yapıdan bahsediyorum.

Zengin Ankara kısmına gelecek olursak, öncelikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 6 milyar 756 milyon 100 bin lira 2014 bütçesi var. Yaklaşık 7 katrilyon lira. Bu da nerdeyse küçük bir devlet bütçesi kadar.  Benim burada bir iddiam var. Ben bu bütçeden 1 buçuk milyar liraya yakın bir rakamın israf edildiğini iddia ediyorum. Bunun sebebinin de kaynak dağılımındaki yanlışlıklar ve kaynak dağılımının önceliklerinin belirlenmesindeki basiretsizlikler olarak ifade ediyorum. Muhasebe ve finansman profesörüyüm. Bir çok üniversitede maliyet kitaplarım okutuluyor ve bu alanda çok fazla ders verdim. Maliyet düşürmede iddialı olduğumu söylüyorum.

Sizin de belirttiğiniz gibi sanayi bölgeleri kentler ve ülkeler için çok önemli değerlerimiz. Ve yine söylediğiniz gibi yatırımcının ve işsizlerin bu bölgelere çekilmesi gerekiyor. Amacımız bütçede maliyetleri düşürüp sağlanan tasarruf ile üretimin önünü açmak için kullanmak istiyoruz.
 
Ankara üniversiteler kenti. Yani genç beyinlerin yetiştiği kent. Gençleri üretime yönlendirmek için çalışmalarınız olacak mı?

Evet bu fırsatımız var. Ancak genç nüfus fırsatımızı değerlendiremiyoruz. Çünkü çalıştıramıyoruz ve üretime katamıyoruz. İnovasyon yani yenlikçiliğe de bu açıdan bakmalıyız. Başkalarının düşünmediklerini düşünmeliyiz. Ankara’da genç ve yetişmiş, entelektüel sermaye var ve söylediğim gibi yeterince istifade edemiyoruz.

Bunun için de yatırım gerekiyor. Bu konuda gençler için fikir atölyeleri yapmayı ve alt yapı oluşturmayı planlıyorum. Özellikle gençler ve öğrenciler henüz beyinlerinin kalıplara sokulmadığı daha özgür düşünürken parlak fikirlerinin önünü açmayı ve üretmesini sağlamayı planlıyorum. Üretim aşamasına da gelince sanayi bölgelerindeki sanayiciler belediyelerden destek alamadıklarını söylüyorlar alt yapı konusunda sıkıntı çektiklerini söylüyorlar. Gençlerin de önünü açmak için sanayiinin altyapı konusunda da belediyelerin adımları olmalı. Bizim bu konuda birden fazla projemiz var. 
 
Ankara’da sanayi bölgeleri var. Gelişen sektörler var. Üretimde gördüğünüz en önemli sıkıntı nedir?

Üretimin önündeki en önemli problem bence herşeyi ranta endekslememiz. Ranta dayalı yönetilmek. Rant ekonomisiyle insanları üretimden soğutmak, bana göre vatana ihanet ile eş değer bir durum. Üretimden soğuyan insanların tekrar üretime dönmeleri çok zor. Ölçek ekonomisinin önemini kabul ediyorum fakat bu ölçek ekonomisi adına da birçok şeyin kurban edildiğini düşünüyorum. Akıllı yönlendirmelerle kuracağımız inovasyon çalışmaları ile de öğrencilerin çalışmalarında sanayi ile işbirliğini oluşturarak gelişim gösterebileceğimizi düşünüyorum.

Burada asıl yapmamız gereken şey üretimin ve sanayinin motive edilmesi ve devamlılığının sağlanması.  Fakat girdi pahalı, hammadde pahalı, emek çalıştıran için pahalı. Vergi, zabıta, küresel rekabetin sıkıntıları da düşünüldüğünde bütün bunlar da üretimden bıkmamıza neden oluyor. Bu kadar uğraşılacağına bir arsa alınıp rant ile para kazanılıyor fakat bu bir üretim değildir. Paylaşım değildir. Paylaşımdaki değişimi gerçekleştirir rantın altındaki üretim değeri düşük ise manipülasyon ile paylaşım üzerinde etki yaratacak bir olgudur. Rant odaklı yönetim değil insanı ve üretimi merkezine alan bir yönetim şeklini benimsiyorum.

Rant işlerinden kazanılan para görünmüyor ve belediyenin bütçesine girmiyor. Aşağı yukarı 1.5 milyar lira olarak hesaplıyorum. Ranttan gelen para da bütçeye girecek ve üretime gidecek.

Rant ekonomisini biraz daha açabilir misiniz?

Metroya harcanan para 20 yılda 850 milyon lira. Bu proje bir yıllık tasarrufla önemli ölçüde tamamlanırdı, hatta bitirilirdi. Ankara’da metro açısından bakıldığında Avrupa kentlerine baktığınızda muadilleri en az 250 km metro ağına sahipken bizimki 23 km. ODTÜ’den yol geçirilmesinin nedeni de ranttır. Kentin belli akslar üzerinde büyümesi gerekirken yağ lekesi şeklindeki büyüme modeli ranttır. Ankara’nın büyümesi böyle gelişmiştir kenti bu şekilde büyütürseniz bu da rantın gereğidir. Avrupa’nın  hiçbir yerinde de kentin trafik sorununa çözüm bulmak için asfalt yol yapımına izin vermezler bu bir çözüm olarak görülmez. Ben olsaydım ODTÜ yol yapımına gerek kalmazdı. Konya yolu ile Eskişehir yolunun birleştiği yerde bir semt çıktı. İsmi Çukurambar. 10 yıl önce yoktu. Fakat yaklaşık 5 yıldır orda oluşan rant sayesinde oradaki daireler 4 milyona satılır duruma geldi. Buradaki o yoğunlaşmayı, birilerinin zenginleştirilmesini dikkate alacak olursak alt yapısı düşünülmeden oraya o semt kuruluyorsa trafik sorunun çıkması da kaçınılmaz oluyor. Çukurambar gibi daracık bir bölgeye öyle gökdelenler dikilmeseydi ODTÜ ormanlarına yol yapmaya gerek kalmazdı. Ama insanlar neden rant ile zengin olma uğruna ben Ankara’da trafik sorununa maruz kalıyorum demiyor. Toplu taşıma da metronun payı yüzde beş kimse toplu taşıma kullanmak istemiyor çünkü teşvik edilmiyor bağlantılar arası çok kopuk. Ankara’nın ana ulaşım planı yok bu nedenle kafanıza göre yol açabiliyorsunuz mahkemeye de itiraz edemiyorsunuz çünkü ana ulaşım planı da olmadığı için itirazlar kabul edilmiyor. Ankara’da yürümek dahi mümkün değil. Bir çok Avrupa ülkesinde ulaşımın büyük kısmı yürüme ve bisiklet fakat bizde böyle bir oran yok çünkü rant söz konusu. Ankara vadiler kenti fakat her yer rantlaşmış. Rant merkezli yönetimi kaldırdığınız an bütün sorunlar çözülecektir.

Sizce yapılacak yerel seçimler de şahsa mı, projelere mi, partiye mi,  lidere mi oy verilecek?

Neredeyse yüzde 50, yüzde 50. İlk önce partiye göre daha sonra adaya göre oy veriliyor. Örneğin sağ taraftan gelen insanlara soruyorum 'Elim CHP’ ye gitmez' diyor. Sahadaki durum şu: Ankaralı şunu söylüyor. Melih Gökçek gitsin, ama sol da gelmesin. Bunun formülü Mevlüt Karakaya. Ankara’daki oy kullanma oranında ideolojinin önemli bir etkisi var. Bu nedenle de Melih Gökçek’ in gidişi tamamen bize bağlı.  Sol geliyor dediğiniz  an Gökçek’in oyu artar.

Genel başkan yardımcısıyken ve MHP’nin kasası olarak nitelendirilirken belediye başkanlığı adaylığına nasıl karar verdiniz?

Siyasette nasip etkili. Her şey de olduğu gibi bazen siz yola çıkıyorsunuz fakat kaderinizin sizi nereye götüreceğinizi kestiremiyorsunuz. Birkaç yıl önce hiç düşünmezdim. Fakat karar verdikten sonra da herkesten çok daha erken sahaya indim. 6 aydır çalışıyorum. Biliyorsunuz siyasetin dışında akademisyenim. Ama bürokrat bir geçmişim de var, genel müdürlük yaptım. 10 yıldır da siyasette üst düzey yöneticiyim. Şu anda MHP Genel Başkan Yardımcısıyım. Bu 6 ay boyunca, toplantılar ve bireysel görüşmelerle 250 binin üzerinde insanla interaktif buluşmalar gerçekleştirdim. Projelerimi anlattım, onların sorularını cevapladım. Ben sadece akademisyen değilim. Yurtdışında Dünya Bankası projelerinde finans yöneticiliği yaptım. Sadece finans yöneticisi de değilim. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin genel müdürlüğü ve yönetim kurulu başkanlığını yaptım. O zaman büyükşehir belediyesinden çok daha büyük bir bütçeyi yönettim. Hazine müsteşarlığı tarihinde ödüle layık görülen tek genel müdürdüm. Dolayısıyla ben kaynak bulma ve finans yaratma konusunda tecrübeliyim…

Rant, üretimi bitirir…

[PAGE]

Rant, üretimi bitirir…

Ferit B.Parlak

2011 yılından bu yana MHP Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Mevlüt Karakaya’yı yaklaşık 15 yıl önce, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü olduğu dönemde yaptığı uygulamalar ile tanımıştık.

37 yaşında profesör ünvanını alıp akademik kariyerini de sürdüren Karakaya ile yaptığımız sohbette, yerel yönetimlerdeki soru işaretlerine yanıt aradık.Belediyelerin mal ve hizmet üretenlere sunabileceği ekonomik ve sosyal katkıyı akademik araştırmalarla yorumlayan Karakaya, Türkiye’nin sorunu diyebileceğimiz yapıyı, “Rant ekonomisi, üretim ekonomisini bitirir” cümlesiyle özetledi.    

Borsa günü düşüşle tamamladı 'Ateşkes' derken İsrail yine Beyrut'u vurdu Bahçeli'den son dakika Ahmet Türk açıklaması Elon Musk: İngiltere zalim bir polis devleti İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yangın