Gıda fiyatlarında "aracı" etkisi

Gıdada üretici ve tüketici fiyatları arasındaki yüksek farkların, tarımsal üretimin artırılması ve üretici ile tüketici arasındaki aracıların azaltılması ile makul seviyelere gelebileceği belirtiliyor

Abone ol

ANKARA - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, gıda ve alkolsüz içecek fiyatları ağustosta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,44 artış gösterdi. Enflasyon hesaplamasında yüzde 24,5 ağırlığa sahip gıda ve alkolsüz içeceklerde görülen bu artış, tüketici fiyatlarındaki yıllık artışın yüzde 9,54'e yükselmesinde en önemli etkenlerden birisi oldu. Enflasyonun, gıda fiyatlarının da etkisiyle yükselmesi, gıdada üretici ve tüketici fiyatları arasındaki yüksek farkları bir kez daha gündeme taşıdı. 

Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim Yetkin, yaptığı açıklamada, öteden beri üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasında fark olduğunu hatırlatarak, üreticinin ürününü maliyetine ya da maliyetin biraz üzerinde elden çıkarttığını söyledi. 

"Kimi durumlarda fark yüzde 300'e kadar yükselir"

Ürünlerin üreticiden çıktıktan sonra çeşitli yollardan geçerek tüketicinin önüne geldiğini belirten Yetkin, şunları kaydetti. 

"Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) daha yüksek oranlarda olmasının nedeni genelde tarım ve gıda sektöründe aracı karlarının çok yüksek olmasıdır. Tarım sektöründe bir ürünün üreticinin elinden çıktığı fiyat ile marketlerde satışa sunulduğu fiyat arasındaki fark genelde yüzde 100'ü bulur. Kimi durumlarda bu oran yüzde 300'e kadar yükselir. Gıda fiyatlarının ülkemizde enflasyonu en fazla etkileyen faktörlerden biri olmasının temel nedeni de budur." 

Yetkin, tarımsal üreticilerin genelde örgütsüz olmasının pazarlama alanında ürünlerini gereği gibi değerlendirememesine yol açtığını ifade etti. Üretici fiyatlarındaki artışların nedeni ise esas olarak girdi fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığının altını çizen Yetkin, "Ancak kimi zaman bu artış bile fiyatlara tam olarak yansıtılamaz" dedi. 

TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar
"Üretici örgütlerine ağırlık verilmeli" 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da üretici ve market arasındaki fiyat farkına bakıldığında ağustos ayı itibarıyla üreticiden 13 kuruşa alınan maydanozun 77 kuruştan satışa sunulduğuna dikkati çekti. Üretici fiyatları ile market fiyatları arasındaki farkın maydanozda yüzde 492'yi, limonda yüzde 415, marulda yüzde 329,  kabakta yüzde 303'ü bulduğunu belirten Bayraktar, söz konusu farklılığın nedeninin tarım ürünlerinin genellikle, üretimden sonra çeşitli kanallardan geçerek tüketiciye ulaşması esnasındaki el değiştirmeden kaynaklı artışlar ile bu aşamada ambalajlama, nakliye ve benzeri kaynaklı giderler olduğunu kaydetti.  

Pazarlama kanalları olarak tarif edilen bu yolda, devlet alımlarının yanı sıra, kooperatif alımları ile çok sayıda aracı tüccar, komisyoncu, dağıtıcı, toptancı, perakendeci gibi değişik isimler altında faaliyet gösteren aracılar bulunduğuna işaret eden Bayraktar, bunların sayıları arttıkça pazarlama kanallarının uzadığını, ürün fiyatlarının arttığını söyledi. 

"Ürünlerimizin uluslararası piyasada rekabet gücü kazanması sağlanmalı"

Tarımsal pazarlamada Türkiye'nin karşı karşıya olduğu bilgi yetersizliği ve işletmelerin küçüklüğünün üstesinden gelebilmek ve pazarlama maliyetlerini düşürebilmek için örgütlenmeye ve pazarlamada üretici örgütlerine ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizen Bayraktar, "Ürünlerimizin uluslararası piyasada rekabet gücü kazanması sağlanmalıdır" dedi. 

 Bayraktar,  bazı ürünlerde dünyada uygulamaları olan depolanabilir ürünlerde lisanslı depo sistemi ile hasat mevsimi dışında oluşacak fiyat istikrarsızlıklarının önüne geçilebileceğini ifade ederek, "Bu sistemle aracıların haksız kazançlarının önlenmesinde önemli bir faktör olacaktır. Bununla birlikte üretim maliyetlerinin düşürülmesi için, üretici desteklenmeli ve kırsal yatırımlar teşvik edilmeli, üreticiler pazarlama ile ilgili bilinçlendirilmelidir" ifadelerini kullandı. 

Bayraktar, tarımda özellikle bitkisel ürünler ve yağlı tohumlar hariç bir arz sorunu bulunmadığını hatırlatarak şunları kaydetti: 

"Fakat yapısal sorunlar tarıma büyük külfet getirmektedir. Uzun yılların sorunu olan yapısal sorunlar çözülmeden tarımda düşük maliyetli üretim yapmak imkansızdır. Tarımsal üretimde maliyetlerin düşürülmesi amacıyla mazot, gübre, ilaç, elektrik gibi girdi fiyatları düşürülmelidir. En önemli yapısal sorun tarım arazilerin aşırı parçalılığıdır. Bu durum hem işletme büyüklüğünü küçültmüş hem de her işletmenin çok sayıda küçük tarım arazisinden oluşmasına neden olmuştur. Türkiye'de 3 milyon dolaylarında işletme 30 milyon parsel vardır. Ortalama işletme büyüklüğü İngiltere'de 538, Fransa'da 521, Almanya 457, İspanya'da 238 hektarken Türkiye'de 59 dekara inmiştir. 30 Nisan 2014'te yürürlüğe giren 6537 sayılı kanun tam olarak uygulanırsa miras hukukundan kaynaklanan bölünmeler önlenmiş olacaktır. Tarım arazilerindeki toplulaştırma çalışmaları da tamamlanınca tarımsal işletmelerin optimal büyüklüğe ulaşması sağlanacaktır." 

Prof. Dr. Tunç
"Temel sorun tarım politikaları" 

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva Tunç da ürün arzında yaşanan dalgalanmalarının, iklim değişikliği, yeterli sermaye birikiminin olmaması, tarımsal üretimin babadan kalma yöntemlerle yapılmasının bir sonucu olduğunu ifade etti.  

OECD verilerine göre, Türkiye'de yurt içi gıda fiyatlarında yakın dönemde ortaya çıkan artışın uluslararası gıda fiyatlarıyla önemli ölçüde ayrıştığını belirten Tunç, "kuraklık yurt içi fiyatlar üzerinde olumsuz etki yapmasına rağmen yurt dışı fiyatlar üzerinde bu görülmüyor. Temel sorun Türk tarımında izlenmekte olan tarım politikalarıyla ilgilidir" dedi. 

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın, enflasyondaki artışta gıda fiyatlarının etkili olduğuna işaret ettiğini anımsatan Tunç, şunları kaydetti: 

"Ürün arzında istikrar sağlanmadıkça fiyat hareketliliği sıklıkla yaşanacak"

"Sayın Başçı, fiyatların genel seviyesindeki artışı önlemenin, gıda maddelerinde fiyat artışını önlemekle olası olduğunu ve bunun için gıda ürünlerinde ithalat yapılmasını ve mevcut vergi politikasının gözden geçirilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Aslında TCMB'nin enflasyon hedefinin tutması için gıda fiyatlarındaki artışı önlemek amacıyla önerilen gıda malı ithalatının doğru olup olmadığının tartışılması gerekmektedir. Zira 'gıda fiyatlarındaki artış düşürülecek' diye, Türk tarımının korumasız bırakılıp sektörü rekabete açmak ve üreticiyi haksız rekabetle karşı karşıya bırakmak kanımca doğru değildir. Zira diğer ülkelerde başta Avrupa Birliği ve Amerika olmak üzere tarımda korumacı politikalar uygulanmaktadır." 

Prof. Dr. Tunç, Türk tarım sektöründe ürün arzında istikrar sağlanmadıkça fiyatlarda aşağı ve yukarı yönlü hareketlerin sıklıkla yaşanacağını belirtti. 

'Ateşkes' derken İsrail yine Beyrut'u vurdu Bahçeli'den son dakika Ahmet Türk açıklaması Elon Musk: İngiltere zalim bir polis devleti İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yangın Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı