'Doların geldiği seviye Türkiye için büyük fırsat'
Petkim Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra aile şirketinin başına geçen ve bir danışmanlık şirketi kuran Kenan Yavuz, Türkiye’nin dev yatırımları çekebilmesi için yeni bir model öneriyor.
Abone olÖzlem ERMİŞ BEYHAN
Kenan Yavuz, Türkiye’nin çıkışının sadece ve sadece üretimle olacağına inanıyor. Petkim Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ayrılmasının ardından bir yönetim danışmanlığı şirketi kuran ve otomotivde orijinal ekipman üreten aile şirketinin başına geçen Kenan Yavuz, Türkiye’nin dev projeler çekmesi gerektiğini düşünüyor. Yavuz, büyük avantajlar sunan Cazibe Merkezleri projesinin dahi Anadolu’da dev yatırımları çekemeyeceğini belirterek, “Burada devletin yatırım fonu gibi çalışacağı bir yapıya geçmek gerekiyor. Cazibe merkezlerinde 100 milyon doların, diğer bölgelerde 500 milyon doların üzerindeki yatırımlarda devlet yüzde 49 ortak olmalı. Öncelik ithal ikamesi olmalı” dedi.
İthal ikamesi öcü değildir
Kenan Yavuz ithal ikamesinin öcü gibi algılandığını oysa Türkiye’nin tüm ekonomik problemleri cari açığı olduğu için yaşadığını, cari açığın çözümünün ise ithal ikamesinden geçtiğini vurguladı. “İthal ettiğimiz büyük kalemleri yerlileştirmek mecburiyetindeyiz” diyen Kenan Yavuz, bölgesel dağılımı öncelleyen, ihraç da edilebilecek ürünlere odaklanılması gerektiğini belirtti.
Altyapı devrimi tamam ama
Türkiye’nin müthiş bir altyapı devrimi gerçekleştirdiğini vurguladı Kenan Yavuz. Erzurum’dan Rize’ye yapılan tünel projesinden İzmir otobanına, tüm Anadolu’daki havalimanlarına... Ancak şimdi bu altyapı devrimini üretim devrimi ile buluşturma zamanı. “Madrid havalimanına gidiyorsunuz, bizim Erzincan havalimanı çok daha güzeldir oradan, metruk bir bina” diyen Kenan Yavuz, şu anda Erzurum’da üretip İstanbul’da satmanın önünde hiçbir engel olmadığını söyledi. Yavuz, “Türkiye’nin artık büyük ölçekli yatırıma, ölçek ekonomisine ihtiyacı var” dedi. Bunun için ise entegrasyona dayalı üretim kümeleri oluşturulması gerektiğini, devletin de burada taşın altına elini koyması gerektiğini belirtti.
Çıkış yöntemi baştan netleşmeli
Devletin bir yatırım fonu gibi davranarak, istihdam yaratıp ithal ikamesi getirecek yatırımlarda iş sahibinin önünü açması gerektiğini ancak işe asla karışmamasının çok önemli olduğunu düşünüyor Kenan Yavuz. Yönetim kurulunda devletten 1 isim bile olmaması gerektiğini, denetimin dahi bağımsız olarak yapılması gerektiğini belirten Yavuz, “Kamunun yatırımdan örneğin 10 yıl sonra nasıl çıkacağı da baştan netleştirilmeli. Bu halka arz ile de, diğer ortağa hisse satışı ile de, özelleştirme ile de olabilir. Burada batan olur mu, olur ama sen çıkanlara bakacaksın. Ben içinden geliyorum biliyorum, şu anda büyük ölçekli yatırımın riskini yüklenebilecek kimse yok” dedi.
Hayali oyuncak kümelenmesi
Kenan Yavuz, Petkim günlerinden beri oyuncak sektöründe bir kümelenmenin hayalini kuruyor. Çin’de ikincil üçüncül plastikle yapılan oyuncakların Türkiye’nin ana ithalat kalemlerinden biri olması onu çok uzun süredir rahatsız ediyor. 2018 yılında Türkiye’nin 1 milyar dolarlık bir pazar olacağını vurgulayan Kenan Yavuz nasıl bir kümelenme gerçekleştirilebileceğini şöyle anlattı: “Bu pazarın yüzde 95’i ithalat. Sadece yüzde 5 kalmış elimizde. Uzay gemisi parçası değil bu, oyuncak. Yerlileştirelim, ne engel var. Gelişmiş bir yan sanayimiz, eleman kalitemiz, ambalaj sektörümüz, üniversitelerimizdeki Ar-Ge merkezleri... Tüm imkanları biraraya getirelim, cazibe merkezlerinden birini seçelim ve bu sektörde bir kümelenme gerçekleştirelim. Emek ve bilgi yoğun, sayısız sektörü de harekete geçirebilecek bir proje bu. Erzurum’da böyle bir kümelenme olabilir örneğin. Hızlı tren, otoban, havalimanı, üniversiteler, her şey var... 10 bin kişinin istihdam edildiği bir kümelenme... Tasarım, Ar-Ge.. Kendi kültürümüze uygun oyuncaklar da geliştirilebilir. Fatoş bebek vardı, ne oldu ona? Barbie bebek kaldı, o gitti.”
Peki Çin’in maliyet avantajı ile Türkiye’deki üretim nasıl rekabet edecek? Yavuz, Fatoş bebeğin gitmesine yol açan sürecin tersine çevrilebilmesi için kamunun ithalatta haksız rekabeti önlemek için aktif olması gerektiğini düşünüyor. “Bu herkesin yaptığı bir şey, başka da bir çaresi yok. Haksız rekabeti engellemek için devletin ithalatı yönetmesi gerekiyor. Ölçek ekonomisi avantajı ile ucuza üretip Türkiye’ye kolayca sokabilen biri niye risk alsın. Devletin burada ithalatı düzenlemesi gerekiyor. Onun için devletin elinin taşın altında olması lazım. Yatırımcıya yüzde 10 da yeter, yeter ki devlet onun yanında olsun.”
Gönlüm sıfırdan bir projede
Petkim Yönetim Kurulu Başkanı iken Star Rafinerisi projesini yöneten Kenan Yavuz, şimdi kurduğu danışmanlık şirketi ile yeni işler peşinde. Otomotiv yan sanayiinde 50 kişilik istihdam yaratan aile şirketinin yönetimine de zaman ayırıyor. Yavuz, ayrılık sürecine dair sorumuzu “Profesyonel yaşamda çok uzun yıllar her iki tarafı da yoruyor. Tadında bırakmak lazım diye baktım. Kendim bir şeyler yapmak istedim. Öyle de yapıyorum. Tekrar sıfırdan bir şeyi alıp büyütmek, o heyecanı yeniden yaşamak isterim açıkçası. Milliyetçilik ve devletçilik damarım çok güçlüdür, gerektiğinde yine koşa koşa görev alırım” sözleri ile yanıtlıyor.
Köyüme açık hava sineması kurdum yine de İstanbul'a gitmek istiyorlar
Kenan Yavuz, Bayburt, Beşpınarlı. Kırsal kesimde, Anadolu’da gençlerde büyük şehire gitme arzusu olduğunu vurguluyor. “Bunun mantıklı bir izahı yok” diyor Yavuz. 5 haneli köylerin yollarının asfalt olduğunu, her yerde hastane, okul olduğunu söyleyen Kenan Yavuz şöyle devam etti: “Şehirdeki hayattan çok daha kaliteli bir hayat sürme imkanları olmasına rağmen çocuklarımız kırsalda kalmak istemiyor. Özelikle kızlarımız. Kırsalda kalmak isteyen gençlerimiz evlenecek kız bulamıyor. Köyümün ortaokuluna gittim, çocuklara sordum. Köyümüzde olmayıp da İstanbul’da olan ne var? Bir tek lunapark ve sinema bulabildiler. Gerisi hep var. Peki köyde olup İstanbul’da olmayan? Tek katlı evler, bahçeler, dereler... Lunapark değil ama köyüme açık hava sineması yaptım. Bir müze kurdum. Ama yine de İstanbul’a gelmek istiyorlar. Bütün diziler şehir hayatını kutsuyor. Köydeki yaşamın güzelliğinin farkındalığını çıkaracak bir tek dizi yok. Köye gittiğimde herkes kuyruk, şehre gitmek istiyor. Araziler bomboş, 2 tosun fiyatına 1 yıl çalışmak için şehre gelmek istiyorlar. Kars Üniversitesi’nde 10 bin genç okuyor. Bir anket yapsınlar kaçı Kars’ta kalmak istiyor. O zaman sadece 4 yıl için mi biz o üniversiteyi kurduk. Eğitimli çiftçi, eğitimli hayvancı, eğitimli kasap... Amaç bu değil mi? Herkes devlet memuru mu olacak, herkes genel müdür mü olacak.”
Kim kırsalda kalıyorsa bütün arazi onun olmalı
“Bundan birkaç yıl önce benim köyümde 15-20 bin küçükbaş hayvan çıkardı. Bugün bir tane bile yok. Neden, çünkü köyde kalan genç yok. Kimse kırsalda yaşamak istemiyor artık. Bu, hayvancılığın da ölmesine yol açıyor. Küçükbaş bitti, büyükbaşlar da azalıyor, onlara da yaşlılar bakıyor. Çok üzücü, haneler kapanıyor, köyler adım adım boşalıyor. Tarım ve hayvancılık açısından çok ciddi bir sıkıntı kapıda. Devlet burada daha aktif olmalı. Bu olayın kültürel, sosyolojik arka planı da mutlaka araştırılmalı. Kırsal bölgelerde küçük araziler parçalanıyor, tarım yapmanın fizible olmadığı bir arazi yapısı gelişiyor, buna bir el atılmalı. Bana göre kim köyde kalıyorsa, bütün arazi onun olmalı. Hem şehre gidiyorsun hem de köyde kalan araziye göz koyuyorsun, oradan hak iddia ediyorsun. Kim köyde yaşamayı seçtiyse, arazinin de onun olması gerekir diye düşünüyorum. Kim baba toprağına sahip çıkmayı seçtiyse o ödüllendirilmeli.”
Doların geldiği seviye büyük fırsat
“Türkiye bugün büyük bir fırsat yakaladı. Aşırı değerli TL, Türkiye’nin ithalat cazibesinin en önemli zeminini oluşturmuştu. Şimdi TL değer kaybetti ve üretim açısından çok avantajlı bir konuma geldi. İşçilik, enerji ve diğer tüm maliyetimiz dolar bazında geriledi. Bu maliyet avantajını yerli üretimi destekleyerek kullanamamız lazım. Aksi haldi bir süre sonra TL yeniden değerlenmeye başlayacak ve yine ithalat cazip olacak. Bunu daha önce de yaşadık. Üretim kabiliyetiniz olmalı ki bu dönemde ihracat yapabilin. Üretimin ve ihracatın biraraya gelebilmesi için büyük bir fırsat var, mutlaka bu fırsatı değerlendirmek gerekiyor.”
Portekiz sahneye çıktı ve elimizdeki yatırımı çekti
Kenan Yavuz dünyada tüm ülkelerin bugün yatırım çekme yarışında elinde hangi silah varsa onu kullandığını anlatıyor. Trump’ın programının da bu yönde olduğunu vurguluyor. Bir örnek veriyor. Yıl 2005. Kenan Yavuz Petkim Genel Müdürü. Çok büyük bir projeye imza atmak üzere yola çıkılmış. 1 milyar dolarlık bir proje. Ancak son anda proje, Portekiz’e gitmeyi tercih etmiş. “Çünkü” dedi Kenan Yavuz, “Portekiz bir Avrupa ülkesi olmasına rağmen o şirkete nakit 200 milyon dolar destek verdi ve bünyesine çekti.” Bu örneği, büyük ölçekli yatırımları çekmek için atılması gereken adımlar olduğunu ortaya koymak için veriyor Kenan Yavuz. Büyük yatırımları çekme konusunda Türkiye’nin sorun yaşadığı gerçeğini vurgulayan Yavuz, “Bunun nedeni çok kolay girilen, ithalat yapılması çok kolay bir ülkeyiz. İthalatçı çok rahat, bir ithalat lobisi var. Çin’de, Hindistan’da üretip burada rahatça satabiliyor” diyor.