Deprem bölgesinin kadınları umudu yeşertmenin peşinde
Deprem felaketinin acısı ilk günkü tazeliğini korurken, 11 ilin yer aldığı bölgenin kadınları “Büyük acılar içindeyiz, bunun da altından kalkarız. Ancak destek gerekiyor” diyor. Çadırda da ağır yükü sırtlanan, travma yaşayan çocuklarını avutmaya çalışırken kayıplarının yasını tutan bölge kadını, büyük bir dirayet içinde yeniden ayağa kalkmak için çabalıyor.
Dünya Gazetesi | Abone olÖzlem ERMİŞ BEYHAN
"Hep birlikte ayağa kalkacağız"
Deprem ülkemizin en temel gerçeği ancak toplumsal yaşamımızı, ekonomimizi, tabii ki en başta kentlerimizi, köylerimizi deprem gerçeğine uygun olarak yeniden tasarlamamız gerekiyor. Hatalarımızdan ders çıkarmalı, kaderciliğe yer vermeyen bir zihniyet dönüşümünü başarmalıyız.
Hayatımızı bilimin ışığında şekillendirmeliyiz. Mesele sadece depreme dayanıklı binalar yapmak değil, zihniyetimizi de değiştirmemiz önemli. Bütün bu değişim dönüşümlerde kadınlar da erkekler kadar aktif olmalı. Bu süreçte en çok ihtiyacımız olan şeyin dayanışma olduğunu gördük.
Kayıpları geri getirmek mümkün olmasa da, yaralarımızı ancak dayanışma içinde sarabiliriz. Depremin çıktılarını ve yarattığı tahribatı her yönüyle ve tam anlamıyla açıklamak için erken ancak deprem Türkiye ekonomisini derinden etkiledi. Bölgedeki ekonomik faaliyetler durma noktasına geldiğinden özellikle kadınları tekrar ayağa kaldırmak, iş hayatına dahil etmek için hepimize çok iş düşüyor.
Tekrar toparlanmamız için çok çalışmalıyız. Depremden zarar görenlerin istihdamında, devletin vergi teşviklerinde bulunması, SGK işveren paylarında indirim ve destek uygulamaları işverenler için büyük bir önem arz ediyor.
Bu süreçte KAGİDER olarak bizim görevimiz ise yaraları sararken bölgede istihdam yaratıcı imkanlar oluşturmak. Bölgeye gönderilen gıda, kıyafet, barınma yardımları kadar önemli bir destek noktası varsa o da istihdam yaratmaktır. Depremden maddi manevi etkilenen halkımızın toparlanmak ve acılarını hafifletmek için çalışmaya, üretmeye ihtiyacı var.
Bu yüzden sürdürülebilir ve sistemli destekler kurgulamak çok önemli. Biz KAGİDER olarak elimizdeki kaynakları doğru bir şekilde kullanarak destek mekanizmaları oluşturmaya çalışacağız. Bölgedeki kadınların, üreticinin umudunu yeşertmek için Kadından Almalı, Memleket Kazanmalı mottomuzu uygulamalıyız.
KAGİDER olarak kurduğumuz, Garanti BBVA işbirliğiyle büyüttüğümüz ‘Ticaretin Kadınları’ platformumuz, kadın girişimcileri ve kadın kooperatifleri güçlendirecek bir portal olarak faaliyet gösterirken, depremden etkilenen bölgeler ve kadınlar için de önem taşıyan bir yapılanma oldu.
Mobil uygulamasını da erişime sunmuş olduğumuz bu platform sayesinde, kamu ve özel sektörde satın alma süreçlerinde ihtiyaç duyulan ürün veya hizmetleri ilgili bölgede sağlayan kadın girişimcilere ulaştırmayı kolaylaştırıyoruz. Biz özellikle kadınları güçlendirmek noktasında çalışıyoruz. Yöre kadınlarını girişimci olsun olmasın istihdama dahil edebilecek mekanizmaları kurgulamak, tarım ve hayvancılığı, kooperatifleşmeyi güçlendirmek çok önemli.
Ayrıca deprem bölgesinde kalanlar kadar farklı illere göç etmiş gençleri, girişimcileri, çalışanları ve işverenleri de destekleyecek çalışmalar yapılmalı, deprem bölgesinde sağlanacak ekonomik yatırımlar ile yeniden kalkınma sağlanarak göç edenlerin geri dönmeleri de teşvik edilmeli.
Hepimiz elimizi taşın altına koyup hep birlikte ayağa kalkacağız. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'müzde, bu yıl içimiz biraz buruk olsa da, "Her şey eşitlikle başlayacak" sözünü yinelemek istiyorum. Dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirmek için çalışacağız.
Bu yıl çok daha güçlü, çok daha cesur, çok daha dirençli olacağız. Depremden zarar gören kadınları tekrar iş hayatına teşvik ederek daha da güçlenecekleri, iş hayatındaki etkinliklerini artıracakları bir dayanışma ağı içinde olacağız. Bu yıl, dayanışma ve birlik beraberlik yılı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için en önemli dileğim ve mesajım; dayanışma ruhunu sürdürebilmektir. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında küllerimizden yeniden doğacağız.
"Kadınlar çocukları için sıcak bir çorba istiyor"
Adıyaman Kültürel ve Ekonomik Kalkınma Derneği (AKEK) Başkanı Dilvin Şirvan Toprak: Adıyaman tamamen yıkıldı. Yerle bir oldu. 50 yaşında bir kadınım ben. Deprem olur olmaz ticaret odasının önüne geldim, çorba dağıtmaya başladım. Sizin bizi aramanız bile bize öyle büyük bir destek ki… İlk günden beri sahadayız.
Çok canımızı kaybettik, ama giden gitti, kalan sağlara bakmamız gerek. Adıyaman Ticaret Odası başkanımız da depremde hayatını kaybetti. Erkeklerin gündemi başka ama kadınlar çocukları için güvenli yatacak bir yer, çadır ve sıcak bir çorba peşinde. Burada acilen iş ortamı yaratılması gerekiyor ki gidenler geri dönsün. Biz kadınlar, gücün simgesiyiz.
Çok yakınlarımızı kaybettik ama yerimizi yurdumuzu terk etmiyoruz. En büyük sıkıntımız koordinasyonsuzluk, plansızlık. Biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama engel olmaya çalışanlar oluyor. Burada umudu biz kadınların çabası yeniden yeşertecek. Her şeye rağmen hayat devam ediyor. Ve hepimiz biriz artık. Umut biterse her şey biter.
"Bunun altından kalkarız ama destek gerek"
Hatay Kadın Girişimciler Derneği (KAGİD) Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Kıral: Çok perişanız. İlk iki gün çaresizlik bizi bitirdi. İnsanların enkazda olduğunu görmek, elimiz kolumuz bağlı öyle beklemek bizi bitirdi. Şimdilerde hijyenle ilgili çok büyük sıkıntı var. İç çamaşırı büyü ihtiyaç. Havalar ısınmaya başladıkça salgın hastalıklar başlayacak, zaten inanılmaz sağlıksız bir hava var. Motivasyon çok düşmüş durumda.
Antakya kadını bunun altından kalkar ama destek vermek gerek. Nane ve kekiğimiz var, çok verimli, onlar işlenebilir. Dut ağaçlarımız, ipekböceklerimiz duruyor, teçhizat desteği ile üretim canlandırılabilir. En az 1-2 yıl sürecek toparlanmak ama başlamak bitirmenin yarısıdır.
Antakya’ya dışarıdan kimseye destek verilmemeli, bu bölgenin yapısı bozulmamalı, çok özel bir insan bileşeni vardır Antakya’nın. Bu değişmemeli. Kayıplarımız çok, sayfalar yetmez ama bu bölge üretimin güçlü olduğu, Prada’ya fason ayakkabı üreten, Ortadoğu’ya tahta işlemeciliği üreten bir bölge… Yeniden ayağa kalkacağız.
"Çok buruk bir 8 Mart"
Ancak ülkemizi sarsan deprem felaketinin ardından bu 8 Mart’ta aklımız, fikrimiz, kalbimiz deprem bölgesindeki kadınlarla birlikte. Dolayısıyla çok buruk bir 8 Mart geçiriyoruz. Bildiğiniz üzere ben Elazığlıyım. 2020 yılında yaşadığımız Elazığ depreminin yaralarını daha tam saramamışken bu büyük deprem felaketini yaşadık. Depremde Elazığ’da değildim ama hemen bölgeye gittim.
Öncelikli olarak arama kurtarma sonra barınma, gıda ve ısınma konusunda gerek Seza Çimento gerek yönetim kurulu üyesi olduğum TÜRKONFED, Türk Çimento ve Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası gerekse de başkanlığını üstlendiğim FIRATSİFED ve ELİKAD aracılığıyla elimizden gelen tüm desteği verdik, vermeye de devam edeceğiz. Kadınlar maalesef deprem ve diğer afetlerden hem sosyal hem de ekonomik yönden en çok etkilenenlerin başında geliyor. Şu anda ülkemiz genelindeki dayanışma ruhu ve dünyanın dört bir yanından gelen destekler ile yaraları hep birlikte saracağımıza dair umudumuz sonsuz.
Her şeyden önce kadınların ve ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Beslenme, barınma, hijyen hala büyük bir sorun. Bunun akabinde de kadınların işlerine, hayatlarına geri dönmeleri için hep birlikte çabalamalıyız. Kadınlar kararlılıkları, cesaretleri, güçlü duruşları ile öncelikle ailelerini, sonra işlerini, şehirlerini, bölgeyi ve ülkeyi ayağa kaldırabilir.
Ancak bunun için gerek ekonomik gerek psikolojik olarak toparlanmaları ve çok yönlü olarak güçlendirilmeleri için her türlü desteğin verilmesi gerekiyor. Başta bu zor koşullarda bile büyük bir dirayetle ayakta duran deprem bölgesindeki kadınlar olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
"Büyük travma yaşayan kadınlar bir umut arıyor"
Bizler de sivil toplum örgütleri olarak depremin ilk anından itibaren bölgedeki çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Elbette ki depremlerden tüm Türkiye etkilendi. Bu süreçte kadınlar ve çocukların daha çok mağdur olduğunu belirtebiliriz. Ailelerini kaybeden kadınlar geriye kalan aile bireyleri, yakınları için tam anlamıyla çırpınıyor. Kadınlar için rutin ev işleri çadırda da dışarıda da devam ediyor. Büyük bir travma yaşayan kadınlar, bu süreçte çocuklarının psikolojini düzeltebilmenin telaşını da yaşıyor.
Ekonomik hayatın durduğu deprem bölgesinde kadın girişimcilerin oluşturduğu ekosistemin bir şekilde devam etmesi sağlanmalıdır. Girişimci kadınlarla birlikte yeni girişimci kadınları belirlemek ve ekonomik döngüye adapte edebilmek için yoğun bir uğraş veriyoruz. Akut olarak tarımla ilgili çalışmalara da başlayacağız. Girişimci kadınların öncelikle bölgelerine olan kazanımlarını sağlamak üzere detaylı bir çalışma içerisindeyiz. Kadın emeği ile hem bölge hem de ülke ekonomisine destek olmak üzere gayret sarf ediyoruz. Bu kapsamda yerli ve yabancı yatırımcıların ilk tercihinin de deprem bölgesi olmasını ümit ediyoruz.
Zaman kaybedilmeden bölgenin yeniden yapılanması ve hayatta kalan insanlarımızın yeni bir umutla hayata sarılmasına olanak tanınmalıdır. Ayrıca iş ve meslek sahibi kadınlar ile girişimci genç kadınlar için kalkınma projelerinin hayata geçirilmesini bekliyoruz.
Psikolojik ve lojistik destek olmak üzere yakınlarını kaybeden çocukların ve deprem nedeniyle diğer illere nakledilen 166 bin 238 öğrencinin topluma kazandırılması da büyük önem taşıyor. Acıların paylaşıldıkça azalacağına olan inancımla hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ülkemize baş sağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
"Hizmet alımında kadınlar önceliklendirilmeli"
Bu süreçte sadece kadınlar değil çocuklar ve gençler için de başta eğitim olmak üzere sosyal, kültürel ve toplumsal alanda projelerimizi deprem bölgesine özel olarak uygulayacağız.
"Birlikte düzeleceğiz"
"Örnek model oluşturabiliriz"
"Mücadeleyi sürdürüyoruz"
“Kadınlar haklarını korumaya ve anlatmaya devam etmelidir”
“Ancak birlikten doğan güçle iyileşebiliriz”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü eşitliğin sağlanmasına olan ihtiyaca yüksek sesle vurgu yaptığımız bir gün olarak konumlandırıyoruz. Bu sene de olağan şartlarda geçtiğimiz yıllardaki gibi bu kapsamda hazırladığımız iletişim kampanyamızı kamuoyu ile paylaşacaktık. Ama şu an olağan şartlarda değiliz. Ülkemizi yasa boğan deprem sonrasında bölgedeki yaraları sarmaktan daha öncelikli bir konu olmadığı gerçeğiyle hareket ettik. Bölgeye yönelik yaptığımız ayni ve maddi destekleri daha sürdürülebilir projelerle devam ettirmenin yolunu aradık. Afet zamanlarında kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi kırılgan gruplar için var olan risklerin arttığı bir gerçek. Biz de bu alandaki bilgimizi ve enerjimizi hızla bölgenin ihtiyaçlarına yönelttik. Ve bölgeye yönelik olarak Mor Yerleşke projesini hayata geçiren Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) ile güçlerimizi birleştirdik. Mor Yerleşke projesiyle öncelikle kadın ve çocuklar olmak üzere bölgedeki kırılgan grupların yanında olacağız.
Mor Yerleşkeler; emzirme odaları, çocuklar için aktivite alanları, psikolojik danışmanlık ve daha birçok desteği barındıracak yapıları ile kadınlarımızın, çocuklarımızın, yaşı nedeniyle bakıma ihtiyaç duyan büyüklerimizin, engelli bireylerin koşullarını iyileştirmeye, en temel ihtiyaçlarını sağlayarak psikososyal açıdan güvenli alanlar yaratmamıza imkân verecek. İlk aşamasında 14 yerleşke ile destek verdiğimiz projenin yaygınlaştırılması daha çok kadın ve çocuğa ulaşabilmek büyük önem taşıyor. Bu sebeple herkesi projenin büyümesine katkı sağlamaya davet ettik. Çünkü ancak birlikte, birlikten doğacak güçle iyileşebileceğimize inanıyoruz. Bu yıl 8 Mart Kadınlar gününü bu inançla, umutla yeniden kuracağımız gelecek hayaliyle karşılıyoruz. Ancak ve ancak kadın iyileşirse dünyanın da iyileşeceğini biliyoruz.
Türkiye’de kadınların, kız çocuklarının hak ettiği güvenli geleceğe, eşit yaşam koşullarına kavuştuğu güne kadar bu alanda konuşmaya, elimizi taşın altına koymaya, gücümüzün yettiği her alanda projelerle varlık göstermeye devam edeceğiz.
“Her kadın çalışan bize güç katıyor”
Pınar Süt olarak, cumhuriyetimizin 100’üncü yılında üst yönetimimizin yüzde 53’ünün, yöneticilerimizin yüzde 39’unun ve tüm çalışanlarımızın yüzde 20’sinin kadınlardan oluşmasından gurur duyuyorum.
Kadının güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini destekliyoruz, 2012 yılında “BM Kadının Güçlenmesi İlkeleri CEO Destek Beyannamesi’ni imzalayan markalar arasına yer alarak kadının iş yaşamına kazandırılması konusuna daha çok odaklanıyoruz.
Üreticilerimiz, tedarikçilerimiz, bayilerimiz ve çalışanlarımızla birlikte 500 bin kişilik bir ekosisteme sahibiz. Ekosistemimiz içinde yer alan her kadın çalışan bize güç katıyor.
Üretimin gücüne inanıyor, kadınlarımızın etkin olduğu süt çiftçiliğini destekleyecek adımlar atmaya devam ediyoruz. Pınar Enstitüsü aracılığıyla süt çiftçilerimize “Sütümüzün Geleceği Bilinçli Ellerde” projesi ile bugüne kadar binlerce kadın süt çiftçimize hayvan sağlığı, hayvan besleme ve hijyen eğitimleri verdik. Çalışanlarımızdan, tüketicilerimize, bayilerimizden süt çifçilerimize kadar her platformda kadınlarımızı destekleyici faaliyetlere önem veriyoruz.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan, tarım ve hayvancılık adına büyük öneme sahip 11 şehrimizi derinden etkileyen deprem felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Yaşar Topluluğu ve Pınar olarak afetin yaşandığı bölgelere desteklerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Bu şehirlerde Pınar Süt’le çalışan tüm çiftçilerimizin üretim faaliyetlerine devam etmeleri adına yanlarında olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Süt sektöründe Türkiye’nin öncü markası olarak bölgesel kalkınmayı destekleyerek geliştirmeye devam edeceğiz.
Diğer yandan geçtiğimiz günlerde Kurucumuz ve Onursal Başkanımız Selçuk Yaşar’ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Selçuk Yaşar, bu ülke için çok büyük bir değerdi. Ülkemize kazandırdığı eserlerle, topluma katkısıyla, Türkiye sevgisiyle hepimize örnek olan değerli büyüğümüz Selçuk Yaşar, fikirleri, ilkeleri ve değerleri ile bizlere rehber olmaya devam edecek.
“Hayatını yeniden kuracak insanlara destek için herkese düşen bir rol var”
Oysa bu yıl çok özel bir dönemden geçiyoruz. Çok büyük bir felaket yaşadık. Kentlerimiz yıkıldı, canlarımızı kaybettik. Depremde kaybettiklerimizin acısını en derinde hissediyoruz. Ülke olarak, deprem bölgesinde hayatı yeniden canlandırmak için insanüstü bir mücadele veriyoruz.
Asıl sorumluluğumuz ise enkaz kaldırıldıktan sonra başlayacak. Orada kalanlar, başka şehre göçen fakat aklı-yüreği memleketinde olanlar için kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini biliyoruz.
Bu tür afet durumlarında en olumsuz etkilenenler, kadınlar ve çocuklar oluyor. Afetler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştiriyor. Bu depremde de maalesef öyle oldu. Deprem bölgesine yaptığım ziyaretler sırasında birçok kadınla, gençle konuştum, beklentilerini dinledim, isteklerini duydum. Temel ihtiyaçların ötesinde, en büyük sıkıntının işsizlik ve eğitim olduğunu tüm açıklığıyla gördüm. Bu kadınların, hayata sarılacakları bir işleri olmalı. Çocukların ve gençlerin eğitimleri asla yarıda kalmamalı. Onların umutlarını her daim canlı tutmak zorundayız.
‘Sorundan değil sorumluluktan beslenen’ çalışma yaklaşımımızla Gruptaki tüm şirketlerimiz ve arkadaşlarımla birlikte, bölgedeki işsizlik ve eğitim sorununa ilişkin neler yapabileceğimize odaklandık. 32 yıldır, özellikle bu iki başlık altında çok güzel projeler gerçekleştiren Kale Seramik Vakfımız eliyle, deprem bölgesinde etki odaklı çalışmalar yapabileceğimizi düşünüyorum.
Yine bu yıl Gruptaki kadın çalışma arkadaşlarımız, Kadınlar Günü için özel bir kutlama istemediler. Onların ortak talebi üzerine bütçemizi, deprem bölgesindeki dördüncü gündüz bakım evimizi hayata geçirmek için kullandık. Çocukların gözlerindeki ışıltı gerçekten görülmeye değerdi. Kale Grubu kadınları da böylece dayanışmanın güzel bir örneğini sergilediler.
Bu işin altından da yine kadınıyla erkeğiyle bir ve bütün olarak kalkacağız. Hayatını yeniden kurmaya çalışan insanlarımızın hayat damarı olacağız. Bu noktada her bireyin, her şirketin, her sektörün üstleneceği çok değerli bir rol olduğuna inanıyorum. Biz Kale Grubu olarak, kadınların ve aydınlık yüzlü gençlerin her zaman yanında olacağız.
“Deprem kadın istihdamını da vurmasın”
Öte yandan, 10 yılda kadın istihdamında yalnızca yüzde 5 oranında artış sağlayabilmiş olmamız, kamu tarafında atılması gereken uygulamalar olduğunu da açıkça ortaya koyuyor. Kadın istihdamını artıracak teşvik uygulamalarını hayata sokmalıyız. Çocuk ve yaşlı bakım işlerini kadının omzundan alacak kreş ve yaşlı bakım merkezlerini yaygınlaştırmalı ve bu hizmetleri ulaşılabilir kılmalıyız. Ekonomiye kadının eşit katılımı ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konular kalkınmamız için kritik önem taşıyor.
Deprem bölgesinde kadın
Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi’nce Kasım 2019'daki araştırmasına göre, Adana’da kadınlar tarımda yüzde 42.1, hizmet sektöründe yüzde 32.99 oranında; Hatay ve Kahramanmaraş’ta tarımda yüzde 41.1, hizmet sektöründe yüzde 32.04 oranında; Gaziantep, Adıyaman ve Kilis’te tarımda yüzde 36.52, hizmet sektöründe yüzde 27.2 oranında; Şanlıurfa ve Diyarbakır’da tarımda yüzde 40.74, hizmet sektöründe yüzde 22.91 oranında, Malatya ve Elazığ’da ise tarımda yüzde 48.37, hizmet sektöründe yüzde 27.09 oranında yer alıyorlar.
Dünyanın en güçlü kadınları içinde tek Türk Güler Sabancı
27 AB ülkesi ile 450 milyon Avrupalıyı temsil eden ve üç yıl önce komisyonun ilk kadın başkanı seçilen von den Leyen, 24 Şubat 2022’de başlayan Ukrayna Savaşı’ndaki öncü rolüyle birinci ilan edildi. 64 yaşındaki Alman liderin Çin’e de kafa tutması geçen yılın en çok konuşulan olayların başında geliyordu.
Listede bir Türk var, o da 81’inci sıradaki Güler Sabancı. Listenin en genç ismi, 79’uncu sırada yer alan 33 yaşındaki şarkıcı Taylor Swift. Onu, 73’üncü sıradaki 35 yaşındaki şarkıcı Rihanna izliyor.
6 Hintli’nin yer aldığı son listenin 100’üncü sırasında ise İranlı Mahsa Amini bulunuyor. Amini’nin gözaltında öldürüldüğü 16 Eylül 2022’den bu yana İran’da her gün sokak gösterileri düzenleniyor.
"Kadın ve finans"
Ben mesleğim ve uzmanlığım gereği kadın ve finans, kadın ve finansal okuryazarlık, kadın ve sermaye piyasaları üzerine yazmayı anlamlı buldum.
Finans sektörünün özelinde baktığımızda kadının işgücünde temsil oranının % 50’yi aşarak birçok sektörü geride bıraktığını görmekteyiz. Buna rağmen finans hala erkek egemen bir iş kolu olarak akla geliyor değil mi? Bunun başlıca nedeni kadının finans sektöründe üst basamaklara tırmanması ve karar alıcı pozisyonlara yükselmesindeki yetersizliktir. Finans dünyasında kadın liderlerin sayısının azlığı önemli bir konudur.
Bu konudaki gelişimi hızlandırmak için neler yapılması gerektiğini bizzat kadın finans yöneticilerine soran Deloitte Türkiye ve CFA Türkiye ekibinin bulguları şunlara işaret etmektedir.
Çalışanlar için rol model olabilecek finans dünyasındaki kadın lider örneklerinin görünürlüğünün arttırılması
- Esnek/uzaktan çalışma olanakları
- Formal ya da informal mentorluk programları
- Tanımlanmış kariyer planı
- Kişiye özel kariyer seçenekleri, eğitim ve gelişim programları
Konunun ele alınabileceği ikinci katman ise finansal kapsayıcılık. Hem dünyada hem ülkemizde servet erkeklerin elinde birikiyor. Tasarruf ve yatırım daha çok erkekler tarafından yapılıyor. Araştırmalar Dünya çapında yaklaşık 2 milyar insanın finansal hizmetlere erişimi bulunmadığını, Türkiye'de ise kadınların %55'inin bankacılığa erişimi olmadığını, yani banka hizmetlerine, tasarruf veya sigorta ürünlerine erişimlerinin olmadığını göstermektedir. Demek ki bu alanda kat edilmesi gereken mesafe tahmin ettiğimizden çok daha fazla.
Kadınlar cephesinde finansal kapsayıcılığın artması şüphesiz finansal okuryazarlık çalışmaları ile yakından ilgili. Son yıllarda başta bankalar olmak üzere pek çok kamu ve özel sektör kuruluşunun ve STK’nın bu alana yoğunlaştığını memnuniyetle görmekteyiz. Ama rehavete kapılmak için henüz çok erken. Bu alandaki çalışmaların hız kesmeden devam etmesi şart. Kadınların temel finansal konularda bilgilendirilmesine, finansal riskleri okuyabilme, riski bölebilme, doğru yatırım yapabilme gibi konularda eğitilmesine hala ihtiyaç var.
Finansal okuryazarlık ve finansal özgürlük yolunda kadınlar için ne yapılsa az.
“Rol model kadınlarımızın sayısını artırmalıyız”
“Afette kadın olmak işte kadın olmaktan daha zor”
"Bu 8 Mart’ta dayanışma daha da önemli"
Globelink Ünimar olarak, depremin ilk anından itibaren kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve paydaşlarımızla yakın iletişim ve iş birliği içerisindeyiz. İlk gün Ahbap Derneği ve AFAD’a nakdi destekte bulunurken bölgede görev alan çalışanların ve gönüllülerin ihtiyaçları doğrultusunda; içme suyu, gıda ürünleri ve ihtiyaç duyulan malzemelerin afet bölgesine gönderilmesinde görev almaya devam ediyoruz. İhtiyaçların giderilmesi çok önemli olsa da yaşamı yeniden yeşertecek projelere destek vermek de oldukça kıymetli. 8 Mart’ta umut her zaman var mottosu ile Türk Eğitim Vakfı’nın Yarıda Kalmasın projesine destek olarak afetzede öğrencilerimizin eğitimine burs fonu ile destek olduk. İlerleyen dönemde bölgeye yönelik çalışmalara destek olmaya devam edeceğiz.
“Bir yıllık emekli maaşımızı depremzede kadınlar için gönderelim”
Kadının iş dünyasında olmasının ekonomik katkıları çok değerli. Biz ‘Bu da yetmez’ diyoruz. Kadınlar daha çok yönetici, girişimci noktasında olmalı. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde bütün dünyadan önce aldığımız bu hakları kullanmak ve çalışmak zorundayız. Kadın yöneticilerin daha fazla olması için elimizden geleni yapıyoruz. Kadınlarla ilgili konuların sadece seçim dönemlerinde ya da dünya kadınlar gününde gündeme gelip sonra unutulmaması için hepimize önemli görevler düşüyor. Unutmayalım ki sürdürülebilir büyümenin en önemli kilit noktalarından biri istihdam ve bu kilidi açacak en önemli anahtar da kadınlarımızdır.
“Kadın istihdamı en önemli konumuz”
NG Grup olarak biz depremin ilk gününden itibaren deprem bölgesine yönelik desteklerimizi başlattık ve aralıksız devam ediyoruz. Nafi Güral Eğitim Vakfı olarak AFAD’a 5 milyon TL nakdi bağışta bulunduk. Hatay Bölgesinde kullanılmak üzere 250 konteyner sipariş ettik.
Valiliğimiz ve AFAD tarafından NG Afyon otelimize gönderilen depremzede vatandaşlarımızı misafir etmeye devam ediyoruz.
NG Grup olarak gerek otellerimizde gerek fabrikalarımızda kadın istihdamı her zaman öncelikli konularımızdan oldu. Çalışanlarımızın önemli çoğunluğu kadınlardan oluşmakta. Depremin yaralarının sarılması için de kadınlardan çocuklara, öğrencilerden engelli bireylere kadar toplumun her kesiminin ihtiyaçlarının karşılanması ve ümitlerin yeşertilmesi çok önemli. Bu noktada yapılan çalışmaların elimizden geldiğince içinde olduk ve Nafi Güral Eğitim Vakfı aracılığıyla üzerimize düşenleri yapıyoruz. Bölgedeki kadınların eğitimlerini, girişimlerini destekleyecek her projenin çok değerli olduğu yadsınamaz bir gerçek. Önümüzde uzun bir yol var ve el birliği ile bunların üstesinden geleceğimize inanıyoruz.
"Kadınların alın teri paha biçilemez"
TARSİM Genel Müdürü Serpil Günal: Ellerinin değdiği her şeyi güzelleştiren, zengin bakış açılarıyla toplumsal hayata değer katan, yeni nesillerin yetişmesinde çok önemli bir rol üstlenerek; geleceğe anlam katan, tüm kadınlarımızın emekleri, alın teri ve çabası paha biçilemez bir değer…
Çok kısa bir süre önce ülkemizi derinden etkileyen büyük bir deprem afeti yaşadık. Bir daha böyle afetler yaşamamamız ümidiyle..
Başta cesaret ve güçleriyle her türlü zorluğa karşı dimdik ayakta duran deprem bölgesindeki kadınlarımız olmak üzere, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım.
“Bu zor günlerin üstesinden geleceğiz”
Kadınlar deprem bölgesinde hayatı yeniden kurmak için her zaman olduğu gibi canla başla çalışıyor. Biz de Teknosa olarak bu zor yolculukta kadınları destekleyecek projeleri hayata geçirmek üzere hazırlıklarımızı yapıyoruz. ‘Kadın için Teknoloji’ projemiz başta olmak üzere bölgedeki kadınları, çocukları ve gençleri kapsayacak sürdürülebilir çalışmaların içinde olacağız.
Deprem felaketi hepimizi derinden yaraladı. Çok zor günlerden geçiyoruz ama umudumuzu kaybetmeden el ele vererek, bu zor günlerin de üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Teknosa olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde depremden etkilenen kadınlarla dayanışma ağımızı büyütüyoruz.
2021 yılında Sabancı Vakfı ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) iş birliğiyle şiddet gören ve teknolojiye erişimi kısıtlı kadınlar için bir toplumsal farkındalık ve dayanışma hareketi başlatmıştık. “Kadın için Teknoloji, Hepimiz için Dayanışma” mottosuyla başlayan proje kapsamında herkesi çekmecesinde duran, kullanmadığı akıllı telefonları bağışlayıp, şiddet gören kadınların seslerini duyurabilmelerine katkı sağlamaya davet etmiştik. Şimdi bu projemiz ile deprem bölgesindeki kadınlara öncelik verip genişletiyoruz. Mağazalarımıza bağış olarak getirilen telefonların tamir ve bakımlarını yaparak, Sabancı Vakfı desteği ve TKDF aracılığıyla bölgedeki kadınlara ulaştıracağız.
Ayrıca Mart ayı boyunca tüketicilerimizin yapacağı her akıllı telefon bağışına ek Teknosa olarak biz de bir akıllı telefon bağışlayacağız. Bölgedeki iletişim ihtiyacını çok önemsiyoruz. Toplumumuzun da kampanyaya hassasiyetle yaklaşacağına inanıyoruz.
Yine 8 Mart kapsamında, Habitat Derneği iş birliğiyle 16 yıldır sürdürdüğümüz ‘Kadın için Teknoloji’ projemizin katılımcılarından da olan Mimoza Kadın Derneği ile deprem felaketi nedeniyle Mersin’e yerleşen ailelerimizin ihtiyaçlarına destek oluyoruz. Gıda ve hijyen paketlerimizi bölgeye ulaştırmaya başladık. 8 Mart’ta “Birlikte daha güçlüyüz” diyoruz.
“Mesleği belirleyen cinsiyet değil eğitimdir”
Gedik Holding kaynak, döküm, vana gibi sanayi kollarında faaliyet gösteriyor. Ayrıca 12 yıl önce Gedik Eğitim Vakfı çatısı altında kurulan ve gurur duyduğumuz bir üniversitemiz, İstanbul Gedik Üniversitesi var. Ben holdingin yönetim kurulu başkanı ve üniversitemizin mütevelli heyet başkanı olarak babamın bıraktığı yerden bayrağı daha yükseklere taşımak için var gücümle çalışıyorum.
İş hayatında kadın olmanın elbette zorlukları var ancak ben işin cinsiyeti olmadığını düşünüyorum. Çalışan, oturduğu koltuğun hakkını veren, eğitimli ve tecrübeli kadınlar erkeklerle eşit başarıları hatta daha iyisini ortaya koyabiliyor.
90’lı yıllarda elimi taşın altına koyup ihracat hamlemizi başlattım. Kaynak sektöründe ilk ihracatı Gedik Kaynak yaptı. O günden bu yana büyük yol katettik. İlk olarak Avrupa ülkelerine başladığımız ihracatımızı bugün geniş bir coğrafyada 100’den fazla ülkeye taşımış durumdayız.
Şirketlerimizin yolculuğunda her zaman eğitimin tecrübenin ve aklın gücüne inanarak ilerledim. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. İyi derecede İngilizce biliyorum. Aile şirketimizde babamın yanında piştim, yıllar içinde tecrübe kazandım. Bu nedenle kadın olmanın hiçbir dezavantajını yaşamadım. 2 kız çocuğu annesiyim. Kızlarımı da bu bakış açısıyla yetiştirdim. Diğer yandan şirketlerimizdeki kadın çalışanların sayısını artırmak için de çaba sarf ettim. Gedik Holding’de çalışan kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip ve performanslarını gösterebilmeleri için imkanları var.
“Mesleğin cinsiyeti olmaz, eğitimi olur” mottosuyla son 3 yıldır kadınlarımıza meslek edindirmek için ücretsiz kadın kaynakçı eğitimleri düzenliyoruz. Sanayinin kaynakçıya çok ihtiyacı var.
“İstikrarlı büyümede kadın çalışanın rolü büyük”
Büyük bir felaket yaşadığımız bu günlerde yaraları sarmaya çalışırken kadının yapıcı, iyileştirici gücüne yine tanık oluyoruz. Bir çadırı ev yaparken, bir bebeğe sahip çıkarken, yoktan varetmeye çalışırken…
İşte bu nedenlerle toplumsal hayatta kritik role sahip olan kadının ekonomik hayatta işgücüne katılımının artması da çok önemli.
Arkas olarak kadın istihdamına ve fırsat eşitliğine her zaman önem verdik. Erkek egemen olarak bilinen denizcilik ve lojistik sektöründe kadınlarımızın başarılarına tanıklık etmekten büyük mutluluk duyduk. Arkas Holding’in istikrarlı büyümesinde de kadın çalışanlarımızın katkısı büyük. 2022 sonu itibarıyla Arkas Holding yönetim merkezinde beyaz yakalı çalışanlarımızın içinde kadın çalışan oranımız yüzde 40’a, Kadın Yönetici oranımız yüzde 36’ya ulaştı.
Lojistik sektörü şirketlerimizde ise üniversitelerin lojistik, uluslararası ticaret, işletme ve lojistik bölümlerinden mezun olan gençleri genç yetenek programına alıyoruz. Programımıza bugüne kadar dahil olan gençlerin yüzde 53’ü kadın oldu. Sevginin iyileştirici gücü ile birlik olarak her şeyin üstesinden geleceğimize inancım sonsuz. Bu önemli günde tüm dezavantajlara rağmen üreten çalışan, fırsat bulan tüm kadın emekçilerin gününü kutluyorum.
“Kadın hayatın her alanında güçlü var olmalı”
Bu zorlu günleri birlikte atlatmak, yaralarımızı sarmak üzere, felaketin ilk gününden itibaren bir dayanışma içerisinde çalışmamızda turizm sektöründeki girişimci, yönetici ve çalışan kadınların çok büyük ve değerli bir payı var. 6 Şubat depremi sonrasında, önce ülkemizin sonra da sektörümüzün yaraları sarma sürecinde turizm sektöründeki kadınların ön aldıklarını gururla gözlemledik. Dünya genelinde kadınlar girişimcilerin yüzde 34’ünü oluştururken Türkiye’de yüzde 13 ile sınırlı kalıyor. Cumhuriyeti ve kadın-erkek eşitliğinin temellerini armağan eden Büyük Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabilmenin ancak kadınların sektörel, ekonomik ve toplumsal hayatın tüm yönlerine tam ve eşit katılımıyla ve kadının hayatın her alanında güçlü bir konumda yer alması düşüncesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu kapsamda, kadınların sosyal ve ekonomik konumlarını iyileştirmek için çalışmalara devam etmeliyiz. Kadınların işgücüne katılımının artırılmasında turizm sektörünün ön plana çıkartılması gerektiğinin inancındayız.
“Kadınlar ekonomiyi yeniden ayağa kaldırır”
“Kadın varsa umut da vardır”
Kütahya Porselen olarak, Kadınlar Günü vesilesiyle umut dolu yarınlar için geleceğin güçlü kadınlarının eğitimine de katkı sağlamak istedik ve son derece anlamlı bir sosyal sorumluluk projesine imza attık. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Anadolu’da Bir Kızım Var” burs projesine destek olduk. 3 Mart-3 Nisan tarihleri arasında Kütahya Porselen internet sitemizde oluşturulan ilgili kategoriden yapılacak alışverişlerden elde edilecek gelirin tamamını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Anadolu’da Bir Kızım Var” burs projesine bağışlayacağız.
Diğer yandan içinde bulunduğumuz bu zor günleri aşabilmek adına hepimizin büyük sorumluluk bilinci içerisinde hareket etmesi ve afet bölgesi için desteklerini sürdürmesi son derece önemli. NG Grup olarak bölgenin ihtiyaçlarını ilk günden beri yakından takip ediyor ve ihtiyaçları karşılamak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Bu konuda tüm imkânlarımızı seferber ettik. Felaketin gerçekleştiği ilk günden itibaren deprem bölgesine yönelik desteklerimizi vakit kaybetmeksizin başlattık. NG ailesi olarak depremin hemen ardından ısıtıcı, ayakkabı, hijyen malzemesi, giysi, battaniye, gıda kolilerinden oluşan yardım malzemelerini topladık ve afet bölgesine gönderdik.
Eğitimin ülkenin geleceği açısından ne derece önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu kapsamda depremzede çocukların eğitim harcamalarında kullanılabilmesi için AFAD’a 5 milyon TL nakdi bağışta bulunduk. İl valilikleri ve AFAD ile koordineli şekilde depremzede vatandaşlarımızı depremin 4. gününden itibaren NG Afyon otelimizde ağırlamaya başladık.
Kütahya Konteyner Kent projesine katkı sağlamak amacıyla Hatay Bölgesinde kullanılmak üzere 250 konteyner sipariş ettik. Afet bölgesinde kurulan konteyner kentlerin sofra eşyası ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla hazırladığımız paketleri yetkili kurum ve dernekler ile koordinasyon içerisinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya devam ediyoruz.
“Kadınların güvenliklerinin korunması için önlem alınmalı”
“Bir kadın değişirse, bütün dünya değişir”
“Hep birlikte daha iyi bir gelecek yaratacağız”
Dünyada ve ülkemizde, kadınların iş hayatında daha fazla yer aldıklarını, çalıştıkları iş alanlarının çeşitlendiğini, yönetsel görevlerde de daha etkin olduklarını görüyoruz. Cesaretlendirmek ve iyi mentörlerle kadınların güçlü yönlerini iş yaşamına aktarmalarına fırsat vermek, fırsat eşitliği yaratmak önemli. 2022 yılı verilerine göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı %35 seviyesinde. Eğitim seviyesinin yükselmesi ve kadınlara fırsat eşitliği tanınmasıyla iş gücüne katılım oranının da çok daha iyi seviyelere gelebileceğine inanıyorum. Son yıllarda gözlemlediğim bir diğer konu da, kadın girişimci sayısındaki artış. Kadınlar, yeteneklerini ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarmak için daha fazla çaba gösteriyor ve yeni girişimlere imza atıyorlar. Cesaretle attıkları bu adımlar, Türkiye ekonomisine de katkı sağlıyor.
Yaşar Topluluğu olarak kadınların iş yaşamında güçlenmesi, farklı beceriler kazanarak iş alanlarını çeşitlendirmeleri, kadın çalışan oranının artırılması yönünde projeler yürütüyoruz. Çalışanlarımız içinde kadın oranı %19 seviyesinde ve her geçen yıl artıyor. Yöneticilerimiz arasında kadın oranı %27. Yönetim Kurullarımızda kadın oranı %40 seviyesinde. STEM alanında çalışan mühendisler içinde kadın oranı %51 iken Ar- Ge çalışanlarımız içinde kadın oranı %40. Her geçen yıl bu oranların artması memnuniyet verici. Kadınların, farklı bakış açıları, sezgileri, empati yetenekleri, dirençli ve sabırlı olmaları ile yaşama ve işe değer kattıklarına inanıyorum.
Kadınlar çeşitli alanlarda zorluklarla karşılaşıyor. Çok yakın zamanda yaşadığımız ve hepimizi derinden etkileyen deprem felaketi ile kadınların bakım, barınma ve hijyene yönelik zorluklarının arttığını görüyoruz. Bu konuda da desteklerin artmasının sorunun çözümünde etkili olacağını düşünüyorum. Bölgede sayıları oldukça fazla olan kadın girişimcilerin depremle birlikte kaybettiklerini yeniden kazanmaları için üretime geçmeleri de, maddi ve manevi katkılar sağlayacaktır.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da kamu, özel sektör ve sivil toplumun iş birliği içinde hareket etmesi ile sorunların üstesinden gelecek, kadın ve erkeğin eşit ve birlikte çalıştığı bir yaşam sağlayacak, hep birlikte daha iyi bir gelecek yaratacağız.
“Pes etmemek gerekiyor”
“Yeni yaşam kadınlar öncülüğünde kurulacak”
Bana göre, hepimizi derinden etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler ile ardından gerçekleşen Hatay ve Malatya depremlerinde hayatını kaybeden tüm canlarımızı anma ve hayatta kalan kadınlarımız için, bu seneki 8 Mart, maruz kaldıkları ayrımcılığa, adaletsizliğe karşı çıkan seslerini daha çok duyma, onları daha çok dinleme, eşitliğe giden yoldaki engelleri aşmak için daha kuvvetli ve dirençli durma günüdür.
Deprem gösterdi ki depremde de en zor şey yine kadın olmak. Çocuk ve yaşlıların bakımlarını da üstelenen kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi afetlerin en çok etkilediği grubu temsil ediyor. Barınma ve güvenlik gibi diğer büyük sorunlarla uğraşırken, bir yandan da hem kendilerinin hem de çocuklarının temel ihtiyaçları için yoğun kaygı taşıyor; sorumluluk üstleniyor.
Yine de ilk günden beri deprem bölgesini bir an olsun terk etmeyen, yaraları sarmada kadınların öncülük ettiği muazzam bir toplumsal dayanışma var. Kadın hayat verendir, bir toplumu geleceğe kadınlar taşır. Bu zorlu günlerden sonra, dayanışmayı büyüten yepyeni bir yaşam yine kadınların öncülüğünde kurulacak.
Hem devletin hem sivil toplum kuruluşlarının hem de gönüllülerin, kısacası hepimizin öncelikli gündem maddesi bu ve uzun bir süre de bu olmalı. Kadınların bu zor şartlarda yükünü paylaşacağı alanlar yaratmak, kadınların yükünü toplum olarak hafifletmek zorundayız. Bu konuda her bireye her kuruma ayrı görevler düşüyor.
Deprem bölgesindeki kadınların önce sağlığını, barınmasını, ihtiyaçlarını, rehabilitasyonunu ve özgüvenini sağlamak gerekiyor. Çocuklarının rahatını ve aile sistemini oturttuktan sonra sıra bir sonraki kademeye geliyor. O da çalışmak. Depremzede kadınların istihdama, ekonomiye katılabilmesi için çeşitli mekanizmaları devreye sokmamız lazım. Kamu, meslek kuruluşları ve STK’lar tarafından iş birliğiyle bu konuya yönelik hızlıca planlama yapılmalı. Eğitim ve mentorluk sistemleri kurarak erkekler kadar istihdama dahil olabilecekleri potansiyeli hep birlikte yaratabilir, krizleri fırsata çeviren girişimci kadınları da bu sıkışmışlıktan çıkarabiliriz. Hepimizi çalışmak iyileştirecek. Eşit şartlar iyileştirecek…