Borç sarmalına giren çiftçi ‘destek’ istiyor
Tarım sektörü borç yükü altında. Sektörün faaliyetlerinin toplam katma değeri cari fiyatlarla 148 milyar TL iken, sektörün kullandığı banka kredisi 67 milyarın üzerine çıktı.
Abone olSergül KESKİN
İSTANBUL - Türkiye’nin üretim yöntemiyle gayrisafi yurtiçi hasılası, 2015 yılında cari fiyatlarla 1 trilyon 953 milyar 561 milyon TL oldu. Tarım sektörünü oluşturan faaliyetlerin toplam katma değeri ise cari fiyatlarla 148 milyar 288 milyon TL olarak gerçekleşti. Sektörün 2015 yılında kullandığı banka kredisi miktarı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 33.6 artışla 61.7 milyar TL. Bu yılın ilk beş ayında kullanılan kredi miktarı ile birlikte toplam kredi miktarı 67 milyar 23 milyon TL’ye çıkarken, kısa vadeli kredi miktarı 19.2 milyar, orta ve uzun vadeli kredi miktarı ise 46.1 milyar lira oldu. Tarım sektörünün takipteki kredi miktarının ise 1.6 milyar TL olduğu görüldü. Verilere göre kulanılan kredilerde kamu bankalarının payı yüzde 68.3, yerli özel bankaların payı yüzde 15.1, yabancı bankaların payı ise yüzde 16.6. Tarım kredilerinde Ziraat Bankası başı çekiyor. Banka kullandırdığı 33.4 milyar lira kredi ile yüzde 54.4 paya sahip. Ziraat Bankası’nın kullandırdığı kredinin yüzde 48.7’si Hazine destekli ve düşük faizli kredilerden oluşuyor.
Çiftçiler bu yıl devletten 11.6 milyar TL destek alacak
Bankacılık sistemi dışında Tarım Kredi Kooperatifl eri de 2015 yılında 4 milyar TL’si Hazine destekli düşük faizli olmak üzere yaklaşık 6.5 milyar TL kredi kullandırdı. Sektörün devletten aldığı destek ise geçen yıl yaklaşık 10 milyar TL iken, bu yıl 11.6 milyar TL’ye ulaşacak. Bu tablo, geçen yıl tarım sektörünün bir yılda ürettiği katma değerin yarısından fazla banka kredisi ve destekleme primi aldığını gösteriyor.
Çiftçinin içinde bulunduğu duruma ilişkin DÜNYA’ya değerlendirmede bulunan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçinin ezici çoğunluğunun yeterli sermayesinin bulunmadığını, tohumdan gübreye, mazottan ilaca her şeyi borçlanarak aldığını söyledi. Hasat zamanında da işçi ücretlerinin çiftçiye önemli bir masraf kapısı olduğunu dile getiren Bayraktar, “Çiftçi yıl boyu para harcıyor ama sadece hasattan sonra para elde ediyor. Bunun üzerine bir de tabii afet yaşanınca çiftçimizin bütün hesabı alt üst oluyor. Ödemelerini yerine getiremiyor. Nitekim, son birkaç yıldır yaşadığımız kuraklık, aşırı yağış, don, dolu başta olmak üzere doğal afetler çiftçimizi her açıdan çok zorladı. Zaten, mali açıdan kendini zor çeviren çiftçimiz, iyice sıkıntıya girdi. İyi bir hasat yapamayan çiftçimiz, elde ettiği gelirle de borçlarını kapatamadı. Devlet, düşük faizli kredileri son 5 yıldır ertelese de çiftçimizin kredi borç sorunu tam anlamıyla çözülemedi” diye konuştu.
Çiftçinin tarlada kalabilmesi kredi borçlarının çözülmesiyle mümkün
Çiftçinin kendi bankası olarak gördüğü Ziraat Bankası’nın tarıma kullandırılan kredilerde payının yüzde 54.4’te kalmasını doğru bulmadığını ifade eden Bayraktar, taleplerini şöyle sıraladı:
“Ziraat Bankası, tarımı ve çiftçiyi daha fazla desteklemeli, yüksek faiz ödemekten kurtarmalı. Çiftçimiz Ziraat Bankası’ndan kredi alamayınca, özel bankalara yöneliyor ve kredisine çok daha yüksek faiz ödüyor. Hazine destekli düşük faizli kredilere ulaşmak daha kolay olmalı. Kredi ihtiyacı göz önünde bulundurularak bu kredilere daha fazla kaynak aktarılmalı. Bu kredilerin sadece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifl eri aracılığıyla kullanılması uygulamasına son verilmeli. Bankalar arasında rekabet sağlanmalı. Bankaların talep ettiği, komisyon, ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası ve diğer masrafl ar konusunda yeniden düzenleme ihtiyacı var. Son dört yıldır doğal afetlerden ürünü yüzde 30’un üzerinde zarar gören üreticilerin düşük faizli kredi borçlarının ertelenmesine yönelik kararlar çıksa da tarımsal kredi borçlarının ödenmesinde yetersiz kaldı. Ayrıca, ertelemenin bir yıl olarak yapılması üreticilerin sorunlarına yeterince çare olmadı. Çiftçilerimizin tarımsal üretime devam edebilmeleri, tarlada kalabilmeleri, biriken kredi borçlarının çözüme ulaşmasıyla mümkün olacak.”
Bankalara borçlanma kredi miktarının 4 katını geçti
Türkiye Ziraatçiler Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin de tarımsal yurtiçi hasıla ve kullanılan krediler dikkate alındığında, tarım sektörünün bir yılda ürettiği katma değerin yaklaşık yarısı oranında banka kredisi ve destekleme primi aldığının görüldüğünü belirterek, şunları söyledi: “Bu oran yüksek bir orandır. Ancak bu tabloda en vahim nokta kredi miktarı ile destekleme miktarı arasındaki dengenin bozulmasıdır. Bankalara borçlanma, kredi miktarının 4 katını geçti. Bu tablo, destekleme miktarının yetersiz kalmasından doğmakta. Bilindiği gibi 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu’na göre tarımsal desteklemeler asgari GSMH’nın yüzde biri oranında olmak zorunda. Yukarıda verdiğimiz rakam bu oranın altında kalındığını açıkça gösteriyor. Bu tablonun ortaya koyduğu bir başka gerçek de, üreticinin bütçesinin açık verdiği ve bu açığın bankalara borçlanarak kapatıldığıdır. Bu durum, yapısı itibariyle sürdürülebilir değildir. Çünkü sürdürülebilmesi her geçen yıl daha yüksek miktarda borçlanabilme imkanı gerektirir. Oysa, tarım sektöründe kuraklık, ihracatta yaşanan sorunlar, bitki hastalıkları, doğal afetler gibi çok sayıda risk söz konusu. Bu risklere bağlı olarak üretimde görülen gerilemeler çiftçinin borçlanma limitini bir süre sonra sınırlar.”
Destekleme oranı 20 milyar sınırına çekilmeli
Öte yandan Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında görülen hızlı düşüşün özellikle Antalya bölgesinde yüksek katma değerli üretim yapan üreticileri yıkıma sürüklediğini ve bu durum sürdüğü sürece borç sorununun ciddi bir hal almasını engellemenin çok güç olduğunu dile getiren Yetkin, çiftçilerin bu yükün altından çıkması için ilk olarak destekleme miktarının artırılması gerektiğini söyledi. Yetkin, şu önerilerde bulundu: “Destekler en azından (yasa gereği) 20 milyar sınırına çekilmeli. Kredi faizleri düşürülmeli ya da sübvansiyolu krediler artırılmalı. Ülkede girdi fiyatları yüksek. Gübre, mazot gibi destekler de artırılmalı.”