Bank of Tokyo, BDDK'ya başvuruyor
Bank of Tokyo-Mitsubishi UFJ (BTMU), önümüzdeki ay BDDK'ya başvuru yapmayı planlıyor ve BDDK'nın onay vermesi halinde Ekim 2013'te faaliyete geçmeyi öngörüyor.
Abone olİSTANBUL - Bank of Tokyo-Mitsubishi UFJ (BTMU), Türkiye'de kuracağı alt kuruluş (Bank of Tokyo-Mitsubishi UFJ Turkey Anonim Şirketi) ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) onay vermesi halinde Ekim 2013'te faaliyete geçmeyi planlıyor.
Türkiye'deki BTMU, tek ortağı olarak tamamen BTMU'ya ait olacak 300 milyon dolar (TL cinsinden karşılığı) ödenmiş sermayeyle faaliyetine başlayacak ve toptan ticari bankacılık alanında faaliyet gösterecek.
BTMU Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Üst Yöneticisi (CEO) Shoji Nakano, konuya ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, Tokyo Mitsubishi UFJ Bankası'nın, Türk ve Japon otoritelerinin onayına tabi olarak yüzde 100 bağlı ortaklıkla Türkiye bankacılık sektörüne gireceğini belirterek, 26 yıllık varlığı ile "Türkiye'deki tek Japon bankası" olan BTMU'nun, İstanbul Temsilciliği Ofisi'ni 1986 yılında açtığını, Türkiye pazarındaki kararlılıklarını sürdürdüklerini söyledi.
Bu yıllar süresince BTMU'nun uluslararası kredi pazarlarına erişmek amacıyla finans kurumları ve kuruluşlar da dahil olmak üzere özel sektörde faaliyet gösteren çok sayıda şirketi desteklediğini vurgulayan Nakano, bankanın kaynak geliştirme stratejilerinde destek sağlayarak Türkiye Cumhuriyeti ile farklı şekillerde ve farklı zamanlarda işbirliği yapma şansına sahip olduğunu ifade etti.
Mart 2011'de işbirliği anlaşması imzalandı
İşbirliğinin, 2011 yılında ve 1992 ile 2000 yılları arasında Hazine Müsteşarlığı'nın ardışık 15 Samurai tahvil ihracına bankanın dahil olmasını içerdiğinin altını çizen Nakano, BTMU'nun ayrıca 1995 ve 2000 yıllarında Müsteşarlığın talebi üzerine önemli kulüp anlaşmalarında da Türkiye Cumhuriyeti'ni desteklediğini ve kilit altyapı projelerine katıldığını anlattı. BTMU'nun, Türkiye'de varlık gösteren pekçok Japon şirketini desteklemeye devam ettiğini dile getiren Nakano, işbirliğini güçlendirmek için bankanın Türkiye'de Japon yatırımlarının girişini artırmak ve iki ülke arasındaki iş ilişkilerini daha da geliştirmek amacıyla Mart 2011'de Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile bir işbirliği anlaşması imzaladığını hatırlattı.
Türkiye ekonomisinin gösterdiği performansa işaret eden Nakano, 2001 krizinden alınan dersler ve BDDK'nın politikaları sayesinde son ekonomik krizde bankacılık sisteminin dirençli olduğu ve iyi gittiğini söyledi.
BDDK'ya önümüzdeki ay başvuru yapılacak
Shoji Nakano, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu nedenlerle Türkiye, Avrupa ile Ortadoğu ve Afrika'dan oluşan gelişen pazarlar segmentinde önemli büyüme motorlarından biri olarak görülüyor. Diğer yandan Türkiye, BTMU'nun şube veya alt kuruluşunun bulunmadığı kişi başına GSYİH ve nominal GSYİH'de ölçüldüğü gibi en büyük ekonomidir. Tüm bunlara dayanarak BTMU, bir alt kuruluş vasıtasıyla Türkiye pazarına girmek için vaktin geldiğine inanmaktadır. Yüzde 100 paydaşımız olan Mitsubishi UFJ Finans Grubu ve Bankamız tarafından ilgili onaylar en üst düzeyde alınmış ve geçtiğimiz hafta bu bağlamda bir basın bülteni yayınlanmıştır. Önümüzdeki ay bankacılık ruhsatı için BDDK'ya başvurumuzu iletmeyi düşünüyoruz. BDDK'nın onay vermesi halinde alt kuruluşumuzun Türkiye'de Ekim 2013'te faaliyete geçeceğini öngörüyoruz. Türkiye'deki BTMU tek ortağı olarak tamamen BTMU'ya ait olacak ve 300 milyon dolar (TL cinsinden karşılığı) ödenmiş sermayeyle faaliyetlerine başlayacaktır."
Bankanın Türkiye'deki stratejileri kapsamında öncelikle Türkiye'de faaliyet gösteren Japon kurumsal müşterileri ele alacağını belirten Nakano, bugün itibariyle Türkiye'de yaklaşık 140 Japon şirketinin faaliyet gösterdiğini ve bu sayının önümüzdeki 5 ila 7 yılda üç katına çıkmasının beklendiğini, BTMU'nun çeşitli sektörlerde hizmet ve üretim şirketlerine hizmet vermeyi amaçladığını vurguladı.
Nakano, BTMU'nun aynı zamanda özel sektördeki ve kamu sektöründeki Japon olmayan birinci sınıf kurumlara ve holdinglere hizmet sunmak amacını taşıdığını, özellikle enerji, finans, telekom, altyapı ve kamu hizmetleriyle ilgilendiklerini, bankanın Türkiye'deki operasyonel varlığının iki ülke arasındaki iş hacmi ile ilişkilere önemli ölçüde katkıda bulunacağına ve ülkeye doğrudan yabancı sermaye girişini artıracağına inandıklarını söyledi.
"Sermaye artırımı işlerin gelişmesine bağlı"
Soruları da yanıtlayan Nakano, İstanbul dışında şube açmayı düşünmediklerini, KOBİ, doğrudan ve perakende bankacılıkla ilgili olmadıklarını, Türkiye'de çalışan Japon şirketleri desteklemek için buraya geldiklerini ifade etti. İstanbul'dan Japon şirketlerinin Türkiye'deki tüm faaliyetlerine rahatlıkla destek verebileceklerini vurgulayan Nakano, "5 yıl sonra İstanbul'da bir genel merkezimiz olacak. Bu, daha anlamlı gibi geliyor. Biz altyapı işlerindeki fırsatlarla da ilgileniyoruz. Türkiye hızlı büyüyor ve pekçok altyapı projeleri geliyor. Türkiye'de tek bir merkezde bulunmanın yeterli olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
300 milyon dolarlık sermayeyi artırıp artırmayacakları yönündeki soru üzerine de Nakano, şunları kaydetti: "300 milyon dolar başlangıç sermayesi, bizim için önemli bir unsur. Türkiye, büyük gelecek vaat eden bir ülke. 300 milyon dolar sermaye, BDDK'nın koşulu.... Biz bu sermayeyi artıracak mıyız? İşlerin gelişmesine bağlı olarak bu konu dikkate alınacak. Umuyorum 3-5 yıl içinde sermayeyi artırma durumuna gelebiliriz. Tabii ki Türkiye'de iyi iş yaparsak 300 milyon dolar yetmeyecektir. Geleceğe yönelik olarak bu sermayeyi arttırabiliriz. Dolayısıyla gelişen iş ortamına bağlı olarak kararımızı vereceğiz."
"Mevduat olmadan lisansın pek anlamı olmaz"
Shoji Nakano, mevduat toplamak için BDDK'ya başvuru yapılıp yapılmayacağı yönündeki soru üzerine de mevduat toplama lisansının kendileri için önemli olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti: "Biz ticari bir banka olarak faaliyet göstereceğiz. Yani TL likiditesi bizim için son derece önemli. Biz bir KOBİ veya doğrudan, perakende bankacılık işiyle pek ilgilenmiyoruz. Mevduat olmadan bankacılık lisansının da pek bir anlamı olmaz. Gelecekteki fırsatlara bakınca bize epey bir öneri geldi. Biz kendi yapımız olsun, kendi iş modelimiz olsun istiyoruz. Bu, diğer finans kurumlarından farklı olabilir."
"Türkiye, bölgede lisans için başvuru yaptığımız tek ülke"
Türkiye'nin bölgede bankacılık lisansı için başvuru yaptıkları "tek ülke" olduğuna dikkati çeken Nakano, bölgede başka resmi bankacılık lisansı için başvuru yapmayı düşünmediklerini bildirdi. Başka bir soru üzerine de Nakano, Japon şirketler açısından Türkiye'nin hem coğrafi konumu, hem de genç nüfusundan dolayı yeni yatırımlar için iyi bir merkez olduğunu dile getirerek, Türkiye'de otomotiv sektörüyle ilgili birşeyler yapılabileceğini, otomotiv parçalarının burada üretilebileceğini, ayrıca kozmetik ve medikal cihazların da ayrı bir alan oluşturabileceğini anlattı.
Shoji Nakano, Türkiye'de faaliyete geçtikten sonra buradaki Japon şirketlerin yüzde 80'ini kapsayabileceklerini de vurgulayarak, İstanbul Finans Merkezi Projesi ile birlikte ciddi bir hareketliliğin yaşanacağını, bu olduğu takdirde faaliyetlerini genişletebileceklerini söyledi. Şu anda Türkiye'de 8 kişinin çalıştığını belirten Nakano, BDDK'ya yapılacak başvurunun sonuçlanmasıyla 30 kişilik istihdam yaratacaklarını bildirdi.
"5 milyar dolar kredi hacmi hedefliyoruz"
"5 milyar dolar kredi hacmi hedefliyoruz"
Nakano, Türkiye'nin, büyüme hedefleri açısından son derece önemli bir ülke olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Fırsatları değerlendirmek istiyoruz. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde 5 milyar dolarlık bir kredi hacmine ulaşmayı hedefliyoruz. Almanya ve İngiltere'de Japon kurumsal şirketlerin yüzde 80'ine ulaştık. Türkiye'de kurumsal Japon şirketlerin yüzde 80'ine erişebiliriz. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde gerekirse kurulması çalışmalarına başladığımız Türkiye iştirakimizin 300 milyon dolar olan sermayesini artırabiliriz."
Irak'ta ortak projelerin finansmanı...
Japon firmaların Kuzey Irak bölgesinde Türk şirketleri ile ortak projeler yürütmek konusunda son derece istekli olduğunu belirten Nakano, "Şu anda kesinleşmiş bir planımız olmamakla birlikte, Irak dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip. Bu yüzden Irak'ın sunduğu fırsatlara kayıtsız kalamayız. İnanıyorum ki, direkt olarak Tokya'dan bölge ile ilgilenmek yerine Türkiye üzerinden, Ankara ve İstanbul üzerinden Irak'ta faaliyette olmak faydalı olacaktır. Çünkü siz bu bölgeyi biliyorsunuz, yakından tanıyorsunuz. Bu bölgede işbirliği yapabiliriz, bölgedeki enerji projeleri potansiyel hedeflerimiz içerisinde" dedi.