7 sektöre özel teşvik geliyor

Başbakan Yıldırım, teşvikte 'ısmarlama' yöntemine geçildiğini duyurdu. Buna göre, katma değer katkısı yüksek 7 sektöre özel teşvik verilecek.

Abone ol

Başbakan Yıldırım, katma değer katkısı yüksek olan sektörlerin destekleneceğini belirterek, "Bilişim sektörüdür, kimya sektörüdür, lojistiktir, buna benzer 7 temel sektörde ayrıcalıklı özel teşvik uygulamaları da yürürlüğe girecek" açıklamasında bulundu.

9. Türkiye Yatırım Danışma Konseyi (YDK) Toplantısı'nın sonuç bildirgesi, Başbakan Binali Yıldırım ve konsey üyelerinin katıldığı basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı.

YDK'nın 9'uncu toplantısının sonuç bildirgesinde, "Yatırım yeri olarak Türkiye ile ilgili algı ve gerçekler arasında çok önemli farklılıklar olduğunu gözlemliyoruz. Hükümete, uluslararası iş dünyasının tüm kesimleri ile iletişim kanallarını daha etkin bir şekilde kullanmasını tavsiye ediyoruz. YDK, söz konusu algı farklılığının giderilmesi için hükümetle birlikte çalışmayı taahhüt etmektedir." denildi.

7 temel sektörde ayrıcalıklı özel teşvik

Başbakan Binali Yıldırım burada yaptığı konuşmada "Birçok alanda ama özellikle de katma değer katkısı yüksek olan sektörlerde yatırım önceliği bizim ekonomi politikaları bakımından desteklenecek. Bunlar nedir? Bunlar, bilişim sektörüdür, kimya sektörüdür, lojistiktir, buna benzer 7 temel sektörde ayrıcalıklı özel teşvik uygulamaları da yürürlüğe girecek." ifadelerine yer verdi.

United Technologies Corporation Başkan Yardımcısı David Hess tarafından okunan sonuç bildirgesinde, Yatırım Danışma Konseyi’nin üyelerinin, pazar istikrarının, büyümenin ve yatırım ortamının iyileştirilmesinin sürdürülmesi doğrultusunda, hükümetin son 3 yıldır gösterdiği çabaların değerlendirilmesi ve Türkiye'nin yatırımlar açısından cazip bir merkez olma özelliğinin devam ettirilmesi için gerekli önceliklerin belirlenmesi amacıyla tavsiye ve önerilerde bulunmak üzere toplantıya davet edilmekten büyük bir onur duyduğu kaydedildi.

Bildirgede konseyin, Türkiye'deki yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik politikaların etkinliğinin arttırılmasına sağlayacağı katkısına ilişkin duymuş oldukları güvenden ötürü Başbakan Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür edildi.

Hükümetin uluslararası iş dünyasının yatırım ortamının önde gelen sorunlarının ele alınmasıyla ilgili tavsiye ve görüşlerine ilişkin kararlı ve samimi yaklaşımına duydukları güvenin tekrar ifade edildiği bildirgede, "Büyük bir ilgiyle gözden geçirdiğimiz ve bir önceki konsey toplantısı tavsiyeleri doğrultusunda oluşturulan ilerleme raporunun sekizinci sayısı, yatırım politikalarıyla ilgili hususların tüm kamu kurumlarınca sahipleniyor olduğunu göstermekte ve daha da önemlisi sağlanan ilerlemelerin ölçülmesi için önemli bir araç niteliği taşımaktadır." ifadelerine yer verildi.

Türkiye'de gerçekleşen darbe girişimi sonucunda meydana gelen talihsiz olaylar karşısında politika yapıcıların iş dünyasının rekabetçi şartlarının korunması amacıyla gösterdiği kararlılık ve başarı ile Türk milletinin kendi yolunda ilerleme yönündeki birlik ve bütünlüğünün takdire şayan olduğu vurgulanılan bildirgede, şunlar kaydedildi:

"Türkiye'nin potansiyeli ve geleceğine ilişkin büyük ilgi duyan uluslararası iş dünyasının temsilcileri olarak, Türkiye'nin gücünü ve dayanışmasını sürdürmekte olduğunu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye'nin G-20 içerisindeki liberal ve dinamik yatırım politikalarının savunucusu olarak güçlü duruşu ve sürdürmekte olduğu büyüme performansı, ülkenin geleceğine ilişkin cazip fırsatlar hakkında pozitif beklentilere yol açmaktadır. G-20 üye ülkeleri arasında dördüncü sırada olmasına neden olan uluslararası doğrudan yatırımın (UDY) GSYH'ya oranındaki artış ve 2015 yılında UDY girişinde yüzde 36 olan yıllık artışın yüzde 25 olan G-20 ortalamasının üzerinde olması, sergilenen bu siyasi yaklaşımın güçlü bir göstergesidir."

Terörizm ve mülteci sorunu toparlanmanın önünde engel

Türkiye Yatırım Danışma Konseyi'nin sonuç bildirgesinde, YDK'nın 9'uncu toplantısını, küresel ekonominin gelecek yıl güçleneceğinin öngörüldüğü, fakat 2016 yılı sonu itibarıyla yüzde 3,1'lik büyüme tahmini ile arzu edilen seviyelerin altında bir hızla toparlanmasının öngörüldüğü bir dönemde gerçekleştirdikleri aktarıldı.

Bazı ekonomilerde gözlemlenen toparlanmaya rağmen, düşük verimlilik ve işsizlik artışı, emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, durağan yatırım ve ticaret hacmi, jeopolitik anlaşmazlıklarda gözlemlenen artış ile mülteci akımlarının yanı sıra terörizm konularının küresel ekonomik toparlanmanın önünde engel teşkil eden en temel faktörler olduğu işaret edilen bildirgede, şöyle denildi:

"Bu toplantı, hükümetin ülke ekonomisini bu yıl yüzde 3,2 civarında büyüme hedefini yakalama konusundaki üstün çabaları ve komşu ülkelerdeki politik çalkantıların yanı sıra zorlu küresel ekonomik koşullarda mali, parasal ve yapısal politikalar arasında sinerji oluşturarak yaratıcı büyüme politikaları benimseme yönündeki çalışmaları arasındaki ilişkiyi onaylamak üzere uygun bir bağ kurmaktadır."

Bildirgede, Türkiye'nin büyüme performansının son yıllarda Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeleri geride bırakmasının bu çabaların somut bir kanıtı olduğunun da altı çizildi.

Bu ay 2017-2019 dönemi için duyurulan Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında beşeri sermayenin geliştirilmesi, iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi, teknoloji ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesi, fiziki altyapının güçlendirilmesi ve kurumsal altyapının iyileştirilmesi temelinde beş stratejik politika hedefine odaklanarak gelecek yıl yüzde 4,4, 2018 yılı için ise yüzde 5 büyüme hedefi belirleyen hükümetin yüksek büyüme performansına ilişkin kararlılığının yeniden vurgulanıldığına dikkat çekilen bildirgede, şu görüşler paylaşıldı:

"Türkiye'nin cazip bir yatırım yeri olarak konumunu koruması amacıyla değişen ve bunun yanı sıra zorlaşan ekonomik ve jeopolitik koşullara yönelik politikalar oluşturulmasında hükümetin büyük bir çaba sergilediğini görmekteyiz. Bu sabah Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, söz konusu hedeflere sür'atle ulaşılmasına yönelik politika tedbirleri ile hükümet tarafından ilgili ve yerinde politika icraatlarının oluşturulması amacıyla yakından takip edilen güncel ekonomik gelişmeler ve cari açığın iyileştirilmesi hakkında değerlendirmeler ile yakın geçmişte hayata geçirilen kapsamlı yapısal reform çalışmaları hakkında bilgilendirmelerde bulunmuştur. Tüm bu reform çalışmalarına ilave olarak, yargısal süreçlerde iş dünyası açısından önemli bir iyileştirme sağlayacak olan bilirkişilik ile ilgili yeni düzenlemenin yasalaşmak üzere Meclise sevk edilmiş olmasından büyük memnuniyet duyduk. Buna ek olarak Türk Hükümeti, hukukun üstünlüğü ve serbest piyasa ilkelerini teşvik etmek ve uygulamaktaki kararlılığını beyan etmiştir."

"Türkiye'de inovasyon ve verimlilik odaklı bir ekonomi"

Bildirgede, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Cyril Muller'in de küresel dalgalanmalara rağmen geçen 10 yıl içinde Türkiye'nin ekonomik büyümede ve yoksulluğun azaltılmasındaki başarısının altını çizdiği belirtildi.

Başkan yardımcısının Türkiye'nin demografik olarak avantajlı bir yapıya sahip olduğunu, bu çerçevede gerekli eğitime sahip şekilde iş gücüne katılan gençlerin ve kadınların hızlı bir şekilde istihdam edilmelerinin sağlanması halinde Türkiye'nin yaşlanmadan refaha kavuşma imkânına sahip olacağını söylediği aktarılan bildirgede, "Tarım sektöründeki iş gücünün diğer sektörlere kaymasıyla birlikte, Türkiye'nin çözmesi gereken en önemli konunun imalat ve hizmetler alanlarında verimliliğin arttırılması olarak öne çıktığını belirten Muller, bunun başarılması için teknoloji, yenilikçilik ve deneysel çalışmalara önem verilmesi gerektiğini anlatmıştır." denildi.

Bildirgede, bu çerçevede Muller'in KOBİ'lerin potansiyelini de kullanacak şekilde, doğrudan yabancı yatırımların teknolojinin yayılması ve küresel değer zincirleri içinde firmaların yukarıya doğru tırmanmasında oynadığı rolün önemine değindiği dile getirildi.

9 ana başlık

Muller'in kurumsal reformların hızlandırılmasının önemine dikkati çekerek, hukukun üstünlüğü ve piyasa kurallarının işleyişine ilişkin kuralların sıkı bir şekilde yerleşmesinin Türkiye'nin kendi güçlü yanlarının yardımıyla daha yüksek bir gelir seviyesine ulaşan yolu bulmasına yardımcı olacağının altını çizdiği vurgulanılan bildirgede, son toplantılarını gerçekleştirdikleri 2013 yılında hükümetin Türkiye'de özel sektör yatırımlarını arttırma yolunda yapılan iyileştirmeleri uygulamaya geçirmesi sürecinde yoğunlaştırılmasında fayda gördükleri hususları, 9 ana başlık altında belirttikleri hatırlatıldı.

Bu alanların tümünde önemli ilerlemeler kaydedildiği vurgulanan bildirgede, şunlar da kaydedildi:

"Bunların bazılarına değinmek istiyoruz: Kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumayı amaçlayan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nu 2016 yılı Nisan ayında yürürlüğe girmiştir. Uygulamaya yönelik mevzuat çalışmaları devam etmektedir. Yargı süreçlerinin kolaylaştırılması ile Yargıtay ve Danıştay'a gelen dosyaların büyük bir kısmının azaltılmasını amaçlayan bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinin faaliyete geçmesi; yatırımcıların yatırım yeri kararında kolaylık sağlayan Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi ATLAS web uygulamasının geliştirilmesi; 25 Kasım 2014 tarihinden itibaren Çevrimiçi Çevre Etki Değerlendirmesi Süreci Yönetimi Sistemi (e-ÇED) uygulamasına geçilmesi; tasarım faaliyetlerine yönelik teşvikleri ve vergi muafiyeti tedbirlerini de kapsayan Ar-Ge Reform Paketinin uygulamaya konmasıyla birlikte hükümetin Ar-Ge faaliyetlerine yönelik desteklerin sürdürülmesi; özel sektörün yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinin önünün açılması amacıyla demir yolu ulaştırmasının serbestleştirilmesine devam edilmesi; nitelikli yabancı personele Türkiye'de süresiz çalışma hakkı, ailesine de ikamet hakkı verilmesini öngören Turkuaz Kart sistemine yönelik düzenlemelerin yer aldığı yeni Uluslararası İş gücü Kanunu ile yabancı çalışma izinlerinin kolaylaştırılması; bilişim teknolojileri sektörünün benimsenmesi ve geliştirilmesinde rol oynayan 4.5 teknolojisinin başarıyla hayata geçirilmesi; yatırımcıların önündeki bürokratik engellerin kaldırılması; işlem maliyetlerinin ve süreçlerin azaltılması ile yatırımcıların üzerindeki vergi yükünün azaltılması amacıyla çeşitli vergi mevzuatının da değiştirilmesini kapsayan kapsamlı yatırım ortamının iyileştirilmesi reform paketinin uygulamaya konulması; ülkemiz için stratejik önemi haiz özel nitelikli projeler için Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sisteminin duyurulması; sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğinin arttırılması, stratejik ve büyük ölçekli yatırımların finansmanına katkı sağlanması amacıyla Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması; KOBİ'lerin teminat olarak gösterebilecekleri taşınır varlıkların kapsamını genişleterek, bu alandaki farklı yasal düzenlemeleri birleştiren kanun tasarısının TBMM'ye sunulması; sağlık hizmetleri alanındaki etkinliğin ve verimliliğin arttırılması amacıyla özel sektör tarafından yapılması ve işletilmesi öngörülen, 30 milyar lira yatırım tutarında, toplam 41 bin yataklı 29 şehir hastanesi kurulması için yasal ve bürokratik altyapı çalışmalarına başlanması ve bu kapsamda 10 şehir hastanesi için özel sektör tarafından 4,1 milyar dolar tutarında kredi temin edilmesi; iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi amacıyla hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi ve Eylem Planı ile iş gücü piyasasındaki yapısal sorunların çözülmesi hedeflenmektedir.

Çetin konuların ele alınmaı önemli

Bu kapsamda, orta ve uzun vadede büyümenin istihdama katkısını arttırmak ve işsizlik sorununa yönelik kalıcı çözümler geliştirmek amacıyla büyüme ve istihdam kapasitesi yüksek 7 sektöre ilişkin tedbirlerin belirlenmesi. Hükümetin Türk ve uluslararası yatırımcıların katkı sağladığı bir kamu-özel sektör platform olan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulunun (YOİKK) yapısını geliştirmek için sarf ettiği değerli çabaların öneminin altını çizmek isteriz. Orta Vadeli Program, 10. Kalkınma Planı ve Hükümet Programı gibi strateji belgelerinin Türkiye'nin inovasyon ve verimlilik odaklı bir ekonomiye dönüşmesi sürecindeki çetin konuların ele alınmasında önemli olduğunu düşünüyoruz."

"2023 strateji belgesi gelişmekte olan teknolojiler çerçevesinde gözden geçirilmeli"

Bildirgede, mevcut küresel şartların ülkeler açısından zorluklar kadar fırsatları da beraberinde getirdiği hatırlatıldı.

Bu çerçevede hükümetin bir sonraki konsey toplantısına kadar aşağıda detaylandırılan konulara öncelik vermesinin tavsiye edildiği bildirgede, yatırımcılar için daha öngörülebilir bir yatırım ortamı sağlamak, istikrarlı bir makro-ekonomik iklimin sürdürülmesi için, Türk Hükümeti'nin ihtiyatlı ve güçlü makro-ekonomik politikaları sürdürmesi gerektiği dile getirildi.

Yapısal reform gündeminin devam ettirilmesinden bahsedilen bildirgede, "Türkiye, iç tasarruf oranlarının artırılması ile sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi teşvik etmek amacıyla; üretim faktörlerinin birikimini geliştirmeli, eğitim, teknoloji ve altyapı alanlarında daha fazla harcama yapmalı ve yapısal reformları uygulamaya koyarak verimliliği artırmalıdır." denildi.

Bildirgede, bilişim teknolojileri sektörünü stratejik bir sektör olarak konumlandırılacak şekilde önceliklendirilmesi gerektiği de vurgulanarak, "Halihazırda mevcut olan 2023 strateji belgesi gelişmekte olan teknolojiler çerçevesinde gözden geçirilmelidir. Plan aşağıdaki unsurları içermelidir: Fiber altyapıya erişimin kolaylaştırılması için herkese eşit şartların sağlanması, ulusal geniş bant altyapısının inşasının teşvik edilmesi, gelecekteki bilgi taleplerinin karşılanması için yeterli spektrumun sağlanması, telekomünikasyon operatörlerinin gelecekteki yatırımlarının devamlılığını sağlayacak ve tüketicilerin alım gücüne elverişli vergi ve düzenleyici harçların sürdürülmesi." ifadelerine yer verildi.

Yeni nesil teknolojiyle inovasyonun daha üst seviyeye çıkarılmasına da değinilen bildirgede, Türkiye'nin dijital dönüşümünün teşvik edilmesi için "big data, bulut depolama, yapay zeka ve nesnelerin interneti" gibi yeni teknolojilerin doğru kullanımını teşvik edecek politikalara ve diğer uluslararası uygulamalarla örtüşen inovasyonlara ve girişimlere odaklanılması gerektiğinin altı çizildi.

Bildirgede, şunlar da kaydedildi:

"Küresel değer zincirlerine katılımın kolaylaştırılması: Yerel tedarikçilerin, özellikle de KOBİ'lerin küresel değer zincirlerine katılımının arttırılmasına yönelik kapasitelerinin güçlendirilmesi ve sertifikasyon gerekliliklerine ilişkin yönlendirilmeleri gerekmektedir. Küresel değer zincirlerine daha fazla entegre olmuş KOBİ'ler Türkiye'nin ihracatının artmasına katkı sağlayacaktır. Yerel firmaların, yenilikleri özümseme kapasitesini arttırmak, fikri mülkiyet haklarını destekleyen etkili bir inovasyon ve Ar-Ge ekosisteminin temin edilmesiyle birlikte, yüksek-gelir ülkesi olma yolunda Türkiye'nin önceliği olmalıdır.

Elektronik ticaretin geleneksel ticaret akımlarıyla birleştirilmesi: Türk Hükümeti dünyanın hızla dijitalleşmesi ve geçtiğimiz on yılda dijital ticaretin artışını dikkate alarak ihracat pazarlarını çeşitlendirmek için e-ticaret, siber güvenlik ve kişisel verilerin korunması hususlarını teşvik etmelidir. Kadın, genç ve dezavantajlı grupların iş gücüne katılımının arttırılması: OECD içerisinde, Türkiye'nin iş gücüne katılımı özelikle kadınlarda en düşükler arasında yer almaktadır. Kadınların iş gücüne katılımını arttırmaya yönelik desteklenecek tüm politikalar, Türkiye'de ekonomik büyümeye katkıda bulunacaktır.

Karşılaştırmalı üstünlüklere uygun endüstrilere odaklanılması için analitik yaklaşımların kullanılması: Hükümet tüm bölgelerdeki sektörlerin büyüme potansiyeli ve karşılaştırmalı üstünlüklerini belirlemek, nispeten daha yüksek olan verimlilikleriyle ekonomik faaliyetlere kanalize etmek için derinlemesine bir çalışma yapmalıdır. Yakın zamanda gerçekleştirilen Uluslararası İşgücü Mevzuatı ve Türkiye Varlık Fonu'nun kurulmasına ilişkin reform çalışmalarının gerekli mevzuatları ile birlikte etkin olarak uygulamaya konulması: Yabancıların çalışma izni işlemlerinin kolaylaştırılması ve büyük ölçekli yatırımların finansmanına devlet desteği sağlanması için kurulan Türk Varlık Fonu'nun kurulmasına yönelik olarak yakın zamanda çıkarılan kanunlara ilişkin uygulama esasları ile gerekli kurumsal yapıların bir an önce uygulamaya geçilmesi.

Yatırım yeri olarak Türkiye ile ilgili algı ve gerçekler arasında çok önemli farklılıklar olduğunu gözlemliyoruz. Hükümete, uluslararası iş dünyasının tüm kesimleri ile iletişim kanallarını daha etkin bir şekilde kullanmasını tavsiye ediyoruz. YDK, söz konusu algı farklılığının giderilmesi için, Hükümetle birlikte çalışmayı taahhüt etmektedir. Bizler, hükümetin her alanda reform yapma yolundaki devam eden kararlılığını destekliyor, yatırım ortamına ilişkin önemli başarıları tasdik ediyoruz. Öncelikli politikaların uygulamasında sağlanacak gelişmelerin yatırım yeri olarak Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünü güçlendireceğine inanıyoruz. Bahse konu hususlara ilişkin gelişmeleri izlemeyi ve gelecek YDK toplantısında tekrar bir araya gelmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz."

Erdoğan'dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Hiçbir anlamı yok İstanbul'da kiralar fırladı, küçük esnaf kepenk kapattı Adalet Bakanı Tunç'tan kadına şiddete karşı 'sıfır tolerans' mesajı İki şirketi için konkordato başvurusunda bulundu Hacıosmanoğlu'ndan istifa açıklaması