1 milyar dolarlık fon umut vaat eden şirketler ile buluşacak

Yıldız DOĞRUER YEMİŞ

KONYA- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Anadolu’nun geleceği parlak şirketlerine yatırım yapmak isteyen girişim sermayesi firmalarına yol göstermek için başlattığı toplantıların ikincisini Konya Dedeman Otel'de gerçekleştirdi.

Konya Ticaret Odası, Konya Ticaret Borsası ve Konya Sanayi Odası işbirliği ile Türkiye Girişim Sermayesi Meclisi'ne üye, girişim sermayesi fonlarının yöneticilerini, Konya’nın başarılı şirket yöneticileri ile buluşturan organizasyonda konuşan Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öztürk, son 15 yılda özel şirketlerinin örnek başarıları ile Konya'nın adından çok söz ettirdiğini belirterek, "Anadolu ekonomisi olarak üretmenin, istihdam sağlamanın, dünya ile rekabet etmenin mücadelesi içerisindeyiz. Konya sahip olduğu potansiyel ile dünya çapında önemli bir aktör olma yolunda kalkınma ve gelişme hamlesini artırarak yoluna devam ediyor. Girişim sermayesi fonlarının Anadolu’ya açılması ile 2 yıl içinde 1 milyar dolarlık fonun Anadolu’da umut vaat eden şirketlerle buluşacak olmasını şehrimiz adına büyük bir fırsat olarak görüyoruz” dedi.

Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik de, “30 yıl içerisinde dünya nüfusuna 3 milyar insan daha katılacak. Bu durumda kaynakların yeniden gözden geçirilmesi, girişimcilerin tarım ve gıda sektörüne kaydırılması gündeme gelmektedir. Tarımı bir zenginlik kaynağı olarak ekonominin sağlam ve sağlıklı bir halkası haline getirmek Türkiye’ye büyük bir avantaj getirecektir. Yatırımcı fonlar girişimciyi cesaretlendirmeli, alternatif sunabilmelidir. Biz gıda, tarım ve tarımsal ticaret sektörlerine yönelik ortaya çıkan fikirlerin ve yatırımların gelecekteki üretim ve tüketim alışkanlıklarına yön verecek nitelikte olacağına inanıyoruz” dedi.

Girişim sermayesi fonları: Yeni bir eğilim

Fon şirketleri bizler için çok önemli diye konuşan Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükcü, “Konya, özellikle son 20 yılda üretimde, ihracatta önemli başarılar elde etmiş, yeni organize sanayi bölgeleri ve küçüklü büyüklü sanayi siteleri ile girişimci ruhunu ortaya koymuş bir şehir. Konya Türkiye’nin 3. büyük organize sanayi bölgesini inşa etmeyi başarmış, makine, otomotiv, döküm, ayakkabı, gıda, araç üstü vinç, savunma gibi pek çok sektörde iddialı firmalar ortaya koymuştur. Tamamen kendi öz sermayesiyle, adeta tekeden süt çıkararak bugünlere gelen ve Türk sanayisine büyük destek veren firmalarımızın artık ölçek büyütmeye, büyük sanayi işletmelerine doğru hızla evrilmeye ihtiyacı var. Ancak önümüzdeki en büyük engellerden bir tanesi finansa erişim. Anadolu’daki işletmeler olarak, girişimci ruhumuz yüksek, büyüme potansiyeli taşıyoruz ama finansman sıkıntımız var. Girişim sermayesi fonları, risk alıyor. Al sana şu para, bana şu kadar yılda şu kadar faiz vereceksin demiyor. Kar da etsen, zarar da etsen ortağınım diyor. İşte bize de bu güven lazım” diye konuştu.

Girişim sermayesi fonlarının yeni bir eğilim olduğunu belirten Kütükcü, “Girişim sermayesi fonları şirketlere hisse karşılığı yatırım yapıyorlar. Şirketin geleceğine yatırım yapıyorlar. Amaçları 5-7 yıl gibi bir sürede şirketi büyüterek elinde tuttuğu hisseleri bir başkasına devretmek. Şirketi büyütmek için şirkete know-how sağlıyorlar, yeni pazarlara açıyorlar, kurumsallaştırıyorlar. Yani işletmelerimiz bu fonlarla, pek çok avantajı aynı anda yakalamış oluyor."

Anadolu sanayisinin, Türkiye’nin yeni taşıyıcı kolonu olmaya hazırlandığını belirten Kütükcü, “Türkiye’de özellikle de son 15 yılda ulaştırma ve enerji altyapısına ve aynı zamanda insan kaynağına yapılan yatırımlarla birlikte Anadolu kentlerinin potansiyeli ortaya çıktı. Bugün ülkemizde, en fazla OSB alanı olan 10 şehrimizden 7’si Anadolu şehri. Yine ülkemizin en büyük 10 OSB’sinden 9’u Anadolu’da üretim yapıyor. Bu şu anlama geliyor: Anadolu’da bir üretim heyecanı var. İşte biz bu heyecanı diri tutarak ve büyüterek, Anadolu’yu Türkiye’nin yeni taşıyıcı kolonu haline getirebiliriz. Yapmamız gereken, tüm Türkiye’de olduğu gibi, Anadolu’daki şirketlerimizi de elbirliğiyle büyütmek ve onları gerçek değerlerine ulaştırmak” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Ekonomi İzleme ve Koordinasyon Başkanı Hakan Yurdakul, “Girişimciyiz, risk alıyoruz ama hala dışarı ile ilişkilerimiz zayıf. Bizde bir cevher, potansiyel var ve bunu hızlı ortaya çıkarmamız gerekiyor. Sermaye ortaklığı fonları şirketlerimizin büyümesi için gerekli. Bu fonlar bizim dış dünyaya açılmamızı ve daha güçlü olmamızı sağlayacak. Fonlardan önemli bir performans bekliyoruz” diye konuştu.

'Marka ekonomisine geçilmeli'

Konya'nın, girişim sermayesi ortaklıklarının başarılı örneklerini vereceği yönündeki öngörüsünü dile getiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, DÜNYA'ya yaptığı özel açıklamada Girişim Sermayesi Anadolu Buluşmaları'nın Anadolu işletmelerinin inovasyon ile tanışması, kurumsallaşan bir yapıya dönüşmesi, küresel işgücü ve medya işbirliğini getirebilecek bir yapıya dönüşmesi ve Anadolu’nun küresel entegrasyona, ölçek ekonomileri ile ulaşması için yön verecek bir girişim olduğunu belirtti. Altunyaldız şöyle konuştu:

"Türkiye’nin KOBİ yapısı ile örgün ve hızlı dönüşümü sağlayabilecek bir yapıda. Özellikle imalat sanayiindeki firmalar kendi öz dinamikleri, kendi kazanımları, kendi becerilerini küresel becerilerle birleştirerek özgün, nitelikli ve fark yaratan yapılara dönüştürebilirler. Ülkemizde son 10 yıllık geçmişte 5 milyar dolarlık yeşil sermaye fonunun yatırım yaptığını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde 1 milyar doların üzerinde fonun yatırıma dönüşeceği talebi var. Bu rakam 2 milyar dolara da çıkabilir. Çünkü Türkiye pazarı büyüyen ve gelişen bir Pazar, küresel entegrasyona açık, liberal bir pazar ve küresel yatırımcılar açısından da son derece elverişli kazanç ve gelecek vadediyor. Anadolu’da ki işletmelerimiz mutlaka bu yapıya entegre olmalı ve işbirliğine gitmelidir. Girişim sermayesi fonları ile sıfır finansman maliyeti ile ortaklık ulaşılması dönüşümün ve değişimin, inovatif üretim yapısının özellikle endüstri 4.0 dönüşümünün ve bunun sonucunda inovasyonla, Ar-Ge ile, tasarımla, marka ekonomisine ve markalı yapılara geçilmelidir. Bu yapılar firma yönetimine talip değil, firmanızı ele geçirmeye talip değil, aksine firma dinamiklerini özgün yapılarını koruyarak daha güçlü dönüşümü sağlamayı amaçlıyor."