"Batının gücü İran'ı durdurmaya yetmez"
Abone olANKARA - Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Birol Başkan, batılı ülkelerin İran'a uyguladığı yaptırımlara rağmen ülkedeki rejiminin halkla iç içe geçmiş olduğunu belirterek, "İran 30 yıl ayakta kalmıştır, 30 yıl daha ayakta kalır" dedi.
İran'ın sadece petrol gelirlerini alıp halka dağıtan bir devlet olmadığına dikkat çeken Başkan, devletin, dini kurum, vakıf ve camilerle halkın en ücra noktalarına kadar inmeyi başardığını kaydetti.
Rejimin halktan asla kopuk olmadığını vurgulayan Başkan, "Her açıdan bakıldığında güçlü bir rejim olduğunu görürsünüz. Irak'taki Saddam veya Libya'daki Kaddafi'yle, halklarıyla bağlantıları kopmuş, belli kesimleri zenginleştirmeye yönelen rejimlerle karıştırmamak gerekir. İran rejimi halkın içinde bir rejimdir. İran 30 yıl ayakta kalmıştır, 30 yıl daha ayakta kalır" diye konuştu.
Ali Hamaney'in dini lider olduğunda bu nitelikleri bulundurmadığını ifade eden Başkan, eski cumhurbaşkanı Rafsancani ve Humeyni'nin oğlu Ahmet Humeyni'nin de aralarında bulunduğu bir ekibin zaman içerisinde İran'ın üst yönetimini elde geçirdiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ise tamamen farklı bir akımın içinden göreve geldiğini anlatan Başkan, devlet kurumlarının daha çok Ali Hamaney;in etkisi altında bulunduğunu, generalleri, yüksek yargı elemanlarını, üniversite hocalarını, vaizleri Hamaney'in atadığına vurgu yaptı. Hamaney ile Ahmedinejad arasında bir mücadelenin olduğuna işaret eden Başkan, Amerikan ve İsrail karşıtlığının iki lideri bir araya getirdiğini ancak temelde ayrılıklar bulunduğunu kaydetti.
"Batının askeri gücü İran'ı durdurmaya yetmez"
Batılı güçlerin ekonomik yaptırımlarla İran'ın hayat damarlarını kurutmaya çalıştığını dile getiren Başkan, bunun rejimi çökertemeyeceğini savundu.
İran'ın nükleer güçlenmesinin rejimin en büyük garantisi olduğunu ileri süren Başkan, şöyle konuştu:
"Batı sadece ekonomik yaptırımlarla İran'ın belini bükmeye çalışabilir ve bunda etkili gözüyor. Amerika ve İsrail söylemlerine devam ettiği sürece İran'ın nükleer güçlenmesinden vazgeçeceğini tahmin etmiyorum. Çünkü bu rejimin güvenliğinin en büyük garantisidir. Batının askeri gücü İran'ı durdurmaya yetmez. Amerikan halkı da Irak ve Afganistan;dan sonra başka bir savaş istemiyor. İran bir Irak, Afganistan olmaz, İran'ın ne gibi zorluklar çıkaracağı belli olmaz. Amerika'nın böyle bir olaya girmesi macera olur."
İsrail'in tehditlerinin de asılsız olduğunu iddia eden Başkan, "İsrail, İran'ı vuracağım deyip duruyor, fakat İsrail'in askeri kapasitesi buna müsait değil. İsrail askeri operasyon yapabilseydi zaten işin bu kadar propagandasını yapmaz, şimdiye kadar çoktan vururdu" diye konuştu.
"Türkiye, Suriye konusunda keşke sabırlı davranmaya devam etseydi"
Türkiye'nin Ortadoğu;da yaşanan sıcak gelişmelerin odağından uzak kalamayacağını ifade eden Başkan, Suriye konusunda Türkiye'nin, devlet başkanı Esed'e tepki verme konusunda geç kaldığını ileri sürdü.
İsyanlar başladıktan 9 ay sonra bile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun gidip Esed'i ikna etmeye çalıştığını hatırlatan Başkan, Ankara'nın Suriye krizinde çok sabırlı davrandığını kaydetti. Başkan şunları ifade etti:
"Keşke sabırlı davranmaya devam etseydi. İsyancılara lojistik ve askeri destek vermeye başladığımız anda savaşın bir parçası olduk. Türkiye orada ahlaki pozisyonunu koruyamadı. O silahı vermeye başladığın zaman Suudi Arabistan;ın, Katar'ın, Amerika'nın yanındasın. Eğer Türkiye o silahı vermeye başlamasaydı biz Suriye katında daha ikna edici konumda olurduk. Türkiye o dengeyi oturtamadı."