Opel'in yatırım için gözü Türkiye'de
Opel Yönetim Kurulu Üyesi ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Willems, Türkiye'nin Opel için önemli olduğunu ve yakından izlediklerinin bildirdi
Abone olRÜSSELSHEIM - Opel Yönetim Kurulu Üyesi ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Johan Willems, "Türkiye bizim için çok önemli. Şu an bir fabrika açma planımız yok ancak Türkiye bizim için büyüyen bir pazar. Şunu açık söyleyebilirim ki Türkiye'yi yakından izleyeceğiz" dedi.
Willems, Alman otomobil üreticisi Opel'in Rüsselsheim'daki üretim üssünden AA muhabirinin küresel otomobil pazarı ve Opel'in Türkiye planlarına ilişkin sorularını cevapladı.
Dünya küresel otomobil pazarının büyüyeceği ve pazarın genişleyeceği konusunda hiç kimsenin şüphesi olmadığını ifade eden Willems, geçen yıl elde edilen yaklaşık 85 milyon adet satışın 5-6 yıl içersinde 100 milyon adede ulaşması yönünde beklentiler olduğunu söyledi.
Satışların coğrafi olarak ele alınması durumunda büyük farklılıklar olacağının altını çizen Willems, "Sektörde ana oyuncular Çin ve Tayland, Endonezya gibi tüm Asya ülkeleri olacak. Muhtemelen Afrika'da da bir miktar büyüme gerçekleşecek. İlginçtir ki son 5 yılda Afrika'da gelir seviyeleri oldukça arttı. Örneğin, Nijerya, Güney Afrika ve Kenya ve bütün bölge iyi bir potansiyele sahip. Ancak asıl büyüme potansiyeli Çin ve Asya'da mevcut" ifadelerini kullandı.
Çin otomobil pazarının geçen yıl 23 milyon araç seviyesinde gerçekleştiğini ve 5-6 yıl içersinde bu rakamın 30 milyona ulaşmasını beklediklerini aktaran Willems, Avrupa otomobil pazarında ise belli miktarda büyüme öngördüklerini, ancak satışların zaten yüksek olması sebebiyle büyümenin ılımlı olacağını kaydetti.
Willems, ekonomik krizin otomotiv sektörüne etkilerine ilişkin, "2008 yılında temel olarak baktığımız zaman otomobil satışları yüzde 8 oranında azaldı. Devamında gelen krizlerden sonra Avrupa'da birçok ülke yeni otomobil alım teşviki uyguladı. Hükümetler eski araçları bırakıp yeni araç alınması konusunda teşvik yaptı. Bu şekilde araç satışları desteklendi" diye konuştu.
Bu durumun 2009 ve 2010 yıllarında Almanya, Fransa ve İspanya başta olmak üzere hemen hemen her Avrupa ülkesinde uygulandığını aktaran Willems, söz konusu uygulamayla hükümetlerin satışları canlandırdığını ve ardından satışların stabil hale geldiğini akardı.
Avro Bölgesi'nde özellikle de Yunanistan, Güney Kubrıs Rum Kesimi gibi ülkelerde büyük finansal krizlerin baş göstermesiyle 2009-2013 yılları arasında otomobil satışlarının yüzde 22 oranında azalış gösterdiğine ifade eden Willems, "Bazı ülkeler açısından bu oldukça dramatik oldu. Örneğin Yunanistan'da otomobil satışları yüzde 80 azaldı. Satışlar İtalya'da ise yüzde 50 azalırken bu durum İspanya'da yüzde 60 oldu. İtalya'daki düşüş de dramatik diyebiliriz. Çünkü baktığımızda ülke satışlarınını neredeyse yarıya indirmiş oldu" şeklinde konuştu.
"Avrupa'da satışların tekrar artacağını düşünüyorum"
"Otomobil satın almak insanların ev almasından sonra hayatlarındaki en büyük ikinci yatırım anlamına geliyor" diyen Willems, otomobil satışlarında tüketici güvenin önemine vurgu yaptı. Avrupa'da otomobil satışlarının tekrar ivme kazanmasını beklediklerini aktaran Willems, şöyle devam etti:
"Geçen yıl Avrupa'da yaklaşık 18,4 milyon otomobil satıldı ve 1997 yılından bu yana en düşük satış rakamıydı. Ancak şu an bir kaç sebepten ötürü Avrupa'da satışların tekrar artacağını düşünüyorum. Ekonominin daha iyiye gittiğini düşünüyoruz. Avrupa'da bir toparlanma ve tüketici talebine bağlı gelişmeler var. İnsanlar otomobilleri eskiyeceği için elbet bir noktada değiştirme itiyacı duyacaktır.
Belki uzun süren bekleyişin ardından yeni bir otomobil alacaklar. Eğer geride bıraktığımız kötü yılları düşünürsek değiştirilmesi gereken birçok araç var. Bu yüzden bir büyüme göreceğiz diyebilirim. Belki önce ılımlı bir büyüme ve ardından da daha güçlü bir pazar büyümesi gerçekleşecek Avrupa'da."
Avrupa'daki yüksek işsizlik oranının kendileri için endişe kaynağı olduğunu vurgulayan Willems, yüksek işsizlik rakamları varken her şeyin iyi olduğunu söyleyemeyeceklerini dile getirdi.
Willems, Avrupa'da krizin etkilerinin otomobil piyasası için büyük olduğunu ve en büyük olumsuz etkinin ise tüketici güveninde görüldüğünü belirterek, otomobil satışlarının tüketici güvenine yüksek derecede bağımlı olduğuna işaret etti.
"Opel için en büyük risk Rusya"
Johan Willems, Opel'in mali hedefleri konusunda da açıklamalarda bulundu. Kendileri için zor bir durumdan çıktıklarını ve iki yıl önce yenilenen yönetim kadrosuyla işe koyulduklarını anlatan Willems, geçen yılı 800 milyon avro kayıpla kapattıklarını ancak bu rakamın 2012 yılına göre yüzde 60 daha iyi olduğunu ifade etti.
2016 yılında tekrar para kazanmayı hedeflediklerini dile getiren Willems, "Şu an oldukça rahat hissediyoruz ve her şey planladığımız gibi gidiyor. Şu an için en büyük Risk Opel için Rusya. Çünkü Rusya, hem Opel hem de Avrupa için en büyük 3. pazar konumunda. Bu yüzden durumun kötüye gitmemesini istiyoruz. Bu bir risk, ancak herkes için risk" değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye bizim için büyüyen bir pazar"
Opel'in 1990 yılında İzmir'de kurduğu otomobil üretim fabrikasını 2000 yılında kapatmasının ardından Türkiye'ye üretici olarak geri gelip gelmeyeceğine ilişkin de soruları yanıtlayan Willems, şu an için Türkiye'de herhangi bir fabrika açma planlarının olmadığını söyledi.
Almanya'da mevcut bir fabrikayı kapatacaklarını ve diğer fabrikaları en uygun hale getirmeyi hedeflediklerini anlatan Willems, "Bu yüzden başka bir yere fabrika açmadan önce Avrupa'daki diğer fabrikalarımızla ilgilenmemiz gerekiyor. Kapasitemizin iyi bir seviyeye geldiği konusunda emin olmamız gerekiyor. Bütün bunlardan sonra daha fazla düşünebiliriz. Tükiye bizim için çok önemli. Şu an bir fabrika planımız yok ancak Türkiye bizim için büyüyen bir pazar. Şunu açık söyleyebilirim ki Türkiye'yi yakından izleyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki otomobil pazarı potansiyeli konusunda övgüyle söz eden Willems, şunları kaydetti:
"1980'li yılların başında Türkiye otomobil pazarı yaklaşık 50 bin civarındaydı. Geçen yıla baktığımızda bu rakam 900 bin oldu. Satışlar açısından bakarsak potansiyel var. Politik istikrar ve ekonomi birbiriyle yakından ilişkili. Bu her zaman aynıdır eğer siyasi ve ekonomik istikrar konusunda sıkıntı varsa tüketici güveni azalacaktır.
Bence Türkiye'nin 1 milyon otomobil pazarına ulaşması uzun zaman almayacak, buna eminim. Burada yüksek bir potansiyel olduğuna inanıyorum. Biz bu potansiyelin bir parçası olma konusunda ilgiliyiz. Yani, Türkiye için beklentilerin mükemmel olduğunu söyleyebilirim. Ancak bizim, Türkiye'nin ve dünyada her ülkenin ihtiyacı olan bir şey var ki o da tüketici güveninin kazanılması için istikrar ortamının olması. Bu benim için anahtar kavram."