”Kuzey Kore'ye karşı önlemler alınacağını düşünüyorum”
Ban Ki-mun, "Uranyum takası kabul edilir ve uygulanırsa önemli güven arttırıcı önlem olabilir." dedi.
Abone olNEW YORK- BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, BM Güvenlik Konseyi'nin, Güney Kore'nin donanma gemisini batırmakla suçlanan Kuzey Kore'ye karşı "uygun önlemleri" alacağını düşündüğünü söyledi.
Genel Sekreter Ban, İstanbul'da düzenlenen uluslararası Somali konferansından New York'a dönüşünde, BM'de basın toplantısı düzenledi.
Güney Kore'ye ait donanma gemisinin batırılmasıyla ilgili olarak bir açıklama yapan Ban, bu konudaki uluslararası soruşturma raporlarının, (Kuzey Kore'nin bunu yaptığına yönelik olarak) "son derece güçlü kanıtlar" sunduğunu söyledi.
Donanma gemisinin batırılmasının uluslararası toplum tarafından kınandığını ve kendisinin de geminin batırılmasını kınadığını belirten Ban, "Bu olayın altılı görüşmelerin ve uluslararası toplumun Kore yarımadasını nükleer silahlardan arındırma çabalarına ara verildiği bir zamana denk gelmesi de çok üzücüdür. Kuzey Kore'nin bu kabul edilemez hareketi, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik uluslararası çabalara aykırıdır" dedi.
Güvenlik Konseyi'nin Kuzey Kore'nin bu hareketi karşısında hızlı hareket etmesini beklediğini ifade eden Ban, "Umarım Konsey'in çabuk hareket etmesi, altılı görüşmelerin de yeniden başlamasına yol açar" diye konuştu.
Güney Kore vatandaşı olarak olaydan üzüntü duyduğunu bildiren Ban, Genel Sekreter olarak olaylara tarafsız ve mantıksal açıdan yaklaştığını, bununla birlikte 1991-1992 yılları arasında Kuzey Kore ve Güney Kore arasında nükleer silahlardan arındırılmasına yönelik yapılan görüşmelere bizzat katılan biri olarak ek bir sorumluluk duygusu taşıdığını kaydetti.
BM Güvenlik Konseyi'nin üyelerinin bu konuda kendi aralarında istişarelere başladığını belirten Ban, ne olursa olsun Kuzey Kore'de ihtiyacı olan insanlara gönderilen BM yardımlarının devam edeceğini ifade etti.
"Erdoğan'ın çabalarını takdirle karşılıyorum"
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Türkiye'nin İran'ın nükleer meselesinde yürüttüğü diplomatik çabalarını takdirle karşıladığını söylediğini belirterek, "Uranyum takası kabul edilir ve uygulanırsa önemli güven arttırıcı önlem olabilir ve İran'ın nükleer meselesinin müzakereler yoluyla çözülmesinin kapısını açabilir" dedi.
İran'ın nükleer meselesinin çözülmesine yönelik olarak Türkiye ve Brezilya'nın çabalarını takdir ettiğini bildiren Ban, "İstanbul'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak ortaya çıkan uluslararası gerginliği dağıtmaya yardımcı olma amacıyla Türkiye'nin Brezilya ile birlikte yürüttüğü diplomatik çabaları memnuniyetle karşıladığımı bildirdim" diye konuştu.
İran'ın uranyum takasına ilişkin bugün Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na (IAEA) mektup sunduğunu anımsatan Ban, şunları söyledi:
"Şimdi bu takas önerisi IAEA ve diğer ilgili taraflarca değerlendirilecek. Bu sabah IAEA Başkanı Yukiya Amano ile telefonda görüştüm. Uranyum takası uygulanırsa önemli bir güven arttırıcı önlem olabilir ve İran'ın nükleer meselesinin müzakereler yoluyla çözülmesinin kapısını açabilir."
İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak daha fazla şeffaflık göstermesi gerektiğini pek çok kez söylediğini ifade eden Ban, İran'ın bu kapsamda IAEA ile tam işbirliği yapmasının ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına tam olarak uymasının son derece önemli olduğunu kaydetti.
Genel Sekreter Ban, uranyum takas anlaşmasına karşın BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a yeni yaptırımlar getirme çalışmalarının devam ettiğinin hatırlatılması üzerine ise başta Türk ve Brezilyalı liderler, IAEA Başkanı Amano olmak üzere ilgili taraflarla görüşmelerinin sürdüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Konunun özünde güvensizlik var"
"Bu konunun özünde tarafların birbirlerine karşı güvensizliği bulunmaktadır. Bu uranyum takas anlaşması, sorunun müzakereler yoluyla çözülmesi yolunda son derece olumlu bir adım olarak kullanılabilir. Bir tarafta güven arttırıcı önlem alanı, bir tarafta da İran'ın nükleer meselenin kalıcı bir şekilde çözülmesi bulunuyor. Bu iki alan arasında bir denge kurulması için, siyasi iradenin bulunması, esneklik gösterilmesi ve bu anlaşmanın teknik açıdan gözden geçirilmesi gerekmektedir."
Uranyum takası anlaşmasıyla ilgili sürece ilişkin bir soru üzerine ise Genel Sekreter, IAEA Başkanı Amano'nun mektubu Viyana Grubuna ilettiğini ve grubun mektubu değerlendirip IAEA'ye geri döneceğini, bunun zaman alacağını söyledi. Bu arada, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de yaptırım görüşmelerine devam ettiğini bildiren Ban, Türkiye ve Brezilya'nın girişimlerinin güven arttırıcı önlem yolunda olumlu bir adım olduğunu belirtti.
İran'ın uranyumu yüzde 20 oranında zenginleştirmeye devam edeceğini açıklamasının uluslararası toplumda ciddi endişe yarattığını ve kendisinin de bu noktada endişesini açıkladığını kaydeden Ban, müzakerelerin devam edeceğini ifade etti.
Ban, Genel Sekreter olarak işinin müzakerelere dahil olmak değil, müzakerelerin kolaylaştırılmasına uygun ortamı yaratmak olduğunu bildirdi.
Genel Sekreter, İsrail'in Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasına (NPT) üye olmadığının hatırlatılması üzerine ise NPT'ye tüm ülkelerin taraf olması gerektiğini söyledi.
"İstanbul'da yapıcı görüşmelerde bulundum"
Ban Ki-mun, İstanbul'da düzenlenen Somali Konferansında, hem Türk liderler, hem de diğer dünya liderleriyle son derece yapıcı görüşmelerde bulunduğunu belirtti.
Ban, İstanbul'daki konferans sırasında hem Türk hem de diğer dünya liderleriyle son derece yapıcı ikili görüşmelerde bulunduğunu söyledi.
İstanbul'daki Somali Konferansının Somali açısından son derece kritik bir dönemde yapıldığını belirten Ban, konferansın, hem Somali Devlet Başkanı Şeyh Şerif Ahmed'e, hem de Cibuti anlaşması ile barış sürecini rayında tutmaya çalışan Somali hükümetinin çabalarına tam destek verdiğini kaydetti.
Konferansın sonunda kabul edilen "İstanbul Deklarasyonu"nun 3 temel mesaj verdiğini ifade eden Ban, buna göre, "BM'nin Somali'ye her zaman yardımcı olacağının, geçici federal hükümetin özellikle güvenlik ile yönetim konularında kendi üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğinin ve korsan faaliyetlerinin ancak bu sorunun temel nedenlerine çözüm bulunarak durdurulabileceğinin" altının çizildiğini bildirdi.