İtalya ve Fransa savaş sonrası en derin krizi yaşıyor

İtalya ve Fransa arasındaki ilişkiler 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en sorunlu döneminden geçiyor. Göç sorunuyla başlayan ve Sarı Yelekliler ile büyüyen kriz, Fransa'nın 79 yıl sonra ilk kez Roma Büyükelçisi'ni geri çağırmasıyla tamiri zor bir sürece girdi.

Abone ol

Orta Çağ'da Fransa Kralı'nın zengin ve soylu İtalyanlar için verdiği "kuzen" unvanı sonrası "Avrupa'nın kuzenleri" olarak tanınan İtalya ve Fransa, ikili ilişkilerinde 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en derin krizi yaşıyor.

Fransa, İtalya'da koalisyon hükümetinin kurulmasıyla birlikte son 8 aydır giderek büyüyen kriz nedeniyle 79 yıl sonra ilk kez Roma Büyükelçisi'ni istişare için ülkeye çağırdı. İki ülke arasında benzer bir olay en son 1940'ta, dönemin İtalya Krallığı Başbakanı Benito Mussolini tarafından Fransa'ya savaş ilan edilmesiyle yaşanmıştı.

Fransa yönetiminin aldığı son kararda, İtalyan hükümetindeki koalisyon ortaklarından sistem karşıtı "5 Yıldız Hareketi" (M5S) partisinin lideri ve Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio ile aşırı sağcı Lig partisinin lideri ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini'nin art arda yaptığı Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u suçlayıcı açıklamalar önemli rol oynadı.

Di Maio ve Salvini son dönemlerde yaptıkları açıklamalarda, Fransa yönetimini Afrika'da sömürgeci bir politika izleyerek düzensiz göçü tetiklemekle suçladı. Ayrıca M5S lideri, Macron ve hükümet karşıtı gösteriler yapan Sarı Yelekliler hareketine aleni destek verdi.

Diğer yandan İtalya Başbakanı Giuseppe Conte de Fransa'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üyeliğinin Avrupa Birliği'ne devredilmesi gerektiğini savundu.

İtalyan hükümet yetkilileri tarafından yapılan sert açıklamalardan dolayı ilk olarak 21 Ocak'ta İtalya'nın Paris Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığı'na çağırarak nota veren Fransa, bu kez tepkisini Roma'daki büyükelçisini geri çağırarak gösterdi.

"2. Dünya Savaşı'ndan beri en ağır ithamlara hedef oluyoruz" açıklamasında bulunan Fransa için bardağı taşıran son damla Di Maio'nun salı günü Paris'e giderek Sarı Yelekliler hareketinin temsilcileriyle görüşmesi olsa da iki ülke arasındaki krizin temelinde çok daha ciddi sorunlar yatıyor.

Krizin temeli göç sorunu

Fransa ve İtalya arasındaki krizin temelinde düzensiz göç sorunu öne çıkıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un partisi En Marche, İtalyan hükümetinin Akdeniz'deki düzensiz göçmenlere karşı haziran ayında aldığı limanlarını kapatma kararını "mide bulandırıcı" olarak yorumlamıştı. İtalyan hükümeti de buna cevaben "Göçmen sorununda her zaman yüzünü çevirmeyi tercih eden ikiyüzlü ülkelerden ders kabul etmiyoruz" açıklamasında bulunmuştu.

Ağustosta da İtalya'nın kuzeyindeki Ventimiglia kasabasında bir kampta tutulan bir grup düzensiz göçmen yüzerek Fransa tarafına geçmeye çalışmış, Fransız polisi daha sonra bu kişileri İtalya'ya göndermişti. Bu olaydan sonra Salvini, "En büyük rakibi Fransız halkı" dediği Macron'u aynı zamanda "ekonomik çıkarlar için Libya'yı istikrarsızlaştırmakla" suçlamıştı.

Ekim ayında Fransız polisinin, aralarında kadın ve çocukların olduğu bir grup düzensiz göçmeni İtalya sınırındaki Claviere'ye bırakıp gittiği görüntüler ortaya çıkmıştı. İtalya İçişleri Bakanı Salvini, Fransa'nın "düşmanca bir eylem" yaptığını söylemişti.

Göçmen sorunuyla bağlantılı son olarak Di Maio, "Bugün insanlar ülkelerini terk edip Avrupa'ya geliyorsa bunun sorumlusu Fransa'dır. Fransa onlarca Afrika ülkesini sömürmeyi hiçbir zaman bırakmadı. AB, Fransa'ya ve Fransa gibi Afrika'yı yoksullaştırarak bu insanların ülkelerini terk etmesine yol açan tüm ülkelere yaptırım uygulamalı" demişti.

Sarı Yelekliler'e verilen destek

İki ülke arasındaki krizin perde arkasında yatan diğer bir sebep, İtalya'daki koalisyon ortağı M5S partisinin Fransa'yı savaş alanına çeviren eylemler yapan Sarı Yelekliler'e açık destek vermesi. Sarı Yelekliler'i 2009'da İtalya'da başlattıkları "ruhla aynı" gören M5S partisi, başta lideri Di Maio ve milletvekili Alessandro Di Battista'nın girişimleriyle bu harekete her türlü dayanışmayı gösterme vaadinde bulunuyor.

Siyasi sığınmacılar konusu

İtalya'da geçmiş hükümetlerin hiçbir zaman gündeme getirmediği, hüküm giyen aşırı solcu militanların Fransa'da yaşaması konusu ise iki ülke arasındaki sorunların bir yenisini oluşturdu.

38 yıldır kaçak yaşayan "Komünizm İçin Silahlı Proleterler" üyesi Cesare Battisti'nin 14 Ocak'ta Bolivya'dan Roma'ya getirilmesi sonrası İçişleri Bakanı Salvini diğer kaçak teröristlerin de iade edilmesi gerektiğini söyleyerek, Fransa'yı işaret etmişti.

İtalya'da farklı suçlardan hüküm giymiş ve aralarında Kızıl Tugaylar (Brigate Rosse) üyelerinin de bulunduğu, aşırı solcu 14 militanın Fransa tarafından verilen siyasi sığınma haklarıyla yıllardır bu ülkede yaşamasını eleştiren Salvini, bu kişilerin iadesi için yasal girişim başlattı. Konuyu araştırdığını açıklayan Fransa yönetimi ise iade talebine karşı her vakanın ayrı ayrı değerlendirileceğini duyurdu.

İtalya hızlı trenden vazgeçmek istiyor

İtalya'nın Torino ve Fransa'nın Lyon kentleri arasında öngörülen ve bir kısmı AB'den alınan direkt yardımla gerçekleşen hızlı tren hattı projesini, "pahalı" olduğu gerekçesiyle yapmaktan kaçınan İtalyan hükümeti, Fransa ile bu konuda da sorun yaşıyor.

M5S partisinden İtalya Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Danilo Toninelli, "Lyon'a trenle gitmek kimin çıkarına?" açıklamasında bulunup, yüksek bedeli olduğu gerekçesiyle hazırladığı bir dosyayı geçen haftalarda Fransa'nın Roma Büyükelçiliği'ne göndermişti.

İtalyan hükümetinin bu tutumuna tepki gösteren Fransa Ulaştırma Bakanı Elisabeth Borne, iki ülke arasında önceden imzalanan anlaşmaya saygı gösterilmesi gerektiğini savunmuştu. AB Komisyonu ise İtalya'nın hızlı tren hattı projesinden vazgeçmesi halinde bu proje için şimdiye kadar AB'den aldığı parayı (800 milyon euro) iade etmesi gerektiğini açıklamıştı.

Bütçe krizinin arkasında Fransa mı var?

İki ülke arasında zaman zaman gündeme getirilen diğer bir sorun ise İtalya'nın AB ile yaşadığı bütçe krizinin arka planında Fransa'nın baskısının olduğu iddiası. AB Komisyonu Ekonomik ve Mali İşler Komiseri olan Fransız sosyalist Pierre Moscovici'nin İtalyan hükümetinin bütçe müzakereleri süresince sunduğu önerilere en fazla karşı çıkan kişi olduğu İtalyan basınında gündeme getirilmişti. Salvini de ekim ayındaki bir açıklamasında Moscovici'yi kastederek, "Brüksel'deki sığınağa kapatılmış Avrupa düşmanı" ifadesini kullanmıştı.

Her fırsatta İtalyan hükümetini eleştirdi

Diğer yandan Macron'un, İtalya'da koalisyon hükümeti her fırsatta eleştirdiği de biliniyor.

Macron, 21 Haziran 2018'de yaptığı bir açıklamada, M5S hareketi için "Bunları bir cüzzamlı gibi yayılırken görüyorsunuz, Avrupa'nın her yerinde biraz varlar. Tekrar ortaya çıkmalarını imkansız olarak gördüğümüz ülkelerde bile" ifadesini kullanmıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı, Salvini'nin lideri olduğu Lig partisini de özellikle göçmen sorunuyla bağlantılı olarak "nefreti teşvik eden, milliyetçi söylemler üretmekle" suçlamıştı.

Macron ayrıca İtalya'da koalisyon ortaklarından kendisine gelen eleştirilere cevap olarak, "İtalyanlar çok büyük bir halk ve bizim dostumuz. Onlar tarihine yakışan liderler hak ediyor" diyerek, Salvini ve Di Maio'nun "İtalya'yı yönetecek kapasiteye sahip olmayan siyasetçiler" olduğunu savunmuştu.

THY'nin üçüncü çeyrekte geliri artarken karlılık oranı düştü Kahramanmaraş'ta korkutan deprem BDDK'dan 3 yeni bankaya faaliyet izni  Sigorta sektörü yüzde 10 daraldı "Beyinlerimiz taş devrinden olsa da değişim hızlanacak"