İngiltere'de genel seçime 1 yıl kaldı
Ülke tarihinin sonucu en zor tahmin edilen genel seçiminin yapılması bekleniyor
Abone olLONDRA - Birleşik Krallık'ta genel seçime bir yıl kalırken, siyasi analistler ve anketler, ülke tarihinde sonucu en zor tahmin edilecek genel seçimin yapılacağını ortaya koyuyor.
İngiltere'de 2010 yılında düzenlenen genel seçimle 70 yıl sonra ülkede ilk kez koalisyon hükümeti kurulmuştu. Muhafazakar Parti'nin Genel Başkanı David Cameron ile Liberal Demokrat Parti'nin Genel Başkanı Nick Clegg'in kurduğu koalisyon hükümeti, göreve geldikten kısa süre sonra ilk icraat olarak ekonomik istikrarsızlığı gidermek için kesintiler yaptı. Kesintiler birçok kesimde tepkilere ve protestolara neden olsa da orta vadede ülkenin ekonomisinin iyileşmesini sağladı. Resesyondan çıkan İngiliz ekonomisinin bu yıl yüzde 3 büyümesi bekleniyor.
Gelecek yılki genel seçimle tek başına iktidar olmayı hedefleyen Cameron'ın elindeki en güçlü kart ekonomik iyileşme olarak görülürken, İskoçya'nın bağımsızlık referandumu, ülkenin Avrupa Birliği üyeliği, göçmen politikası, sağ partilerin yükselişi gibi konuların genel seçim sonuçlarını etkilemesi bekleniyor. YouGov adlı araştırma şirketinin yetkilisi Peter Kellner, "Bu sefer nasıl bir seçim sonucuyla karşılaşacağımızı bilmiyorum. Siyaseti yakından takip eden herkesin de bunda zorlandığını düşünüyorum" dedi.
ComRes adlı araştırma şirketinden Katharine Peacock da Avrupa Parlamentosu seçimleri, İskoçya'nın bağımsızlık referandumu gibi birçok konunun genel seçimi etkileyeceğini ifade ederken, bir diğer araştırma şirketi Britain Thinks'ten Deborah Mattinson da sonucunu tahmin etmenin en zor olduğu bir genel seçimin ülkeyi beklediğini söyledi.
Yeni danışmanlar, sağ partilerin yükselişi
Genel seçim yaklaştıkça milletvekillerinin parlamentodan uzakta, seçim bölgelerinde daha fazla zaman geçirmeleri bekleniyor. Siyasi parti liderlerinin genel seçim öncesi yeni danışmanlar görevlendirmesi ise dikkati çekiyor. Muhalefetteki İşçi Partisi lideri Ed Miliband, ABD Başkanı Barack Obama'ya da seçim kampanyalarında yardım eden David Axelrod'u danışman olarak görevlendirdi. Axelrod, "Obama'ya seçim kazandıran adam" olarak biliniyor.
Birleşik Krallık'ın 1973 yılından bu yana yürüttüğü AB üyeliği tartışmalarının da seçim yaklaştıkça alevlenmesi bekleniyor. Brüksel'e fazla yetki verildiğini düşünen Cameron, tek başına iktidar olması halinde ülkenin AB üyeliğini referanduma götürmek istiyor. İşçi Partisi ise ülkeyi belirsizliğe ve istikrarsızlığa sürükleyeceği gerekçesiyle buna karşı çıkıyor. Koalisyon hükümetinden Liberal Demokratlara kimi zaman fazla taviz vermekle eleştirilen Cameron'ın lideri olduğu Muhafazakar Parti'nin tabanından parlamentoda koltuğu olmayan, AB ve göçmen karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'ne (UKIP) kaymalar olduğu biliniyor.
Nigel Farage'ın lideri olduğu UKIP, kamuoyu yoklamalarında İşçi Partisi ve Muhafazakar Parti'den sonra üçüncü sırada yer alıyor. 22 Mayıs'ta yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise Farage'ın partisi ilk sırada bulunuyor. Dolayısıyla gelecek yılki genel seçimde UKIP'in parlamentoya girmesi yüksek olasılık olarak görülüyor.
İskoçya'da 18 Eylül'de yapılacak bağımsızlık referandumun sonucunun da Birleşik Krallık'taki genel seçimi etkilemesi bekleniyor. Referandumdan Birleşik Krallık'tan bağımsızlık kararı çıkması, İngiliz parlamentosunun yapısını ve parlamentoda bulunan milletvekili sayısını etkileyecek. Referandumdan bağımsızlığa destek çıkarsa ayrılıkçı İskoç Ulusal Partisi (SNP) İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan tam bağımsızlığının, 2016 yılının Mart ayında gerçekleşeceğini bildiriyor. SNP, bağımsızlığa "evet" sonucu çıksa dahi, İskoç milletvekili adaylarının İngiliz parlamentosuna girmesini istiyor. Buna karşı çıkanlar ise genel seçimin bir yıl ertelenmesi önerisinde bulunuyor.
Birleşik Krallık'ta yapılan son kamuoyu yoklamaları, Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi arasındaki farkın daraldığını ortaya koyuyor. Birçok ankette İşçi Partisi önde çıkarken, kimi ankette ise Muhafazakarlar lider gözüküyor. UKIP'in ise yüzde 6 ila 10 farkla Liberal Demokratların önünde yer alarak, üçüncü sırada bulunması dikkati çekiyor.