IMF reform paketi tamamlanmaya hazır
IMFC toplantısında, zengin ülkelerin ekonomi politikalarının daha sıkı gözetimden gerçirilmesi öncelikler arasına alındı.
Abone olWASHINGTON - IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, gelişmekte olan ülkelere IMF yönetiminde daha fazla oy ve temsil hakkı verilmesini öngören reformlar konusunda taraflar arasındaki önemli görüş farklılıklarının aşılamadığını ancak reform paketinin tamamlanmaya yakın olduğunu belirtt.
IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları çerçevesinde düzenlenen Uluslararası Para ve Finans Komitesi'nin (IMFC) toplantısında, zengin ülkelerin ekonomi politikalarının daha sıkı gözetimden geçirilmesi öncelikler arasına alındı.
Toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirisinde, "büyük gelişmiş ülkelerdeki zayıf noktaların açığa çıkarılması için daha güçlü ve tarafsız gözetimin yapılması önceliklerden biri" ifadesi kullanıldı.
Bu kararın, IMF'yi, ABD'nin başını çektiği en büyük pay sahiplerine yeteri kadar sert davranmamakla eleştiren gelişmekte olan ülkeler için kazanım olduğu yorumları yapılıyor.
Tayland Maliye Bakanı Korn Chatikavanij, IMF'nin artık sadece gelişmekte olan ülkeleri gözetmekle yükümlü bir kurum olmadığını belirterek, "IMF, daha geniş temelli role sahip olmalı ve daha büyük ekonomilerdeki hataların küresel etkiler yaptığının farkına varmalı" diye konuştu.
Toplantıda, ülkeler arasında döviz kuru savaşları tartışmaları konusunda ise anlaşma sağlanamadı. Gelişmekte olan ülkelere IMF yönetiminde daha fazla kota ve temsil hakkı verilmesini öngören reformlar konusundaki anlaşmazlıklar da henüz giderilemedi. Bildiride, döviz piyasalarında artan gerilimin temelini oluşturan dengesiz küresel büyümeye dair sorunları ele almada somut bir eylem planı yer almadı.
ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner, gelişmekte olan ülkelere IMF yönetiminde daha fazla söz hakkı verilmesini öngören reform planlarıyla döviz kuru politikaları arasında doğrudan bağlantı olduğunu kaydederek, "Gelişmekte olan ülkeler, etki güçlerini artırmak istiyorlarsa para birimleri üzerindeki sıkı kontrollerini kaldırmalılar" dedi. Geithner, IMFC toplantısında yaptığı açıklamada, kurumun, ülkelerin para birimlerini nasıl idare ettiklerine dair daha güçlü biçimde konuşmaya başlaması gerektiğini söyledi.
Fransa Maliye Bakanı Christine Lagarde de döviz kuru tartışmalarına dair öfkeli söylemlerin tonunun yumuşatılması gereğine işaret ederek, "Her savaşın bir kaybedeni vardır ama bu durumda kaybeden olmamalı" dedi.
"G-20'de daha gazla ilerleme kaydedilecek"
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn da toplantının kapanışının ardından düzenlenen basın toplantısında, IMF toplantılarının sonucunu başarısızlık olarak görmediğini, gelecek ay Seul'da yapılacak G-20 zirvesi ve gelecekteki IMF toplantılarında daha fazla ilerleme sağlanmasının zeminin hazırlandığını belirtti.
"Hayal kırıklığı içinde değilim" ifadesini kullanan Strauss-Kahn, gelişmekte olan ülkelere IMF yönetiminde daha fazla oy ve temsil hakkı verilmesini öngören reformlar konusunda taraflar arasındaki önemli görüş farklılıklarının aşılamadığını ancak reform paketinin tamamlanmaya yakın olduğunu kaydetti. Strauss-Kahn, doğru yolda olduklarını düşündüğünü, bu konuda anlaşmaya varılmasını umduğunu ifade etti.
IMF reformu konusundaki anlaşmanın gelecek ay yapılacak G-20 liderler zirvesinde onaylanabileceği belirtiliyor.
Strauss-Kahn, ayrıca, Yunan hükümeti ve halkının borç krizinden kurtulma çabasını överek, Atina yönetimince uygulanan kemer sıkma programının ülkede ekonominin rayına oturtulmasına yardım edeceğine inandığını kaydetti.
IMFC Başkanı Butros Gali de toplantılarda bazı hususlarda görüş ayrılıkları olduğunu ancak tüm ülkelerin, para birimi tartışmalarının çözümü çabalarında IMF'nin merkezi rolünü kabul etmesinin önemli bir başarı olduğunu ifade etti.
Gali, IMF'nin reform paketinde de büyük ilerleme sağlandığını, ilgili tüm tarafların pozisyonunun birbirine yaklaşmakta olduğunu belirtti.
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick de artan ekonomik gerilimlerin zayıf bir küresel toparlanmayı yansıttığını kaydetti.
Zoellick, "Yüksek işsizlik oranının eşlik ettiği büyüme eksikliği, sonuçlar doğuruyor. Ülkelerin içe dönmeleri ve bunun sonucunda uluslararası iş birliğinin aksaması tehlikesi var" dedi.
Türkiye'nin pozisyonu çok güçlü
Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı, kota konusunda Türkiye'nin pozisyonunu "çok güçlü" olarak nitelendirerek, "Aslında tüm senaryolar altında Türkiye ciddi bir kota artışı elde ediyor. Bu konuda en rahat ülkelerden birisi Türkiye" dedi.
Çanakcı, kota dağılımında en ağırlıklı parametrelerden birinin GSYH olduğuna dikkati çekerek, son yıllardaki güçlü büyüme performansının Türkiye'nin daha fazla ön plana çıkmasını sağladığını söyledi.
Kota transferinden sonra, Türkiye'nin, 2008 reformundan sonra yüzde 0,6 civarında olan IMF'deki kotasının yüzde 1'e yaklaşmasını da beklediklerini belirten Çanakcı, "Bu da tabii ki Türkiye'nin IMF içindeki ağırlığını önemli ölçüde artıracağı anlamına geliyor" diye konuştu.
Kota reformlarının yanı sıra IMF'nin İcra Direktörleri Kurulu'nun yeniden yapılandırılmasının da gündemlerinde yer aldığını ifade eden Çanakcı, 24 sandalyenin yer aldığı kurulda, yükselen piyasa ekonomilerine en az iki sandalye verilmesi yönünde görüşler olduğunu hatırlattı.
En güçlü aday Türkiye
Kurulda 9 sandalyeye sahip AB'nin, kendisinden alınacak bu iki sandalyeyi verme konusunda "biraz direndiğini" ifade eden Çanakcı, "AB, bu değişim ve dönüşümün biraz daha rotasyon usulüyle yapılmasını arzu ediyor. Bu 24 sandalyeden ikisinin sürekli yükselen piyasa ekonomilerine verilmesi yerine gruplar içinde rotasyon yapılmasını tercih ediyor. Bu iki görüş arasında müzakereler devam ediyor, henüz bir noktaya varılmış değil. Bunların da önümüzdeki bakanlar toplantısı ve liderler zirvesi öncesinde biraz daha netlik kazanmasını bekliyoruz" dedi.
Hazine Müsteşarı Çanakcı, yükselen piyasa ekonomilerine iki sandalye transfer edilmesi durumunda en güçlü adayın Türkiye olduğunu vurgulayarak, "IMF içinde de bu konuda geniş mutabakat var, Türkiye'nin İcra Direktörleri Kurulu'nda temsil edilmesi gerektiği yönünde güçlü mutabakat söz konusu" dedi.
Çanakcı, bir soru üzerine, "Aslında hem ABD hem de AB'nin, Türkiye'nin fonda temsil edilmesi yönünde güçlü arzusu var. Ama AB şu anda kendinde olan bu sandalyeleri hemen vermeye hazır görünmüyor, rotasyon usulü olmasını arzu ediyorlar. Ama onlar da bir değişim, dönüşüm olacaksa, yükselen piyasa ekonomilerine kurulda ilave sandalye verilecekse buna en güçlü adayın Türkiye olduğu konusunda hemfikirler" diye konuştu.