Gül: Avrupa'da artan aşırı sağ ideolojiler risk oluşturuyor
Küresel Politika Formu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'da artış gösteren aşırı sağ ideolojilere dikkat çekerek, bu ideolojilerin risk oluşturduğunu ifade etti.
Abone olYAROSLAVL-Cumhurbaşkanı Gül, Rusya'nın Yaroslavl kentinde üçüncü kez düzenlenen, bu yıl ''Toplumsal Çeşitlilik Çağında Modern Devlet'' temasıyla toplanan Küresel Politika Forumu'na katılarak bir konuşma yaptı. Norveç'te, Temmuz ayında onlarca kişinin hayatını kaybettiği saldırının terörizm ve aşırıcılığın belirli bir din ve coğrafya ile bağlantılı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'da giderek daha fazla destek bulmakta olan aşırı sağ ideolojilerin ciddi bir güvenlik riski oluşturduğunu net biçimde ortaya koyduğunu söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in davetlisi olarak, ''şeref konuğu'' sıfatıyla foruma hitap eden Gül, konuşmasına, dün Yaroslavl kentinde meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybedenler için başsağlığı dileyerek başladı.
Türkiye'nin artan ekonomik, siyasi gücü ve demokratik standartlarına paralel şekilde daha aktif ve etkin bir dış politika izlediğine işaret eden Gül, "Bölgenin modern, demokratik devlet modeline geçiş yönünde tarihi bir dönemecin eşiğinde olduğunu düşünüyoruz. Türkiye bu anlayışla bölge halklarının meşru reform taleplerini desteklemekte, küresel ölçekte etkileri olacak bu tarihi dönüşümün barış, istikrar, huzur ve refaha tahvil edilmesi için çaba sarf etmektedir. Demokrasi bir ülkeyi muktedir kılan en önemli güç vektörüdür. Gücünü halktan alan bir devletin, hem bekası hem de uluslararası itibarı teminat altındadır.'' diye konuştu.
Çeşitli dinsel, ırksal ve kültürel topluluklar arasındaki büyüyen farkların toplumların sosyal dokusuna zarar vermeye başladığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, bu eğilimin denetim altına alınmaması durumunda dünyanın yaşanması çok tehlikeli bir yer haline geleceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de siyasi ve ekonomik alanlarda eş zamanlı olarak yürütülen reformların, birbirinin tesirini çarpan etkisiyle artıran sonuçlar doğurduğunu ifade ederek, "Bu çerçevede, gerçekleştirilen siyasi ve hukuki reformlarla temel hak ve özgürlük alanları genişleyip demokrasimiz güçlendikçe, ülkemize duyulan güven ve yapılan yatırımlar artarak ekonomimiz üzerinde olumlu yansımada bulunmuştur" dedi.
"Baskıyla yönetme dönemi bitti"
Devletin, geçmişte kendi güvenliği ve bekasını her şeyin üstünde tutan, sınırları içindeki toplumu bu amaç uğrunda örgütlenmesi gereken bir araç olarak gören bir kurum niteliği taşıdığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, bugün de hala devletin güvenliğini halkın temel hak ve özgürlüklerinin üzerinde gören rejimler bulunduğunu hatırlattı. Zaman içinde devlete ait toplum veya milletten, toplum veya millete ait devlet anlayışına doğru bir geçiş olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, "Korkuyla, baskıyla halkları yönetmek devri de bitmek üzeredir" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, toplum içinde artan kültürel, dini ve etnik farklılıkların, yeni bölünme ve gerginliklerin kaynağı olabileceğine işaret ederek, özellikle sosyo-ekonomik açıdan sorunlu toplumlarda bu tür farklılıkların, yaşanan güçlüklerin kaynağı olarak görülmesinin konuya daha da karmaşık bir boyut kazandırdığını belirterek, modern devletin bu çeşitliliği ve farklılığı yönetebilme kabiliyetinin önemine vurgu yaptı.
"Türkiye'nin hala atması gereken adımlar var"
Türkiye'deki reformların temel amacının halkın hayat standartlarını yükseltmek ve sosyal uyumu teşvik etmek olduğunu ifade eden Gül, bu çalışmalarla bir anlamda temsil eden devlet ile temsil edilen halk arasındaki kamusal diyalog kanallarının genişletildiğini, devletin kendi güvenliğini toplumun huzur ve refahına bağlı olarak pekiştirdiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, 2000'li yılların başında yaşanan ekonomik krizden sonra yapılan reformlarla önemli mesafeler kat edildiğini, ekonomik büyümeden toplumun her kesimin yararlanmasının sağlandığını dile getirerek, Türkiye ekonomisinin içerden ve dışardan gelen şoklar karşısında daha hazırlıklı bir yapıya kavuşturulduğunu söyledi.
"Gerçekleştirilen siyasi ve hukuki reformlarla temel hak ve özgürlük alanları genişleyip demokrasimiz güçlendikçe, ülkemize duyulan güven ve yapılan yatırımlar artarak ekonomimiz üzerinde olumlu yansımada bulunmuştur. Bugün Türkiye, dünyanın 16, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi konumuna yükselmiştir." diyen Gül, Türkiye'de demokrasinin kapsamının genişletilmesi, standardının yükseltilmesi, olgun bir aşamaya taşınması ve demokratik katılımın artırılması için hala atılması gereken adımlar olduğunu da belirtti.
"Yeni bir siyaset dili lazım"
Çok kültürlülük ve dünya barışı bakımından yeni bir diplomasi ve siyaset dili geliştirmenin gereğine de işaret eden Gül, şunları söyledi:
"Zira, bugün kullandığımız diplomasi ve siyaset dili çağımız gelişmelerine, sorunlarına ve açmazlarına cevap vermekte yetersiz kalmakta, hatta bazı durumlarda çatışmayı teşvik etmektedir. Bu dilin yeni, yapıcı, birleştirici, dinamik ve hoşgörülü bir lisanla değiştirilmesi gerekmektedir. Bu vesileyle, tüm liderleri bir kere daha toplumsal uyumu teşvik eden bir dil benimsemeye davet ediyorum.