Gelişen ülkelerde piyasaları etkileyecek 3 seçim!
Geçtiğimiz yıl siyasi belirsizlik ve şokları atlatan yatırımcıların radarına şimdi de gelişen ülke seçimleri girdi. Piyasaları dalgalandırma potansiyeline sahip seçimler dizisinde perde 18 Mart’ta Rusya’da açılıyor.
Abone olAydın ŞAHİNALP
Avrupa, İtalya'daki son derece önemli 4 Mart seçimlerine hazırlanırken, gelişmekte olan piyasalarda ise yatırımcılar Rusya, Meksika ve Macaristan seçimlerine odaklandı. İsviçre merkezli finans şirketi UBS’in ana yatırım departmanı tarafından hazırlanan, “Gelişen Ülke Seçim Monitörü" başlıklı raporuna göre, Rusya, Meksika, Kolombiya, Macaristan, Malezya ve Brezilya seçimleri "piyasalarda taşları yerinden oynatma potansiyeline sahip." Ancak uzmanlara göre Rusya, Meksika ve Macaristan seçimleri daha kritik önem taşıyor.
Gelişmekte olan piyasalarda 2018, siyasi liderlerin yerini sağlamlaştırma ya da kaybetmesi açısından yoğun geçecek. Mart ayında Rusya'da önemli seçimlere tanık olacağız. Macaristan’da halk nisanda kritik seçim için oy kullanacak. Kolombiya mart ve mayıs ayında sandık başına gidecek. Yine gelişen ülkelerden Meksika'da temmuz, Malezya'da ağustos ve Brezilya'da ekim ayında seçimler gerçekleştirilecek. Siyasi belirsizlik yatırımcılar açısından her zaman risk teşkil ediyor. Aktifleri bakımından dünyanın en büyük özel bankası UBS, Rusya, Macaristan ve Meksika seçimlerini mercek altına aldı.
“Rusya’da statüko sürecek”
Batılı hükümet ve şeffaflık örgütleri, 18 Mart'ta Rusya'da yapılacak seçimlerin meşruluğunu tartışıyor. Zira 12 yıldır Rusya Federasyonu’nun lideri olan Vladimir Putin’e karşı en güçlü muhalif lider olan Alexei Navalyn, 2017 Aralık ayında suçlu bulunduğu
gerekçesiyle seçimlere katılmaktan men edildi. Seçimin ilk ayağında adaylardan hiçbiri oyların yüzde 50’sini elde edemezse 8 Nisan’da ikinci tura geçilecek. Ünlü Ksenia Sobchak, gazeteci Yekaterina Gordon, ekonomist-siyasetçi Grigory Yavlinsky ve işadamı Boris Titov, seçimlere bağımsız katılan Putin’in tekrar seçilmemesi için tüm kozlarını oynayacak. Ancak UBS popülaritesi yüzde 80 olan Putin’in oyların yüzde 70’inden fazlasını alarak kazanabileceğini belirtiyor. Kısaca Rusya’da statükonun devam etmesi, yatırımcıların bekleyeceği en olası sonuç olarak görülüyor. İki yıllık durgunluğun ardından 2017'de hafif toparlanan Rusya ekonomisinde gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesinin mütevazı bir oranda artması bekleniyor. Genel olarak Rusya’da yapısal sorunlar, düşük petrol fiyatları ve Batı yaptırımları nedeniyle büyüme potansiyelinin altında seyrediyor. UBS, reformcu bir siyasi ismin başbakan rolü veya kabineye atanması durumunda anlamlı yapısal reformların hayata geçirilebileceğine inanıyor.
Dünyanın en büyük 16’ıncı ekonomisi Meksika, 1 Temmuz'da cumhurbaşkanlığı ve yasama seçimlerine gidiyor. UBS, sol kanatta yer alan Morena partisinden Andres Manuel Lopez Obrador'un (AMLO) seçimde ipi göğüsleyeceğini öngörüyor. UBS hazırladığı raporda AMLO'nun sol eğilimli gündemiyle, ulusal petrol şirketi Pemex ve ülkenin elektrik endüstrisinin özelleştirilmesini sona erdireceğini belirterek statükonun değişmesi ve alışılmadık makro politikalar yatırımcıyı tedirgin edebilir. Ancak İsviçreli yatırım bankası, Meksika'nın "şoklara karşı dirençli" olduğunun altını çizerek, düşük petrol üretimini dengelemek için güçlü ihracatlar yapmasını bekliyor.
Siyasi sürprizlerle dolu 2017 yılı piyasaların şaşırtıcı derecede siyasi şoklara karşı dayanıklı olduğunu ortaya koydu. UBS yatırımcılara nihai olarak piyasaları tahrik eden şeyin, ekonomik ve kurumsal temellerde meydana gelecek radikal değişiklikler olduğu gerçeğini akılda tutmalarını salık veriyor.
Macar lider AB'yi zorlayabilir
Orta Avrupa’nın üretim merkezi Macaristan’da halk, 8 Nisan'daki parlamento seçimlerinde oy kullanacak. Analistler, görevdeki lider Viktor Orban'ın sağ kanat partisi Fidesz’in kolayca kazanacağını düşünüyor. Bu, statükonun pekişmesi anlamına geliyor. Ve yatırımcılar varlık fiyatlarının değişmesini beklemiyorlar. 10 milyonluk nüfusa sahip ülke cari fazlası ve pozitif yabancı yatırım akışının tadını çıkarıyor. Orban liderliğindeki Fidesz Partisi, 2010 yılından beri göç ve İslam karşıtı bir ajandayı izleyerek Avrupa Birliği’nde adeta istikrar kazanan milliyetçipopülist dalgada yer aldı. Bazıları tarafından "Avrupa’nın baş belası" olarak nitelendirilen Orban, ülkenin demokratik kurumlarını zayıflattığı gerekçesiyle uluslararası gözlemcilerin eleştirileri oklarının hedefinde. Olası bir Fidesz zaferi yatırımcılar için sürekliliği sağlayacak. UBS, hükümetin politikalarında büyük bir değişiklik beklemiyor. Macaristan’da düşük bütçe açığının sürmesi, dış açığın düşürülmesi yanında AB ortaklarıyla anlaşmazlıkların devam etmesi öngörülüyor.