Faizler, çıkışlar ve Çin ekonominin kaderini çizecek!
Yatırımcının gündemi Fed'in ne zaman faiz artıracağı, Yunanistan'ın Euro Bölgesi ve İngiltere'nin AB'deki geleceği, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın küresel ekonomiye etkisinin ne olacağı.-
Abone olEVRİM KÜÇÜK-DIŞ HABERLER
Gelecek iki yılda dünya ekonomisini bekleyen birçok sorun var. Ekonomistler küresel ekonomik büyümenin hız kesmesini, gelişmiş ve gelişen ülkeler arasındaki büyüme farkının kapanmasını bekliyor. Amerikan finans kuruluşu Citigroup’un resmi tahminlerine göre 2015’te küresel GSHY yüzde 2.7, gelecek yıl yüzde 3.6 büyüyecek. Citi’nin baş ekonomisti Willem Buiter’e göre 2016 rakamı çok iyimser bir tahmin. Citi, Euro Bölgesi için ise bu yıl yüzde 1.5, 2016’da yüzde 2.1 büyüme öngörüyor. Goldman Sachs eski baş ekonomisti ve Folcrum Asset Management’ın Yönetim Kurulu Başkanı Gavyn Davies da Euro Bölgesi’nin, parasal genişlemenin yardımıyla, yüzde 2 ile normalin üzerinde bir büyüme kaydetmesini bekliyor. Finans çevrelerinin önde gelen bu iki ismine göre ekonomik tablo böyle ancak ekonominin karşı karşıya kalacağı üç önemli risk var. Bunların başında ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faizleri artırması ve piyasaların parasal normalleşme süreceğinde vereceği tepki geliyor. Bir diğer önemli risk Avrupa’daki çıkışlar. Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden, İngiltere’nin de Avrupa Birliği’nden (AB) çıkacağına dair beklentiler ve bunların gerçekleşmesi piyasalar ve reel ekonomi üzerinde baskı yaracak. Önemli bir diğer risk ise dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’de yaşanabilecek bir sert iniş.
Brexit ve Grexit yatırımcıyı korkutuyor
Yatırımcının gündeminin tepesindeki önemli maddelerden biri Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkması anlamına gelen Grexit ile İngiltere’nin AB’den ayrılması (Brexit). Yunanistan ve kreditörleri arasındaki çıkmaza bir çözüm bulmak amacıyla gerçekleşen görüşmeler önceki gün de başarısızlıkla sonuçlanırken, Avrupalı liderler temerrüde düşmeye gittikçe yaklaşıyor. Üst düzeyli euro bölgesi yetkilileri, Yunanistan’ın mali yardım almak için kreditörleriyle yürüttüğü müzakerelerin tıkanmasının ardından haziran sonunda yüksek tutarda borç ödemesi gereken Atina’nın temerrüte düşme ihtimalini ilk defa resmi olarak değerlendirmeye başladı. Ancak Willem Buiter’e göre Brexit ekonomi için Yunanistan’dan daha önemli bir risk çünkü AB’nin bütünlüğüne tehdit oluşturabilir. Böyle bir gelişme Buiter’e göre kısa vadede yani beş-altı yıl zarfında İngiltere için de yıkıcı olabilir. Bu hamleyi İskoçya'nın İngiltere’den (Scotix), halle Galler ile Kuzey İrlanda’nın ayrılması izleyebilir. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir ankete göre Almanya’daki önde gelen iş adamların yüzde 60’ı Brexit’in olumsuz olacağını, yüzde 37’si ise Grexit’inin olumsuz olacağı görüşünde. Britanya Ticaret Odaları Birliği 'ne göre, önde gelen 3800 iş dünyası temsilcisinin yüzde 63’ü Brexit’in olumsuz bir hava yaratacağı görüşünde. Sunday Times’ın haberine göre de Londra’daki çoğu büyük fon yöneticisi, 2017 referandumunda AB’den çıkmaktan yana oy kullanılması halinde, İngiltere’den milyarlarca sterlinlik varlığı ve binlerce çalışanını başka bir yere taşıma planları yaptığı belirtiliyor. İngiltere Başbakanı David Cameron, İngiltere’nin AB üyeliğini 2017 yılında referanduma götürmeyi planlıyor.
Çin’de sert iniş dünya büyümesinden yüzde 0.5’i götürür
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre 2015’te Çin’de büyüme yüzde 7’nin altına inecek ve yüzde 6.8 olarak gerçekleşecek. Gelecek yıl ise yüzde 6.5 büyüme oranı ile Hindistan, Çin’i geride bırakarak zirveye çıkacak, Çin ekonomisi 2016’da yüzde 6.3 büyüyecek. Buiter, Çin ekonomisinde sert inişin dünya için ciddi bir risk olarak görülebileceğini söylüyor. 2014 yılında 4.3 trilyon dolarlık ticaret hacmine sahip olan Çin’in yavaşlaması uzmanlara göre emtia fiyatlarının da zayıflamasına yol açacak. 2014 yılı itibariyle satın alma gücü paritesine göre GSYİH büyüklüğünde ABD’yi geride bırakarak ilk sıraya yerleşen Çin’de yaşanabilecek bir krizin küresel ekonomi üzerinde doğrudan etkili olacağı belirtiliyor. Dünya Bankası’na göre Çin ekonomik büyümesindeki yüzde 1’lik zayıflama, küresel ekonomik büyümenin % 0.5 oranında azalması anlamına geliyor. Gelişmekte olan ülkeler için bu oran yüzde 0.6 olarak hesaplanıyor. Davies de Çin ekonomisinde sert inişi dünyanın kaderini belirleyecek önemli riskler arasında gösteriyor. Ülkenin büyümeyi kabul edilebilir seviyede tutmak için esnek ve geleneksel olmayan yöntemlere başvurması gerektiğini ifade eden Davies, yerel hükümetlerin borçlarının merkezi hükümete ya da merkez bankasının bilançosuna katılması gibi tedbirler alınabileceğini belirtiyor.
Fed’in ‘normalleşme’ hamlesi erken olabilir
Fed’in bu hafta gerçekleştireceği toplantıda faiz oranlarını sabit tutması beklenirken, piyasa oyuncuları yaklaşık 10 yıldır ilk defa faiz artışının ne zaman gerçekleşeceğine dair daha sinyaller için Fed politika yapıcılarını izleyecek. Özellikle Başkan Janet Yellen’in toplantı sonrasında gerçekleştireceği toplantıda kullanacağı dilde bir değişiklik olup olmayacağı yakından izlenecek. Yalnızca üç ay önce haziranda bir faiz artışı bekleyen Wall Street’in önde gelen tahvil işlemcileri artık eylülde bir artış bekliyorlar ve bunu yıl sonuna doğru bir artışın daha takip edeceğini öngörüyorlar. Ancak Goldman Sachs eski baş ekonomisti Davies, yatırımcıların kendilerini beklenenden daha önce Fed’in parasal normalleşme süreci içinde bulabileceği uyarısı yapıyor. Davies, enfl asyonun aniden yükselişe geçmesi ya da piyasaların Fed’in gerçek niyetini yanlış fiyatladığı için bunun olabileceğini söylüyor ve uyarıyor: Küresel tahvil piyasalarında likiditenin azalmış olması ve büyük tahvil fonlarının sürü misali çıkışa yönelmesi, piyasalardaki kargaşayı artırabilir.” Gayvn Davies’e göre bu durum gelişmekte olan ülkelerin son yıllarda hızlı büyüyen dolar cinsinden kurumsal borçları üzerinde önemli bir baskı yaratır. ABD Merkez Bankası faiz oranlarını 2008 yılı aralık ayından bu yana yüzde 0-0.25 aralığında tutuyor. Wall Street Journal yapılan ankete katılan ekonomistlerin 4’te 3’ü faizlerin eylül ayında artırılacağı yönünde görüş belirtti. Ekonomistlerin sadece yüzde 3’ü bu hafta değişiklik beklerken, yüzde 3’ü Temmuz ayına işaret etti. Eylül ayında faiz artışı bekleyenlerin oranı ise yüzde 72 oldu.Eylül ayından sonrasını bekleyen yüzde 22’lik bölümün yüzde 5’i ekim ayını, yüzde 9’u aralık ayını ve yüzde 8’i ise 2016 yılını faiz artışı için gösterdi.
Borsalar temerrüt kaygısıyla tepetaklak
Avrupa Komisyonu’nun Alman üyesi Guenther Oettinger, Yunanistan ile kreditörler arasında ülkeyi Euro Bölgesi'nde tutmak ve temerrüde düşmesini engellemek için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalmasının ardından artık “acil durum” hazırlıkları zamanının geldiğini belirtti. Atina’nın çıkmaza giren müzakerelerde çözüm bulmak için iki haftası var. Avrupa piyasaları dün Yunanistan’ın temerrüt kaygılarının etkisiyle ani bir şekilde değer kaybetti. Öğle saatleri itibariyle Atina borsası yüzde 5.2 kayıp verirken, Euro Stoxx 50 yüzde 1.3, Fransız CAC 40 yüzde 0.89 ve Alman Dax 30 yüzde 1.7 oranında değer kaybetti. Banaklar düşüşlere öncülük etti. BNP Paribas ve Societe Generale yüzde 0.98 ve 0.96 oranında değer kaybederken Alman Commerzbank ve Deutsche Bank yüzde 0.55 ve 1.25 oranında düştü. İtalyan Unicredit ve Intesa Sanpaolo yüzde 1.16 ve 1.97 oranında değer kaybetti. euro yüzde 0.5 değer kaybıyla 12.08 dolara indi. Güvenli liman Alman tahvillerinin getirisi 2 puan azalırken, İtalyan, İspanyol ve Yunah tahvillerinin getirileri yükseldi.