AK Parti Sözcüsü Çelik: Diplomasi anlayışının güncellenmesi lazım
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Diplomasi anlayışının güncellenmesi lazım ve dünyanın barış için yeni bir yazılıma ihtiyacı var. Aksi takdirde bu çifte standartlarla barışın korunmasının mümkün olmadığı bir kere daha net bir şekilde görülmüştür" dedi.
Abone olAK Parti Sözcüsü Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
Geçen yılın en önemli gündem maddesinin Rusya-Ukrayna savaşı olduğunu ifade eden Çelik, bu savaşın bütün dünyayı şoke eden birtakım gelişmelere yol açtığını, dünyadaki birtakım dengeleri de köklü biçimde değiştirdiğini belirtti.
Rusya-Ukrayna savaşının, Avrupa'nın gerek diplomatik gerekse diğer açılardan buna hazırlıklı olmadığını gösterdiğini dile getiren Çelik, uluslararası kurumlar açısından bakıldığındaysa söz konusu kurumların "tavsiyede bulunmak", "kınamak" ve "uyarıda bulunmak" dışında çok işlev üretemediklerini kaydetti.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in, Avrupa'yı güzel bir bahçeye, dünyanın geri kalanını ise ormana benzettiği söylemine dikkati çeken Çelik, ancak aşırı sağcıların söyleyeceği bir üslupla, AB'nin Dışişleri Bakanı konumundaki bir kişinin konuşmasının aslında bir bakıma mevcut yazılımın, ne kadar sorunlu bir siyasi ve diplomatik yazılım olduğunu gösterdiğini söyledi.
Çelik, "Sadece Avrupa'nın refahını düşünen, dar anlamda bir Avrupa merkezciliğiyle dünyaya bakan, dünyanın gerisindeki sorunlarla ancak kendi çıkarlarına ve kendi güvenliğine dönük olarak bir sıkıntı teşkil ettiğinde uğraşanların, aslında bu yöntemlerinin hiç de sağlıklı olmadığı, her an bu krizlerle yüzleşebilecekleri, karşı karşıya kalabilecekleri görüldü." diye konuştu.
Rusya-Ukrayna savaşının, hiç umulmadık bir biçimde, dünyanın önüne tahıl ve enerji krizi getirdiğini anımsatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte bildiğimiz dünyanın dikişlerinin çözüldüğü bir safhaya geçtiğimiz net ve açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Tabii bildiğimiz dünyanın birtakım temel kodları vardı. Bunlardan bir tanesi İkinci Dünya Savaşı sonrasında silahsızlanmış olan Almanya ve Japonya'yla ilgili statüydü. Japonya bu kararını merhum Başbakan Abe zamanında bir referandumla değiştirmişti. Almanya da bu kararını Rusya-Ukrayna savaşından sonra değiştirdi. Ortaya çıkan tablo gösterdi ki bildiğimiz dünya sona eriyor. Yeni bir dünya çıkıyor ama bunun da ne olduğu belli değil, hangi kurallarla işleyeceğiz… Bu kuralların nasıl askıya alındığı da birçok örnekte görüldü."
Bütün bu süreç içerisinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yürüttüğü güçlü diplomasinin Türkiye'yi bu türbülansın içerisinde en güvenli konumda tutmayı başardığını vurgulayan Çelik, gerek enerji gerek tahıl gerek esir takası konusunda Türkiye'nin aldığı inisiyatifin Türkiye'nin barış için ne kadar kilit bir rol oynadığını gösterdiğini söyledi.
Çelik, AB ülkelerinin ve kurumlarının Türkiye'nin barış için ortaya koyduğu diplomasiye yeterince destek vermeyerek bir vizyon üretemediklerinin de net bir şekilde ortaya çıktığını kaydetti.
Rusya-Ukrayna savaşının, bilinen ezberleri, kalıpları bozan bir yapı ortaya çıkardığını dile getiren Çelik, "Bundan sonra bu daha da konuşulacaktır. Çünkü bundan sonraki dünyanın nasıl şekilleneceği tamamen bu savaşın gidişatı konusunda alınacak tavırlara bağlıdır." dedi.
"Bu diplomasi anlayışının güncellenmesi lazım"
Fransa'nın, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un dış politikasının, "Erdoğan karşıtlığı" ve "Türkiye karşıtlığı"na bu süreçte de indirgenmeye devam edilmesinin vizyonsuzluğun ne kadar derinleştiğini gösterdiğini söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Macron'un şu vizyonsuz sözü hiç unutulmayacak. 'Rusya'yla konuşan tek ülkenin Türkiye, tek liderin Erdoğan olması kabul edilemez.' Bu, çok dar bir rekabet anlayışından bakan, vizyon ortaya koyamayan ve en zor zamanlarda dünyanın içinden geçtiği bu zorluklar karşısında iş birliği yerine çatışma üretmeye devam eden bir zihniyetin ürünü. Bütün bu tablolara baktığımızda gördüğümüz şey şudur. Bu diplomasi anlayışının güncellenmesi lazım ve dünyanın barış için yeni bir yazılıma ihtiyacı var. Aksi takdirde bu çifte standartlarla barışın korunmasının mümkün olmadığı bir kere daha net bir şekilde görülmüştür."
Çelik, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'la ilgili gelişmelerin, Türkiye'nin müttefiklerinin; Yunanistan'ın tek taraflı tutumuna, şımarıkça, maksimalist yaklaşımlarına destek vererek barış konusundaki bir perspektiften ve kapasiteden ne kadar yoksun olduğunu da gösterdiğini vurguladı.
Çelik, "Yunanistan'ın gerek Ege'de gerek Doğu Akdeniz'de Rum kesimiyle birlikte fiili durum yaratmaya çalışarak ortaya koyduğu tablo, barışa hizmet etmeyen bir tablodur." diye konuştu.
“Katar başarılı bir organizasyonla Dünya Kupası'na ev sahipliği yaptı”
2022 FIFA Dünya Kupası çerçevesindeki tartışmaların, dünyadaki pek çok siyasi tartışmanın özeti olarak öne çıktığını kaydeden Çelik, bir İslam ülkesinde Dünya Kupası'nın düzenlenmesiyle ilgili ne kadar çok ön yargı ne kadar çok provokasyon yapıldığının görüldüğünü aktardı.
Katar'ın başarılı bir organizasyonla Dünya Kupası'na ev sahipliği yaptığını dile getiren Çelik, "Bu sene hakikaten çok önemli maçların oynandığı, futbolun bütün güzelliğinin sergilendiği bir tablo ortaya çıktı. Bu vesileyle Arjantin'i bir kere daha tebrik ediyoruz. Bir İslam ülkesinde Dünya Kupası'nın gerçekleşmesiyle ilgili aslında siyasette üretilen ön yargıların toplumu nasıl zehirlediğinin bir göstergesi olarak da kaydedilmesi gerektiğini belirtiyorum." ifadelerini kullandı.
"FETÖ ile mücadele tıpkı diğer terör örgütleriyle mücadele gibi güçlü şekilde sürdürülecek"
Ömer Çelik, aralık ayında, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne saldırılarından birinin yıl dönümü bulunduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Devletimizin bütünlüğü, ülkemizin geleceği açısından FETÖ'yle mücadelenin, tıpkı diğer terör örgütleriyle mücadele gibi milli güvenliğimizin birinci sırasında yer almaya devam edeceğini, bu mücadelenin güçlü bir şekilde sürdürüleceğini ifade etmek isterim."