ABD: Suriye'den şu anda çekilmiyoruz

ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Amerikan askerlerinin Suriye'den şu aşamada geri çekilmesinin söz konusu olmadığını belirterek, "DEAŞ ile mücadelemiz devam ediyor. Bu mücadeleyi, bölgeden daha fazla destek getirerek genişleteceğiz." dedi.

Bakan Mattis, ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesinde katıldığı oturumda, ABD'nin Suriye politikasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

ABD'nin Suriye'den çekilme konusundaki yaklaşımının ne olduğunun sorulması üzerine Mattis, "Suriye'den şu anda çekilmiyoruz. DEAŞ ile mücadelemiz devam ediyor. Bu mücadeleyi, bölgeden daha fazla destek getirerek genişleteceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

DEAŞ ile mücadeleye destek veren 70'ten fazla koalisyon ortağı ülke olduğunu kaydeden Mattis, DEAŞ'ın bölgeden tamamen temizlenene kadar söz konusu mücadelenin devam edeceğini vurguladı.

Orta Fırat Vadisi'ni işaret etti

Mattis, "Önümüzdeki günlerde Orta Fırat Vadisi'ne doğru güçlendirilmiş (askeri) çabalarımızı göreceksiniz." ifadesini kullanarak, Suriye-Irak sınırının Irak tarafında da operasyonların artırılacağına dikkati çekti. Mattis ayrıca, son 2 haftada Fransız özel kuvvetlerinin Amerikan birliklerine verdiği desteği de dile getirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, dönceki açıklamalarında DEAŞ'a karşı verdikleri mücadelede sona geldiklerini ve Amerikan askerlerinin en kısa sürede ülkeye geri dönmesini istediklerini ifade etmişti. Pentagon ise Suriye'de DEAŞ ile mücadelenin halen sürdüğü ve İran'a karşı alınması gereken tedbirler olduğu gerekçeleriyle bu ülkede daha uzun süre kalınması gerektiğini savunmuştu.

Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında Amerikan askerlerinin Suriye'den ülkelerine dönmesini istediğini ancak İran'ın DEAŞ'ın mağlup edilmesinden boşalan alanda etkin olmasını da istemediğini kaydetmişti.

İran anlaşmasından çekilme kararı henüz alınmadı

Mattis, oturum sırasında, Trump’ın, P5+1 ülkeleri olarak da bilinen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 5 daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında 2015'te imzalanan nükleer anlaşma ile ilgili soruları da yanıtladı.

Trump’ın 12 Mayıs’ta Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen anlaşmadan çekileceğine ilişkin iddialara yanıt veren Mattis "Sizi temin ederim ki JCPAO’dan çekilme konusunda herhangi bir karar alınmış değil. Bu konu şu anda ulusal güvenlik ekibi ve sizden Başkan’a tavsiye vermekle yükümlü olanlarca tartışılıyor." dedi.

İran ile yapılan anlaşmanın düzeltilmesi gereken taraflarının olduğunu savunan Mattis, bu konuyu da Avrupalı müttefik ülkelerle görüştüklerini belirtti.

Mattis, "Anlaşmayı, anlaşmada kalabilecek kadar, düzeltebileceğimiz konusunda da herhangi bir karar söz konusu değil." ifadesini kullandı.

Bir senatörün anlaşmanın 12 Mayıs’a kadar tadil edilemeyeceğini ancak buna rağmen ABD’nin anlaşmada kalmasını destekleyip desteklemediğine ilişkin soruya Mattis şu yanıtı verdi:

“Anlaşmanın ne kadarını tadil edebileceğimize bakmamız gerekir ve bunu ABD’nin daha geniş menfaatleri ile yan yana koyup değerlendirmemiz gerekir.”

Mattis ayrıca, ABD’nin anlaşmada kalıp kalmayacağına ilişkin karara 12 Mayıs’tan önce varılacağını belirtti.

Suriye yönetiminin ülkenin güneyindeki varlığı

Mattis, Beşar Esad'ın Suriye’nin güney sınırında konumunu güçlendirdiğine yönelik değerlendirmelere katıldığını ve rejimin Ürdün sınırında güçlenmesinin hem Ürdün hem de İsrail için tehdit teşkil edeceğini ileri sürdü.

Mattis, "Son birkaç yıl içerisinde halkına neler yaptığına ve Lübnan Hizbullahı'na ev sahipliği yaptığına bakılırsa Esad’ın devam eden varlığı, kuvvetlerinin güney sınırlarındaki varlığı ve pozisyonu Ürdün ve İsrail’e yönelik doğrudan tehdittir. Bu, ele almamız gereken bir konudur." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemleri alması

Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri almasıyla ilgili soruları da yanıtlayan Mattis, "Bu çok fazla kaygıya neden oluyor. NATO içerisinde Rus S-400 alımına ilişkin ciddi bir kaygı var."  dedi.

Mattis, daha önce de Türkiye’nin S-400 füze sistemlerini almasının egemen kararı olduğunu belirtmiş ancak bu sistemlerin NATO sistemleri ile çalışmaması konusunda kaygıları olduğunu söylemişti.