'İskoçya'nın ayrılığı Avrupa ekonomisini de vurabilir'
İskoçya’nın bağımsızlık referandumuna sadece iki gün kala finans ve iş dünyasında İskoçya’nın ayrılması halinde oluşacak belirsizlik endişesi artıyor. Bağımsızlığın Avrupa ekonomilerini de vurabileceği belirtiliyor
Abone olLONDRA– İskoçya’nın bağımsızlık referandumuna sadece iki gün kala finans piyasalarında ve iş dünyasında İskoçya’nın ayrılması halinde oluşacak belirsizlik endişesi artıyor. Bağımsızlığın Avrupa ekonomilerini de vurabileceği belirtiliyor.
Merkezi İskoçya'da bulunan finans kuruluşlarının bir kısmı referandumda ayrılık kararı alınması durumunda Edinburgh ve Glasgow’daki yönetim merkezlerini Londra’ya taşımayı düşündüğünü açıkladı. Ülkenin büyük perakende zincirleri de belirsizliğin şirketlerini olumsuz etkileyebileceğini kaydediyor. İskoçya’nın referandum sonunda bağımsızlığını elde etmesi halinde oluşacak bağımsızlık dalgasının Avrupa ekonomilerini de etkisi altına alması bekleniyor.
Uzmanlar, cılız ekonomik büyümesi ile kırılganlıkları yüksek olan Avrupa ekonomilerinin artçı şoklardan nasibini alacağını vurguluyor. İskoçya’nın bağımsızlığının, gelişen ekonomiler içerisinde en hızlı büyüyen ülkelerden İngiltere’nin büyümesini yavaşlatabileceğini savunan uzmanlar, bağımsızlık halinde İngiltere’den sermaye çıkışlarının bu ay artarak devam edebileceği uyarısında bulunuyor.
Londra merkezli sermaye akışlarını analiz konusunda uzmanlaşmış CrossBorder Capital Direktörü Michael Howell da AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, İskoçya referandumunun yarattığı endişe sebebiyle yaklaşık 27,3 milyar doların geçen ay itibariyle ada dışına çıkarıldığını dile getirdi.
Belirsizliğin devam etmesi durumunda aylarca sürebileceğini ve farklı yönlerde gelişebileceğini belirten Howell, "Bağımsızlığın ekonomik sonuçlarının yeteri kadar düşünüldüğünü sanmıyorum. Örneğin Katalanlar ve Basklar gibi farklı Avrupalı toplulukların da bağımsızlık referandumu istediği biliniyor. İskoçya’nın bağımsızlığı halinde bu yüzden Avrupa piyasalarında da yüksek oynaklık olacaktır. ABD doları çok daha cazip bir para birimi halini alacaktır" diye konuştu.
"İngiltere Merkez Bankası’nın müdahalesi gerekebilir"
Rusya’daki gerilim sebebiyle haziran ve temmuz aylarında yatırımcıların bir kısmının İngiltere’ye sermaye taşıdığına dikkati çeken Howell, bu eğilimin geçen aydan itibaren tersine döndüğünü, İskoçya referandumu sebebiyle bu ayın ilk iki haftasında da sermaye çıkışının devam ettiğini ifade etti.
Howell, "İngiltere’den sermaye çıkışının devam edeceğini düşünüyorum. Paranın büyük kısmı ABD dolarına yatırılıyor ya da Asya ve Ortadoğu piyasalarına gidiyor. İskoçya referandumunda "evet" çıkması halinde İngiliz sterlinin 1,60 doların altına, hatta 1,57’ye kadar gerilemesi mümkün. İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) bu durumda piyasaya müdahale etmesi gerekebilir" görüşünü paylaştı.
Finans dünyası gelişmeleri yakından izliyor
Referanduma günler kala özellikle İskoçya merkezli finans kuruluşlarında da endişe sürüyor. Standart Life, Lyods Bankacılık Grubu, Royal Bank of Scotland (RBS) ve TBS gibi kuruluşların İskoçya’nın bağımsızlığı durumunda yönetim merkezlerini İngiltere’ye taşıyabileceklerini açıklamasının ardından, iş dünyasının tedirginliği de arttı.
Buna rağmen İskoçya’nın bağımsızlık kampanyasını yürüten Bölgesel Yönetimi Başbakanı Alex Salmond, her fırsatta ülkenin en büyük fon yönetim şirketi olan ve merkezi Edinburgh'da bulunan Aberdeen Asset Management PLC'nin kampanyasını desteklediğini belirtiyor. Aberdeen Asset Management, İskoçya’da 500 milyar sterlini aşan varlık yönetiminin 322,5 milyar sterlinlik kısmını tek başına gerçekleştiriyor.
Aberdeen Wealth Management Üst Yöneticisi Martin Gilbert, "Referandumdan önce olduğu gibi deneyimli ekibimizle fonlarımızı aynı şekilde yönetmeye devam edeceğiz. Görüşmelerin başlamasına kadarki sürede durumu yakından takip ediyoruz" dedi.
"Finans sektörü zarar görebilir"
İngiltere’deki TheCityUK Üst Yöneticisi Chris Cummings ise açık bir mektup yazarak referanduma günler kala İngiltere’nin finans sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İngiliz basınında yer alan haberlere göre Cummings, İngiltere’ye 2007 yılından beri finans sektörüne yaklaşık 100 milyar sterlin yabancı yatırımın geldiğini vurgulayarak, "İskoçya’nın finansal hizmetler sektörü İngiltere için her zaman lütuf oldu" ifadelerini kullandı.
İskoçya’da 177 bin kişinin finans sektöründe çalıştığını, bunun 40 binin bankalarda görev yaptığını aktaran Cummings, referandumda verilecek kararın adada yaşayan herkesi istisnasız etkileyeceğini ileri sürdü.
İskoçya’nın para birimi ve rezerv sorunu
Ülkede kullanılacak para biriminin henüz belli olmaması ise İskoçya’nın bağımsızlığı konusunda en büyük belirsizlikler arasında gösteriliyor. Finans uzmanlarına göre İskoçya, İngiliz sterlinini, İngiltere ekonomi yönetiminden onay almaksızın kullanmaya devam edebilir. Fakat bu durumda bağımsız İskoçya’nın kendi finans sektörü regülatörlerini kurması, İskoçya merkez bankasının da yeterli rezerve sahip olması gerekiyor.
BOE ise referanduma günler kala İskoçya’nın İngiliz sterlini kullanmaya devam edebilmesi için bir anlamda Hong Kong’u takip etmesini önerdi. BOE Başkanı Mark Carney, ABD doları kullanan Hong Kong’un milli gelirinin yüzde 110'u seviyesinde bir rezervi bulunduğunu vurguladı. En büyük gelir kalemi Kuzey Denizi petrolleri olan İskoçya ekonomisinin ise Hong Kong örneğini takip etmesi halinde en az 32 milyar sterlinlik bir rezerv bulundurması gerekiyor.
İş dünyası politik baskı altına mı alınıyor
Öte yandan referanduma iki gün kala her iki kampanyanın liderleri arasındaki tartışma konularının başında ekonomik konular geliyor. İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı Alex Salmond, İngiltere Başbakanı David Cameron’ı, başbakanlıkta iş adamları ile toplantı yaparak onların üzerinde baskı kurmakla suçluyor. Salmond, Royal Bank of Scotland’ın bağımsızlık halinde merkezini İngiltere’ye taşıyacağı açıklamasının, yönetim kurulu toplanmadan 45 dakika önce BBC’ye yapıldığını iddia ederek, konunu soruşturulmasını istiyor.
İngiltere Başbakanı Cameron, geçen hafta Başbakanlık Konutu'nda iş dünyasının önde gelen temsilcilerine resepsiyonu vermişti. Toplantının ardından Asda, Marks & Spencer ve John Lewis gibi büyük firmalar, bağımsızlığın operasyonlarını ve fiyatlarını olumsuz etkileyebileceğini duyurmuştu.
BP de daha önce bir açıklama yaparak Kuzey Denizi petrollerinde operasyonların en elverişli şekilde ancak referandumda birliktelik kararı çıkması halinde kullanılabileceğini belirtmişti.
"İskoçya’dan 560 milyar sterlinlik varlık yönetiliyor"
Merkezi Londra'da bulunan Yatırım Yönetim Derneği (IMA) verilerine göre, İskoçya’da geçen yıl yönetilen toplam fonun büyüklüğü yaklaşık 560 milyar sterlin seviyesindeydi. Merkezi İskoçya olan yaklaşık 500 fon yönetim şirketi bulunduğu tahmin ediliyor.
İngiltere, sigortacılık sektöründe toplamda 320 bin kişiyi istihdam ederken Avrupa’nın en büyüğü konumunda bulunuyor. İngiltere, dünyada ise 3. sırada yer alıyor. İskoçya Finans Kurumu (SFE) verilerine göre de finans sektörü her yıl 7-9 milyar sterlini ekonomiye kazandırıyor, bünyesinde 100 binin üzerinde çalışanı istihdam ediyor.
Anketler hala çok yakın
Hafta sonunda yapılan ve yayınlanan son anketlerin çoğu "bağımsızlığa hayır" diyenlerin az da olsa önde olduğunu gösterdi. Survation şirketinin anketine göre, bağımsızlığa yüzde 47 "evet", yüzde 53 ise "hayır" dedi. Panelbase şirketinin anketine göre ise yüzde 49 "evet", yüzde 51 "hayır" oyları önde gözüküyor. Bağımsızlığa "evet"e desteğinin önde çıktığı tek anket ise ICM adlı şirketin Daily Telegraph gazetesi için yaptığı anket oldu. Bu ankete göre, katılımcıların yüzde 54 "evet", yüzde 46 "hayır" yanıtını verdi.
İskoç halkına 18 Eylül perşembe günü yapılacak referandumda " İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusu yöneltilecek. "Bağımsızlığa evet" sonucunun çıkması halinde varlıkların paylaşımı ile ilgili Londra ile Edinburgh yönetimleri arasında yürütülecek müzakerelerin ardındanİskoçya 24 Mart 2016'da Birleşik Krallık'tan resmen ayrılacak.