Büyük Taarruz'un az bilinen hikayesi
Atatürk’ün yaveri Salih Bozok anlatıyor: Büyük Taarruz'dan on beş gün önce Gazi Mustafa Kemal Paşa taarruza hazırlık emrini vermek ve kumandanlarla bizzat görüşmek üzere Akşehir'de bulunan Garp Cephesi'ne gitmişti.
Trenden Biçer İstasyonu'nda inmiş, otomobille Sivrihisar üzerinden Akşehir'e gidiyorduk. Trenden inip otomobile bindiğimiz anda Mustafa Kemal Paşa derin bir nefes aldılar. Kendilerine, "Rahatsız mısınız Paşam?" dedim. - "Değilim" dediler. - "O halde bir şey düşünüyorsunuz galiba?" deyince şunu söylediler: - "Düşündüğümü tatbik edecek zamana malik olursam cihanın gözlerini kamaştıracak bir manzara-i askeriye husule gelecektir."
Paşa'nın bu cevabı üzerine mühim kararlar ve mühim hadiseler arifesinde olduğumuzu anladım. Nitekim Akşehir'e varışımızın ertesi günü İsmet Paşa'nın karargahında bütün kumandanlar toplanarak on beş gün sonra Afyon cephesine taarruz etmeye karar verildiğini öğrendim.
Büyük taaruzun tarihi nasıl değişti
Büyük Taarruz’un tarihi ilk yapılan planda Nisan 1922 olarak kararlaştırılmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın Mart 1922’de Bolvadin’de II. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa’yı ziyaretinden sonra Ağustos 1922 ayına kaydırılmıştır.
Bu olayla ilgili çalışmaları II. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa’nın Kurmay Başkanı Kurmay Albay Sadık Atak’ın hatıralarından aktaralım: “1922 yılı Mart ayında bir gün Başkumandan Atatürk’ten bir tehir-i mucibi idamdır (geç gitmesine sebep olanlar idam edilir) kaydı olan bir telgraf geldi.
Telgrafın birinci maddesinde, bu emirden sadece ordu komutanları ve kurmay başkanları haberdar olacak, kolordu komutanlarına dahi bilgi verilmeyecek deniyordu. İkinci maddesinde ise Büyük Taarruz’un Nisan ayı içinde yapılacağı ve ona göre hazırlıkların tamamlanması emrediliyordu.
Telgrafı okuyunca çok heyecanlandım. Elimden kağıdı düşürdüm. Yakup Şevki Paşa gayet sakin bir şekilde beni dinledi. Sonra bana dönerek: - Oğlum, eline kağıt kalem al, dedi. Bu telgrafa 24 sayfa cevap yazdırdı. Cevapta taarruzun Nisan ayında yapılamayacağının nedenleri anlatıldı. Ağustos ayında yapılmasını daha uygun olacağı anlatıldı. Mektup kurye ile Ankara’ya gönderildi.
Aradan 4 gün geçti. O gün nöbetçi subayı idim. Sabah saat dört sıralarında bir motor sesi duydum. Hemen kapıya fırladım. 4 kişilik Ford arabadan Mustafa Kemal Paşa indi. Koştum elini öptüm. Bizi ordu komutanı odasına götür diye emretti. Atatürk merdivenlerden çıkarken Yakup Şevki Paşa heyecanla yatağından kalkmış, giyinmişti. Atatürk ile öpüştüler. Atatürk, “Bizi yalnız bırakın” dedi. İkisi yalnız kaldılar. Sabah sekize doğru kahvaltı istediler.
Tekrar Yakup Şevki Paşa’nın odasına çekildiler. Öğle ve akşam yemeklerini beraber yedik. Gece saat dörde kadar tekrar kapandılar. Saat dörtte Atatürk Bolvadin’den ayrıldı. Atatürk Ankara’ya varınca Garp Cephesi ve ordu komutanlıklarına birer şifre ile II. Ordu Komutan Yakup Şevki Paşa’nın görüşünün uygun görüldüğünü ve Büyük Taarruz’un Ağustos ayında yapılacağını bildirdi.”
Büyük Taarruz’u gizleyen tarihi futbol maçı
Mustafa Kemal Paşa Büyük Taarruz kararını aldığı Akşehir’de gizli toplantıda komutanları bir araya getirmek amacıyla bir maç tertip ettirdi. 28 Temmuz 1922’de düzenlenen futbol maçı, milletin kaderini değiştiren tarihi bir olaydı.
Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, düşmana son darbeyi indirmeye hazırlanırken, taarruzun yerini ve tarihini son derece gizli tutmaya özellikle dikkat etmişti. Batı Cephesi komutanlarını Akşehir’de toplamak için ilginç bir bahane buldu. Futbol orduda yaygın bir spor olmuştu. Tatil günleri alaylar, tümenler birbirleri ile kıran kırana maçlar yapıyorlardı. Cephe karargâhı futbol takımı ile kolordular karmasının 28 Temmuz 1922 Cuma günü Akşehir’de maç yapmaları kararlaştırıldı.
Atatürk Nutuk’ta bunu, “28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek, ordu komutanları ve bir takım kolordu komutanları Akşehir’e çağrıldı. 28/29 Temmuz gecesi, komutanlarla genel olarak saldırı konusunda görüştüm” sözleriyle ifade etmektedir. Olay basına da bildirildi. Ordu ve kolordu komutanları, yakın birlikler bu maçı izlemeye çağrıldılar.
Cephe istihkâm birliği, bir düzlüğü futbol sahası olarak hazırlamaya koyuldu. Maç, iki sıradan oluşacak ahşap tribünün yer alacağı bir sahada yapılacaktı. Maçın yapılacağı sahaya gelindiğinde, tribünün birinci sırası M. Kemal Paşa, Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Yakup Şevki Paşa, Nurettin Paşa ve Fahrettin Paşa’ya ayrılmıştı. Paşaların çoğu ilk kez bir futbol maçı izleyeceklerdi.
İkinci sıraya, Batı Cephe Kurmay Başkanı Albay Asım Gündüz, Birinci Kolordu Komutanı Albay İzzettin Bey, Dördüncü Kolordu Komutanı Albay Kemalettin Sami Bey ile cephe, ordu ve kolordu üst subayları oturdular. Saha toprak, kaleler filesizdi. Sahanın iç yanı genç subaylar, havacılar, doktorlar, astsubaylar, askerler, işçiler, şoförler ve bazı meraklı Akşehirliler ile çevirmişti. Hakem ve oyuncular uzun şortluydu.
Ayaklarında bot, yarım çizme ya da postal vardı. Biri kırmızı, diğeri beyaz formalıydı. Kaleciler dizlerine sargı bezi sarmışlardı. Tarihi maç 2–2 sona erdi. Maçtan sonra büyük komutanlar akşam yemeğinden sonra cephe karargâhında, başkomutana ayrılmış olan büyük odada bir araya geleceklerdi. Kolordu komutanları taarruz planlarını bilmiyorlardı. İlk kez öğreneceklerdi. Memleketin kaderinde çok önemli bir yeri ve rolü olan hayati bir toplantıyı kamufle eden bu maçın ardından, komutanlara Büyük Taarruz kararları açıklandı.