Ata’nın gülen yüzüyle objektife baktığı an
1922 yılının haziran ayında İzmit’te çekilen bu fotoğraf Ata’nın tek gülümseyen fotosu değil elbette ama büyük kurtuluştan önce çekilmiş ilk gülen fotosu…
1922 yılının haziran ayında İzmit’te çekilen bu fotoğraf Ata’nın tek gülümseyen fotosu değil elbette ama büyük kurtuluştan önce çekilmiş ilk gülen fotosu…
Atatürk’ü tanıyanlar, onu anlayanlar, onunla yol yürüyenler, silah arkadaşları, yakın dostları ve sevenleri bilirler; O, enikonu neşeli biridir. "Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır.
Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” diyecek kadar iyimser; askeri ve siyasi sahada elde ettiği bütün başarılara rağmen “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır” diyecek kadar gerçekçi ve mütevazı; 1937 yılında Atatürk Orman Çiftliği’ne giderken yolda durup yanındakilere “Burada bir iğde ağacı vardı, o nerede” diye soracak kadar ince yaradılışlıdır. Yoksa şu sözleri nasıl söylerdi: "Okuduğum kitaplarda şöyle diyorlardı: Mademki; sonu nasıl olsa sıfırdır, hiç olmazsa yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım.
Bence bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar zavallıdır. Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Hayatta tam zevk ve mutluluk ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir."
Nasıl neşeli olsun!
Fakat Atatürk’ün hafızalarımıza kazanmış fotoğraflarında bu neşeden eser yoktur.
Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Sina ve Filistin’de, Kafkasya’da ve en son Kocatepe’de çekilen fotoğraflarında Paşa hep düşünceli ve fazlasıyla ciddidir. Nasıl olmasın? 1905 yılında henüz 24 yaşındayken yüzbaşı olarak atandığı Şam’daki görevinden bu yana kan, gözyaşı ve yıkımdan başka bir şey görmemiş bir askerdir o.
Üstelik idealleri ve ilkeleri olan, kafasında büyük bir ülkü ile çalışan, yanmış yıkılmış bir ülkenin askeri… Yine de Atatürk için endişenin ve sorumluluğun zirveye çıktığı tarih 26 Ağustos gününün gecesidir. Bir milletin kaderini belirleyecek, bir yurdun tarihini yazacak en zor emrini vermeye, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” demeye hazırlanıyordur.
Atatürk’ün gülen yüzü
Millî Mücadelenin en çetin günlerinde Mustafa Kemal Paşa 13-23 Haziran 1922 tarihinde Yunan işgal kuvvetlerine yapılacak harekâta hazırlık için Kocaeli bölgesine gelir. Maiyeti kalabalık ve ziyadesiyle gergindir.
Ziyareti sırasında beraberinde birçok gazeteci de İzmit’e gelmiştir. Paşa’nın yaptığı açıklamalar gazeteciler tarafından not alınıyor, teftiş sırasında fotoğraflar çekiliyordur. Paşa’nın fotoğraflarını çekenler arasında tıbbiye öğrencisi Muhterem Bey de vardır.
Muhterem Bey, gazetelerde gördüğü fotoğraflarında Mustafa Kemal Paşa’nın çok sert göründüğünü düşünüyordu. Oysa işte kendi gözleriyle görüyordu; üzerindeki bütün baskıya rağmen Paşa güler yüzlü, neşeli bir mizaca sahipti. Neden gülümseyen bir fotoğrafı gazetelerde hiç yayımlanmamıştı? Mustafa Kemal Paşa teftişe ara verdiği sırada Muhterem Bey ‘‘Paşam fotoğrafınızı çekmeme izin verir misiniz?’’ dedi. Mustafa Kemal Paşa da, ‘’Buyurun çekin’’ dedi.
Muhterem Bey daha sonra,“Paşam bütün fotoğraflarınızda sert ifadelerle poz veriyorsunuz. Sizden rica etsem bu fotoğrafta gülümseyebilir misiniz?’’ diye sordu.Paşa’nın beraberinde bulunanlar genç tıbbiyelinin teklifini münasebetsizlik olarak gördüler. Bir anda buz gibi bir hava esti. Herkes Mustafa Kemal Paşa’ya bakıyor ve bu ciddi olmayan teklife nasıl yanıt vereceğini merak ediyordu. Bu teklif, Paşa’nın çok hoşuna gitmişti.
Mustafa Kemal Paşa gülümseyerek, ‘‘Çocuk doğru söylüyor. Tıbbiyeli bu gencimizin arzusunu yerine getirelim’‘ dedi. Ama bir şartı vardı Muhterem Bey’in de fotoğrafta çıkmasını istiyordu. Fotoğraf Atatürk’ün fotoğrafçısı ve Kocatepe’deki o muhteşem fotoğrafı da çekecek olan Etem Tem tarafından çekildi. Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı sırasında cephede çektirdiği ve basında ilk defa yayımlanan gülen fotoğrafı buydu.