Yunanistan sorunu oylama ile çözülemeyecek
Karamanlis, Yunanistan’ın 1967’de yarıda kesilen Avrupa yolunu açtı.
Üyelik müzakereleri 1975 yılında yeniden başladı.
Yunan ekonomisi, Avrupa’nın çok ama çok gerisindeydi. Yunanistan’ı “garsonlar ülkesi” diye tanımlayan pek çok ülke vardı. Sanayi yok denecek kadar az, turizm geliri sınırlıydı. Binlerce Yunanlı çalışmak için gurbete, Almanya’ya, ABD’ye gidiyordu.
Müzakereler 5 yıl sürdü. Çetin pazarlıklar yapıldı. Yunanistan’ın AB’ye girmenin faturasının yüksek olacağını idrak etmesi zaman aldı. Avrupa’yı anlaması zaman aldı.
1980 yılında Gayri Safi Milli Hasılası 2 trilyon 86 milyar drahmi olan (1 dolar=370 drahmi) Yunanistan, AB’ye üyelik anlaşmasını imzaladı ve 1 Ocak 1981 tarihinden itibaren bu zenginler kulübüne girdi. Yunanistan AB denen zenginler kulübüne giren ilk fakir üye oldu
AB mucizesi 1985 yılından sonra kendini iyice göstermeye başladı. Papandreu, AB’nin savunucularındandı. Atina’da, Selanik’te, Girit’te imar çalışmaları, bu ülkenin değişeceğinin ilk sinyalleriydi.
Papandreu’nun eseri sayılan Akdeniz Programları sayesinde Yunanistan kabuk değiştirmeye başladı. Delors yardım paketi sayesinde de Yunanistan’a trilyonlar aktı. Atina Brüksel’e ne proje verse, maliyetin yüzde 60’ını, yüzde 70’ini alıyordu.
Akdeniz ülkesi ya kurnazlık eksik olmaz. Proje maliyeti biraz şişirildiğinde maliyetin yaklaşık tümünü AB ödüyordu. Bugün ise gayri safi milli hasılası 32 trilyon 11 milyar drahmi olan Yunanistan, bu rakamın yüzde 7-8’ni AB kasalarından sağlıyordu. Yunanistan 2009 yılından bu yana krizde.
Devamlı müzakerelerle zaman geçiyor. Şu veya bu şekilde parasal destekle Yunanistan’da hayat devam ediyor.
Yunan halkı pazar günü, evet veya hayıra oy verecek.
•Evet denilirse, AB’nin koyduğu şartlarda kemer sıkılacak. Evet demek, AB’nin şartlarında kemer sıkmak, çalışanların, emeklilerin gelirlerinde, sosyal haklarda gerileme demektir. Borç ödeme uğruna, ekonominin yavaşlaması, büyümenin durması, milli gelirin küçülmesi demektir. Milli gelirin küçülmesi nedeniyle yapılan ödemelere rağmen, borcun milli gelir oranının yükselmesi demektir.
•Hayır demek, “ölümü-iflası göze almak” demektir. AB ile bağları kesmeye razı olmak demektir. eurodan, para birliğinden, hatta gerekiyor ise AB'den çıkmak demektir.
Hayır denilinde 2 olasılık belirir:
(1)Almanya başta olmak üzere AB ülkeleri Yunanistan’ın bu çılgın kararının AB’nin parasal bütünlüğünü ve politik bütünlüğünü bozmaması için, ödün vermeye başlarlar. Önce tansiyonu düşürecek, daha sonra da sorunu zamana yayacak tedbirler alırlar.
Bakmayınız bugüne kadar başta Almanya olmak üzere AB’nin babalarının, dayılarının Yunanistan’a sert tutumlarına. Bu sert tutumun arkasında Yunanistan’dan alacaklarını alamamanın derdi yok. Yunanistan’dan alacaklarını sıfırlarlar ne yazar? Sorun Yunanistan’ın şımarıklığının AB içindeki benzer durumdaki ülkelere örnek olmaması.
Ne var ki Yunanistan’ın “örnek olması”nın faturası, Yunanistan’ın AB’den ayrılması halinde ortaya çıkacak faturadan çok çok küçüktür.
Çipras bunu bildiği ve gördüğü için “şantajı” göze aldı.
(2)Yunanistan “gözünü karartarak” parasal birlikten çıkar, eurodan drahmiye geçer, yeni bir dünya kurulur. Herkes bu yeni dünyada yerini alır.
•Yunanistan çok büyük bir enflasyon yaşar. Yunanlılar AB’nin indirdiği, indirmek istediği gelir ye yaşam çizgisinin altına düşer. Fakirleşir. Yunanistan kendini zor toparlar.
•Yunanistan’ın drahmi ile ekonomisini çalıştırması için büyük kredi desteğine ihtiyacı olur. İflas eden Yunanistan’a kimse kredi vermek istemez.
•Yunanistan’ın parasının değer kaybetmesi, ihracatını artırmaz. Çünkü ihracatı çok az. Tek yararı turizmi ucuzlatmak olur. Yunanistan, yabancılar için ucuz ülke haline gelir.
Yunanistan sorununun oylama ile çözülmesi mümkün görünmüyor. Oylama sorunun çözümünü daha da güçleştirecek.