Vergicilere yeni TTK notları (4)
Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun vergi hukukçuları ve uygulayıcılarını doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren düzenlemelerini özetlemeye devam ediyoruz. Bu makalede anonim ve limitet şirketlerde pay senedi çıkartılmasına ilişkin düzenlemeler özetlenecektir.
1. Anonim şirketlerde pay senedi bastırma zorunluluğu
Türk Ticaret Kanunu'nun 486'ncı maddesiyle;
- Hamiline yazılı pay senetleri için bedellerinin tamamen ödendiği tarihten itibaren 3 ay içinde pay senetlerinin bastırılıp pay sahiplerine dağıtılma zorunluluğu getirilmiş,
- Bu süre içinde pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabileceği, bu ilmühaberlere nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacağı belirlenmiş,
- Nama yazılı paylarda, azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Sahip olunan anonim şirket payları için hisse senedi veya ilmühaber bastırılmış olması ve bunların iktisap süresi gelir, kurumlar ve katma değer vergileri açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır.
Telafi edilemez risklerle karşılaşmamak için, bu düzenleme çerçevesinde hisse senetlerinin mutlaka bastırılıp ortaklara dağıtılmasında yarar vardır.
2. Limitet şirketlerde pay senedi çıkartılması
a) Pay senedi çıkartma olanağı ve vergisel sonuçlar
Türk Ticaret Kanunu ile limitet şirketlere, anonim şirketlerde olduğu gibi pay senedi çıkarma olanağı getirilmiştir.
Limitet şirketlerin pay senedi çıkarmasının birçok vergisel uygulamada farklı sonuçlar doğurması olasıdır. Bu sonuçlar ilk olarak, Gelir Vergisi Kanunu'nun değer artış kazancı uygulamasında ve Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17'nci maddesinin dördüncü fıkrasının (g) bendinde yer alan istisna uygulamasında karşımıza çıkmaktadır.
b) Pay senedi çıkartılmasının gelir vergisi açısından değerlendirilmesi
Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80'inci maddesinin birinci fıkrasının;
- (1) numaralı bendi hükmüne göre, tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya sermaye piyasası araçlarının elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar vergilendirilirken,
- (4) numaralı bendi hükmüne göre, ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkartılmasından doğan kazançlar, elde tutma süresine bakılmaksızın vergilendirilmektedir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 593'üncü maddesinin lafzı açık olmamakla ve farklı görüşler bulunmakla birlikte, maddenin gerekçesinde yer alan açıklamadan, limited şirketlerce çıkartılacak pay senetlerinin anonim şirket pay senetleri ile aynı nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu'nun 593'üncü maddesinin gerekçesinde şu açıklama yer almaktadır:
"Ö Esas sermaye payını içeren nama yazılı senet çıkarılması, paya devir ve dolayısıyla dolaşım kolaylığı sağlamaz; Tasarının 595 ve devamı maddelerindeki hükümleri gene geçerli olmakta devam eder ve uygulanır; kanuni bağlam varlığını aynen sürdürür. Bu olanak, limited şirket esas sermaye payını ne anonim şirket payına dönüştürür ne de yaklaştırır. Sadece ispatı ve gereğinde (limitet şirkete ilişkin hükümler çerçevesinde) payın devrinde bazı kolaylıklar sağlayabilir..."
Farklı görüşler de olmakla birlikte bu açıklamadan, limited şirketler tarafından çıkartılacak pay senetlerinin menkul kıymet niteliğinde olmadığı sonucuna varmak mümkündür.
Bu kabulden hareket edilirse, vergi kanunlarında geçen "hisse senedi" kavramının sadece anonim şirket pay senetlerini değil limited şirketler tarafından çıkartılacak pay senetlerini de kapsadığı ancak bu pay senetlerinin "menkul kıymet" niteliğinde olmadığı söylenebilir. Başka bir ifadeyle limited şirket pay senetleri vergi uygulamasında hisse senedidir ancak menkul kıymet değildir.
Bu açıklama çerçevesinde, yukarıda özetlenen Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80'inci maddesinde yer alan iki bent hükmü değerlendirilirse özetle şunlar söylenebilir:
- Ortaklık hakkı ve hissesi, hisse senedine bağlanmamış payları ifade etmektedir. Bu tanım çerçevesinde, limited şirket pay senetlerinin elden çıkartılması durumunda, ortaklık hakkı veya hissesinin elden çıkartıldığı hususu açık değildir. Bu nedenle, limited şirketlerce çıkartılan pay senetlerinin elden çıkartılmasından doğan kazançların, Gelir Vergisi Kanunu'nun 1'inci fıkrasının (4) numaralı bendi kapsamında vergilenmesinde sorun vardır. Çünkü elden çıkartılan varlık "ortaklık hak veya hissesi" değil "pay senedi"dir.
- Yukarıda da açıklandığı gibi limited şirketlere ait pay senetlerinin menkul kıymet niteliği açık değildir. Bu senetlerin menkul kıymet niteliğinde olmadığının kabul edilmesi durumunda, Gelir Vergisi Kanunu'nun birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında vergilenmesinde de sorun vardır. Çünkü elden çıkartılan varlık "pay senedi" olmakla birlikte "menkul kıymet" değildir.
- Bu durumda limitet şirket pay senetlerinin elden çıkartılmasından doğan kazançların vergilemesinde yasal bir boşluk doğduğu ve konunun tartışmaya açık olduğu söylenebilir.
c) Pay senedi çıkartılmasının KDV vergisi açısından değerlendirilmesi
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17'nci. maddesinin dördüncü fıkrasının (g) bendi hükmüyle, hisse senedi teslimleri, elde tutma süresine bakılmaksızın katma değer vergisinden istisna tutulmuştur. Hisse senediyle temsil edilmeyen iştirak hisseleri ise aktifte en az iki yıl tutma koşuluyla, aynı maddenin 4/r bendi gereği katma değer vergisinden müstesnadır.
Buna göre, hisse senedi çıkartma olanağı, elde tutma süresine bakılmaksızın, katma değer vergisinden istisna olarak teslim olanağı sağlayabilecektir.
3. Sonuç ve öneri
Türk Ticaret Kanunu esas olarak yürürlüğe girmiş ancak bu kanunun doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği vergi düzenlemelerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Bu durumun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'nu yeni baştan yazma çalışmalarından kaynaklandığı, bu Kanun'ların yeniden yazımı sırasında Türk Ticaret Kanunu düzenlemelerinin dikkate alınacağı tahmin edilmektedir.
Bu hareket tarzı anlaşılabilir bir durumdur. Ancak yasal düzenlemelerin yapılması zaman alacaksa, mevcut düzenlemeler çerçevesinde Maliye Bakanlığı gerekli yorum ve açıklamaları yaparak vergi ödeyenlere yol göstermelidir.
Öte yandan mükellef ve uygulayıcıların da Türk Ticaret Kanunu ikincil düzenlemelerini ve Gelir İdaresi yorumlarını izlemesi ve işlem yapmadan önce konuyu etraflıca değerlendirmeleri gerekmektedir.