Carry Trade’de değişen dinamikler bizi nasıl vurabilir?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN [email protected]

Carry Trade (CT) düşük faizli para birimiyle borçlanıp, yüksek faizli bir başka para birimine yatırımı ya da borç vermeyi içerir. Korunmasız bir faiz arbitraj türüdür. Arbitrajda herhangi bir risk yer almaz. Oysa CT’de kârın elde edilmesinde borçlanılan para biriminin riski de sırtlanılmış olur. Yatırılan para geri dönerken borçlanılan parada değersiz seyir devri bitmiş olabilir. Değerlenme süreci içinde borçlandığı parayı geri yerine koymak zorunda kalmak, bir maliyet üstlenmek demektir. CT’nin potansiyel zararı, borçlanılan paranın değerlenme boyutuyla birebirdir. Herkesind borçlanıyor olduğu parada devalusyon, plase edilen paradaysa karaklı bir değerlenme söz konusudur. 

1996-2005 dönemini kapsayan dolar/yen ve euro/dolar grafiğinde, ABD ekonomisi için 3 önemli dönem öne çıkar: İlki 1997-98 yıllarında yaşanan “S&L krizi”, ikincisi “dot-com krizi” ve sonuncusu da “küresel sistemik kriz” dir. Euro/dolar paritesi 2000’li yıllara dek etkili bir yatırım aracı olarak öne çıkmaz. 2000 sonrasındaysa küresel ekonomide yaşananlara geç yanıt vermişti. Öte yandan Japonya için 1990’lı yıllarda yaşanan bankacılık krizi, yen faizlerini sıfıra uzun bir süre sabitledi. S&L krizi öncesinde dolar, yene karşı hızlı bir değer artışı içine girmişti. Yatırımcı yenden elde ettiği kaldıracı, uzun vadeli plase ettiği para birimininde ifl aslarla karşılaştı ve küresel sistemik krizi ortaya çıkardı. 2007 yılında zirveye çıkan CT işlemlerinin dünya ekonomisine maliyetiyse çok büyük oldu. Özetlersek şu başlıklar ortaya çıktı: 

1. İzlanda finansal krizi CT işlemlerinin küçük ekonomileri çok daha derinden vurabildiğini ispatladı. Gelişmekte Olan Ülkelere (GOU) plase imkanı kalmadı. 
2. Doların 2015 faiz artışı, GOU para birimleri karşısında fırsat maliyeti yaratmaktadır. 
3. CT için borçlanılan parada, bir istikrara ihtiyaç duyuluyor. Bu durumda yen, dolar ve euro üçlüsü içinde, euro öne çıkmaktadır. Bilançosunu 1 trilyon eruo genişleterek Euro Bölgesi’ne likidite sağlayacak olan ECB, eksi %0.3 Kasım enflasyonu ve resesyon baskıları altındadır. Bu nedenle, para politikası ekonomi toparlanana kadar düşük faizi tercih etmek zorundadır. 
4. Küresel enflasyon 2014 yılında %3.8 seviyesine gerileyecektir. Gelişmişler %1.5 ve GOU’ler %5.6 enflasyona maruz kalacaktır. Düşen küresel büyüme beklentileri beraberinde reel faizleri de aşağı çekmektedir. 

Sonuç olarak euro’da son dönem yaşanan düşüş, sadece Yunanistan’ın euro’dan çıkma olasılığı üzerindeki kurgularla açıklanamaz. Euro Bölgesi ve euro’daki gelişmeler, onu bir küresel CT para birimi olmaya itiyor. CT’nin borçlanılan düşük faizli para biriminde defl asyon baskısı etkin olacağına göre, bu Euro Bölgesi için Japonya’nın içine düştüğü duruma düşmek anlamına gelmektedir. Türkiye ekonomisi için Euro Bölgesi, 1999-2015 dönemi toplam dış ticaretinden aldığı %43.6 payla, halen büyük önemdedir. Öyleyse CT bizi, hem dolara artan ilgiden hem de euro’a olan ilgisizlikten vuracaktır.

tyhun.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar