Türkiye üzerinden ABD-Rusya güreşi

Mehmet KARA
Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ [email protected]

Avrupa malum, Rusya doğalgazına bağımlılıktan kurtulma çabası içinde. Brüksel ve diğer üye ülke başkentleri bu amaçla doğalgaz pazarındaki rekabet düzenlemelerini geliştirmeye devam ediyor. 

Yine aynı merkezler, bir yandan da Rusya dışı kaynakların kendilerine ulaşmasını sağlayacak projeler üzerinde kafa yoruyor. Öncelikle göz dikilen enerji kaynakları ise Azerbaycan, İran, Irak, İsrail ve Kıbrıs gazı. Şu anda bunlar arasında en çok ilerlemiş proje Azerbaycan gazıyla ilgili TANAP. 

Ancak Avrupa Birliği Rusya’ya çalım atmaya çalışır da Moskova durur mu? Geçmişte Hazar gazını Avrupa’ya taşımak üzere geliştirilen Nabucco Projesi'nin hayata geçirilmemesi için çalışan Rusya’nın, şimdi benzeri bir çabayı açık açık olmasa da TANAP için de yaptığı sır değil. 

Aslında bu kez Rusya, Türkiye ile birlikte el sıkıştığı Türk Akımı Projesi’ni önemli bir koz olarak kullanıyor. Türk Akımı, Avrupa Birliği’nin ayak diremesi nedeniyle Güney Akım’ın iptal edilmesinin ardından ortaya çıkmıştı. 

Yani Türk Akımı, Güney Akım’ın Bulgaristan yerine Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya bağlanmasından başka bir şey de değil açıkçası. Tabii bu onu asla önemsizleştirmiyor. 

Hatta hayata geçirilme hızı ile önemi daha da artacak gibi görünüyor. TANAP’tan ilk gaz akışının 2018’de gerçekleşmesi hedeflenirken, Türk Akımı’ndan 2016’da ilk gazın alınacağı deklare ediliyor. 

Bu durumda, TANAP’tan iki yıl gibi daha erken bir tarihte tamamlanmış bir Türk Akımı kendi rüştünü ispat etmiş olacak, Avrupa’nın bakışı da mutlaka değişecektir. 

Avrupa başkentleri, Türk Akımı’na proje aşamasındayken sıcak bakmasa da, kapısına kadar gelmiş bir gaza sırtını dönemeyecektir. Hatta buradan gelecek gazın, diğer alternatif projelerin aciliyetini ortadan kaldırdığı bile düşünülebilecektir. 

Türk Akımı ile ilgili son gelişmeler, ABD’nin de yakın takibinde. Görünen o ki, Washington, Avrupalı müttefiklerinin doğalgazda Rusya’ya daha fazla bağımlı kalmasına göz yummak istemiyor. 

ABD’nin bu yaklaşımı, geçtiğimiz günlerde Yunanistan’a yönelik bir çağrı ile bir kez daha su yüzüne çıktı. ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Kaynakları Özel Temsilcisi Amos Hokshteyn,, Rus doğalgazının Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya sevk edilmesini sağlayacak Türk Akımı Projesi'ne Atina’nın sırt çevirmesini istedi. 
ABD’li diplomata göre Moskova’nın ortaya attığı Türk Akımı Projesi, Yunanistan’ın mali ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmuyor ve tamamen siyasi. Hokshteyn, Atina'nın Türk Akımı’ndan vazgeçmesinin, Yunanistan'ın yabancı yatırımcıların gözündeki prestijini arttıracağını da iddia etti. 

Hokshteyn, ABD’nin Atina’ya, Türk Akımı yerine, Azerbaycan’dan Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatı öngören TANAP Projesi'ne destek vermeyi teklif edeceğini de ilan etti. TANAP’ı, Yunanistan’ın çıkarları için çok elverişli bir proje olarak nitelendiren Hokshteyn, "Bu proje daha fazla istihdam yaratabilir. Türk Akımı ise sadece AB’nin Rus gazına bağımlılığını artırır. TANAP, Yunanistan’ın kendi enerji kaynaklarını geliştirmesine de olanak tanıyacak bir proje" ifadelerini kullandı. 

Peki ABD'li diplomatın söylediklerinden ne anlamak gerekiyor? 

İşin özeti şu: ABD, Rusya-AB enerji savaşında Ukrayna’da durduramadığı Moskova’yı, başka cephelerde zayıflatmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Açılmış en büyük cephelerden biri de Türkiye üzerinden geçecek projeler arasındaki rekabetten başka bir şey değil. 

Peki Türkiye ne düşünüyor? TANAP ve Türk Akımı’nın her ikisi de Türkiye’nin bölgedeki gücünü artıracak projeler. Ankara, bunlardan birinin diğerini devre dışı bırakmasını değil, ikisinin de devreye girmesini sağlamaya çalışıyor. 

Çünkü Türkiye için her iki projenin hem pratik hem de uzun vadeli faydaları olacak. Pratik ve güncel ihtiyaç, artan doğalgaz talebinin karşılanmasında özellikle kış aylarında ortaya çıkan sıkıntı, TANAP ve Türk Akımı ile ortadan kalkacaktır. 

Uzun vadede bu iki proje, Türkiye-Yunanistan sınırında yeni bir bölgesel doğalgaz merkezi (HUB) oluşmasını sağlayacaktır. Böylesi bir merkez, İran, Irak, İsrail ve Kıbrıs gazının da katılmak zorunda kalacağı bir havuz anlamına gelir. Ki bu, tam da Ankara’nın istediği, hedeflediği bir şey… 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar