Sorumlu sıfatıyla ödediğiniz KDV'yi artık indiremeyebilirsiniz

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ [email protected]

Değerli DÜNYA okurları, Mali İdare dönemi geçtikten sonra ikmalen veya re'sen tarhiyatlar sonucu ödenen KDV'lerle ilgili "sessiz" ve "gizli" bir görüş değişikliğine gitti.

Uygulama nasıldı?

Yurtdışından gelen hizmet faturaları, özellikle yılın ikinci ayıyla ilgili olan bölüm için yılı geçtikten sonra da düzenlenebilmektedir. Hizmeti veren yabancı kurum kendi ülke mevzuatı ve muhasebe prensipleri açısından sorun teşkil etmiyor olduğu için örneğin 2011 yılı ile ilgili verdiği hizmetlerle ilgili faturasını 2012 yılı Ocak veya Şubat ayında gönderebilmektedir. Özellikle lisans, royalty, teknik yardım, merkezi hizmetlerle ilgili faturalar tamamen, kısmen ya da bittikten sonra gelmektedir.
Hizmetin yapıldığı yılı (Örn:2011) izleyen yılda (Örn:2012) gelen bu tür faturalar şirketlerce geldiği dönemde önceki dönem gideri olarak kayda alınmaktadır.

Önceki dönem gider olarak kayda alınan bu tutarlarla ilgili olarak sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanmakta ve beyan edilmekte, sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenen KDV (örnekte Ocak 2012 - veya Şubat 2012) ödendiği dönemin 1 no.lu KDV beyannamesinde indirilecek KDV olarak dikkate alınmaktadır.

Dolayısıyla şirketler geç gelen bu tür faturaların KDV'sini faturayı kayda aldıkları yılda ödeyip, indirebilmektedir. Bu fatura ise ya karşılık yoluyla gider yapılmakta ya da doğrudan kurumlar vergisi beyannamesinde indirim alarak (ilgili olduğu bir önceki yılın kurumlar vergisi beyanında diğer indirim satırında) dikkate alınmaktadır.

İkmalen re'sen sorumlu sıfatıyla KDV tarhiyatları

20 Temmuz 1995 tarihli 49 seri no'lu KDV Genel Tebliği'nin B bölümünde:
"Sorumlu sıfatıyla beyanın hiç yapılmadığının veya eksik yapıldığının tespiti üzerine bu vergilerin ikmalen veya re'sen tarhedilmesi halinde de tarhedilen vergi aslı indirim konusu yapılabilecektir. İndirim, ikmalen veya re'sen tarhedilen vergi aslının vergi dairesine ödenmesi ve ödemenin gerçekleştiği takvim yılı aşılmaması şartıyla kanuni defterlere kaydedildiği dönemde, I numaralı katma değer vergisi beyannamesi ile yapılacaktır" ifadelerine yer verilmiştir.

Mali İdare 1995 yılında yaptığı bu açıklama ile uygulamadaki tereddütleri gidermiş, sorumlu sıfatıyla ödenecek KDV'nin ödendiği yılda indirilebilmesine açıklık getirmişti.

Pişmanlıkla beyan

İkmalen ve re'sen (yani bir vergi incelemesi sonrasında yapılan cezalı-gecikme faizli) tarhiyatlar için geçerli olan bu açıklama pişmanlıkla beyanlar için de uygulanagelmiştir.

Gümrükte ödenecek KDV'lerle ilgili tarhiyatlar

Gümrükte yapılan ek KDV tahakkukları için de bu şekilde uygulama yapılmaktaydı.

İkmalen re'sen KDV tarhiyatları

Yurt içi işlemlerde yapılan KDV tarhiyatları da, kendisine KDV tarhiyatı yapılan tarafından ödendiğinde, normalde KDV'nin muhatabı olması gereken tarafa yeni tarihli bir fatura ile yansıtılabileceği ve bu KDV'nin de muhatabınca indirilebileceği de literatürde ileri sürülmekteydi.

Uygulamaların mantığı neydi?

Normal şartlarda ödenen KDV takvim yılı aşılmamak kaydıyla ilgili olduğu dönemde indirilebilir.
İkmalen, re'sen tarhiyat veya pişmanlıkla beyan halleri yapılan yanlışlığın veya eksikliğin cezalı faizli ikmalidir. Ceza ve faiz uygulanarak Devletçe tahsil edilen KDV'nin indirimine bu nedenle bugüne kadar müsaade edilmekteydi. Aksi takdirde mükellefler ceza ve faiz yanında bir de yansıtamayacakları (indiremeyecekleri) vergi yükü nedeniyle ilave bir mali ceza ile karşı karşıya bırakılmış olmaktadırlar. Bu nedenlerle 1995 yılında yapılan tebliğ açıklaması ile ceza-faiz uygulanarak geç ödenen verginin, ödendiği dönemin sonuna kadar 1 no'lu KDV beyannamesinde indirilebileceği sonucuna varılmıştı. Aksi takdirde KDV'nin pişmanlıkla geç beyan edilerek ödenmesi halinde, ödenen bu verginin indirimine müsaade edilmemesi çok daha bariz ve çarpıcı bir haksızlık şeklinde ortaya çıkmakta ve bu şekilde ödenen KDV bir servet vergisine dönüşmektedir.

Ceza, gecikme faizi, pişmanlık zammı, vergi affı gibi uygulamalar eksikliği tamir etmek için getirilmiş hükümlerdir. Aksi değerlendirmeler kanunla düzenlenmemiş yorum cezaları, yorum vergileri yaratma sonucunu doğurabilecektir.

Sessiz ve gizli yaklaşım değişikliği

Bahse konu uygulamalarla ilgili 49 seri no'lu Tebliğ'in B bölümü (ki bu tebliğ dışında uygulamada verilmiş muktezalar da mevcuttur). 14.04.2012 tarihinde yayınlanan 117 seri nolu KDV Genel Tebliği'nin 7'nci maddesinin 4. fıkrası ile 01.05.2012'den itibaren geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırmıştır.

Sonuç

Biz bugüne kadar yapılan uygulamaların daha doğru ve yerinde olduğunu, KDV Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1985 yılından bugüne kadar yürütülegelen 27 yıllık uygulamaların değiştirilmesinin doğru ve hukuki olmadığını düşünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar