“Senin ‘Küçük kıyametin’ şok mu yarattı?”
Ocak enflasyonunun 1 puan değil 0.93 puan gerilemesi sonrası Merkez Bankası geçen hafta başında 4 Şubat’a öne çekebileceği açıklamasını yaptığı PPK toplantısını normal zamanında 24 Şubat’ta zamanında yapacağını açıkladı. Bunda ilk açıklaması sonrası test ettiği piyasalarda, doların 2.34’ten hızla 2.44 seviyesine yükselmesinde etkili oldu.
Dün açıklanan Ocak ayı enflasyonu Tüfe’de aylık 1.10 oldu. Bu geçen yılın Ocak enflasyonu olan 1.98’den 0.88 puan eksik olunca, yıllık enflasyon 8.17’den 7.24’e geriledi. Bu 19 ayın en düşük enflasyonu oldu. Merkez Bankası bir hafta önce 3 Şubat’ta enflasyonda 1 puanlık düşüş görürsek 24 Şubat PPK toplantısını “4 Şubat ara toplantısına çekerek değerlendiririz” diyerek piyasalarda 0.50-0.75 puanlık bir indirim beklentisine yol açmıştı. Bu açıklama sonrasında, dolar birkaç günde TL karşısında 2.34’ten 2.44’e yükseldi. Merkez bu kez yeni açıklama ile “Koşullar faiz indirimi için uygun değil” açıklamasını yaptı. Dünkü enflasyon rakamlarını görünce de Merkez’den, ara toplantının yapılmayacağı, konunun 24 Şubat toplantısında ele alınacağı bildirildi.
Ben, bu konuyu değerlendirirken dünkü yazımda , “Merkez PPK ara toplantısı yapacağını açıklayarak, dolardaki hızlı yükselişi görerek, ‘küçük kıyamet’ uyarısı yapmış oldu” cümlesini kullandım. Başçı’nın Anadolu’daki Para politikaları konferanslarında geçen yıl boyunca, sık sık “1994’te siyasal baskı ile faiz indirimi doları önlenemez yükselişiyle krize yol açtı” değerlendirmesini yapıyordu.
Son dönemde Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı danışmanı Yiğit Bulut ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin birbiri ardından “Merkez faizi daha da indirmeli, daha ne bekliyor?” açıklamalarını yapıyorlardı. Merkez’in PPK toplantısını öne çekebileceği açıklaması üzerine dolardaki hızlı yükseliş “bunu bilinçli bir deneme olarak mı yaptı?” sorusunu benim aklıma getirdiği için “küçük kıyamet” değerlendirmesini yapmıştım...
Dün arayan bir işadamı dostum, “Senin küçük kıyamet değerlendirmen ‘şok mu yarattı’ şimdi beklentin ne?” diye sordu. “En geniş veri seti ve en iyi araştırmacılar Merkez’de bunun cevabını verecek olan onlar. 24 Şubat’ı bekleyelim, göreceğiz” yanıtını verdim.
Fakat gördüm ki, Merkez’e “faiz indir” yönlü eleştiriler dün de sürdü. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, “PPK toplansaydı çok daha iyi olurdu. Faiz indirimi adımı atılmalıydı. Piyasa bunu satın almıştı, bekliyordu. Kurla ilgili Türkiye’nin endişe duymasını gerektirecek bir şey yok. Cesaretli şekilde Türkiye’nin faiz indirimine devam etmesi lazım” değerlendirmesini yaptı.
Yiğit Bulut ise, “Yıllık enflasyon yüzde 7.24 değil yüzde 7.17 olsaydı faiz indirilecekti. Faize bakış açımız 0.07’lik bir marja endekslendiyse bu konuda bir bakışımız yok demektir. Şu anda piyasa politika faizlerinden 0.70-0.80 aşağıda ve biz enflasyon 0.07 az düştü diye mi strateji belirleyeceğiz. Faiz indirimi sadece iç dinamiklerin fiyat artışına endekslenebilecek bir karar değildir...Bu karar 0.07 az düştü mantığına endekslenebilecek kadar ince bir teraziye sahipse yeni gelişmeler olağanüstü toplantılar getirebilir ” eleştirel değerlendirmesini yaptı.
Bu iki değerlendirmeyi okuduğumda, “Acaba ellerinde Merkez Bankası veri setinden daha güçlü bir imkan var da açıklamıyorlar mı?” diye düşünmekten kendimi alamadım...
Dünkü açıklamalarında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ise, enflasyonun düşmesini olumlu karşılarlarken, faizin önümüzdeki dönemde düşeceğine inandıklarını belirttiler, eleştirel tavır göstermediler.
Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz ise dün, “Eğer düşük faiz ekonomik büyümenin yegane nedeni olsa idi, bu gün Avrupa'nın da Amerika'nın da hızlı büyümesi gerekirdi. Avrupa merkez bankası faizi 0.05, FED'in faizi ise 2008'den bu yana 0.025” diyerek görüşünü belirtti.
Piyasalarda ise “Merkez bankası sözel müdahale ile piyasaların faiz indirimine hazır olup olmadığını piyasa ortamında test etti.” değerlendirmesini yaptılar. Faiz indirimi için kurun 2.40 altında istikrar kazanıp kazanmayacağına vurgu yaptılar. Acaba bu “küçük kıyamette” kimler ne kazandı, kimler ne kaybetti?