Seçilmiş Gelir İdaresi özelgeleri

Recep BIYIK
Recep BIYIK VERGİ PORTALI [email protected]

 

Zaman zaman bu köşede yer alan makalelerde, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın internet sitesinde yayınlanan özelgelerden, özelliği olan bazılarının özetine yer verilmektedir.
Bu makalede, son zamanlarda yayımlanan, yine seçilmiş bazı özelge özetleri yer alacaktır.

Belediyeye ödenen ecrimisil bedeli gider yazılabilir mi?
(14.03.2012 tarih ve 1026 sayılı özelge)
Ecrimisil adı altında yapılan ödemeler kira ödemesi niteliği taşıdığından, söz konusu ödemelerin tahakkuk ettiği tarihler itibariyle ilgili dönemlerde Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

Çalınan mal nedeniyle ödenen tazminat gider kaydedilebilir mi?
(08.03.2012 tarih ve 908 sayılı özelge)
Çalınan veya kaybolan kıymetlerin gider yazılması mümkün olmadığı gibi para taşımacılığı ve dağıtım hizmetlerinde kaybolan veya çalınan kıymetlere ilişkin tutarların, karşı tarafa tazmin edilmesi nedeniyle yapılan ödemelerin de kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, çalınan kıymetlerle ilgili olarak sigortadan alınan tazminatların emtianın değerini aşan kısmının gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Yurt dışından faizsiz olarak alınan kredinin KDV'si olur mu?
(07.04.2012 tarih ve 465 sayılı özelge)
Yurt dışında mukim şirketten alınan finansman hizmeti katma değer vergisine tabi olup, bu hizmetin karşılığını teşkil eden faiz tutarı üzerinden %18 oranında KDV hesaplanması ve sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi gerekmektedir. Bu hizmetin karşılıksız ya da emsaline göre düşük bedelle temin edilmesi halinde matrah olarak emsal bedel esas alınır.

Yıkılan binanın yerine yenisinin yapılması halinde, yıkılan bina nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV'nin düzeltilmesi gerekir mi?
(05.03.2012 tarih ve 72 sayılı özelge)
Mevcut fabrika binasının yıkılarak yerine yenisinin yapılması işlemleri birbirini tamamlayan ve birbirinin devamı niteliğinde işlemler olduğundan ve yıkılan binaya ait amortisman yoluyla itfa edilemeyen maliyet bedeli yeni binanın maliyetine dahil edileceğinden, daha önce inşa edilen fabrika binası dolayısıyla yüklenilen ve harcamaların yapıldığı dönemlerde genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılan KDV'den binanın itfa edilemeyen kısmına isabet eden tutar için herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Müşteri çekleriyle yapılan ödeme müteselsil sorumluluğu ortadan kaldır mı?
(06.03.2012 tarih ve 843 sayılı özelge)
Mal alışlarına yönelik ödemelerin müşterilerden alınan ve üzerinde ciro bulunan çeklerle yapılması durumunda, çeklerin Türk Ticaret Kanunu'nun 697. maddesi ve 1 no.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri'ne uygun olarak düzenlenmesi, ayrıca söz konusu çeklerin şirketin kendi ödemelerinde kullanıldığının yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen KDV iadesi tasdik raporunda izah veya tevsik edilmesi şartıyla, bu ödemelerin de 84 seri no.lu KDV Genel Tebliği'nin III/1.1. bölümü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bedelsiz devirde KDV hesaplanır mı?
(21.02.2012 tarih ve 284 sayılı özelge)
Satın alınan ancak teknik bazı nedenlerden dolayı OSB'ye bedelsiz devredilen elektrik santralinin alımı esnasında ödenen katma değer vergisinin, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Ancak, bedelsiz devredilecek elektrik santralinin KDV matrah tespitine ilişkin emsal bedel ile ilgili hükümler göz önünde bulundurulmak suretiyle katma değer vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Kamu idarelerinden olan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir mi?
(21.02.2012 tarih ve 282 sayılı özelge)
Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasındaki temel unsur, oluşması beklenen bir zararın varlığıdır. Kamu idare ve müesseselerinden kaynaklanan bir alacağın zamanında tahsil edilememesi durumunda, bu alacağın tahsilinin imkânsız hale geldiği düşünülerek ya da tahsili mümkün olamayacağı kanaati ile dönemsellik ilkesi gereği söz konusu alacakların şüpheli alacak olarak değerlendirilip karşılık ayrılması, kamu idare ve müesseselerinin borçlarını ödememesi düşünülemeyeceğinden söz konusu olamaz.
Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarından olan doğalgaz alacakları için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir.

Ortaklarca ödenen sermaye tamamlama fonu vergiye tabi midir?
(01.06.2012 tarih ve 11 sayılı özelge)
Sermaye tamamlama fonunun ödendiği iştirakin, bu tutarları kurum kazancına dâhil etmesi gerekmektedir.

İştirake ödenen sermaye tamamlama fonu gider veya maliyet yazılabilir mi?
(01.06.2012 tarih ve 11 sayılı özelge)
Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında sermayeye ilave edilmeyen sermaye tamamlama fonunun, ortağı olunan iştirak tarafından, iştiraklerin maliyet bedeline eklenmesi mümkün değildir.
Ayrıca, sermaye tamamlama fonu adı altında iştirake ödenen tutarlar, Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8. maddesinde sayılan giderler kapsamına da girmediğinden, gider yazılması veya zarar olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Serbest bölgede faaliyet gösteren şirketin teşvik gelirleri kurumlar vergisine tabi midir?
(25.05.2012 tarih ve 29 sayılı özelge)
Serbest Bölgede üretim faaliyetinde bulunan şirkete ödenen teşvik gelirlerinin ve alınacak desteklerin, üretim faaliyeti dışında elde edilen kazançlar kapsamında olması nedeniyle, kurumlar vergisi istisnası kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Gümrük antreposundaki malın başka bir şirkete devri KDV'ye tabi midir?
(25.06.2012 tarih ve 1964 sayılı özelge)
Yurt dışından satın alınan gümrük antreposundaki henüz millileştirilmemiş malların Türkiye'de yerleşik bir şirkete teslimi, KDV Kanunu'nun 16/1-c maddesi uyarınca KDV'den müstesnadır.

Çek verilerek yapılan bağış, kurumlar vergisi matrahından hangi dönemde indirilir?
(21.06.2012 tarih ve 611 sayılı özelge)
Çekle yapılan bağış ve yardım, söz konusu çekin üzerinde yazılı tarih esas alınarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilir.
Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının ödenmiş olması halinde, kurum kazancının tespitinde ödemenin gerçekleştiği tarihin esas alınması gerekir.

Müşteri bulma hizmeti karşılığında yurt dışına ödenen komisyon nasıl belgelendirilir?
(21.06.2012 tarih ve 1953 sayılı özelge)
Yurt dışında yerleşik kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunanlar, bunlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebilirler.

Yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükelleflerin, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstermeleri, inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, bu belgelerin tercüme edilerek ibrazı gerekmektedir.

Buna göre, müşteri bulma hizmeti karşılığında yurt dışında bulunan firmalara ödenen komisyon bedelleri için hizmet alınan firmanın bulunduğu ülke mevzuatına uygun düzenlenen belgenin kayıtlarda gösterilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

İş avansından kaynaklanan ve tahsil olanağı kalmayan alacağın gider yazılması mümkün müdür?
(21.06.2012 tarih ve 1923 sayılı özelge)
Hizmet taahhüdü karşılığı olarak navlun avansı ödemesinde bulunan şirketin, taahhüdünü yerine getirmemesi ve faaliyeti durdurması nedeniyle tahsil imkânı kalmayan alacak için, koşullar sağlanmışsa, Vergi Usul Kanunu'nun 322 veya 323. maddeleri çerçevesinde şüpheli alacak veya değersiz alacak olarak işlem yapılabilir.

Yurt dışından olan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir mi?
(21.06.2012 tarih ve 1942 sayılı özelge)
Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması şüpheli alacak karşılığı ayrılması uygulamasında bir önem taşımamaktadır.

Yurt dışından olan alacakların şüpheli hale geldiğinin ispatlanabilmesi için ticari iş yapılan firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya icra takibinde bulunulması gerekmektedir. Yurt dışından olan alacakların dönem sonunda değerlemesi nedeniyle oluşacak kur farkları da asıl alacağın akıbetine tabi olduğundan asıl alacak şüpheli hale geldikten sonra bu alacağa bağlı olarak oluşan kur farkları için de şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.

Bir alacak için alacağın şüpheli hale geldiği dönemden sonraki bir dönemde karşılık ayrılabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, karşılık ayrılması gereken dönemde ayrılmayan karşılığın sonraki dönemlerde ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar