Seçilmiş Danıştay kararları

Recep BIYIK
Recep BIYIK VERGİ PORTALI [email protected]

Vergi mahkemeleri ve Danıştay tarafından verilen kararlar vergi hukukçuları ve uygulayıcıları için önemli. Yargı kararları olayına özgü kararlar. Ancak benzer işlemler açısından hem kararların kendisi hem de gerekçeleri yol gösterici olabiliyor. Yargı kararlarına ulaşmak her zaman kolay olmuyor. Ben diğer kaynaklar yanında, üç ayda bir yayımlanan Danıştay dergilerinden takip etmeye çalışıyorum. Dergide azımsanmayacak sayıda, seçilmiş, önemli karar yayımlanıyor. İlgilenenlere öneririm. Bu köşeyi izleyenler bilirler, Gelir İdaresince verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman burada yer vermeye çalışıyorum. Bu defa da Danıştay dergisinin 138. sayısında yayınlanan kararlardan seçtiğim iki tanesinin özetlerine yer vermek istedim.

►Sadece zaman aşımını durdurmak amacıyla mükelleflerin takdir komisyonuna sevki zaman aşımını durdurur mu?

(Danıştay 4'üncü Dairesi'nin 14.10.2014 tarih ve E:2013/3222 K:2014/5621 sayılı kararı)

İncelemeye sevk halinde incelemede geçen sürenin zaman aşımını durduracağına ilişkin bir düzenleme yoktur. Buna karşılık takdir komisyonuna sevk halinde zaman aşımının duracağı hükme bağlanmıştır. Bu farklılığın amacı, tarhiyata yetkili vergi dairesinden kısmen de olsa bağımsız olarak kurulan takdir komisyonunda geçen süre içerisinde ya da karara karşı vergi dairesi tarafından dava açılması gibi nedenlerle vergi borcunun tarh zamanaşımına uğrayarak ortadan kalkmasının önüne geçmektir.

Dolayısıyla, düzenlemelerin amacı göz önüne alındığında; matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması halinde zaman aşımının duracağına ilişkin düzenlemenin, incelemenin takdir komisyonunca yapıldığı hallerde uygulanması gerekir.

İncelemenin Vergi Usul Kanunu’nun 135. maddesinde sayılan vergi incelemesine yetkili kişiler tarafından yapılması ve takdir komisyonunca; bunun dışında herhangi bir inceleme yapılmaksızın; bu rapor esas alınarak matrah belirlenmesi halinde, tarhiyatın vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içerisinde yapılması gerekmektedir. 

Takdire done olmak üzere kanunun 135. maddesinde sayılan yetkililer tarafından inceleme yapılmasına ve düzenlenen inceleme raporlarının takdir komisyonunca done olarak kullanılmasına yasal bir engel yoktur. Ancak bu usulün, 114. maddede düzenlenen, tarhiyatın vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde yapılmasını zorunlu kılan zaman aşımı hükmünü aşmak amacıyla bir yöntem olarak kullanılması, idare hukukunda geçerli olan kanuni idare ilkesi ve hukuki güvenliğin korunması prensibine, dolayısıyla hukuka aykırıdır.

Bir kağıdın damga vergisine tabi olup olmadığı hususu düzeltme ve şikayet hükümleri kapsamında incelenebilir mi?

(Danıştay 9'uncu Dairesi'nin 11.11.2014 tarih ve E:2014/9666 K:2014/7712 sayılı kararı)

Düzeltme yolu, vergiye ilişkin hesaplarda, matrah ve miktar hatası bulunması veya mükerrer vergi istenmesi şeklinde, vergilendirmede ise mükellefin şahsında, mükellefiyette, verginin konusunda ve döneminde yapılmış hataların varlığı halinde izlenebilecek bir idari başvuru yoludur. Vergi yükümlülerince, vergilendirmeye ilişkin bir olayın düzeltme yoluyla yargı önüne getirilebilmesi ve vergi hatasının varlığından söz edilebilmesi için, hukuksal sorun olarak çözümlenmesi gerekmeyen açık ve mutlak bir hata bulunduğunun belirlenebilmesi gerekir.

Başka bir anlatımla, idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, Vergi usul Kanunu'nun 3. maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan, ilk bakışta anlayabileceği açıklıktaki vergilendirme yanlışlıklarıdır.

Olayda; davacı tarafından özel tüketim vergisi beyannamesi ekinde verilen “Talep ve Taahhütname” başlıklı kağıtlar üzerinden tahakkuk ettirilen damga vergisinin iadesi amacıyla yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istenilmekte olup, uyuşmazlığın çözümü; damga vergisinin konusunu oluşturan “Talep ve Taahhütname” başlıklı kağıtların hukuki nitelemesinin yapılmasına bağlıdır. Bunun ortaya konulabilmesi ise, Damga Vergisi Kanunu’nun 1, 4 ve 10. maddeleri ile eki (I) sayılı tabloda yer alan hükümlerin değerlendirilmesine ve yorumlanmasına bağlıdır. Bu durumda, ortaya çıkan uyuşmazlık, herhangi bir kuşku ya da hukuki tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde nitelendirilebilecek açık bir vergi hatası kapsamında olmayıp, hukuki bir sorun niteliğinde olduğundan diğer bir ifadeyle, ihtilafın çözümü maddi olayların ve mevzuatın değerlendirilmesini ve yorumunu gerektirmesi nedeniyle, uyuşmazlığın, düzeltme ve şikayet kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından davanın kabulüne ilişkin olarak verilen temyize konu vergi mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Önemli bulduğum yargı kararlarına bu köşede zaman zaman yer vermeye devam edeceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar