Piketty: Kısa bir çıkarım

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ [email protected]

Thomas Piketty Paris Ekonomi Okulu direktörü ve uzun süredir gelir dağılımı konusunda yayın yapıyor. Ancak 2013'te Fransızca çıkan kitabı (21. Yüzyıl İçin Kapital) İngilizce'ye çevrilince ciddi bir popülariteye kavuştu. Piketty'nin özelliği çok uzun süreli ve geniş veri kümeleriyle çalışması ve bu verileri oluşturması. Fransız ekonomistlerinin gelir dağılımıyla ilgilenmeleri yeni değil: Bu alanda François Bourguignon ve Martin Ravallion gibi iki tanınmış isim Dünya Bankası gibi kurumlarda etkili olmuşlardı. Piketty, Yale'den John E. Roemer ve Paris'ten Dominique Lévy ve Gérard Duménil gibi önemli isimlerin neoliberalizm denen dönem -1979 Paul Volcker'ın Fed'e atanmasından bugüne veya 2008 Lehman krizine kadar- hakkında gösterdiklerinin daha da uzun vadeli dalgalanmasına bakıyor. Bu dönemde ABD'de üretilen katma değerin (GDP) vergi sonrası yüzde 39'unu gelir dağılımında en üstteki yüzde 1'in aldığı gösterilmişti. İnanılmaz bir olaydır ve ABD'deki New Deal sosyal kontratının 35 yıl önce lağvedilmiş olduğunu bize göstermektedir. 

capture-20140429-175308.jpg

 

Piketty'nin iki grafiğine bakalım. İlkinde servetin kaynaklarının zamanla nasıl değiştiğini tipik koloniyalist ülke İngiltere'de görebiliyoruz. 18. yüzyıl başında servetin yüzde 57'si tarımsal araziden kaynaklanıyordu. 19. yüzyıl başından I. Dünya Savaşı'na kadar net dış varlıklarda hızlı artış ve savaşla beraber düşüş görüyoruz. Koloniyalizmin ve klasik dönem emperyalizminin eski biçimleriyle sürememesi sonucunda 1950'den itibaren bu pay azalıyor. Ev sahipliği tarımsal arazinin yerini alıyor ve diğer sermayenin önemi artıyor. Artık servet neredeyse yarı yarıya ev sahipliği ve kapital sahipliği şeklinde ikiye bölünüyor. 

Diğer grafikte servet / milli gelir oranının -ki 1970'lerden beri artıyor- arta arta sonunda 18-19. yüzyıllar mertebesine ulaşmaya başladığını, bir U eğrisi çizdiğini görüyoruz. Piketty (a) bu eğilimin tehlikeli bir eğilim olduğunu ve gelir dağılımının sürdürülemeyecek şekilde bozulduğunu (b) bu eğilimin verimlilik ve nüfus artışının düşüşünden ve / veya göreceli varlık fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını söylüyor. Açık bir “sermaye kazancı” (capital gain) manzarası çizen Piketty, II. Dünya Savaşı sonrası, ve özellikle neoliberal dönemde, sermayeyi öne çıkaran politikaların bu sonuçta etkili olduğunu düşünüyor. 

Bu manzara bize özel tasarrufların servet etkisinde aranması gerektiğini söylüyor. Gelir dağılımı bir yana, servetin milli gelire oranının hızla artıyor oluşu büyüme hızının düşüşü ve sermaye kazançlarıyla ilgili. Büyüme hızının düştüğü, tasarrufların menkul kıymet tarafında fazla çeşitlenmeyip ağırlıklı olarak mevduatta durduğu bir ülkede özel tasarruf artışı gayrımenkul fiyatlarındaki artışa ve diğer servet etkilerine bağlı kalacaktır. Finansallaşmanın ağırlıklı olarak borç piyasası enstrümanlarında gerçekleşmesi ilk etkisinin kredi hacmi artışı olarak görülmesine ve düşük gelirlerde tasarrufu değil tüketimi artırmasına yol açtığı ölçüde, gelir dağılımında gözle görülür bir düzelme bile ilk etapta tasarruf artışını tetiklemeyebilir. 
 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019