Petrolün dibi

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Hani vardır ya argoda bir ifade, adamın dibisin diye; tabi oradaki dip, olumlu anlamda kullanılan bir ifadedir ve pozitif bir mana taşır. Ben petrolün dibi dedim; pozitif mi, negatif mi tartışılabilir bir konu olduğu kesin, ama tartışılmayacak bir şey var ise, o da petrolün iyice dip fiyatlara vurduğu hususudur.

Uluslararası en yaygın kullanılan Brent türü ham petrolün varil fiyatı, OPEC'in üretiminde kesinti yapmaması, doların değer kazanması, Asya ve Avrupa ekonomilerinde gelen son derece yavaş büyüme hızı, yanı sıra ABD'nin 40 yılı aşkın süredir devam eden ihraç yasağını kaldırmasıyla 2014’de de yavaş yavaş başlayıp, 2015'te yüzde 38 değer kaybederek devam eden düşüş, 2016'nın bu ilk günlerinde de hızını kesmeden devam ediyor. Çin başta olmak üzere küresel piyasalardan kaynaklanan endişeler nedeniyle sürekli düşen ham petrol fiyatları yüzde 3’ü aşan kayıpla 30 dolar seviyesini gördü. Bu haliyle petrol fiyatları son 12 yılın en düşük seviyesine inmiş oldu. Böylelikle Haziran 2014’te 115 dolar olan Brent tipi ham petrolün varil fiyatı son 18 ayda yüzde 72 oranında değer kaybına uğramış oldu. 12 ay kayıpları da yüzde 32 seviyesinde bulunan petrolün 2016’daki zararı ise daha şimdiden yüzde 14’lere ulaşmış durumda. Petrol bu fiyat seviyesiyle pek çok ürünle karşılaştırılmaya başlandı. Her ne kadar ikamesi söz konusu olmasa da ülkemizde petrolün litre fiyatı, bir litre sudan daha ucuz hale geldi. Ortalama bir hesapla 1 litre petrol 0.56 lira ederken, 1 litre suyun fiyatı ise 0.65 lira seviyesinde olarak tarihe geçmiş oldu. Hatırlayacak olursak, 2015’in Mart ayında Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon ülkelerinin, Yemen'e düzenlemeye başladığı hava operasyonları, Ortadoğu'dan dünyaya sevk edilen ham petrolün arz güvenliğini tehdit etmiş ve Brent petrolün varil başına fiyatı mayıs ayında 67.77 dolara kadar yükselmişti. Sonrasında piyasalarda oluşan güvenlik algısındaki değişim, yerini arz fazlası ve düşük talep kaygılarına bırakmıştı. İşte bu da fiyatlardaki düşüşün başlangıç vuruşu oldu. Bugün halen dünyanın en büyük ikinci petrol tüketen ülkesi Çin’in, büyüme ve ihracatının yavaşlamasını sürdürmesi petrol talebinin düşecek olması beklentisi fiyatların düşüşünü hızlandırmayı sürdürür durumda. Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği (OPEC) üyesi olan ülkelerin petrol talebinde ortaya çıkan bu düşüşe rağmen üretimi sürdürme yönünde aldıkları kararın da bu düşüşte rol aldığını belirtmek gerekir. Kaldı ki, bu ülkeler 18 aydan beri kotalarının dahi üzerinde üretim yapmayı sürdürüyorlar. 

Petrol fiyatlarındaki düşüşten en çok etkilenen ülke hiç kuşkusuz, tüm ekonomisini yine petrol fiyatına bağlı olarak fiyatı belirlenen doğalgaz üzerine kurgulamış olan Rusya. Fiyatlardaki bu düşüşün, herkesten daha fazla Rusya ekonomisi üzerinde olumsuzluk yarattığı düşünüldüğünde, Rusya’nın Ortadoğu üzerinde, petrol üretimini engelleyecek her türlü senaryoyu geliştirmesi endişesi de giderek artıyor. Bu düşüşte önemli faktörlerden bir tanesi de hiç şüphesiz Amerika Birleşik Devletleri’dir. Yakın zamana kadar önemli bir petrol alıcısı olan ABD, artık önemli bir üretici haline gelmiştir. Ancak bu durumdan hoşnut olmayan Suudi Arabistan ise, sürekli fiyat kırarak ABD’li üreticilere zarar vermeyi adeta kafasına koymuş durumda. Bundan sonrası ne olur bilinmez, ancak benim öngörüm, bu çekişmelerin süreceği yönündedir ki, fiyatların çok daha dibi göreceğine neredeyse eminim. Galiba bundan gayrı bize de bu durumun tadını çıkartmak kalıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar