Merkez Bankası paralel evrenden aramıza geri döndü
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yapması gerekeni yaptı. Amerikan Merkez Bankası (Fed)’nın başlattığı parasal sıkılaştırma operasyonuyla ortaya çıkan duruma sonunda vaziyet etti. Ne yaptı? Ben iki konuda birden adım attığını düşünüyorum: Birincisi, faiz oranını yaklaşık yüzde 54 yükseltti ve yüzde 7,75’ten yüzde 12’ye çıkardı. İkincisi, eskisi gibi öyle manasız dans numaraları yapmayı bir kenara bıraktı. Son dönemde icat ettiği bütün faiz oranlarını yukarıya çekti. Şimdi artık hepimiz biliyoruz. Neyi? TCMB’nin faizi tartışmasız ve ciddi bir biçimde yukarıya çektiğini. Ben bankanın iyi yaptığını düşünüyorum. Neden iyi yaptı? Artık işin şaka kaldıracak hali kalmamıştı. TCMB bu kararıyla bir süredir içine saklandığı paralel evrenden aramıza geri döndü. Hoş geldi.
Şimdi benim aklımda üç husus takılı kaldı. Bugün müsaadenizle kısaca onları anlatayım. Birincisi, bu Merkez Bankası reaksiyonu aşırı mıdır? Hayır. İkincisi, finansal piyasalarda istikrar için bu faiz düzeyi yeterli midir? Hayır. Üçüncüsü, bir merkez bankasının bundan böyle kendi başına atabileceği bir adım kalmış mıdır? Hayır. Gelin size bugün bu üç “hayır”ın manasını anlatayım. Birincisi, yüzde 50’yi aşkın bir faiz oranı artışı şimdi size çok gelmesin. Çünkü değil. Amerika’da 10 yıllık tahvillerin getiri oranı 2013’ten 2014’e yüzde 1,5’ten yüzde 3’e zaten neredeyse yüzde 100 artmıştı. Şimdi bizim uyum sağladığımız hareket budur. Dünya ekonomisi artık birleşik kaplar gibidir. Orada faiz artar, burada artmazsa ne olur? Buraya para gelmez. Hepsi oraya gider. Biz kendi yağımızla kavrulamıyor ve de tasarruf etmesini bilmeyip, bol bol harcamak istiyorsak, yapılması gereken tam da budur. Bunu cari işlemler açığını kriz öncesindeki yüzde 4’lerden, şimdinin yüzde 6’larına doğru yüzde 50 büyütüp faraş gibi açarken düşünmek gerekirdi. Sonuç bugünkü yüzde 50’lik faiz oranı artışıdır. Dün yediğiniz hurmalar, bugün bir yerinizi tırmalar. Affedersiniz ama vaziyet budur.
Geleyim ikinci noktaya. Bu iş böylece biter ve memlekete kur istikrarı gelir mi? Gelmez. Bu yeter mi? Yetmez. Faiz kararıyla 2,16’ya gerileyen kurun, yeniden yukarı doğru hareketlenmesinin siyasi istikrarla zinhar bir alakası yoktur. Lütfen not edin. Bahsettiğim ekonomidir. Fed sıkılaştırma sürecinin daha başındadır. Meselenin daha şüyuu ile birlikte Amerikan tahvillerinin faiz oranları yükselmeye başlamıştı.İşte yüzde 100’lük artış daha bu artıştır. Şimdi içinde bulunduğumuz meselenin vukuu sürecinde faiz oranları daha da artacaktır. Türkiye cari işlemler açığını birden, bu yıl içinde, azaltamayacağına göre, önümüzdeki süreçte TCMB’den yeni sıkılaştırma kararları beklemek gerekebilir. Neden beklemek gerekir? Şimdi büyüme oranı yüzde 3’ün altına doğru inerken, cari işlemler açığı, en azından bu yıl, yine yüzde 7’ler civarında kalacaktır. Bu yıl içinde, kur istikrarı için, Türkiye’nin daha fazla tedbir alması gerekmektedir. Bu ikinci noktadır.
Üçüncü nokta ise şudur: Türkiye’nin iktisadi istikrar meselesini yalnızca Merkez Bankası’nın omzuna yüklememesi gerekir. TCMB bu işe yetmez. Türkiye’nin hemen maliye politikasında sıkılaştırmaya gitmesi gerekmektedir. Burada yapılması gereken, hemen bir bütçe kesintileri programını devreye almaktır. TCMB’yi paralel evrenler gezgini yapan sürecin başlangıcı nedir? Ben asıl sorunun burada yattığını düşünüyorum. TCMB’yi paralel evren gezgini yapan sürecin başlangıç noktasında, mali kuralın, siyasi nedenlerle, bütçeye bir türlü yerleştirilememesi hadisesi yatmaktadır. Türkiye’nin maliye politikası dünden kalmadır. Bugünün meselelerine hitap etmediği için bütçe sıkı değildir. Başarısızdır. Neden? Dün memleketin problemi kamu borç stokunun büyüklüğü idi. Faiz dışı fazla hedefi etrafında örgütlenen maliye politikası bu soruna çare olmak için tasarlanmıştı. Politika başarılı oldu ve miadını doldurdu. Kamu borç stokunun milli gelire oranı 2001 yılında yüzde 100’lerdeydi, bugün artık yüzde 30’lara indi. Bugün Türkiye’nin meselesi cari işlemler açığının büyüklüğüdür. Cari işlemler açığı 2000’li yılların başında yüzde 3’lerde iken, şimdi yüzde 6’lara tırmanmıştır. Cari açığın çaresi, maliye politikasının kamu tasarruflarını artırma odaklı olmasıdır. Kamu tasarruflarını artırmanın yolu ise kamu harcamalarına sınır getirmektir. Sayın Ali Babacan’ın neden zamanında bütçe harcamalarına üst sınır getirmek istediğini artık kafamızı vurduktan sonra çok daha açık görebiliriz.
TCMB’nin faiz oranı artışı iyidir ama kur istikrarı için yetmez, bir de bütçe kesintileri programına ihtiyaç vardır. Yoksa bu yıl bitmez. Uzar da uzar. Nokta.