Maaş hacizleri nedeni ile işlem yapmak zorunda kalan işverenlerin haklar
İş hayatında işçilerin maaşlarına gelen hacizler sık yaşanan güncel sorunlardan birisidir. Kişilerin özel hayatlarında ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile kredi kartı kullandıkları bir zamanda yaşamaktayız. Kullanımdan bir süre sonra kredi kartı ödemeleri yapılamamakta çoğunlukla da bu nedenle borçlarından dolayı sigorta kayıtları üzerinden çalışanların maaşlarına haciz konulmaktadır. Dolayısı ile kişilerin özel hayatında yapmış oldukları harcamalar nedeni ile borçlanmalarından dolayı başlatılan takiplerden kanun gereği işverenler sorumlu olmaktadır.
İşverenler kendilerine gelen maaş hacizlerine zamanında beyanda bulunmak, her ay maaşlarından keserek takip etmek, işçi işten ayrıldığında icra dairesine bildirmek, işçinin maaşında birden fazla haciz var ise tarihlerine göre sırasına koymak gibi pek çok işlem yapmakla külfet altına girmektedir.
Bir süre sonra çalışan sayısı fazla olan iş yerlerinde işçilerin maşlarına haciz koyma işlemi yapmak için ilgili bölümde çalışan kişi gerçek bir mesai harcamaya başlamaktadır. Bu kadar sorumluluk ve külfet altına giren ve bu iş için mesai harcamaya başlayan işverenlerin başvurabilecekleri bir yol olup olmadığı sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2008 /13259 E. ve 2008/9242K. Ve 21.04.2008 tarihli kararı bulunmaktadır.
Karara konu davada davacı çalışan iş akdinin feshinin geçerli neden olmadan feshedildiği gerekçesi ile işe iade davası açmıştır. Dava yerel mahkemede kabul görmüştür. Davalı işyeri vekili tarafından temyiz edilmiş ancak karar onanmıştır. Bunun üzerine davalı vekili Yargıtay 9. HD’nin kararlarında söz konusu durumun geçerli nedenle fesih hali sayılması nedeni ile maddi hata oluştuğu gerekçesi ile Yargıtay ‘a başvurmuştur.
Yargıtay kararda;
“Somut olayda, davacı işçi hakkında değişik alacaklılar tarafından çok sayıda icra takibi yapıldığı ve ücretine hacizler konulduğu, iş sözleşmesinin ihtara rağmen ücreti üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik işlem yapmaması nedeniyle savunması alınarak İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca feshedildiği anlaşıldığını, dosya içeriğine göre davalı şirket genel müdürlüğünce ücret ve diğer alacakları üzerine haciz konulan personelin durumlarını düzeltmeleri konusunda 16.3.2004 ve 10.1.2007 tarihli iki adet genelge yayınlandığını, davacıya da iş sözleşmesi feshedilmeden önce çalışma huzuru ve verimliliğin sağlanması açısından ücreti üzerindeki hacizlerin 2 aylık süre içerisinde kaldırılması gerektiği yönünde uyarıda bulunulduğunu, buna rağmen davacı ücreti üzerindeki hacizleri kaldırmaya yönelik işlem yapmadığını, davalı işverenin muhasebe servisinde görevli çalışan, mesaisini davacının borçları ve hakkındaki icra işlemleri nedeni ile bu işlemlere harcadığını davacının bu davranışı işyerinde olumsuzluklara yol açtığını, iş ilişkisinin işveren açısından önemli ölçüde sürdürülme olanağı kalmadığını belirterek, davacının bu davranışının fesih için geçerli neden teşkil ettiğini kabul etmiş ve yerel mahkemede açılan işe iade davasının kabulünün hatalı olduğuna, verdikleri onama kararının da maddi hataya dayandığına, emsal 2007/41951 ve 2008/10363 sayılı dairemiz dosyasında geçerli neden kabul olduğuna karar vermiştir. Çelişkinin giderilmesi gerektiğine karar vermiş ve maddi hataya dayalı 24.12.2007 gün ve 41947 Esas, 2007/38423 sayılı ilamının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, davanın reddine, oybirliği ile karar vermiştir.”
Yargıtay’ın yukarıdaki emsal niteliğindeki kararda da belirtildiği üzere işverenler bu konuda çalışanlarına gerekli uyarıları yaparak ve bu konuda çözüm getirmelerini sağlayacak süreler tanıyarak işçilerden çözüm talep etme hakları olduğu gibi ayrıca işçilerin bu uyarılara kayıtsız kalması halinde iş akitlerini geçerli nedenle de feshedebilecek. Ancak maaş haczi gelen işçinin ekonomik sıkıntıda olduğu ve işe en çok ihtiyaç duydukları bir dönemde oldukları işverenler tarafından unutulmaması gereken bir husustur. Ayrıca personel yönetmeliği aracılığı ile işçiye bilgi aktarımı yapılması, işçilerin maaşlarına gelen hacizler sonucunda işlerini kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaklarını önceden bilmeleri ve caydırıcı olması açısından da önem arz etmektedir.