Katma değeri yüksek ekonomi
Okurlarım benim ‘devlet’ ve ‘özel sektör’ arasındaki ‘işbirliği’ edebiyatına tedbirli yaklaşımımı bilirler. Ülkelerin vatandaşlarının yaşam kalitesini arttıracak şekilde sürdürülebilir bir kalkınma elde etme çabalarında iki ayrı iş olduğunu defalarca yazdım. Yaşam kalitesini arttırarak sürdürülebilir kalkınma için servetin yaratılması ve servetin dağıtılması çabalarında kimin hangi rolü ne ağırlıkla taşıyacağının ekonomi- politik bir karar olduğunu da.
Genel anlamıyla ‘liberal’ ekonomilerde servet yaratma işini ‘özel sektör’ denilen unsur, servet dağıtma işini de ‘devlet’ denilen unsurun düzenlemesi ve üstlenmesi beklenir. Eğer tercih buysa bu durumda devletin özel sektörün işine burnunu sokmasına da taraftar olmadığımı da açıkça söyledim. Servet yaratamazsanız dağıtacak bir şeyiniz olmayacağı için (bakınız SSCB ekonomisi), yaratıp da dağıtamazsanız veya dağıtmazsanız (bakınız kalkınmakta olan ülke ekonomileri) ülkenin geleceği ile kaybedeceğiniz belli bir kumar oynadığınız için ne kalkınabilirsiniz, ne olan kalkınmayı sürdürebilirsiniz ne de vatandaşların yaşam kalitesini arttırabilirsiniz. Velhasıl-ı kelam herkes kendi işine bakmalı. Bu iki unsur ne kadar birbirlerinin işlerine karışırlarsa her iki iş de o kadar çarpıtılır. Bu nedenle katma değeri yüksek üretim ve ihracat konusunda gereken ‘devlet politikalarını’ tartışmadan bir iki şeyi vurgulamak istiyorum.
Özel sektöre para kazandırmayacak işi zorla yaptırmaya uğraşmanın kimseye faydası yoktur zararı çoktur. Özel sektöre yapmak istemediği işi cazip kılmak için devletin kaynak yardımı yapması eninde sonunda ekonomiyi de çarpıtır, ilişkileri de yozlaştırır.
Özel sektörün yapmak istediği işi yaptırmamanın kılıfını bulmak için mikro politika üretilmez. Makro politikalar özel sektöre ne iş yapılır, hangi iş nasıl ifa edilir, kim yapar, en iyisi nasıl yapılır düzeyinde yapılmaz. Devlet kurumları iyisini biliyorlarsa KİT’leri neden sattık savdık? Kelin merhemi olsa başına sürer. Meramım budur vesselam. Gelelim politikalara.
Bu katma değeri yüksek ekonomi konusunda en fazla araştırma ve yayın yapan ülkelerin başında herhalde İngiltere geliyor. Orada ne düşünüyorlar bir bakalım. Çok iyi olduklarından değil akla gelebilecek iyi, kötü her şeyi yaptıkları için. Meraklı okurlar İngiliz parlamentosunun http://www.publications. parliament.uk adresinden ‘Risk and Reward: Sustaining a higher value-added economy” başlıklı yayınını okuyabilirler. Yapılan / yapılması düşünülenler özetle şunlar:
1- AR-GE masrafl arına vergi iadesi verilmesi
2- İmalat ve hizmet sektörlerinde buluşların teşviki için (AR-GE’den daha kapsamlı) önlemler alınması
3- Fikri mülkiyet ve fikri mülkiyet haklarının (Intellectual property) korunması için tedbirler alınması
4- Patent ve telif haklarının korunması için düzenlemelere gidilmesi ve yardım sağlanması
5- KOBİ’lerde AR-GE’yi teşvik için devlet kurumları kurulması (mali teşvik değil)
6- Buluş yapan, katma değeri yüksek üretime geçen şirketlere finansman kolaylığı sağlanması
Bunlar ana başlıklar. Bu başlıkların altında çeşitli kurumlar, değişik uygulamalar, yönetmelikler falan var. Öyle gözüküyor ki İngilizler işi bitirmişler. Eğer soru ‘Katma değeri yüksek ekonomiye nasıl ulaşırız?’ ise cevap basit. İngilizlere göre ham hum şaralop yapmanın alemi yok. Buluş yapacaksın. Yani şirketleri ister imalat sanayii ister hizmet sektöründe olsun icat yapacak, buluş yapacak.
Bunu ister milli isterse uluslararası yapsın; yeni süreçler, yeni ürünler bulacak. Bunlar ihracat için yapılacağına göre icat, buluş, yenilikle üretilen ürün ve hizmet dış pazarlarda bir ihtiyacı isteğe, isteği talebe çevirecek pazarlama girişimleriyle desteklenecek. Şirketler de bundan nemalanacak, ülke de. Üç hafta önce söylediğim gibi Bizde Bakan da bakmayan da bağırıp çağırdığına göre bu böyle olmuyormuş. Acaba neden? Sizler, özellikle iş sahibi okurlar, bir hafta düşünün. Ben de bir düşüneyim.
Sağlıcakla kalın.